VĂ‚kıa Suresi 9. ayeti ne anlatıyor? VĂ‚kıa Suresi 9. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...VĂ‚kıa Suresi 9. Ayetinin Arapcası:وَاَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِ مَٓا اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ
VĂ‚kıa Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):O “ashĂ‚b-ı meş ’eme” ki, ne uğursuz ne bedbaht kimselerdir o “as­hĂ‚b-ı meş ’eme!”
VĂ‚kıa Suresi 9. Ayetinin Tefsiri:Mahşer gunu insanlar şu uc zumreye ayrılacaklardır:
Birincisi; ashĂ‚b-ı meymene: اَلْمَيْمَنَةُ (meymene); sağ kol, sağ taraf yahut meymenet, uğur ve bereket mĂ‚nalarına gelir. Sağ taraf, meclislerde daha ziyĂ‚de saygı ve hurmet mevkii olduğu icin, “ashĂ‚b-ı meymene” hurmet makamında bulunan yuksek şeref sahipleri demektir. Bu gibi kimseler hayırlı ve faydalı kimseler olmaları sebebiyle “meymenetli” diye de nitelendirilir. Bu zumreden sûrenin 27, 38, 90, 91. Ă‚yetlerinde “ashĂ‚b-ı yemîn” olarak bahsedilir. Bunlar uğurlu, bahtlı ve iyi kimseler olup, mahşer gunu amel defterleri kendilerine sağ taraftan verilecektir.
İkincisi; ashĂ‚b-ı meş ’eme: اَلْمَشْـَٔمَةُ (meş ’eme); sol kol, sol taraf yahut meymenetin zıddı olarak şeĂ‚met, uğursuzluk, bereketsizlik demektir. Buna gore “ashĂ‚b-ı meş ’eme” de sol tarafta, alcak yerde bulunan değersiz yahut hem kendilerine hem de yakınlarına uğursuzluğu dokunan kimselerdir. Her iki mĂ‚naya da işaret edilmek uzere bu vasıfları iki kez tekrar edilmiştir. Bunlardan sûrenin 41. Ă‚yetinde “ashĂ‚b-ı şimĂ‚l”, 51 ve 92. Ă‚yetlerde “yoldan cıkmış yalancılar, inkĂ‚rcılar” olarak bahsedilir. Bunlar uğursuz, bedbaht ve kotu kimseler olup, mahşer gunu amel defterleri sol taraflarından verilecektir.
Ucuncusu; اَلسَّابِقُونَ (sĂ‚bikûn): Yarışı kazanıp ileri gecenler, onculer, onde olanlar demektir. Bunlar Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya kullukta, iman ve itaatte, sĂ‚lih amellerde ve hayır yarışlarında en one gecenlerdir. Peygamberler, Habib-i NeccĂ‚r, Hz. MûsĂ‚ ’ya iman eden sihirbazlar, AshĂ‚b-ı Kehf, muhacir ve ensardan sĂ‚bikûn-ı evvelin bu zumreye misal teşkil eder.
Şu Ă‚yet-i kerîmede bu uc zumre hulĂ‚sa edilir:
“Sonra o kitaba kullarımızdan sectiklerimizi mirascı yaptık. Onlardan kimi vardır, kendi kendine zulmeder. Kimi vardır, dengelidir, orta yolu tutar. Kimi de vardır, Allah ’ın izniyle her turlu hayırlı işlerde onde koşar. İşte en buyuk lutuf budur.” (FĂ‚tır 35/32)
Gunah işleyip nefsine zulmedenler “ashĂ‚b-ı meş ’eme”, muktesit olarak vasıflandırılan orta yolu tutmuş itidal sahibi mu ’minler “ashĂ‚b-ı meymene”, Allah ’ın izniyle hayırlarda onde gidenler ise “sĂ‚bikûn” yani en yuksek mĂ‚nevî sıfatlara ve ahlĂ‚kî meziyetlere erişmiş mu ’minlerdir.
Şimdi bu uc zumrenin Ă‚hiretteki halleri ve yaptıklarına denk bir şekilde ebedî mukafat veya cezadan nasipleri haber veriliyor. Oncelikle mukarrabûn grubunun gonulleri mest edecek, akıllara durgunluk verecek sonsuz guzellikteki halleri ve nail olacakları nimetleri canlı tablolar halinde resmediliyor:VĂ‚kıa Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
VĂ‚kıa Suresi 9. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan