Peygamber Efendimiz nasıl infak ederdi? İslam ’da infak adabı ve Allah ’ın comertlik tecellisi.MevlĂ‚nĂ‚ Hazretleri buyurur:
“AllĂ‚h ’ın comertlik tecellîsinin tezĂ‚huru, fakirlerdir. O fakirler ki kerem sahiplerine murĂ‚caat ederler. Dertlerini onlara acarlar. Boylece hamiyetli zenginler icin saĂ‚det yollarını hazırlarlar.”
“Yoksul kişi nasıl comertlik ve iyiliğe muhtac ise, comertlik ve iyilik de yoksul kişiye muhtactır. Guzeller, guzelliklerini seyretmek icin nasıl tozsuz, passız, parlak bir ayna ararlarsa, comertlik de yoksulları, zayıfları oylece aramaktadır.”
“Yoksul kişi comertlerin aynasıdır. Sakın aynaya karşı gonul kırıcı sozler soyleyerek onu buğulandırma.”
ALLAH YOLUNDA İNFAK AllĂ‚h ’ın ihsĂ‚n ettiği nîmetleri yine O ’nun rızĂ‚sı yolunda infĂ‚k etmek, Rabbimiz ’e olan şukran duygularımızı ifade etmenin en guzel yoludur. Zenginliğin gercek saĂ‚det ve saltanatı da; nefsi cimrilik ve israftan kurtararak malı Allah yolunda infĂ‚k edebilmek, muhtac ve muzdaripleri, ikram ve ihsanlarla sevindirebilmektir. Mu ’min, muhtacları sevindirme neşesiyle yaşayan, fedakĂ‚r, diğergĂ‚m ve comert insandır. Gonul huzuru, ancak AllĂ‚h ’ın muzdarip kullarını sevindirmekle elde edilebilir.
DUNYADA FAKİR ZENGİNE MUHTAC Şu bir hakîkattir ki, bu dunyada fakir zengine muhtactır, Ă‚hirette ise zengin, fakirin hayır duĂ‚larına daha cok muhtactır. Bu yonuyle fakirler, varlıklı kimseler icin paha bicilmez bir nîmettirler. Zira varlıklı kimseler, o fakirler vesîlesiyle CenĂ‚b-ı Hakk ’ın rızĂ‚sını tahsil imkĂ‚nına kavuşmaktadırlar.
Nitekim buyuklerimiz bir nakdî yardımda bulunacakları zaman, bu şuur ve hassĂ‚siyet icinde, o meblĂ‚ğı guzel bir zarfa koyar, uzerine de; “Kabul ettiğiniz icin teşekkur ederiz.” şeklinde zarif ve gonul alıcı bir ibĂ‚re yazarlardı.
Zira her şeyin olduğu gibi infĂ‚kın da bir Ă‚dĂ‚bı vardır. ÂdĂ‚bına riĂ‚yetle yapılan infaklar, kulu fazîlette zirvelere taşırken; bunun aksine, başa kakmak, rencide etmek veya buyuklenmek gibi cirkin davranışlar, o mustesnĂ‚ fazîletin imhĂ‚ olmasına sebebiyet verir.
İNFAKLA İLGİLİ AYETLER Nitekim Ă‚yet-i kerîmelerde şoyle buyrulmaktadır:
“Guzel bir soz ve bağışlama, arkasından gonul incitme gelen bir sadakadan daha hayırlıdır…” (el-Bakara, 263)
“Oyleyse yetimi sakın ezme! El acıp isteyeni de sakın azarlama!” (ed-DuhĂ‚, 9-10)
İNFAK ADABI Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, eline bir dunyalık gectiğinde onu muhtaclara infĂ‚k etmeden huzur bulamazdı. Yoksullara infĂ‚k edecek bir şeyi kalmadığında ise, utancından başını obur tarafa cevirirdi. Bunun uzerine şu Ă‚yet-i kerîme nĂ‚zil oldu:
“Eğer Rabbinden umduğun (beklediğin) bir rahmet icin onların yuzlerine bakamıyorsan, hic olmazsa kendilerine gonul alıcı bir soz soyle.” (el-İsrĂ‚, 28)
Demek ki İslĂ‚m ahlĂ‚kında muhtacı reddetmek, ona cıkmaz sokak gostermek yoktur. Bir mu ’min, şayet hicbir şey veremeyecek durumdaysa, hic olmazsa gonul alıcı birkac sozle onu tesellîye gayret etmelidir.
ALLAH KALBİ KIRIKLARIN YANINDADIR Zira gonuller, nazargĂ‚h-ı ilĂ‚hîdir. CenĂ‚b-ı Hak, kalbi kırıkların yanıbaşındadır. Dolayısıyla mazlum ve mağdurlara karşı son derece dikkatli ve nĂ‚zik olmak gerekir.
Yine unutmamak îcĂ‚b eder ki kaba ve kırıcı ifadelerin mahzun gonullerde acacağı bir yarayı hicbir merhem iyileştiremez. Bir cam bir defa kırılırsa, sonradan ne kadar yapıştırılırsa yapıştırılsın, aslĂ‚ eskisi gibi olmaz, omur boyu izi kalır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Mevlana, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan