Hakîkî bayrama nĂ‚il olabilmenin yolu; mahzun gonullere de bayram neşesi verebilmekten gecer.
Cihana gonderilişte, ilĂ‚hî takdir, insanlar arasında eşitlik gozetmemiştir. Kimisi zengin, kimisi fakir… Kimisi sağlam, kimisi sakat veya hasta… Kimisi daha zekî, kimisi daha guclu, kimisi daha becerikli…

Butun bu farklılıklar da imtihan vasıtası… Kimde hangi nimet cok ise, bilmelidir ki, o nimetten mahrum olanlara karşı mes ’uldur. Ayrıca mahrumların edecekleri duĂ‚lara dunyada da Ă‚hirette de muhtactır.

BOL RIZIK VERİLEN, AZ RIZIK VERİLENDEN SORUMLUDUR

Kime CenĂ‚b-ı Hak, bol rızık vermişse, az verdiklerinin mahrumiyet ve muhtaclıklarından, o zengini sorumlu tutar. Kimi sağlam ve guclu kılmışsa, hasta ve zayıf kardeşinin mes ’ûliyeti onun omuzlarındadır. Kime zekĂ‚, anlayış, ilim nasîb etmişse, ona da diğer kullara bu nimetlerle hizmet etme vazifesi duşer.

Kim bu mes ’ûliyetlerini şevkle yerine getirir, kardeşi icin fedĂ‚kĂ‚rlık gosterirse, ilĂ‚hî mukĂ‚fatlara nĂ‚il olur. Boyle fedĂ‚kĂ‚r insanların istikamet verdiği bir cemiyette, kardeşliğin mustesnĂ‚ bir feyzi ve bereketi hĂ‚sıl olur. Boyle bir belde huzur ve saĂ‚det yağmurlarıyla bereketlenir.

FedĂ‚kĂ‚rlığın eksildiği, herkesin kendi nefsini duşunduğu, bencilliğin kol gezdiği, insĂ‚niyet kıtlığı yaşanan bir beldede ise, bereketten mahrumiyet yaşanır. Kasvet ve burûdet hukum surer. Teror ve anarşi olur.

VelhĂ‚sıl bugun bir Musluman, Musluman kardeşi icin her turlu fedĂ‚kĂ‚rlığı yapmalıdır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Ekim 2012
İslam ve İhsan