Hûd Suresi 116. ayeti ne anlatıyor? Hûd Suresi 116. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Hûd Suresi 116. Ayetinin Arapcası:فَلَوْلَا كَانَ مِنَ الْقُرُونِ مِنْ قَبْلِكُمْ اُو۬لُوا بَقِيَّةٍ يَنْهَوْنَ عَنِ الْفَسَادِ فِي الْاَرْضِ اِلَّا قَل۪يلًا مِمَّنْ اَنْجَيْنَا مِنْهُمْۚ وَاتَّبَعَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مَٓا اُتْرِفُوا ف۪يهِ وَكَانُوا مُجْرِم۪ينَ
Hûd Suresi 116. Ayetinin Meali (Anlamı):Ne olurdu, sizden once helĂ‚k edilen nesiller icinde iman, sĂ‚lih amel ve guzel ahlĂ‚k gibi faziletler sahibi ve Allah yanında kalıcılığı olan değerleri gĂ‚ye edinmiş bazı insanlar bulunsaydı da, yeryuzunde bozgunculuk cıkmaması icin calışsalardı! Ne yazık ki, onların icinde bu vazîfelerini gereği gibi yaptıkları icin kurtardığımız pek az kimse oldu. ZĂ‚limlere gelince, onlar sadece icine dalıp gittikleri dunyevî zevk u safĂ‚nın peşine duşup şımardılar ve hep gunah işlemekle meşgul oldular.
Hûd Suresi 116. Ayetinin Tefsiri:116. Ă‚yette gecen اَلْبَقِيَّةُ (bakıyye) kelimesi, esasında “kalıntı” anlamına gelirse de burada “fazilet, akıl ve hayır” mĂ‚nasındadır. “Bakıyye sahipleri” de dindar, faziletli, akıllı ve hayırlı kimselerdir. Bunlar iman, ilim, ibĂ‚det ve ahlĂ‚k gibi Allah yanında kalıcı olan değerlere onem veren ve onlara ulaşmayı gaye edinen gercek akıl ve idrak sahibi bahtiyarlardır. İnsan, genelde, kazandığı şeylerin en guzelini ve en ustununu geriye bırakmak istediğinden, “bakıyye” kelimesi comertlik ve fazilet mĂ‚nasında darb-ı mesel olmuştur.
Burada, daha once helak olan kavimlerin helaklerine sebep olan iki husus uzerinde durulmaktadır:
Aralarında fesat ve bozgunculuğa mĂ‚ni olacak yeter sayıda faziletli bir cemaatin bulunmayışı,
Dunyalık bakımdan durumu iyi olan kimselerin zevk u safĂ‚ duşkunluğu ve halkın azgınlaşmasına sebep olmaları.
Dolayısıyla burada, toplumların icerisinde faziletli insanların coğalmasının ve bunların kotulukleri engellemeye calışmasının luzûmuna işaret edilmektedir. Eğer boyle faziletli gruplar olmaz, toplumun halini ıslaha calışmaz ve insanlar da nefsĂ‚nî arzularının peşine duşup azgınlaşırlarsa ilĂ‚hî kahır tecellilerine maruz kalır, helak olup giderler. Nitekim Kur ’an ’da kıssaları anlatılan onceki nesiller bunun apacık misalleridir. Yoksa Allah TeĂ‚lĂ‚, hicbir toplumu hak etmedikleri halde zulum ile helak etmez. Cunku CenĂ‚b-ı Hak her turlu zulumden pak ve uzaktır. Kulların başına gelenler, ancak kendi yaptıklarının affedilmeyen kısımlarından gelir.
Nitekim Resûlullah (s.a.s.) ’e: “İcimizde sĂ‚lihler varken yine de helak edilir miyiz?” diye sorulduğunda: “Evet, eğer kotulukler coğalırsa” cevabını vermiştir. (BuhĂ‚rî, Fiten 4, 28; Muslim, Fiten 1-2)
Efendimiz bir diğer hadis-i şerifte de şoyle buyurur: “Allah TeĂ‚lĂ‚, bir grubun davranışı yuzun­den coğunluğa azap etmez. Ancak gozlerinin onunde kotulukleri gorduk­leri ve onları engellemeye gucleri olduğu halde engellemedikleri zaman hem coğunluğa hem de o azınlığa azab eder. Aralarında iyiliği emreden ve kotuluğu yasaklayan doğru kimseler bulunmayan ve herkesin bozgunculukta birleştiği ya da iyilik emredildiğinde yerine getirmeyen ve kotuluk yasaklandığında yasağa uymayan her kavim helak olacaktır.” (Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 192; Heysemî, Mecma‘u ’z-zevĂ‚id, VII, 267-268)
Butun guc ve kuvvet Yuce Allah ’ın kudret elindedir; her turlu emir ve yetki de O ’na aittir:
Hûd Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Hûd Suresi 116. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan