Kolesterol ve trigliserid..neye inansak ?Her gun her yerde konuşulmakta olan bir şeyden bahsediyorum. Hani şu kafanızı karıştıran tartışmadan…Bir yanda “Eskiden kolesterol mu vardı. Dedem 90 yaşında ve hala tereyağsız, kaymaksız ve etsiz gunu gecmez. Bak hala turp gibi!” diyenler, bir yanda “Aman kolesterole dikkat!” deyip HDL’den, LDL değerinin bilmem kacın altında olması gerektiğinden dem vuran istatistiksel ve de bilimsel yaftalı insanlar. Bir tarafta biten kolesterol ilacını yazdırmak istediği halde kan değeri duşuk diye alamadığından yakınan insanlar, diğer tarafta kolesterolun zararsız olduğunu ve kolesterol ilaclarının ilac firmalarının kazancına kazanc katmaktan başka bir işe yaramadığını iddia eden başka bir takım insanlar…
Durumun bir kavram kargaşası haline donuşmuş olduğunu belirterek devam etmek istiyorum. Bir orman yangını orneğinden hareket ederek anlatmak herhalde yanlış olmaz. Vucuttaki damar tıkayıcı surec de aslında orman yangı(n)ı orneğine epeyce uymaktadır. Yangı, yeni Turkcede “iltihap” anlamında kullanılmaktadır. Tıkayıcı damar hastalıkları da aslına bakarsanız bir iltihabi olaydır, yani bir yangı(n)dır.
Orman yangını orneği uzerinden devam ediyorum. Geniş bir ormanlık alanda pek cok yerde birden yangın başlamış, epeyce bir ormanlık alanı yakmış, kul etmiş. Yangının ardından tartışmalar başlamış, acaba bu yangına ne sebep oldu diye. Kimi demiş ki hava sıcaklığı cok yuksekti de yangın ondan cıktı, kimi demiş ki aslında ilk başta pek onemli bir yangın değildi ama ruzgarlı hava bunun hızla buyumesine neden oldu, kimi de demiş ki hayır hic bunlarla ilgisi yok, piknikcilerin yaktığı ateşle başladı her şey. Veya tarla acmak icin orman yakan insanlar başlattı her şeyi. Tartıştığımız konu da işte buna benziyor. Bu tartışmada yangının neyle başladığına, başladıktan sonra neyle yayıldığına ilişkin farklı şeylere oncelik verebilirsiniz. Biliyoruz ki hava sıcaklığı da ruzgarlı hava da yangın başlatmak icin tek başına belki yeterli olmayabilir, ama işe uygun bir bahane de eklendiği zaman; ki bu mesela sadece bir sigara izmariti, sondurulmeyen ufacık bir piknik ateşi veya mercek gorevi goren bir cam parcası olabilir, bu tek başına yangın başlatamayan etkenler işte o zaman binlerce hektar ormanı kul eden bir potansiyel kazanabiliyorlar. Bu ornekte, yuksek kolesterolu kuru, sıcak ve ruzgarlı hava yerine koymanız gayet yakışır. Kuru-sıcak ve ruzgarlı havada belki her zaman yangın cıkmaz, ama hava ısındıkca yangın cıkması artık an meselesidir. Bir kıvılcım cıkmayagorsun.
Kolesterol ve Trigliserid gibi yağ turevlerinin kandaki yuksekliği, ozellikle tıkayıcı kalp ve beyin damar hastalıklarında onem kazanan unsurlardır. Bu maddeler normal duzeyde iken vucutta aslında pek cok yararlı işlev gorurler. Zararlı olan bunların kendileri değil fazlalıklarıdır. Tıkayıcı damar hastalıklarının tek sebebi elbette kolesterol ve trigliserid yuksekliği değildir. Bunların normal veya duşuk olduğu kişilerde de tıkayıcı damar hastalıkları gelişebilmektedir. Ancak şu cok acıktır ki, bu maddelerin kandaki yuksekliği tıkayıcı damar hastalıklarının en onemli sebeplerinden birisidir. Başka sebeplerle oluşmuş damar hastalıklarının bile cok daha ciddi ve saldırgan şekilde ilerlemesine neden olmaktadırlar.
Son zamanlarda kolesterol ilaclarının tamamen faydasız olduğu, kolesterolu duşurmenin bir yararı olmadığı, cunku kalp krizinin kolesterolu normal olanlarda da oluşabildiği gibi gulunc iddialar ileri surulmeye başlandı. Hatta kolesterol ve trigliseridin vucut icin yararlı olduğu belirtilir oldu. Bunların tamamen zararlı olduğunu ve kanda sıfıra inmeleri gerektiğini savunan zaten yok ki. Sorun bunların yuksekliğinde. Aynı mantıkla gidersek vucudun şekere ihtiyacı olduğu icin şeker komasına, kan basıncına ihtiyacı olduğu icin yuksek tansiyona, suya ihtiyacı olduğu icin akciğer odemine ve vucutta su birikmesine de mudahale etmemek gerekir deme noktasına geliriz. Şunu en baştan soyleyeyim; bu mesele ilac şirketlerinden bağımsız da olan yuzlerce araştırmayla defalarca sorgulandı ve tartışma coktan bitti! Kolesterolun belli bir seviyenin uzerinde oluşunun zararı artık tartışılmıyor. Kalp krizinin her zaman kolesterolden olmadığı bir gercek, ama bu sonucu değiştirmiyor. Bunu ileri surmekle "Trafik kazaları her zaman da aşırı hızdan olmuyor, her aşırı hız yapan kaza yapacak diye bir kural da yok, o halde trafikte aşırı hıza neden mani olunuyor?" diye sormak arasında bir fark yok.
Kolesterol duşurucu ilacların etki mekanizmaları; ya gıdalardaki kolesterolun barsaklardan emilimini, ya da karaciğerde kolesterolun fazla uretilmesini engellemeye dayanır. Bunları genel olarak statin turevleri, fibrat turevleri, safra asidi bağlayıcı ilaclar ve niyasin olarak sayabiliriz. Bunlardan her birinin Trigliserid, HDL ve LDL kolesterol uzerine farklı ağırlıklarda etkileri vardır. Bu nedenle bunlardan herhangi birinin tum kolesterol veya trigliserid bozukluklarına aynı şekilde fayda etmesi soz konusu değildir. Bunların ayrıntılı etki mekanizmalarına ve tedavi stratejilerine bu yazıda değinmeyeceğim. Bu yazımın esas amacı, bu ilacların kullanımına dair, gunluk hayatta sık karşılaştığım sorunlara ve hatalı uygulamalara değinmektir.
Kolesterol ve Trigliserid yuksekliğinin tedavisi hakkında, her hasta icin gecerli olabilecek tek bir cozum yolu veya ilac yoktur. Oncelikle belirtmem gereken, tedavi onerilerinin veya ilac tercihinin keyfi değil, cok sayıda ve buyuk araştırmalara dayanarak geliştirilen kılavuzlarla belirlenmiş olmasıdır. Hangi noktada diyet ve egzersiz programı verileceği, hangi noktadan itibaren ilac tercih edileceği, hatta ilac kullanılacaksa hangi durumda hangi turevin tercih edilmesi gerektiği konuları bilimsel araştırmalara dayanarak ortaya konulmuştur.
Kolesterol ve Trigliserid yuksekliklerinin farklı formları ve seviyeleri bulunmakla ve tedavi stratejisi her durum icin farklı olmakla beraber, hepsinin ortak yonu, iyi bir diyet ve egzersiz programının temel olmasıdır. Diyet ve egzersizin cok iyi yapılması ile kolesterol ve trigliserid bozuklukları mutlaka tamamen duzelir diye bir kural yoktur, umulan duşuş sağlanamayabilir. Diyet ve egzersizin bunları duzenlemedeki faydaları bir yere kadardır. Bunların yeterli olmadığı durumlarda tedaviye ilacların eklenmesi kacınılmaz olur. Ama unutmamak gerekir ki, bu ilacları mumkun olan en duşuk dozda kullanarak başarı sağlamakta diyet ve egzersizin rolu cok buyuktur.
Statin turevi dediğimiz turdeki kolesterol ilaclarının tek faydası kolesterolu duşurmek ve boylece zaman icinde tedricen gelişen damar daralmalarının onune gecmek değildir. Bu etkilerinden bağımsız olarak, damarların ic cidarındaki puruzlenme veya tumsek noktalarında ani catlak gelişmesi ve bunun ardından o noktada gelişen pıhtıyla damar boşluğunun aniden tıkanması surecine karşı, damar ic cidarını daha dayanıklı hale getirirler. Boylece cok daha onemli olan ikinci bir koruyucu etki de sergilemektedirler. Ancak bu faydalı etkiyi yuksek dozlarda kullanıldıklarında temin ederler. Ozellikle bu ikinci koruyucu etkileri nedeniyledir ki, ani kalp veya beyin damar tıkanıklığı gecirmiş veya gecirme ihtimali yuksek olan olan hastalarda, kolesterol değerleri yuksek olmasa bile bu tur ilacların başlanması giderek kabul goren bir uygulama haline gelmiştir. Henuz genel bir kabul gorme noktasında olmamakla beraber, Alzheimer hastalığı, osteoporoz, yaşlılığa bağlı dejeneratif kalp kapak hastalıklarında kapaktaki bozulma surecinin yavaşlatılması gibi cok daha başka alanlarda da kolesterol duşurucu ilacların ek faydaları olabileceğine dair kucuk araştırma sonucları mevcuttur.
Statin turevi ilaclara dair bu olumlu bilgilerden sonra, bu ilacların aslında nadir gorulen ama cok abartılan yan etkilerine gelelim. Kolesterol duşurucu ilacların karaciğeri bozduğu gibi veya kas harabiyeti yaptığı gibi aslı olmayan bilgiler nedeniyle, aslında bu tedaviyi alması gereken cok sayıda hastanın gerek yazılı medya, gerek komşu, eş dost muhabbeti ve maalesef bazen de eczacı ve meslektaşlarımız eliyle bundan uzak tutulduğu ve bunun kotu sonuclarını yaşadığı gozleminde bulunmak isterim. Karaciğere veya bobreklere dokunma ihtimali cok daha fazla olan nice ağrı kesici, grip ilacı, antibiyotik gibi ilacların ve ne iduğu belirsiz bitkisel kurlerin korkusuzca kullanıldığını uzulerek gormekteyiz. Kolesterol ve trigliserid ilaclarıyla karaciğerin bozulma veya kas harabiyeti gelişme ihtimali cok azdır. Bu cok zayıf ihtimal gercekleşse dahi doz azaltmak veya başka bir tur ilaca gecmek yoluyla sorun hızla ortadan kaybolmaktadır. Sadece bu cok zayıf ihtimale dayanarak kolesterol ilacını almamak veya cok duşuk dozlarda, gunaşırı veya tuhaf başka aralıklar vererek kullanmak, bunlardan umulan cok faydalı etkilerden hastayı mahrum bırakacaktır.
Kolesterol ve Trigliserid bozukluklarıyla ilgili sık sorulan sorular:
1) Kolesterolum yuksekti. Doktor ilac verdi. Sonra yapılan kontrolde kolesterolum duştuğu icin ilacı bıraktım. Cunku karaciğerimi artık daha fazla yormak istemiyorum. Zaten duyduğuma gore kolesterol duşunce karneye artık ilac da yazılamıyormuş. Ne dersiniz?
Cevap:Kolesterol yuksekliğiniz ve durumunuz ilac yazılmasını gerekli kılıyor mu, bilmiyorum. Ancak ozellikle diyet ve egzersizin yeterli olmadığı belirgin bir yukseklikten bahsediyorsak, hele buna eşlik eden bir tıkayıcı damar hastalığı, şeker hastalığı gibi faktorler de varsa ilac almanız şart. İlacla duzelmiş olsa bile mi? Evet duzelmiş olsa bile. Cunku bunlar kullanıldığı muddetce tesir eden, bırakılınca her şeyin hemen en baştaki bozuk haline donduğu ilaclardır. Nasıl bir şeker hastası ilaclarını veya insulini artık şekeri duştu diye bırakamazsa, siz de aynı şekilde bunları bırakamazsınız. Bunu ilac bağımlılığı diye nitelendirme hatasına duşmeyin. Bunun adı bağımlık değil, sureklilik arz eden bir ilac ihtiyacıdır. Bu ilacları gunun birinde bırakmak; ancak fazla kiloların iyice giderildiği, cok iyi bir diyet ve egzersiz programının artık bir hayat tarzı halinde kalıcılık kazandığı hastalarda tartışılabilir. Bu istisnalar haricinde kolesterol tedavisi sureklidir ve ne kadar iyi olunursa olunsun, hastaların buyuk coğunluğu icin, bu ilacları gunun birinde bırakmak diye bir şey yoktur. Bu ilaclarla karaciğerin yorulması diye de bir şey yoktur. Karaciğerinizin aslında bu ilacı alırsanız değil, almazsanız yorulacağını soyleyebilirim.
2) Kalp krizi gecirip hastanede yattım. Tıkalı damarıma stent taktılar. Taburcu olurken baktım ki recetemde kolesterol ilacı var. Halbuki benim kolesterolum duşuk.
Cevap:Kolesterol duşuk olsa bile, bu tur ilacların damarları koruyucu ve tekrar kriz gecirme riskinizi azaltıcı başka faydaları var. Hic kolesterolunuze bakmadan bunları surekli kullanmanız gerek.
3) Karaciğerimde yağlanma ve kist olduğu soylendi. Kolesterol ilacı sakıncalı değil mi?
Cevap:Hayır, bunlar kolesterol ilacı almaya engel değildir. Hatta karaciğer yağlanması varsa bu ilacları almanız daha da gerekli hale gelir. Her hasta gibi sizin de, karaciğer testleri ve kas enzimleri bakımından belli aralıklarla kontrol edilmeniz yeterlidir.
4) Kolesterol ilacı yerine cevizi suda bekletip icsem bir faydası olur mu?
Cevap: Buna benzer bitkisel kurleri tumden reddetmek istemem. Ancak bunlar uzerinde calışılmış, etkileri ve sonucları hakkında bilgi birikimi olan şeyler değil. Etkileri belki var, belki yok. Poliklinik calışmalarımdan edindiğim intiba, bunların belki bazı kişilerde hafif derecede bir etki sağladığı, ama ciddi bir yukseklikte kesinlikle yetersiz kaldıkları yonunde.
[h=2]İstanbul Kardiyolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]