VĂ‚kıa Suresi 46. ayeti ne anlatıyor? VĂ‚kıa Suresi 46. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...VĂ‚kıa Suresi 46. Ayetinin Arapcası:وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظ۪يمِۚ
VĂ‚kıa Suresi 46. Ayetinin Meali (Anlamı):En buyuk gunahı işlemekte ısrar edip duruyorlardı.
VĂ‚kıa Suresi 46. Ayetinin Tefsiri:Uğursuz, bedbaht ve kotu kimseler olan “ashĂ‚b-ı şimĂ‚l”in ote dunyada karşılaşacakları fecî Ă‚kıbet şu şekilde haber verilir:
سَمُومٌ (semûm): Vucudun ve derinin gozeneklerinden iceriye doğru giren, iliklere ve beyinlere kadar işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir ateş.
حَم۪يمٌ (hamîm): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu ateş cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı vakit, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpkı, yangından, o yangını sondurmek icin suya koşanlar gibi. Ancak oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu goreceklerdir. Nitekim Ă‚yet-i kerîmede şoyle buyrulur: “Onlara, icince bağırsaklarını paramparca eden kaynar sudan icirilir.” (Muhammed 47/15)
يَحْمُومٌ (yahmûm): Cehennemin simsiyah dumanı. Komur veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir golge. Bu, serinlik ve rahatlık veren bir golge değil, yakıcı ateşin kara dumanıdır. Buna “golge” denilmesi, kĂ‚firlerle alay etmek icindir. Onlar aşırı sıcaktan bu golgeye sığınmaya calışacaklar, fakat sığındıkları zaman bunun golge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu goreceklerdir. Bu golgeyle ilgili şoyle buyrulur:
“Kıyamet gunu inkĂ‚rcılara şoyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin! Uc sutun hĂ‚linde yukselen o kapkara cehennem dumanının golgesine girin!” Bir golge ki ne serinlik verir, ne de alevden korur. O ateş, saraylar buyukluğunde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve suruleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerceği yalanlayanların o gun vay haline!” (MurselĂ‚t 77/29-34)
Yiyecekleri zakkûm olacaktır. (bk. SĂ‚ffĂ‚t 37/64-65) O son derece kotu, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, uzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan iceceklerdir. Yalnız bu icme sıradan bir su icme şeklinde olmayacak; susuzluk hastalığına tutulmuş develerin ictiği gibi iceceklerdir. اَلْه۪يمُ (hîm), hastalığı sebebiyle delirmiş gibi su icen, ictikce suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Fakat ictikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.
Bahsedilen kişilerin boyle feci bir Ă‚kıbete uğramalarının sebebi şudur:
Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şukrunu yerine getirecek yerde nankorluk etmek ve bunlarla şımarmak, luks ve nefsĂ‚nî hayata dalıp Allah ’ı unutmak.
İkincisi; buyuk gunah uzerinde ısrar etmek. Bu, en buyuk gunah olarak bilinen şirk ve kufurdur. Diğer butun gunahlar, hep bundan kaynaklanmaktadır.
Ucuncusu; oldukten sonra yeniden dirilişi ve Ă‚hiret hayatını inkĂ‚r etmek.
Halbuki şu muazzam delillere akıl ve idrak nazarıyla bakılacak olsa, Allah ’ın varlığı, birliği, sonsuz kudreti ve Ă‚hiretin varlığı gibi gercekleri anlayıp kabul etmek ve tam bir samimiyet ve teslimiyet icinde Hakk ’a kulluğa yonelmek hic de zor olmayacaktır:VĂ‚kıa Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
VĂ‚kıa Suresi 46. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan