Allah ’tan (c.c) korkusuyla Kur ’Ă‚n Ă‚yetlerinden başka bir soz konuşmayan bir kadının ibretlik hĂ‚li...Bir gunĂ‚ha duşuveririm korkusuyla Kur ’Ă‚n Ă‚yetlerinden başka bir soz konuşmayan şu muttakî hanımın hĂ‚li ne kadar ibretlidir:
KUR'ÂN'LA KONUŞAN KADIN
AbdullĂ‚h bin MubĂ‚rek Hazretleri anlatıyor:
AllĂ‚h ’ın Beytu ’l-HarĂ‚m ’ını (KĂ‚be ’yi) haccetmiş ve Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in kabrini ziyĂ‚ret maksadıyla yola cıkmıştım. Yolda bir karaltı gordum. Dikkatlice baktım, bir de ne goreyim?! Sırtında yunden bir burgu, başında da yunden bir başortusuyle yalnız bir kadın!.. Kendisine:
“–EsselĂ‚mu aleykum ve rahmetullĂ‚hi ve berakĂ‚tuh!” diyerek selĂ‚m verdim.
O da, YĂ‚sin Sûresi ’nden:
(Bu da) cok esirgeyici Rab ’lerinden bir selĂ‚mdır!” (YĂ‚sîn, 58) Ă‚yetini okuyarak selĂ‚mıma mukĂ‚bele etti.
“–AllĂ‚h sana iyilik versin! Sen burada ne yapıyorsun?” diye sordum. A ’rĂ‚f Sûresi ’nin 186. Ă‚yetinden:
“AllĂ‚h kimi şaşırtırsa, onu yola getirecek yoktur...” kısmını okudu. Anladım ki, yolunu kaybedip orada kalmış. Ona:
“–Nereye gitmek istiyorsun?” diye sordum. İsrĂ‚ Sûresi ’nin 1. Ă‚yetinden:
“...Kulunu bir gece Mescid-i HarĂ‚m ’dan alıp Mescid-i AksĂ‚ ’ya goturen...” bolumunu okudu. Anladım ki, kendisi haccetmiş, Beytu ’l-Makdis ’e (Kudus ’e) gitmek istiyor. Kendisine:
“–Sen kac gundur buradasın?” diye sordum. Meryem Sûresi ’nin 10. Ă‚yetinden:
“...Sen sapasağlam olduğun hĂ‚lde, uc gece...” kısmını okudu.
“–Yanında yiyecek bir azığın da yok?” dedim. ŞuarĂ‚ Sûresi ’nin:
“Beni yediren, iciren O ’dur!” meĂ‚lli 79. Ă‚yetini okudu.
“–Sen bu susuz colde ne ile abdest alıyorsun?” diye sordum. NisĂ‚ Sûresi ’nin 43. Ă‚yetinden:
“...Su da bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa teyemmum ediniz!..” bolumunu okudu.
“–Benim yanımda yiyecek var. Yemek ister misin?” dedim. Bakara Sûresi ’nin 187. Ă‚yetinden:
“...Sonra, akşama kadar orucu tamamlayınız!..” bolumunu okudu.
“–Bu ay Ramazan ayı değil ki?” dedim. Bakara Sûresi ’nin 158. Ă‚yetinden:
“...Kim gonlunden koparak (vĂ‚cib olmayan amellerden) bir hayır işlerse (mukĂ‚fĂ‚tını gorur). Cunku AllĂ‚h, tĂ‚atlerin ecrini veren, (her şeyi) hakkıyla bilendir!” kısmını okudu.
“–Seferde iftar bize mubah kılınmıştı ya?” dedim. Bakara Sûresi ’nin 184. Ă‚yetinden:
“...Eğer bilirseniz (gucluğune rağmen) oruc tutmanız sizin icin daha hayırlıdır.” bolumunu okudu.
“–Nicin benim seninle konuştuğum gibi konuşmuyorsun?” diye sordum. KĂ‚f Sûresi ’nin:
“İnsan hicbir soz soylemez ki, yanında gozetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın!” mealli 18. Ă‚yetini okudu.
“–Seni deveme bindirip kĂ‚filene yetiştireyim.” dedim. Bakara Sûresi ’nin 197. Ă‚yetinden:
“...Siz ne hayır işlerseniz, AllĂ‚h onu bilir...” mealli bolumu okudu.
Onu bindirmek uzere hemen devemi hazırladım. Nûr Sûresi ’nin 30. Ă‚yetinden:
“Mu ’minlere soyle; gozlerini haramdan sakınsınlar!..” mealli bolumu okudu.
Deveye binince, Zuhruf Sûresi ’nin 13 ve 14. Ă‚yetlerinden:
“...Bunları bize rĂ‚m eden AllĂ‚h ’ın şĂ‚nı ne yucedir! Yoksa, biz bunlara guc yetiremezdik. Biz şuphesiz Rabbimize doneceğiz.” kısmını okudu.
Yola koyulunca da Muzzemmil Sûresi ’nin 20. Ă‚yetinden:
“...Artık Kur ’Ă‚n ’dan, kolayınıza geleni okuyun!..” mealli bolumu okudu. Ben de:
“...Kime hikmet verilirse muhakkak ki ona pek cok hayır verilmiş demektir...” (el-Bakara, 269) Ă‚yetinden ilhamla:
“–Sana cok hayır verilmiştir!” dedim. O da, bu Ă‚yetin devĂ‚mındaki:
“...SĂ‚lim akıl sĂ‚hiplerinden başkası iyi duşunmez!” (el-Bakara, 269) mealli bolumu okudu.
NihĂ‚yet kĂ‚fileye yetiştik ve:
“–İşte kĂ‚filen bu! Onun icinde senin kimin var?” dedim. Kehf Sûresi ’nin 46. Ă‚yetinden:
“Servet ve oğullar, dunyĂ‚ hayĂ‚tının zînetidir...” mealli bolumu okudu. Anladım ki kĂ‚filenin icinde oğulları var.
“–Onların hac kĂ‚filesindeki vazîfeleri nedir?” diye sordum. Nahl Sûresi ’nin:
“Daha nice alĂ‚metler (yarattı). Onlar yıldızlarla da yollarını doğrulturlar.” mealli 16. Ă‚yetini okudu. Anladım ki, oğulları kĂ‚filede kılavuzdurlar. Cadırları ve imĂ‚retleri işĂ‚ret ederek:
“–Şunlar icinde senin oğulların kimlerdir?” diye sordum. NisĂ‚ Sûresi ’nin 125. Ă‚yetinden:
“...AllĂ‚h, İbrĂ‚him ’i dost edinmiştir.” mealli son bolumu, 164. Ă‚yetinden “...AllĂ‚h, MûsĂ‚ ile gercekten konuştu.” mealli bolumu, Meryem Sûresi ’nin 12. Ă‚yetinden; “Ey YahyĂ‚! KitĂ‚ba var gucunle sarıl!..” mealli birinci bolumu okudu. Bunun uzerine, ben de:
“–Ey İbrĂ‚him! Ey MûsĂ‚! Ey YahyĂ‚!” diyerek seslendiğimde, ay parcası gibi uc genc cıkageldi. Gelip oturduklarında anneleri, onlara Kehf Sûresi ’nin 19. Ă‚yetinden:
“...Şimdi siz birinizi gumuş para ile şehre gonderin de, baksın, (şehrin) hangi yiyeceği daha temizse ondan size bir erzak getirsin!..” mealli bolumu okudu. Genclerden biri giderek yiyecek satın aldı, onu onume koydular. Kadın, HĂ‚kka Sûresi ’nin:
“Gecmiş gunlerde işlediğiniz iyiliklerin karşılığı olarak Ă‚fiyetle yeyiniz, iciniz!” mealli 24. Ă‚yetini okudu. Fakat ben kadının oğullarına:
“–Şimdi siz annenizin hĂ‚lini haber vermedikce, yemeğiniz bana harĂ‚m olsun!” dedim. Bunun uzerine gencler:
“–Bu bizim annemiz, RahmĂ‚n olan AllĂ‚h ’a karşı bir hatĂ‚ya duşme korkusuyla, kırk yıldan beri Kur ’Ă‚n-ı Kerîm Ă‚yetlerinden başkasını konuşmaz!” dediler. Ben de Cuma Sûresi ’nin:
“Bu, AllĂ‚h ’ın kime dilerse ona vereceği bir fazl (u inĂ‚yetidir)! AllĂ‚h buyuk fazl (u kerem) sĂ‚hibidir!” mealli 4. Ă‚yetini okudum.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
Kuran ’ın Kuranla Tefsiri Nedir?