Deccal nedir, ne anlama gelir? Deccal kimdir, nasıl biridir? Deccal ’in ozellikleri nelerdir? Deccal ’den korunmak icin ne yapılabilir? Kıyamet alametlerinden Deccal.Yalancı, hilekÂr, hakkı bÂtıla, iyiyi kotuye karıştıran kimse mÂnÂsına gelen “DeccÂl” hakkında Kur ’Ân-ı Kerîm ’de bir bilgi bulunmamaktadır. DeccÂl ’in Âhir zamanda ortaya cıkacağı, Allah TeÂl ’nın kendisine verdiği birtakım imkÂn ve kÂbiliyetlerle hÂrikulÂde hunerler sergileyeceği ve boylece bazı insanları saptıracak bir yalancı ve sahtekÂr olduğunu ise hadîs-i şerîflerden oğrenmekteyiz.
NevvÂs ibn-i Sem ’Ân -radıyallÂhu anh- şoyle anlatır:
Bir sabah
Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz DeccÂl ’den uzun uzun bahsetti. Sonunda yorulup sesini alcalttı. Sonra tekrar yuksek sesle konuştu. Biz O ’nun anlatışına bakarak DeccÂl ’in Medîne civÂrındaki hurmalıklara gelip dayandığını zannettik. Tekrar yanına gittiğimiz zaman uzuntumuzu anlayıp:
“–Hayrola, bu ne hÂl?” buyurdular.
Biz de:
“–YÂ ResûlÂllah! Sabahleyin DeccÂl ’den bahsettiniz. KÂh alcak sesle kÂh yuksek sesle konuştuğunuz icin, biz onun hurmalıklara gelip dayandığını sandık.” dedik.
Bunun uzerine şoyle buyurdular:
“–Sizin adınıza DeccÂl ’den başka şeylerden daha cok korkuyorum. Şayet DeccÂl, ben aranızdayken cıkarsa, onun oyununu bozar, delillerini curuturum. Eğer ben aranızdan ayrıldıktan sonra cıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır. Zaten Allah TeÂl mu ’minleri onun kotuluklerinden koruyacaktır.
DeccÂl; kıvırcık saclı, patlak gozlu, (cÂhiliye devrinde olen) Abduluzz bin Katan ’a benzeyen bir genctir. Sizden onu goren, Kehf Sûresi ’nin baş (ve son) tarafından onar Âyet okusun.
O, Şam ile Irak arasındaki bir yerden cıkacak. Sağa-sola, her yana kotuluğunu yayacaktır. Ey AllÂh ’ın kulları, îmÂnınızı koruyup direnin!”
“–YÂ ResûlÂllah! DeccÂl ’in yeryuzunde kalma suresi ne kadardır?” diye sorduk. Şoyle buyurdular:
“–Kırk gundur. Bir gunu bir yıl kadar, bir başka gunu bir ay kadar, bir diğer gunu de bir hafta kadardır; geri kalan gunleri ise sizin bildiğiniz gunler gibidir.”
Biz yine:
“–YÂ ResûlÂllah! Bir yıl kadar olan gunde, kılacağımız bir gunluk namaz kÂfî gelecek mi?” dedik.
“–Hayır, siz namaz vakitlerini ona gore takdir ve hesap ediniz!” buyurdular.
Biz bu defa:
“–YÂ ResûlÂllah! Onun yeryuzundeki surati ne kadardır?” diye sorduk. Şoyle buyurdular:
“–RuzgÂrın suruklediği bulut gibi insanların yanından gecer. İlÂh olduğunu soyleyerek insanların kendisine îman etmelerini ister, onlar da îman ederler. Goğe yağmur yağdırmasını emreder, yağmur yağar. Yere bitki bitirmesini emreder, otlar, cayırlar biter. İnsanların otlatmaya gonderdikleri hayvanları daha gosterişli, semiz ve sutleri daha bol olarak doner.
Daha sonra başka insanların yanına giderek onları kendine inanmaya davet eder. Fakat onlar kendisine inanmayıp teklifini geri cevirirler. DeccÂl de yanlarından ayrılıp gider. LÂkin sabahleyin suları cekilip cayır ve cimenleri kurur, hayvanları da helÂk olur.
DeccÂl, bir oren yerine uğrayıp; «Definelerini ortaya cıkar!» der. O harÂbedeki defineler, arı beyinin peşinden giden arılar gibi DeccÂl ’in arkasından gider.
Sonra DeccÂl, babayiğit bir genci yanına cağırıp onu kılıcıyla ikiye bicer; vucudunun her parcası bir yana duşer. Ardından ona seslenir. Delikanlı gulumseyen bir cehreyle ona doğru gelir.
DeccÂl boyle işler yaparken, Allah TeÂlÂ,
Mesîh bin Meryem -aleyhisselÂm- ’ı gonderir.
Mesîh, boyanmış iki elbise icinde, ellerini iki meleğin kanatları uzerine koyarak Dımaşk ’ın doğusundaki Akminare ’nin yanına iner. Mesîh, parıldayan yuzuyle başını yere eğince saclarından terler damlar, başını kaldırınca inci gibi nûrÂnî damlalar dokulur. Onun nefesini koklayan kÂfir derhÂl olur. Nefesi, baktığı yere Ânında ulaşır.
Mesîh, DeccÂl ’in peşine duşer, onu (Kudus yakınındaki) BÂbulud ’de yakalayıp oldurur. Sonra Îs -aleyhisselÂm-, Allah TeÂl ’nın kendilerini DeccÂl ’in şerrinden koruduğu birtakım insanların yanına gelir, onların yuzlerini okşayarak DeccÂl fitnesinin sona erdiğini soyler ve kendilerine Cennet ’teki yuksek derecelerini haber verir…” (Muslim, Fiten, 110)[1]
DECCAL FİTNESİ Şuphesiz
DeccÂl fitnesi, insanoğlunun yeryuzunde goreceği en buyuk fitnedir. Nitekim
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz:
“Hazret-i Âdem ’in yaratıldığı zamandan kıyÂmetin kopacağı Âna kadar DeccÂl ’den daha buyuk bir fitne yoktur.” buyurmuşlardır. (Muslim, Fiten 126)[2]
Bu sebeple butun peygamberler ummetlerine bu fitneden soz etmiş ve onları îkaz buyurmuşlardır.[3] Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de DeccÂl ’in fitnesinden AllÂh ’a sığınmış, dolayısıyla bizim de ondan CenÂb-ı Hakk ’a sığınmamızı tavsiye etmiştir.
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, buyuk DeccÂl ’den once “ummetinden otuz kadar yalancı DeccÂl” cıkacağını, bunların kendilerini peygamber olarak tanıtıp “Ben AllÂh ’ın elcisiyim” diyeceklerini haber vermiştir.[4] Gercekten de tarih boyunca, anlatılan cinsten nice yalancılar cıkmış, Allah TeÂl onların hepsini kahreylemiştir. Buyuk DeccÂl de şuphesiz aynı Âkıbete uğrayacak, rezil ve zelil olacaktır.
DECCAL NASIL ORTAYA CIKACAK?
Rib ’î bin HırÂş şoyle anlatır:
Ebû Mes ’ûd el-EnsÂrî -radıyallÂhu anh- ile birlikte
Huzeyfe ibn-i YemÂn ’ın yanına gittim. Ebû Mes ’ûd ona:
“–Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’den DeccÂl hakkında duyduklarını soyleyebilir misin!” dedi. Huzeyfe -radıyallÂhu anh- da şunları soyledi:
“DeccÂl, yanında bir su ve bir de ateş olduğu hÂlde ortaya cıkacak. Bazılarının onun yanında gorduğu su, gercekte su olmayıp yakıcı ateştir. Bazılarının onun yanında gorduğu ateş de gercekte ateş olmayıp, soğuk ve tatlı bir sudur. Sizden DeccÂl ’e kim yetişirse, ateş olarak gorduğu tarafta bulunsun. Zira o, tatlı, icimi guzel bir sudur.” (BuhÂrî, Enbiy 50, Fiten 26; Muslim, Fiten 105, 108)
Sahîh-i Muslim ’de gecen bir rivÂyete gore
Rasûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz:
“Ben DeccÂl ’in yanında ne bulunduğunu iyi bilirim. Onun beraberinde iki nehir vardır. Biri beyaz su gibi gorunur, diğeri yanan ateş gibi. Bir kimse DeccÂl ’e yetişirse, ateş şeklinde gorduğu nehre gelip gozunu yumsun. Sonra başını eğerek ondan icsin. Cunku o soğuk sudur.” buyurmuştur.
Daha başka rivÂyetlerde, “DeccÂl ’in yanında Cennet ve Cehennem ’e benzer iki şey bulunduğu, onun Cennet dediği şeyin ateş, yani Cehennem olduğu” da belirtilmektedir. (Bkz. Muslim, Fiten, 109)
Nemrûd ’un dağ gibi ateşini
İbrahim -aleyhisselÂm- ’a gul bahcesi yapan Allah TeÂlÂ, DeccÂl ’e kanmayan, onun oyununa gelmeyen îmanlı kişilere bu sahtekÂrın sozde ateşini, tatlı ve serin bir su yapacaktır. Onun ateşi, mu ’minlere hicbir zarar veremeyecektir.
Muhtemelen DeccÂl, insanları sağlam bir imtihandan gecirmesi, gercek mu ’minle oyle olmayanı birbirinden ayırması icin, kendisine buyuk imkÂnlar verilmiş buyuk bir fitnecidir. Mu ’minler DeccÂl ’i yalanlamalı; yanındaki ateş gibi, Cehennem gibi gorunen şeyden korkmamalıdır. Zira o, aslında ateş değil rahmettir; Cehennem değil, Cennet ’tir.[5]
DECCAL ’DEN KORUNACAK ŞEHİRLER
Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“Mekke ile Medîne dışında, DeccÂl ’in ayak basmadığı bir yer kalmaz. Mekke ile Medîne ’nin butun yollarında saf tutmuş melekler bu iki şehri korur. DeccÂl; kumlu, corak bir yere iner. Ardından Medîne uc defa sarsılır; Allah TeÂl orada bulunan kÂfir ve munÂfıkları dışarı cıkarır.” (Muslim, Fiten, 123)[6]
DeccÂl ’in yeryuzunde Mekke ile Medîne dışındaki butun yerleşim bolgelerini dolaşacağını, dolayısıyla herkesin onunla cetin bir imtihana tÂbî tutulacağını bu hadîs-i şerîf acıkca beyan etmektedir. Allah TeÂl iki harem bolgesini, yani Mekke-i Mukerreme ile Medîne-i Munevvere ’yi ve dolayısıyla orayı terk etmeyen samimî muslumanları DeccÂl ’den koruyacaktır.
DECCAL ’İN PEŞİNDEN GİDECEKLER
Allah Resûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“İsfahan Yahudîlerinden taylasanlı yetmiş bin kişi DeccÂl ’in ardından gider.” (Muslim, Fiten, 124)
DeccÂl ’e inanan ve ona değer verenler arasında yahudîler en onde yer alacaklardır. DeccÂl, yeryuzunun her yerini dolaşacağı gibi, İsfahan ’a da gidecektir. İsfahan yahudîlerinden taylasanlı yetmiş bin kişi ona arka cıkacaktır.
Bir gun
Rasûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz, icinde
Ummu Şerîk ’in de bulunduğu bir mecliste
DeccÂl ’den soz ederek;
“İnsanlar DeccÂl ’den kacıp dağlara sığınırlar.” buyurmuşlardı. Yiğit İslÂm mucÂhidlerinin DeccÂl karşısında tutunamayıp kacmaları Ummu Şerîk ’i hem uzmuş hem de meraklandırmıştı. Bu sebeple:
“–YÂ RasûlÂllah! O gun Araplar nerede olacak?” diye sordu.
AllÂh ’ın Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
“–Onlar o gun pek azdır.” buyurmak sûretiyle DeccÂl ’in karşısında duramayacaklarını, onun şerrinden ve fitnesinden kacıp kurtulmaya calışacaklarını ifÂde ettiler. (Muslim, Fiten, 125)[7]
YEDİ ŞEY GELMEDEN EVVEL ACELE EDİNİZ
Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“Yedi şey gelmeden evvel, sÂlih ameller işlemekte acele ediniz! Yoksa siz gercekten;
1. (İbadeti, helÂl ve haram hudutlarını) unutturan fakirlik,
2. Azdıran zenginlik,
3. (Her şeyi) bozup perişan eden hastalık,
4. Aklı ve idrÂki zaafa uğratarak sacma-sapan konuşturan ihtiyarlık,
5. Ansızın geliveren olum,
6. Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi DeccÂl ve,
7. KıyÂmetten başka bir şey mi beklediğinizi sanıyorsunuz?
KıyÂmet ise, belÂsı en muthiş ve en acı olandır.” (Tirmizî, Zuhd, 3/2306)
DECCAL ORTAYA CIKINCA...
Alleh Resûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz şoyle anlatmışlardır:
“DeccÂl ortaya cıkınca, mu ’minlerden biri onun bulunduğu tarafa doğru gider. DeccÂl ’in silÂhlı adamları onun onune cıkarak:
«–Nereye gitmek istiyorsun?» diye sorarlar.
«–Şu ortaya cıkan adamın yanına!» der.
DeccÂlin adamları:
«–Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun?» diye sorarlar.
O da:
«–Bizim Rabbimiz ’in gizli bir yanı yok ki O ’nu bırakıp başkasına inanalım.» der.
DeccÂl ’in bazı adamları:
«–Oldurun şunu!» derler.
Bir kısmı ise:
«–Tanrınız, haberi olmadan bir kimseyi oldurmeyi yasaklamadı mı!» derler ve o mu ’mini DeccÂl ’in yanına gotururler. O mu ’min DeccÂl ’i gorunce diğer mu ’minlere:
«–Ey mu ’minler! Bu adam
Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz ’in kendisinden bahsettiği DeccÂl ’dir!» diye seslenir.
O zaman DeccÂl adamlarına:
«–Bunu iyice bir dovun!» der.
Onu dovmek uzere tutarlar. DeccÂl tekrar:
«–Yakalayın şunu, yarın kafasını!» der.
Sırtına ve karnına vurarak onu dayaktan gecirirler. Bu defa DeccÂl:
«–Bana îmÂn etmiyor musun?» diye sorar.
O mu ’min:
«–Sen yalancı Mesîh ’sin» der.[8]
DeccÂl ’in emri uzerine onu testereyle baştan aşağı ikiye bicerler. DeccÂl o zÂtın ikiye bolunen cesedinin arasından yuruyup gectikten sonra ona:
«–Ayağa kalk!» der. O da doğrulup kalkar.
DeccÂl tekrar:
«–Bana îmÂn ediyor musun?» diye sorar. O ise:
«–Senin hakkındaki kanaatim iyice pekişti.» dedikten sonra halka donerek:
«–Ey insanlar! O benden sonra artık kimseyi oldurup diriltemez!» der.
DeccÂl onu kesmek icin yakalar. Fakat Allah TeÂl o mu ’minin boynundan koprucuk kemiğine kadar olan kısmı bakır hÂline donuşturur. Bu sebeple DeccÂl ona bir şey yapamaz. Bunun uzerine DeccÂl onu ellerinden ve ayaklarından tutup fırlatır. Halk onu Cehennem ’e attığını zanneder. HÂlbuki o Cennet ’e atılmıştır.”
Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, sozlerini şoyle tamamladılar:
“İşte bu mu ’min, Âlemlerin Rabbi ’ne gore insanların en buyuk şehîdidir.” (Muslim, Fiten, 113)[9]
DeccÂl ’in mÂhiyetini, onun hile ve duzenbazlıklarını cok iyi bilen bu mu ’minin,
Hızır -aleyhisselÂm- olduğunu soyleyenler olmuştur.
DeccÂl ’in silÂhlı adamlarının yanında DeccÂl ’e meydan okuyan bu şuurlu mu ’minin; “Bizim Rabbimiz ’in gizli bir yanı yok ki O ’nu bırakıp başkasına inanalım!” demesi, mu ’minlerin CenÂb-ı Hakk ’ı butun sıfatlarıyla tanıdıklarını, O ’nun varlığından, birliğinden ve kudretinden asl şuphe etmediklerini, O ’nun kusursuz ve mukemmel olduğuna îman ettiklerini ifÂde icindir.
Bu durum, fitneler ve mÂnevî tehlikeler karşısında gonullerin “mÂrifetullÂh” ile feyizlenmesinin ne kadar muhim olduğunu ortaya koymaktadır. Îman ve irfÂnıyla DeccÂl ’in karşısında yiğitce dik duran o mu ’minin hÂli, Âhir zaman fitneleri ve kıyÂmet alÂmetlerine dÂir Kur ’Ân ve Sunnet bilgisinin bir mu ’mine ne kadar faydalı ve luzumlu olduğunu da acıkca ortaya koymaktadır.
Bu hadîs-i şerîf, DeccÂl belÂsının ortaya cıktıktan bir muddet sonra tamamen biteceğini gostermektedir. Dolayısıyla bu fitneyle imtihan edilecek mu ’minlerin vazifesi; îmanlarına daha sıkı sarılarak asl gevşememek ve korkuya kapılmadan DeccÂl ’e karşı îman cesaretiyle direnmektir.
DECCAL ’İN OZELLİKLERİ
Allah Resûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz şoyle buyurmuşlardır:
“Butun peygamberler, ummetlerini yalancı ve kor DeccÂl ’in tehlikesine karşı uyarmışlardır. Şunu bilin ki, onun bir gozu kordur; ama sizin azîz ve celîl olan Rabbiniz tek gozlu değildir.
DeccÂl ’in iki gozunun arasına kÂfir (ke-fe-re) diye yazılmıştır.” (BuhÂrî, Fiten 26, Tevhîd 17; Muslim, Fiten 101, 102)[10]
“…Onun bu gozu, uzum salkımından dışarı fırlamış uzum tanesi gibidir.” (BuhÂrî, Fiten 26, Tevhîd 17; Muslim, ÎmÂn, 274)[11]
Bu ve benzeri hadîs-i şerîflerde bildirildiği uzere
DeccÂl ’in bazı vasıflarını şoyle hulÂsa edebiliriz:
1. DeccÂl ’in iki gozu de sakattır. Sağ gozu, uzum salkımından dışarı fırlamış uzum tanesi gibi patlaktır. Sol gozu ise tamamen siliktir, ışığı sonmuştur, gormez.
DeccÂl ’in mu ’minler tarafından rahatlıkla gorulebilecek, tanınabilecek ve hatırlanabilecek vasıflara sahip olarak yaratılması, CenÂb-ı Hakk ’ın mustesn bir lûtfudur. Fakat o cetin imtihanla karşılaştığında bu ilÂhî lûtfun gereğini yerine getirebilmek, sarsılmaz bir îmÂna sahip olan samimî mu ’minlerin kÂrıdır.
2. DeccÂl ’in iki gozunun arasına, onun yalancılığını gostermek uzere, “kÂfir” veya “ke-fe-re” diye yazılmıştır. Her mu ’min, Arapca okumayı bilmese bile, kalbine doğacak bir ilham ile bu yazıyı anlayıp sezecektir. İlÂhî rahmetten nasîbi olmayanlar ise okuma bilseler dahî bu yazıyı goremeyeceklerdir.
3. DeccÂl ’in yanında, kendilerini imtihan ettiği kişilere mukÂfat ve cez olarak vereceği Cennet ve Cehennem ’e benzeyen bir şey vardır. Fakat o yalancının Cennet dediği şey aslında Cehennem ’dir. Yani DeccÂl ’in Cennet dediği yere giren kimse, ona inanmış, oyununa kanmış olduğu icin gorunuşte Cennet ’e, fakat gercekte Cehennem ’e girmiş olacaktır. Ona karşı cıktığı icin DeccÂl ’in Cehennem ’ine atılan kimse de aslında Cennet ’e girmeyi hak etmiş olacaktır.
4. DeccÂl ’in sacı kıvırcık olup yaşı da oldukca genctir.
5. İri cusseli, fakat kısa boyludur.[12]
6. DeccÂl doğu tarafından, muhtemelen Horasan veya İsfahan ’dan yahut Şam ile Irak arasında bir yerden cıkacaktır.[13]
7. Allah TeÂlÂ, Mekke ile Medîne ’yi meleklerle koruyacağı icin DeccÂl bu iki mubÂrek beldeye giremeyecektir.
8. DeccÂl, kendisinden once cıkacak olan
otuz kadar yalancı deccÂl gibi once; “Ben AllÂh ’ın elcisiyim.” diyecek,[14] sonra da ilÂh olduğunu soyleyecektir.
9. DeccÂl, zuhûr ettiği zamanda yaşayanlar icin ağır bir “îman imtihanı” olacağından, ona, yağmur yağdırma, yeşillikleri kurutma, yer altından defineleri cıkarma gibi buyuk imkÂnlar verilecektir. DeccÂl ’e verilen bu fevkalÂde gucler, îmÂnı zayıf kimseler icin buyuk bir tehlike teşkil edecektir.
10. DeccÂl, Yahudî asıllı biri olduğu icin,[15] kendisine en cok ilgi gosterip destek verecek olanlar da yahudîler olacaktır.
11. DeccÂl sadece bir kişiyi testereyle kesip ikiye bicecek, sonra onu diriltecek, buna rağmen o mu ’min kendisinin bir yalancı ve DeccÂl olduğunu yuzune haykıracak, bu hÂdiseden sonra da DeccÂl artık kimseyi oldurup diriltemeyecektir.
12. DeccÂl ’i
Hazret-i İsa AleyhisselÂm oldurecek ve bu buyuk fitneye son verecektir.
DECCAL ’DEN KORUNMAK İCİN
DeccÂl fitnesinden CenÂb-ı Hakk ’a sığınmak,
Peygamber Efendimiz ’in ummetine yaptığı muhim bir tavsiyedir. Nitekim,
Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuşlardır:
“Biriniz teşehhudu bitirdikten sonra şu duÂyı okuyarak dort şeyden AllÂh ’a sığınsın:
“AllÂh ’ım! Cehennem azÂbından, kabir azÂbından, hayatın ve olumun iptilÂlarından ve DeccÂl fitnesinin şerrinden Sana sığınırım!” (Muslim, MesÂcid, 128)
Ayrıca
Resûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz;
“Kehf Sûresi ’nin baş tarafından on Âyet ezberleyen kimse DeccÂl ’den korunur.” buyurmuştur. (Muslim, MusÂfirîn, 257; Ebû DÂvûd, MelÂhim, 14)
Yine kaynaklarda, Kehf Sûresi ’nin
sonundan on Âyet okumanın tavsiye edildiği de kaydedilmektedir. Bu sûrenin baş tarafındaki ilk on Âyette CenÂb-ı Hakk ’ın zÂtını ve sıfatlarını bilmekten soz edilmekte ve O ’nun
AshÂb-ı Kehf ’i zÂlim
Dakyanus ’un şerrinden koruduğu anlatılmaktadır. Muhtemelen bu alÂka sebebiyle, DeccÂl ’i gorenlerin, bu sûrenin ilk on Âyetini okumaları tavsiye edilmiştir.[16]
Hadîs-i şerîfte
Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz ’in;
“Sizin adınıza DeccÂl ’den başka şeylerden daha cok korkuyorum...”[17] buyurmuş olması, esasen
îmÂnı kuvvetli kimseler icin DeccÂl ’in buyuk bir tehlike teşkil etmeyeceğine işaret etmektedir.
Şu hÂlde DeccÂl fitnesinden korunabilmek icin takv ehli bir musluman olmak, ilmiyle amel eden ihlÂslı Âlimler yetiştirmek, Kur ’Ân ve Sunnet istikÂmetinde bir hayat yaşamak lÂzımdır. Zira ancak boyle kimseler, CenÂb-ı Hakk ’ın lûtuf ve ihsÂnı ile DeccÂl denen hilekÂrın karşısında yer alacaklar, ona mağlûp olmayacaklar ve neticede Cennet ’i hak edeceklerdir.
Şuphesiz ki DeccÂl ’i tanımanın en şaşmaz olcusu “Kitap ve Sunnet”tir. Dînî bir iddia ile ortaya cıkan insanları dÂim bu iki olcuyle mîzÂn etmek gerekir.
Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-
Efendimiz ’in;
“…Eğer DeccÂl ben aranızdan ayrıldıktan sonra cıkarsa, artık herkes kendini ona karşı savunup korumalıdır...”[18] buyurması da, her muslumanın dînini iyi bir şekilde oğrenmesi gerektiğini gostermektedir. İslÂm ’ı iyice oğrenip yaşadıkları takdirde, DeccÂl ’in buyuğu de kucukleri de muslumanları aldatamayacaktır.
Dipnotlar:
[1] Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 59; İbn-i MÂce, Fiten, 33.
[2] Ayrıca bkz. Ahmed ibn-i Hanbel, Musned, IV, 19-21.
[3] Tirmizî, Zuhd, 3; İbn-i MÂce, Fiten, 33.
[4] BuhÂrî, Fiten, 25; Muslim, Fiten, 84.
[5] Burada şu hususu da belirtelim ki, kıyÂmet nasıl butun Dunya icin fevkalÂde bir durumsa, kıyÂmetin habercileri olan alÂmetlerin de fevkalÂde yanlarının bulunması gayet tabiîdir. Dolayısıyla kıyÂmete yakın, bugunku tahayyul ve tasavvurların uzerinde olan birtakım hÂdiselerin meydana gelecek olmasına şaşırmamak gerekir. Nitekim bundan kırk-elli sene once tahmin bile edilemeyen şeylerin, ilim ve teknikteki hızlı ilerlemeyle bugun mumkun hÂle gelmiş olduğu ortadadır. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde haber verilen kıyÂmet haberleri de vakti gelince mutlak gercekleşecektir. Zira CenÂb-ı Hak icin hicbir gucluk yoktur.
[6] Ayrıca bkz. BuhÂrî, FedÂilu ’l-Medîne 9, 26, 27, Tevhîd 31; İbn-i MÂce, Fiten, 33.
[7] Ayrıca bkz. Tirmizî, MenÂkıb, 69; İbn-i MÂce, Fiten, 33.
[8]
Hazret-i Îs ’ya
Mesîh denildiği gibi DeccÂl ’e de Mesîh
(Mesîhu ’d-DeccÂl) denilmektedir. Mesîh, silmek mÂnÂsına gelen “mesh” kelimesinden turemiştir. DeccÂl ’in bu isimle de anılması, kendisinden hayrın silinip alınması veya bir gozunun, hic yokmuş gibi tamamen silinmesi sebebiyledir. Zira DeccÂl ’in yuzunun bir tarafı tamamen dumduz, dolayısıyla bir gozu kordur... (Bkz. BuhÂrî, Ta ’bîr 11, 33) DeccÂl ’e cok seyahat etmesi, mesafeleri silip supurmesi sebebiyle Mesîh dendiği de soylenmiştir.
Hazret-i Îs ’ya “Mesîh” denilmesi ise, onun mubÂrek elini hastalara surerek (meshederek) iyileştirmesi sebebiyledir. Allah TeÂl ’nın bir Mesîh ’i diğer bir Mesîh ile yok etmesi ne kadar mÂnidardır.
“Biz, hakkı bÂtılın tepesine bindiririz de o, bÂtılın işini bitirir…” (el-EnbiyÂ, 18) Âyet-i kerîmesi, DeccÂl ’in de aralarında bulunduğu butun bÂtıl ehlinin Âkıbetini dile getirmektedir.
[9] Ayrıca bkz. BuhÂrî, Fiten 27.
[10] Ayrıca bkz. Ebû DÂvûd, MelÂhim 14, Sunnet 25-26; Tirmizî, Fiten 56, 62; İbn-i MÂce, Fiten, 33.
[11] Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 60.
[12] Bkz. BuhÂrî, Fiten, 26; Ebû DÂvûd, MelÂhim, 14.
[13] Bkz. Muslim, Fiten, 110.
[14] Bkz. BuhÂrî, Fiten, 25; Muslim, Fiten, 84.
[15] Bkz. Muslim, Fiten, 90.
[16] Bkz. Yaşar Kandemir, İsmail Lutfi Cakan, Raşit Kucuk, RiyÂzu ’s-SÂlihîn Tercume ve Şerhi, İstanbul: Kampanya Kitapları, 1434/2013, VII, 536-578.
[17] Hadîsin tam metni icin bkz. sf. 211-213.
[18] Hadîsin tam metni icin bkz. sf. 211-213.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan