En değerli nasihatlerin bile fayda vermediği kimseler kimlerdir? Hz. İsan ’ın (a.s.) kacmasına neden olan kişinin ozelliği nedir?MevlĂ‚nĂ‚ Hazretleri buyurur:
“Peygamberlerin nefesleri taşa bile tesir eder. Onların sozlerine dağlar bile boyun eğer. LĂ‚kin bir ahmağa, onların sactığı hikmet incilerinden bir tanesi dahî isabet etmez!”
“Gaflet uykusuna dalmış bir bilgisize oğut vermek, corak bir yere to­hum ekmektir! Yahut colu sulamak gibidir. Ahmaklığın, bilgisizliğin yırttığı şeyi, artık hicbir yama tutamaz! Ey oğutcu; oraya hikmet tohumunu pek ekme!”
OĞUT FAYDA VERECEKSE OĞUT VER Hikmeti, ehil olmayana vermeye kalkışmak, hikmete zulmetmek olduğu gibi, ehil olanı hikmetten mahrum bırakmak da ona zulmetmektir. Bu sebeple muʼmin, sozlerinin dozunu muhĂ‚tabının idrak seviyesine gore ayarlamalı, kime nasıl hitĂ‚b edeceğine dikkat etmelidir. Nasihat ve hatırlatmanın fayda vereceği durumda konuşmalı, aksi hĂ‚lde susmalıdır. Nitekim Ă‚yet-i kerîmede buyrulur:
“O hĂ‚lde eğer oğut fayda verecekse oğut ver.” (el-A‘lĂ‚, 9)
Oğut, nasihat, îkaz ve hatırlatmanın fayda vermeyeceği durumlarda susmak, konuşmaktan evlĂ‚dır. MevlĂ‚nĂ‚ Hazretleri bu gerceği de; “Korler carşısında ayna satma, sağırlar carşısında gazel okuma!” sozleriyle dile getirir. Yani oğut ve nasihatten bir hisse alabilmek de bir nasip işidir. Bu nasibi kapanmış olanlara, en değerli nasihatlerin bile faydası dokunmaz. İstifade edebilecek kimseler varken bu gibi nasipsizlerle vakit kaybetmemek îcĂ‚b eder.
AHMAKTAN KACIYORUM! Şu temsîlî kıssa, bu gerceği ne guzel hulĂ‚sa eder:
Hazret-i ÎsĂ‚ -aleyhisselĂ‚m-, sanki kendisini bir aslan kovalıyormuş gibi canhıraş bir şekilde kacıyordu. Adamın biri, merakla ardından koşarak kimden kacmakta olduğunu sordu. ÎsĂ‚ -aleyhisselĂ‚m-:
“–Ahmaktan kacıyorum!..” deyince bu sefer adam:
“–Sen, nefesi ile korlerin ve sağırların şifa bulduğu, duĂ‚sıyla olulerin dirildiği «Mesih» değil misin? İstediğin her şeyi yapabildiğin hĂ‚lde nicin kacıyorsun?” diye sordu. ÎsĂ‚ -aleyhisselĂ‚m-:
“–Yemin ederim ki, İsm-i Âzam ’ı sağır ve kore okudum; onlar iyileşti; bir oluye okudum, dirildi; bir fakire okudum, zengin oldu. Fakat o duĂ‚yı bir ahmağın kalbine binlerce de­fa okuduğum hĂ‚lde fayda vermedi. O ahmak, katı bir taş ke­sildi de ahmaklığından vazgecmedi!” dedi.
Hayreti daha da artan adam, Hazret-i ÎsĂ‚ ’ya tekrar sordu:
“‒İsm-i Âzam duĂ‚sı, her hastanın şifĂ‚ bulmasına vesîle olduğu hĂ‚lde nicin ahmaklığa tesir etmiyor? Bunun hik­meti nedir?”
ÎsĂ‚ -aleyhisselĂ‚m- cevap verdi:
“‒Ahmaklık, kahr-ı ilĂ‚hî olan bir hastalıktır. Diğerleri ise kahr-ı ilĂ‚hî ’ye uğramayan iptilĂ‚lardır. İptilĂ‚ da bir hastalıktır; ancak sadece muptelĂ‚sına acınır. Ahmaklığa ge­lince, o da bir hastalıktır, lĂ‚kin ekseriyĂ‚ başkasını yaralar ve zarara uğratır.”
Bunun icindir ki Ă‚rif zĂ‚tlar şoyle buyurmuşlardır:
“Şu uc kişi, Allah dostu olamaz: Kibirli, cimri ve ahmak.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Mevlana, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan