Kariyeri veya ozel planları yuzunden ameliyatını erteleyenlere de onemli bir mesaj!
Minimal invaziv yontemle yapılan ameliyattan sonra hastalar 4. gunde taburcu olabiliyor ve 1 hafta icerisinde gunluk rutinine donebiliyor.
AMAC GUNU KURTARMAK DEĞİL OMURLUK İŞ YAPMAK
Goğus ağrısı, cabuk yorulma, merdiven cıkarken kola veya ceneye vuran ağrı gibi şikayetlerden sonra doktora gidildiğinde hasta bazı tetkiklerden geciriliyor. Oncelikle eko, efor, kan testi gibi az travmatik testler yapılıyor. Test sonucları damar tıkanıklığını gosteriyorsa veya damar tıkanıklığından şuphelendiriyorsa, kişiye anjiyo yapılması gerekiyor. Cunku kalp anjiyosundan başka hicbir test damarları gostermiyor. Kalbi besleyen damarlarda belli bir seviyenin uzerinde tıkanıklık varsa ilacla tedavi edilemiyor. Kişinin kalbine ya stent takılması ya da ameliyat yapılması gerekiyor. Bizim amacımız bir tedavi planlarken gunu kurtarmak değil, omurluk iş yapmaktır. Bu nedenle ameliyat kararı kişiye ozel verilmelidir. Genellikle insanlar acık kalp ameliyatlarındaki kocaman yaradan, goğus kemiğinin acılmasından korkuyorlar. Fakat kalp ameliyatları artık cok daha kucuk kesilerle yapılabiliyor. Minimal invaziv yontem ile acık kalp ameliyatında yapılan işlemin aynısı yapılıyor. İşlem ozel bir teknikle ve kucuk bir kesiyle yapıldığı icin ameliyatın yukunu kişinin uzerinden alıyor.
AMELİYAT ONCESİ KAPSAMLI TARAMA
Ameliyat kararı verildiğinde hastalar bunu birkac doktor ile teyit etmek istiyor. Hastalar bize: ‘Ameliyata gerek var mı’, ‘Eğer gerek varsa en iyi teknik nedir?’, ‘Ameliyatın doğrusu nasıl olmalıdır?’, ‘Hangi damarla by-pass yapmak lazım?’’ gibi sorularla geliyorlar. Biz hasta bazlı olarak değerlendirme yaparak bir yol haritası belirliyoruz. Hastanın genel durumu nedir, kalp kondisyonu nasıl, kalbin kasılma fonksiyonlarında bir bozukluk var mı, kalp kapaklarında bir bozukluk var mı diye kontrol ediyoruz.
Ameliyat oncesi butun hastaları tam donanımlı bir sağlık taramasından geciriyoruz. Akciğer, bobrek, ic organlar ve beyin dolaşımı ameliyat oncesinde kontrol edilerek hasta ciddi bir kontrolden geciriliyor. Bu tetkikler sonucunda ameliyatı hangi teknikle yapacağımıza karar veriyoruz. Hastaların bircoğu ameliyatlarını minimal invaziv yontemle yani daha kucuk kesiyle yapılıp-yapılamayacağını merak ediyor. Her hasta minimal invaziv yonteme uygun olmuyor. Anjiyo ve genel sağlık durumu mutlaka kontrol ediliyor ve ameliyatın hangi yontemle yapılacağı belirleniyor.
KALP İDARE ETMEZ!
Minimal invaziv yontem ile goğus kemiği acılmıyor, sol goğus altından 4 santimlik bir kesi ile ameliyat gercekleştiriliyor. Sadece tek damar hastalarına değil, kalbin on duvarlarındaki butun damarlara bu teknikle by-pass yapılabiliyor. Bu nedenle mutlaka anjiyoyu gorup ona gore karar vermek lazım. Ameliyat her zaman bu işte altın standarttır. Kalbim anjiyo ile acılabildiği kadar idare etsin, sonra ameliyat olurum gibi duşunceler yanlıştır. Anjiyo sonrası ameliyat kararı alındıysa ameliyat olmak en doğru karardır. Fakat ameliyat olmadan once klasik kalp ameliyatları dışında ne yapılabilir diye araştırmakta fayda var.
AMELİYATIN YUKUNU AZALTIYOR
Klasik ameliyatta goğus kemiği kesilir, by-pass yapılacak tum damarlar hazırlanır, ardından kalp durdurulur ve duran kalbe by- pass yapıldıktan sonra kalp calıştırılıp, goğus kapatılır. Acık kalp ameliyatlarının kişiye uzun ve kısa donem yuku vardır. Goğus kemiğinin acılması sebebiyle kişinin vucudunda kocaman bir iz kalıyor. Kişi hayatının geri kalan kısmını vucudundaki bu izle gecirmek zorunda kalıyor. Ameliyatta goğus kemiği acıldığı icin o kemiğin iyileşmesi zaman alıyor. Bazı kişilerde kemiğin kaynaması ile ilgili problemler cıkabiliyor. Ameliyat yarası ne kadar buyukse o oranda enfeksiyon oranı artabiliyor. Goğus kemiği ne kadar acılıp o kadar buyuk bir travma olursa vucutta o kadar fazla kan kaybı oluyor. Bunun sonucunda kişiye ameliyattan sonra kan nakli yapmak gerekiyor. Acık kalp ameliyatlarından sonra vucudun kendini toparlaması zaman alıyor. Minimal invaziv ile kalp ameliyatlarını cok daha kucuk kesi ile yapıyoruz. Onemli olan hastanın ameliyattan alacağı faydanın tamamını almasıdır. Acık kalp ameliyatında birebir ne yapılıyorsa minimal invaziv teknikte de aynısı yapılıyor. Acık ameliyatla minimal invaziv arasında hicbir fark yoktur. Minimal invaziv yontemin hastaya avantajı; ameliyatın uzun donem faydalarının tamamından yararlanmasını sağlarken, aynı zamanda hastayı ameliyatın tum yukunden kurtarmasıdır.
İMAN TAHTASINA DOKUNULMUYOR
Minimal invaziv yontemle yapılan ameliyatlarda goğus kemiğine hic dokunmuyoruz. Kalp ameliyatı kararı alınan bazı hastalar bize’ iman tahtama dokundurmam’ diyorlar. Yani goğus kemiğimin acılmasını istemediklerini soyluyorlar. Ben bu yonteme; iman tahtası koruyucu cerrahi diyorum. Kadın hastalar ise genellikle denize girerken veya dekolte giyerken vucutlarında iz gorunmesini istemediklerinden minimal invaziv onlar icin bir tur bikini cerrahisi gorevi goruyor. Cunku ameliyat izi goğus altında kalıyor ve dışardan fark edilmiyor.
GOĞUS DUVARINDAN GECEN ATARDAMAR KULLANILMALI
Kişinin goğus kemiği kesilmediği icin toparlanma suresi cok kısa oluyor. Biz bu yontemle ameliyatları sol goğus altından girerek yapıyoruz. Ameliyatta goğus duvarından gecen atardamar kullanılıyor. Ameliyatlardaki en onemli nokta goğus duvarından gecen atardamar ile by- pass yapmaktır. Bacak damarını mumkun mertebe az kullanmaya ozen gosteriyoruz. Cunku goğus duvarındaki damarlar cok daha dayanıklı damarladır. Birden fazla damara by-pass yapılacaksa genelde bunu goğus damarı ile yapıyoruz.
KALP DURMUYOR, RİSK AZALIYOR!
Acık kalp ameliyatları kalbi durdurarak yapılabilir veya kalp calışırken sadece kalbin by- pass yapılacak yeri stabilize edilerek yapılabilir. Biz bu ameliyatları minimal invaziv yontemle kalbi durdurmadan yapıyoruz. Bu nedenle kişi; kalp dolaşım aletine girmiyor ve oluşabilecek komplikasyonlardan arınmış oluyor. Ameliyatın riskleri minimal hale geldiği icin, kişi ameliyatı acık kalp ameliyatına gore cok daha az travmatik bir şekilde atlatıyor. Az travmatik olmasının sebebi sadece kesinin kucukluğu veya kozmetik acıdan değil, ameliyatın vucut uzerine getirdiği butun yuku almasıdır. Ameliyat minimal invaziv yontemle yapıldığında hasta birinci gunden itibaren cok hızlı toparlanıyor. Ameliyat kucuk kesi ile yapıldığında kişi; acık ameliyat sonrası oluşan ağrı, halsizlik, yan yatamama, oksurmede gucluk, uzun sure araba kullanamama gibi sıkıntıları yaşamıyor.
1 HAFTA SONRA İŞİNİZE DONEBİLİRSİNİZ
Kucuk kesi ile yapılan ameliyatın acık ameliyata gore bariz bir psikolojik ustunluğu var. Hastalar daha cabuk işlerine donebiliyorlar. Acık by-pass ameliyatı olan kişilere birinci aydan itibaren işinize donebilirsiniz diyoruz. Fakat cok az insan birinci ayda işe başlıyor. Cunku kişi kendini cok yıpranmış ve cok ağır bir ameliyattan cıkmış gibi hissediyor. Bu nedenle hasta ameliyattan sonra kendini rutin yaşama donmeye bir turlu hazırlayamıyor. Kişi bu konuda cevresindekilerin tepkilerinden de cok fazla etkileniyor. Hastalar acık ameliyattan sonrası kendini eksik hissedebiliyor. Bundan 10 yıl once by-pass ameliyatı olan bir hasta, sağlıklı olmasına rağmen hala hayatta bircok şeyden kendini mahrum bırakabiliyor. Minimal invaziv (kucuk kesi) cerrahisini uygun olan hastalara bu sebeple de oneriyoruz. Cunku birinci haftadan itibaren işlerine donebilecek duruma gelebiliyorlar. Hastalar genellikle işleri, onemli toplantıları, projeleri veya ailevi durumları sebebiyle ameliyatı ertelemek istiyorlar. Fakat minimal invaziv ile yapılan ameliyattan sonra biz hastaları ameliyattan sonra 4. gunde taburcu ediyoruz ve kişi 1 hafta icerisinde gunluk rutinine donebiliyor.
[h=2]İstanbul Kalp Damar Cerrahi uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]