Ruhun nefh edilmesi (uflenmesi) nasıl olmuştur?CenÂb-ı Hak, insanın bedenini topraktan yarattıktan sonra ona mahlûkÂt arasında en yuce mertebeyi lutfederek kendinden bir sır (nefhetmiş) uflemiştir. Bir cisim olarak yaratılan insanda canlılık, ancak rûhun uflenmesiyle başlamıştır. Bu bakımdan rûhun uflenmesi, her şeyden evvel Allah ’ın kuluna bir değer vermesi ve ona hayÂtiyet kazandırmasıdır. Allah TeÂlÂ, insana rûhundan uflediğini şoyle anlatır:
“Ona (Âdem ’e) şekil verdiğim ve rûhumdan uflediğim zaman!.” (Hicr, 29) CenÂb-ı Hakk ’ın, Âdem ’e -aleyhisselÂm- rûhundan uflemesi mecÂzî mÂnÂda kullanılmıştır. Yani Allah TeÂl ’nın, kendisindeki bazı husûsiyetleri, kulunun istîdÂ- dı ve iktidÂrı nisbetinde ona vermesi demektir. İnsan, Rabbinin kendisine uflediği bu ruh sayesinde, yani O ’ndan aldığı bu emÂnetin bereket ve iktidÂrı ile Rabbini tanır. O ’na kul olur. O ’nun ilÂhî azamet ve esrÂrına gucu yettiği kadar vÂkıf olur. Bu vukûfiyetin merkezi ise, kalpdir. Burada kalp, fizikî bir organ olarak değil, hislerin merkezi olan bir tecellî mekÂnı mÂnÂsınadır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan