İblisten başlayarak Nemrud, Fir ’avun, KĂ‚rûn gibi nice ahmakların Ă‚leme ibret olan Ă‚kıbetlerini sergileyen kibir ve ucub tarihi.Kibir ve ucub tĂ‚rihi, İblisten başlayarak Nemrudlar, Fir ’avunlar, KĂ‚rûnlar ve Ebû Cehiller gibi nice ahmakların Ă‚leme ibret olan Ă‚kıbetlerini sergilemektedir. Bu zavallılar silsilesi, sayıya gelmeyecek kadar uzundur.
KİBRİN İLK TEMSİLCİSİ Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de, kibrin ilk temsilcisi olarak iblis gosterilmektedir. O, “
Âdem ’e secde et!” emri karşısında buyukluk taslamış, neticede bu kibri onu kufre suruklemiştir. (el-Bakara, 34) AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚, iblisin bu davranışına karşı:
“…Boburlendin mi, yoksa gercekten yucelmiş olanlardan mısın?” (SĂ‚d, 75) buyurmak sûretiyle de, onun secde etmeyişinin gercek yucelikle bir alĂ‚kasının bulunmadığını ve sadece buyukluk kuruntusundan kaynaklandığını beyĂ‚n etmiştir.
Demek ki “
ben” iddiĂ‚sı, mĂ‚nevî yolun bir nevî kanseridir. İblis, meleklerin hocası iken, benliği yuzunden ebedî husrĂ‚na dûcĂ‚r olmuştur.
TEVHİD DAVASI Nemrud da, Hazret-i İbrĂ‚hîm ’in “tevhid dĂ‚vĂ‚sı” karşısında kibre kapılarak:
“Ben, İbrĂ‚hîm ’in soylediği semĂ‚ların Rabbine harp îlĂ‚n ediyorum.” dedi. Boylece buyukluk taslayıp etrafındakilere boburlenmek sûretiyle, kudret ve azametini değil, bilĂ‚kis hamĂ‚kat ile alcaldığı seviyesini ortaya koydu.
Ebû Cehil ve emsĂ‚lleri de Rasûl-i Ekrem (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) Efendimiz ’in nubuvvetini vicdĂ‚nen kabul ettikleri hĂ‚lde, nefsĂ‚niyetleri sebebiyle inkĂ‚r etmişlerdi. ZîrĂ‚ îmĂ‚n ederek, o zamanlar ekseriyeti zayıf ve kolelerden oluşan mu ’minlerin safında yer almayı gururlarına yediremedikleri icin budalaca bir inada suruklenmişler ve:
“…Bu Kur ’Ă‚n, iki şehirden bir buyuk adama indirilse olmaz mıydı?” (ez-Zuhruf, 31) diyecek kadar kibir ve ucbun gayyĂ‚larına duşmuşlerdi.
Hazret-i Peygamber (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) ’in saĂ‚det rehberliğini ve getirdiği istikbĂ‚l haberlerini teşekkurlerle, minnetlerle karşılayacakları yerde, -ne hazindir ki- kibir ve gururları yuzunden cok cetin bir inatla, yuz kızartıcı menfîliklerle, alay, hakaret ve iz ’Ă‚clarla karşılamışlardır.
Fir ’avun da, vezîri HĂ‚mĂ‚n ’a:
“–Bana tuğla pişirip yuksek bir kule yap ki, şu MûsĂ‚ ’nın Rabbini araştırayım.” diyecek kadar ahmaklaşmıştır.
Bu ahmaklar silsilesinin yakın tarihimizdeki temsilcilerinden, Rus astronot Gagarin ’in:
“–Ben, gokyuzunde AllĂ‚h ’a rastlamadım.” demesi de aynı ahmaklığın tekerrurunden başka bir şey değildir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan