Hizmet ehli turĂ‚bî meşrep, mutevĂ‚zı, fedĂ‚kĂ‚r ve comert olmalıdır. Kalbindeki butun guzellikler, feyz ve rûhĂ‚niyet, tabiî ve bediî bir şiir hĂ‚linde hizmet edilenle­rin gonullerine in ’ikĂ‚s etmelidir. Ce­nĂ‚b-ı Hak Ă‚yet-i ke­rî­me­ler­de şoy­le bu­yur­muş­tur:

“Onlar, ayakta dururken, otururken ve yanları uzerine yatarken (yani devamlı) AllĂ‚h ’ı zikrederler, goklerin ve yerin yaratılışı uzerinde tefekkur ederler ve: «Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen butun noksan sıfatlardan munezzehsin. Bizi cehennem azĂ‚bından koru!» (derler.) (Âl-i İmrĂ‚n, 191)

“...Bilesiniz ki kalpler, ancak AllĂ‚h ’ın zikriyle huzur bulur.” (er-Ra ’d, 28)

AllĂ‚h ’ı zikretmek, laf­za­tul­lĂ‚­hı yal­nızca dil ile te­laf­fuz et­mek de­ğil­dir. Allah id­rĂ‚k ve şu­uru­nu kal­be nakşet­mek­tir. Kalp an­cak bu şe­kil­de tat­mîn olur, huzur bulur. Al­lĂ‚h ’a ya­kın­laş­ma­nın in­sa­na ver­di­ği sa­Ă‚det, iş­te bu sû­ret­le te­zĂ‚­hur eder.

Ma­iy­yet-i ilĂ‚­hiyye (AllĂ‚h ile be­ra­ber­lik şu­uru) hiz­met eh­li­nin kal­bin­de yer edin­ce, hiz­met­te kar­şı­la­şı­lan hic­bir me­şak­kat onu yıl­dı­ra­maz, bu­tun guc­luk­ler ona ko­lay ge­lir ve hiz­met şevk­le îfĂ‚ edi­lir. Şevk­le ya­pı­lan hiz­met­ler ise hem isĂ‚­bet­li olur, hem de sahi­bi­ne haz ve zevk ve­rir. Bu­nun icin de kalp, mĂ‚­si­vĂ‚ mu­hab­be­tlerin­den arın­ma­lı Mev­lĂ‚ mu­hab­be­tiy­le dol­ma­lı­dır.

Ni­te­kim İbn-i Ara­bî Hazretleri ’nin MişkĂ‚tu ’l-EnvĂ‚r isimli eserinde nakledilen bir hadîs-i kudsîde:

“Ey Âdemoğlu! Seni kendim icin, eşyĂ‚yı da senin icin yarattım. Kendini, senin icin yarattığım mĂ‚sivĂ‚, yani dunya uğruna helĂ‚k etme!” buyrulmuştur.[1]




[1] MişkĂ‚tu ’l-EnvĂ‚r - Nurlar Hazinesi, sf. 126-127, trc. Mehmet Demirci, İz Yay. İstanbul 2001.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan