Sorunlardan oluşan bir hayat formatında yaşıyoruz. Nasıl araba binlerce cıvatadan oluşmuşsa hayatta oyle binlerce sorunun cozumu ile gelişir. Hayatta elde ettiğimiz yer belki de bu sorunları nasıl cozduğumuzle alakalıdır.
Olumsuz duşunen insanlar soruna neden oldukları icin kendilerini suclarlar. Sorunu başarı ile cozemeyeceklerini duşunerek zararlı sonucları abartırlar ve başkalarının cozmesini beklerler. Oysa sorunlar cozulmek icin vardır.
Sorunlar olağan, sıradan, ve yaşamın kacınılmaz olaylarıdır. Sorunların bizim eksikliğimizden kaynaklanması zorunlu değildir. Sorunlar cevresel koşullardan ya da gelip gecici kişisel etkenlerden(deneyimsizlik gibi) kaynaklanırlar. Herhangi bir sorun, kişisel eksikliklerden ya da yetersizliklerden kaynaklandığında yalnızca bir insan olduğumuzu ve yetkin olmak zorunda olmadığımızı duşunmeliyiz.
Sorunlar oncelikle kacınılması gereken goz korkutucu bir durum değil; kendimizi geliştirmek icin bir uğraş vereceğimiz bir durum ya da fırsattır.
Başaramamak korkunc bir şey değildir. Bu bir duzeltici oğrenme yaşantısı olarak kullanılabilir. Bir sorunu cozmemeye kalkışmak yerine uğraşıp başaramamak daha iyi ve oğreticidir. Her sorunun bir cozumu vardır. Sorunlar cozulmek icindir.
Zaten bu yaşımıza kadar binlercesini cozerek buralara geldik. Gel gel bakalım, geleceğin varsa bende buradayım ve elimden geleni yapacağım demek ruhsal sağlamlıktır.
Oncelikle sorunun ustesinden gelebileceğimize ve cozumune inanmalıyız. Tabi ki sorun cozmek zaman alır, iyi sonuclar kolay elde edilmez, caba gerektirir. Zannetmeyin ki refah icinde yaşayan insanlar analarından doğar doğmaz boyle değillerdi.
Calıştılar, uğraştılar, onlerine cıkan sorunları teker teker cozerek bu hale geldiler.
En iyi sorun cozuculer bile duşunmeye zaman ayırırlar. Yine de yapabileceklerinin en iyisini yaptıktan sonra başaramazlarsa ya sorunun bu haliyle cozulemez olduğunu veya yeni bir yontem veya bir başkasının desteğine ihtiyac olduğunu bilirler.
Sonuc olarak kendimize guven azlığı, ya da eksikliği, olumsuz duşunme ve duygusal tepkiler gosterme sorunun cozumu onunde engellerdir. Kimi zaman guven azlığı ya da umutsuzluk tunelin sonundaki ışığı gormemizi engeller. Yani kişinin kendine karşı onyargısı sorunu cozmenin onunde en buyuk engeldir.
Kimi zaman insanlar cok bunalınca sorun cozulduğunde yaşayacakları olumlu olası sonuclar yerine sorunun yarattığı olumsuz duygulara daha cok odaklanırlar.
Hepimiz kafamızda kendi yarattığımız duşunce kalıplarına gore duşunuruz. Bunlar oteden beri kendi kendimize soyleye geldiğimiz, her yeni durumda doğruluğunu sınamadığımız hic tartmadan hep gecerli olduğunu duşunduğumuz duşuncelerdir.
Bunların onemli bir kesiminin farkında bile değilizdir. Kendimizden, karşımızdan veya dış dunyadan olmadık bir takım beklentilerimiz olur ve karşılanmayınca mutsuz oluruz.
Bizi kaygılandıran, mutsuzluğa uğratan ya da ofkelendiren olaylar değildir. Bu olaylarla alakalı olarak kendi kendimize ne soylediğimiz belirli bir takım duygulara yol acar. Yani olaylar değil, o olaylara bizim bakış acımız sorunlara yol acar. Olayları değişik yorumlamayı secersek ya da olaylarla ilgili olarak değişik bir takım duşunceler icine girersek daha değişik duygular yaşamaya başlarız.
Hicbir şey eksiksiz ve cok mukemmel değildir. Sorunlar yaşamın olağan parcasıdırlar ve ne denli zorlarsak zorlayalım butun dunyayı denetim altında tutamayız. Her şey olduğunda değişik olsaydı demek buyusel bir beklenti icine girmek demektir.
Her şey her nasıl olduysa oyle olmuştur ve oyle olması icin kendi icinde bir takım nedenleri vardır. İstenmedik durumlar hayat var oldukca her zaman karşımıza cıkacaktır ve yaşam her zaman adil değildir. Hayatın rengi toz pembe değil gridir. Bu gerceği kabul etmek amaclarımıza odaklanmamızı ve kimi zaman yenik duşmemize karşın yolumuzda ilerlememizi sağlar.
Hicbir şeyi zorlamazsanız sonucta bir şey elde edemezsiniz. Sorunlar olacaktır, onemli olan bu sorunlar karşısında yılgınlığa duşmemektir.
Ruzgarı yonlendiremeyiz gucumuzu abartmayalım ama yelkenimizi istediğimiz tarafa cevirebiliriz. Hayatı da bu arada cok fazla ciddi yaşamamak onemli olanın elimizden geleni yapmak olduğunu bilmeliyiz.
Butun insanlar yanlış yapabilirler. Yanılgılarımızı ve yanlışlarımızı bir oğrenme yaşantısı olarak gorursek bunlardan cıkardığımız tecrubeleri geleceğe donuk bir kazanım olarak gorursek, yılgınlığa duşmeden yolumuzda ilerleyebiliriz. İnsanlar zorluklar karşısında kendilerini geliştirebilirler, bizi yıkamayan zorluklar bizi guclendirir.
Olumsuz duşunmek insanın birazda kendi secimidir. Bir yakınını kaybeden biri ağıt yakmak yerine o kişiyle yıllarca gecirdiği guzel gunleri anımsayarak ve boyle bir insanla bir gecmişinin rast gelmesinin şansını fark ederek mutlu da olabilir.
Karşımızdakini suclamaya başlamadan ve haksızlığa uğradığımızı duşunmeden once bu sorunda kendi payımız ve sorumluluğumuz yok mudur acaba?
Onemli olan sorunu gormektir. İyi tanımlanmış bir sorun cozumu gormeye de yardımcı olur. Sorunlarla yuzleşmek gerekir. Duygularımız coğunlukla duşuncelerimizi etkiler. İnsanlar yalnızca olumsuz duşuncelerini surdurmelerini sağlayan seceneklere koru korune bağlı kalabilirler.
Bir cozum yolu belirleyip eyleme gecmek bir takım olumsuz sonuclar doğurabilir. Ancak eyleme gecmemenin olası kotu sonucları buyuk bir olasılıkla daha cok olacaktır. Yani hayat korkakların yeri değildir. Hayatı yaşarken yeterince riske girebilmek iyidir.
[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]