İnsan manen nasıl seviye kazanır? Musa Efendi Hazretlerinden sekiz maddede manevi terbiyede dikkat edilecek hususlar.İnsan, muhabbet duyduğu varlığın buna liyĂ‚kati olcusunde mĂ‚nen seviye kazanır. Bu bakımdan lĂ‚yık olmayana muhabbet duymak buyuk ziyandır.
MûsĂ‚ Efendi –kuddise sirruh- şoyle buyurur:
“MĂ‚nevî yola tĂ‚lip olanlarda evvelĂ‚; comertlik, durustluk, tevĂ‚zû, engin gonul, mulĂ‚yemet, herkesle gecimlilik, ihlĂ‚s ve istikĂ‚met aranır. İkinci olarak da; gayret, samimiyet, fedĂ‚kĂ‚rlık aranır…
Seyr u sulûk icin murĂ‚caat edildiğinde, şeyh efendi her murĂ‚caat edeni hemen kabûl etmez. Sîretine ve sûretine bakar. Niyetini hĂ‚lis, mĂ‚neviyĂ‚ta kĂ‚biliyetli gorurse istihĂ‚re verir, lĂ‚yık gormezse tehir eder. Onların gĂ‚yesi, gelişiguzel insan toplamak değil, lĂ‚yıkı vechile gonul ehillerini teşhis edip onları kemĂ‚le erdirmektir.” (SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, Altınoluk Sohbetleri, I, 40-41.)
TASAVVUFÎ TERBİYEDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR “Şuphesiz bu ulvî yolda ana muvaffakıyet, ihlĂ‚s, tevĂ‚zû ve sa‘y u gayrettir. Bu husûsu benimseyenler, dikkatli olup AllĂ‚h ’ın rızĂ‚sını taleb edenler, Rabbimiz TeĂ‚lĂ‚ Hazretleri ’nin rızĂ‚sını kazanırlar. Bu Ă‚lî yoldan istifĂ‚de etmek isteyenler, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın kendilerine bahşettiği irĂ‚de-i cuz ’iyyelerini guzel kullanarak, yuksek bir azim ve irfanla hareket ettiklerinde, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın lûtfettiği hakîkat rĂ‚yihaları kendilerinde hissedilmeye başlar. Bunun icin de:
1. Kulluktaki gĂ‚ye, ivazsız garazsız, sırf AllĂ‚h ’ın rızĂ‚sını tahsil olmalı.
2. Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in ve Allah Rasûlu ’nun emrettiklerini yapmalı ve yasakladıklarından da ciddî olarak kacınmalı.
3. Bilhassa rızkını helĂ‚l yollardan temin etmeli. Bugun nice insanların muttakî dedikleri kimseler vardır ki, ittikā ile hicbir alĂ‚kaları yoktur. Cunku kazancları şuphelidir.
4. Hakîkî, yani temkin ehli bir murşid-i kĂ‚mile tam teslim olmalı. Hakîkatte teslîmiyet CenĂ‚b-ı Hakk ’adır. Kişi ibadetinden ziyĂ‚de teslîmiyetinden istifĂ‚de eder. Teslîmiyeti zayıf olan sĂ‚lik, lĂ‚yıkıyla terakkî edemez.
5. Evradlarını buyuk bir îtinĂ‚ ile, gonlu Hakk ’a vererek, murşidinin gosterdiği Ă‚dĂ‚b uzere yapmalı.
6. Murşid yahut ihvan sohbetlerine devam etmeli.
7. HĂ‚lini muhĂ‚fazaya calışıp, dunya sevgisini nefye (yok etmeye), nefsin arzularına karşı muhĂ‚lefete, ahlĂ‚kî durumunun inkişĂ‚fına ve guzelleşmesine dikkatli olmalı.
8. Sıdk ile hizmet yoluna girmeli. Zamanın îcĂ‚bına gore herkes kĂ‚biliyet ve liyĂ‚kati olcusunde mu ’minlere, hattĂ‚ butun mahlûkĂ‚ta hizmet etmelidir.”[1]
“Cok kimseler zannederler ki mĂ‚nen terakkî etmek, yalnız fazla ibadetledir. Hayır, hakîkî terakkî, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın huzûr-i ilĂ‚hîsinde olduğunu bilerek, Sunnet-i Seniyye istikĂ‚metinde, ne yapılması îcĂ‚b ederse onu yapmakla olur. Cok kimseler vardır ki, bunların nĂ‚file ibadetleri coktur; fakat helĂ‚le harama dikkat etmeyip, İslĂ‚mî ahlĂ‚k ile ahlĂ‚klanmaya gayret etmezler. Boş zamanlarını dedikodu, gıybet ile gecirirler. Ellerine ne gecerse nefsĂ‚nî arzularına gore kullanırlar. HĂ‚lbuki bunlar, keşke nĂ‚file ibadetlerini azaltsalar da ahlĂ‚klanma hususunda gayret edip hak-hukuk mevzuunda uyanık olsalar!”[2]
SUNNETTEN AYRILMAMANIN ONEMİ Muhterem UstĂ‚d ’ın sevenlerine hatırlattığı diğer bir muhim husus da şudur:
“Şunu iyice bilmelidir ki, kulluğun nihĂ‚yeti olmadığı gibi, seyr u sulûkun de sonu yoktur. «Benim işim tamam oldu.» diyenler yarı yolda kalmışlar, kendi noksanlarını gorenler ise yol almışlardır. SĂ‚lik; «Efendim ben “muhabbet”e geldim, mĂ‚nevî tahsilim tamamlandı.» diyerek kendini kĂ‚fî gorurse, hatĂ‚ etmiş olur.”[3]
Yani mu ’min, ulaştığı mĂ‚nevî seviye ne olursa olsun, orada takılıp kalmamalı, daha ileri gitmek icin dĂ‚imî bir gayret icinde olmalıdır. Muhterem Ustad, butun bu olculerin hulĂ‚sası olarak da şoyle buyururdu:
“Netice olarak şu hususu iyice bilmeliyiz ki: Bizim kurtuluşumuz, selĂ‚met ve saĂ‚detimiz, her hĂ‚lukĂ‚rda, yani her nefeste, her adımda, her turlu hĂ‚l ve hareketimizde Rasûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri ’ne tam olarak uymak, O ’nun boyasına boyanmak, O ’nun ahlĂ‚kı ile ahlĂ‚klanmak, O ’nun Sunnet-i Muhammediyye ’sinden kat ’iyyen ayrılmamaya calışmakla mumkundur.”[4]
Dipnotlar:
[1] Bkz. Sevenlerine yazdığı mektuplarından, Altınoluk, sayı: 162, s. 6, Ağustos 1999; SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, Altınoluk Sohbetleri, I, 52-53; III, 210.
[2] SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, SultĂ‚nu ’l-Ârifîn, s. 19-20.
[3] Bkz. SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, Altınoluk Sohbetleri, I, 43; V, 79.
[4] SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, a.g.e, I, 184.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan