İnfĂ‚ktan maksat, muhtacı butunuyle sıkıntıdan kurtarabilmektir. Elbette ki herkesin butcesi veya imkĂ‚nı bunun icin tek başına kĂ‚fî gelmez. O hĂ‚lde hayırda da birlik olmak ve yardımlaşmak îcĂ‚b eder.
Rabbimiz:
“...Birr ve takvĂ‚da yardımlaşın...” (el-MĂ‚ide, 2) buyurmuştur.
Yani iyilikte ve hayır-hasenĂ‚t işlerinde yardımlaşmak, Rabbimizin emridir. Bu, bilhassa ferdî iyiliklerin kĂ‚fî gelmediği hizmetlerde beraberce hareket etmek, sistemli bir calışmayla hayrı inkişĂ‚f ettirmek ve hattĂ‚ muessese hĂ‚line getirmek demektir.
Bu bakımdan, derde dermĂ‚n olacak seviyede bir guc ve imkĂ‚nımızın bulunmadığı durumlarda, cevremizi de hayra teşvîk etmek sûretiyle, Rabbimizin
“birr ve takvĂ‚da yardımlaşın” emrini yaşamaya gayret gostermeliyiz.
MU'MİNE YAKIŞAN NEDİR?
Gercek bir mu ’mine yakışan, dĂ‚imĂ‚ hayır-hasenat yapabilme arayışı icinde olmaktır. Bu şuura sahip bir mu ’min, infĂ‚k edecek maddî bir imkĂ‚nı olmasa bile, zamanını ve emeğini infĂ‚k ederek belki cok daha buyuk hayırlara vesîle ve vĂ‚sıta olabilir.
Bugun toplumumuzda hayli yaygın bir infĂ‚k anlayışı olan, sadra şifĂ‚ olmayacak cuz ’î yardımlarda bulunmak sûretiyle fakiri geciştirme, vicdĂ‚nımızı tesellî etme hastalığına duşmemeliyiz. Duşunmeliyiz ki, Rabbimizin bize lutfettiği nîmetlerin kacta kacını O ’nun yolunda infĂ‚k edebiliyoruz?.. İnfĂ‚k edebildiklerimiz, kendimize harcadıklarımızın yanında ne nisbette?.. Yoksa infak husûsundaki hĂ‚limizi, toplumun seviyesiyle kıyaslayıp azıcık yardımlarla vicdĂ‚nımızı tesellî mi ediyoruz?
BEDEL ODEMEK
HĂ‚lbuki mu ’minler olarak her hususta kendimizi Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ve O ’nun guzîde ashĂ‚bı ile kıyaslamalıyız. Zira CenĂ‚b-ı Hak bizlere o muttakî kullarını emsal almayı emir buyurmaktadır:
“(İslĂ‚m dînine girme husûsunda)
one gecen ilk muhĂ‚cirler ve ensĂ‚r ile onlara guzellikle tĂ‚bî olanlar var ya, işte Allah onlardan rĂ‚zı olmuştur, onlar da Allah ’tan rĂ‚zı olmuşlardır...” (et-Tevbe, 100)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek AhlĂ‚kından 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan