MĂ‚rifet, gonlu comertlik ve îsar hisleriyle doldurarak bir deryĂ‚ hĂ‚line getirip Hakk ’ın lutfettiği nîmetleri ve dunyĂ‚ ticĂ‚retini Ă‚hiret zenginliğine donuşturebilmektir. ŞĂ‚ir, ResûlullĂ‚h ’ın (s.a.v.) comertlik ve îsĂ‚rın zirvesinde olduğunu ne guzel ifĂ‚de eder:

لَوْ لَمْ يَكُنْ فِي كَفِّهِ غُيْرُ نَفْسِهِ

لَجَادَ بِهَا فَلْيَتَّقِ اللهَ سَائِلُهُ

“Eğer elinde avucunda canından başka bir şeyi olmasa, isteyene onu bile verir. Bu sebeple O ’ndan isteyen kimse AllĂ‚h ’tan korksun da insaflı davransın!”

Diğer bir şĂ‚ir de şoyle der:

مَنْ قَاسَ جَدْوَاكَ يَوْمًا بِالسُّحُبِ أَخْطَأَ مَدْحَكَ

اَلسُّحُبُ تُعْطِى وَتَبْكِى وَأَنْتَ تُعْطِى وَتَضْحَكُ

“Bir gun biri, Sen ’i comertlikte bulutlara benzetirse medhinde hatĂ‚ etmiş olur. Cunku bulutlar verir ağlar, fakat Sen verir gulersin.”

İşte ResûlullĂ‚h ’ın (s.a.v.) comertliği bu vasıfta idi. O, butun varlığını AllĂ‚h yolunda seve seve fedĂ‚ ederdi. MevlĂ‚nĂ‚ HĂ‚lid-i BağdĂ‚dî Hazretleri, O ’nun zirve comertliği hakkında şu teşbihte bulunur:

“ResûlullĂ‚h (s.a.v.) oyle guzel bir comertlik numûnesidir ki, O ’nun varlığı hurmetine denizler inci verir, sert taştan yĂ‚kut cıkar ve dikenden gul acar. Eğer bir bahcede O ’nun guzel ahlĂ‚kından bahsedilse, sevincten ağzını acıp gulmeyen, yĂ‚ni acılmayan bir tek gonca kalmaz.”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan