Kureselleşme, son yirmi yıl icerisinde, gerek uluslararası politika ve diplomasi alanında gerek bu alana ait akademik calışmalarda en cok kullanılan terimlerin başında gelmektedir. Bu ozelliğine rağmen, kureselleşmenin genel kabul goren bir tanımı bulunmamakta, bu kavram birbirinden farklı anlamlara gelebilecek şekilde kullanılmaktadır. Orneğin, literaturde kureselleşmenin, uluslararasılaşma, evrenselleşme, liberalizasyon, Batılılaşma, karşılıklı bağımlılık, modernizasyon gibi ceşitli terimlerle eşanlamlı olarak kullanıldığı gorulebilmektedir(1).Biz bu makalemizde kureselleşmenin ‘’beslenme yaşam tarzımıza’’ olan etkilerini acıklayacağız. Cunku varlığımızın temelinde beslenme yatmaktadır.Gunluk aktivitelerimizin temelini beslenme oluşturuyor. Varlığımızın kaynağıdır beslenme. Durum boyle olunca varlığımızı yani beslenmemizi etkileyen etkenlerinin ne olduğu uzerinde kapsamlı bir araştırılma gerekmektedir.
20. ve 21. yy. ile birlikte yaşam tarzımız katlanarak değişmektedir.Bu değişim her alanda olduğu gibi fiziksel yaşamımızı, beslenmemizi, yaşam tarzımızı, alışkanlıklarımızı, uzuntulerimizi sevinclerimizi, hastalıklarımızı, sağlıklarımızı, umutlarımızı, kaygılarımızı değiştirmiş durumdadır. Hal boyle olunca varlığımızın devamı icin değişen dunyaya uyum sağlamak kacınılmaz olmuş ve bu uyumun bir takım sorunları beraberinde getirdiği goz ardı edilmeyecek bir gercektir. Bu gerceklerin en başında BESLENME gelmektedir. Varlığımızı surdurebilmemiz icin beslenmemiz gereklidir. Beslenmemiz gereklidir ama peki nasıl?Ne şekilde beslenmemiz gereklidir? Dunyamızda her şeyin hızla değiştiği bir zaman da yaşam tarzımızda beslenmemizde her an her saniye değişmektedir.
Biz canlılar olarak bir an once değişen dunyaya uyum sağlayabilmek adına yaşamımızda değişimler yapmak zorundayız ve bu değişimlerin en başında mutlaka beslenme gelmelidir.Cunku yukarıda da dile getirdiğim gibi beslenme eşittir VARLIĞIMIZ.Hal boyle olunca varlığımızı surdurebilmek icin hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak beslenmeyi oğrenmeliyiz.Cunku beslenme demek yemek icmek değildir.Yemek icmek bir sanattır.Peki yemek icmek yaşamak bir sanatsa insanoğlu en buyuk sanatcı olmuyor mu?En buyuk sanatcının varlığının devamı ne şekilde devam etmektedir.Varlığı diyorum cunku şekil değiştirmesi bir bedenden farklı bir bedene burunmesi varlığının değiştirdiğini gostermektedir.Bence 80 kilodaki ve 180 kilodaki aynı insan birbirinden farklı iki insandır.EVET hic karşılaşılmamış bir olgudan duşunceden soz ediyorum şuan…Kişi aynı fakat vucuttaki kilolar aynı olmadığı icin bu kişi farklı 2 kişidir diyorum.Peki neden boyle diyorum?Cunku kişi aynı fakat fazla kiloların vucudumuzda meydana getirdiği değişimler psikolojik haller farklıdır.Yani normal kilodaki bir insan gunluk yaşamında kilo ile ilgili pek cok şeyi duşunmeyebilir ve kafasına takmayabilir ama kilo problemi olan bir vatandaşımız fazla kilonun getirdiği sıkıntılarla birlikte psikolojik ve fiziksel olarak yıpranmış durumda olabilir.Farklı kilolar eşittir farklı psikolojik etkiler.Aynı zamanda farklı kilolar eşittir farklı sağlık-hastalık durumu.Fazla kilolar kalp rahatsızlıklarından tansiyona,tansiyondan diyabete,diyabbeten tutunda kas-iskelet-kemik rahatsızlıklarına kadar bircok hastalığın ana etkenidir.Fiziksel olarak Sağlıklı ve psikolojik olarak sağlıklı aynı kişi ile hem fiziksel olarak hastalıklı ve psikolojik olarak hastalıklı insan aynı kişi olarak nitelendirilmeyebiliriz bence.Cunku birbirinden hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak epeyce farklı iki insandan soz ediyoruz.
Değişen dunyada her şeyimiz değişti.Sevincimiz uzuntumuz,duşunlerimiz bilgilerimiz,yaşam tarzımız BESLENMEMİZ her şeyimiz değişti.Ben bilime bilgiye farklı bilim dallarına giren konulara pek giriş yapmadan değişen BESLENMEMİZİ ele almak istiyorum.Beslenmemiz değişti ve değişiyor.Peki bu olumlu yonde mi olumsuz yonde mi değişiyor sorusunu akla getiriyor ben şahsi kanaatime ve bilgilerime dayanarak kotu yonde değiştiğini dile getireceğim.İnsan omru uzuyor ama beslenmemiz kotuleşiyor oylemi?Evet aynen oyle…Peki beslenmemiz kotuleşiyorsa ve hastalıklı olma durumu artıyorsa nasıl oluyor da insan omru uzuyor?Tıbbın gelişmesiyle pekÂlÂ….Beslenmemiz kotuleşiyor ama beslenmemizin meydana getirdiği hastalıkları tıp eskiye nazaran daha sağlıklı tedavi ediyor.Daha hızlı iyileştiriyor.Hucrelerin olumleri meydana gelmeden daha hızlı mudahale ediliyor ve kurtarılıyor.Anne olumleri gelişmiş ulkelerde ve gelişmekte olan ulkelerde azalmaya devam ediyor.Tıp gelişiyor ama kureselleşen dunyada beslenmemiz geriliyor oyle mi?Evet geriliyor cunku sağlıklı besinlerin elde edilmesi zorlaştı.Azot karbondioksitin besinleri kirletmesi arttı.Genetiği değiştirilmiş organizmalar arttı(GDO).Atıklar arttı ve bu atıkların depolama alanları sağlıklı bir şekilde yapılmamaktadır veya yeteri kadar onem verilmemektedir.Kureselleşen dunyamızda beslenmemiz ne durumda ve hangi alanların etkisi alanındadır.
TEMİZ SU KAYNAKLARI HIZLA KİRLENİYOR
Dunyamız hızla kirleniyor ve bu kirlenme İle birlikte temiz SU kaynaklarımız hızla kirlenmektedir.Havamız kirleniyor,temiz hava sahamız kalmıyor. Dunyamız kirleniyor,toprağımız kirleniyor,havamız kirleniyor ve Suyumuz kirleniyor. Bununla birlikte besinlerimizde kirleniyor. Sağlıklı besin yetiştirilmesinde ve temininde zorluklar yaşanıyor, sağlanamıyor. Bunların beraberinde beslenmemiz kotu yonde değişmektedir,etkilenmektedir.
AKTİF BİR YAŞAMDAN PASİF BİR YAŞAMA GECTİK
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yaşam tarzımız değişti.Aktif bir yaşamdan pasif bir yaşama gectik.Tarım ulkelerinden hizmet Ulkerlerine donuşuyoruz hızla.Tarımda calıştığımız zamanla hizmet sektorunde masa başı işlerde harcadığımız enerji hızla değişti ve azaldı.Masa başı işlerin getirdiği etkilerden dolayı beslenme şeklimiz değişti.Tarlada aktif yaşamla tukettiğimiz besinler farklı iken(sebze ağırlıklı,ev yemekleri vb.),masa başı işlerin getirdiği yaşamla beslenme değişti.Şehrin gobeğinde FAST-FOOD mağaza zincirleri,atıştırmalık enerji iceriği yuksek ambalaj urunlerinin getirdiği olumsuz etki hızla arttı.Harcadığımız enerji azaldı fakat tukettiğimiz enerji hızla arttı.Aktif bir yaşamdan pasif bir yaşama gectik.Mesafeler aynı fakat zaman dilimi kısaldı.Ucak seyahatleri hızla artmaktadır.Araclar hızla artmaktadır.Yurume unutulmamaktadır.Merdiven yerine asansor kullanılmaktadır.Piknikler yerine kocaman avm’ler de zaman gecirilmektedir.
ENERJİ YOĞUNLUĞUNDAN YUKSEK BESLENİYORUZ
Tarım toplumundan sanayi toplumuna gecmekle birlikte besinlerimiz enerji yoğunluğu da hızla değişti. Makinelerle hızlı arıtma yoğunlaştırma başladı. Rafine işlemleri bircok besine uygulanmaya başlandı. Tek urunden bircok urun elde edilmeye başlandı. Bununla birlikte enerji yoğunlaştırılması da hızla arttı. Bir kac tane paket urunleri(cikolata, jeli bon, kek, pasta, biskuvi, cips vb) bir oğunumuzu kimi zaman bir gunluk enerjimizi karşılayacak duzeye gelmiş durumdadır. Peki, birde bu urunleri oğunlerle ile birlikte aldığımız zamanı hayal edebiliyor musunuz? Tam bir facia soz konusudur cağımız icin. Onun icindir ki obezite hızla artıyor ve artmaya devam edecektir bu gidişle…
DENGESİZ BİR YAŞAMIMIZ VAR
Uyku duzenimiz bozuldu. Dengesiz ve sağlıksız uyuyoruz. Uykuya gereken onemi vermiyor ve uyumuyoruz veya sağlıksız cok uyuyoruz. Sağlıklı uyuma saatleri gece 21.00 ile sabah saat 08.00 saatleri arasıdır. Gunde 5 saatten az ve 8 saatten yuksek uyuduğumuz zaman vucudumuz dengesizleşir ve kilo alır. Onun icin kaliteli ve sağlıklı uykuyu tercih etmeliyiz. Gecenin gec saatlerine kadar televizyon izleyip, bilgisayar, tablet ve telefonla zaman gecirip uykusuz kalmamalıyız.
MUTFAĞA GEREKEN ONEMİ VERMELİYİZ
Yemek yapmayı, ev yemekleri yapmayı ve hazır gıda beslenmemeyi alışkanlık haline getirmeliyiz. Boylesi hem daha sağlıklı hem de daha ekonomik ve lezzetlidir. Lokantada yemek yenilmeye başlandı, derken sokaklardan ayağımıza kadar gelindi, derken internet siteleriyle bilgisayar, telefonla yatak odamıza kadar yemek hizmetleri geldi. Mutfakta eşler, aile bireyleri hep beraber yemek yapmayı başarabilmeli ve oğrenmelidirler. Cocuklarımız yemek yapmayı oğrenmelidirler. İlkokulda yemek yapma dersi diye ders olmalıdır. Bugun itibariyle sizlere yeni bir ders alanı daha cıkartıyorum. Cocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi oğreten eğitimler vermeliyiz ve bunun uzerinde durmalıyız. Eğer obezite ile mucadele edilecekse mutlaka DİYETİSYEN bu projenin en aktif insanlarından bir tanesi olmalıdır. Cunku geleceğimize yatırım yapmak istiyorsak bu gelecek cocuklarımızdır. Cocuğa yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırımdır. Onun icindir ki beslenme eğitimine, mutfak eğitimine bir an once başlanmalıdır. MUTFAK bizim evimizdir…
Diğer bir makalemde de belirdiğim gibi(Sağlıklı ve Dengeli Beslenmenin; 10 Altın Kuralı) sebze,meyve,karbonhidrat,protein,yağ dan dengeli beslenmeliyiz.Karbonhidrat diyetimizin(beslenmemizin) %55-60,yağlar %20-25, protein %15-20’si olmalıdır.Vitamin ve minerallerden dengeli beslenmeliyiz.EN ONEMLİSİ BESLENME KONUSUNDA ALDIĞIMIZ BİLGİLERİN KAYNAĞI ONEMLİDİR.HER ONUNE GELEN KİŞİDEN BESLENME BİLGİLERİ EDİNİLMEMELİDİR.HER İŞİN UZMANI AYRIDIR.En buyuk zenginliğimiz sağlığımızdır;oyle ise geleceğimize yatırım yapmaya buyurun…
DİYETİSYEN MAHMUT GUMUŞAY
(BESLENME VE DİYET UZMANI)
Kaynak:
http://www.mfa.gov.tr/data/Kutuphane/yayinlar/EkonomikSorunlarDergisi/sayi32/firatbayar.pdf
[h=2]Denizli Diyetisyen uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]