Genelde butun toplumlardaki yaygın goruşe gore erkekler aldatır ama kadınlar aldatmaz. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar kadınların da erkekler kadar aldattığını ortaya koymuş durumda. Ustelik kadınların eşlerini aldatmaları konusunda ortaya koyduğu sebepler arasında onemli gerekceler de bulunuyor:
- Eşimi eskisi kadar sevmiyorum.
- Once o beni aldattı ve aldatılmayı hak etti.
- Eskisi kadar nazik ve anlayışlı değil.
- Evlendiğimizden bu yana cok değişti.
- Cinsel anlamda sorunlarımız var.
- Eş olarak ve baba olarak gorevlerini ihmal ediyor.
Gibi gerekceler sunan kadınların aldatma gerekceleri aslında bunlardan daha otelere gidebiliyor.
Resmi kayıtlara da yansıyan boşanma ve aldatma gerekceleri arasında maalesef ilk sırayı kadınların şiddete uğraması alıyor. Bir erkek beraber olduğu, omrunu gecirmek uzere imza attığı, soz verdiği eşine neden şiddet uygular sorusu aslında tam da sosyoloji ve psikolojinin konusudur ve konunun ozu de burada yatmaktadır.
Bir kadının eşini aldatması aslında son derece karmaşık olaylar zincirinin gorunen son halkasıdır. Maalesef icinde yaşadığımız toplum da bu aldatma olayına karşı ikiyuzlu bir tutum sergilemektedir.
Erkeğin aldatması sadece ayıplanır ve cevre tarafından ‘aman canım, erkektir, aldatır gecer gider.’ zihniyetiyle bakılabilmektedir.
Oysa aynı esneklik kadın aldattığında gosterilmez. Aksine olay bir namus meselesi haline getirilerek doğrudan kadının canına kast edilebilir.
Ustelik bu durum toplum tarafından oldukca sıradan bir olay gibi karşılanabilmektedir.
Bir kadının kendi doğurup buyuttuğu karşı cins tarafından yok edilmeye calışılması tam bir trajedidir aslında.
Peki, durumu tersten gormeye calıştığımızda neyle karşılaşıyoruz? Yani bir erkek eşini neden aldatıyor sorusunu sorduğumuzda durum daha da ilginc bir hal alıyor. Cunku erkekler eşlerini bircok farklı sebeple aldatıyorlar ama asıl aldatma eylemi kadın hamileyken gercekleşiyor.
Ortada son derece inandırıcı bir gerekce var diye duşunuyor erkek tarafı. Eşi hamileyken erkeğin cinsel ihtiyaclarını ve isteklerini karşılayamıyorsa erkek eşini aldatmak konusunda kendisini haklı goruyor ve haklı gosterebiliyor.
Oysa kadının taşıdığı cocuk ikisinin ortak sorumluluğundayken, taşıyanın ve butun sıkıntıyı cekenin sadece kadın olması da ayrı bir ironi. Bu konuda kadınlar da maalesef pasif durumdalar. Kendilerini savunmakta cekimserler.
Erkeklerin aldatmasında asıl dikkati ceken kadınlar kadar kesin sebeplere ihtiyac duymamaları. Orneğin bir kadının sadece guzel olması bile bir erkek icin coğu zaman yeterli bir sebep olabiliyor. Oysa aynı durum kadın icin gecerli değil. Yani bir kadın sadece cok yakışıklı olması nedeniyle bir başka erkekle beraber olmayı tercih etmiyor. Kadının eşini aldatma sebepleri gorunen nedenler dışında oldukca farklı gerekcelere dayanıyor.
Kadın kendisini değiştirmeye calışan eşinden pasif olarak intikam almak icin de eşini aldatıyor. Hayatını paylaşmayı başaramayan eşi nedeniyle hayatına gizli ortaklar sokabiliyor. Kendisini yargılayan, hatta aşağılayan, takdir etmekten uzak erkeklerin kadınlar nezdinde hicbir cazibesi olmadığı aşikar. Yapı olarak daha hassas olan, klasik tabirle ağlamaya hazır, duygusal olan kadınlar kendilerine sıcak ve icten davranan bir erkeğe ilgi duyabiliyor.
İşin ilginc tarafı şu ki Turkiye’de yapılan bir araştırmada evliliğinde eşi ile mutlu olduğunu iddia eden kadınlara bir başka erkekten hoşlanıp hoşlanmadıkları sorulmuş ve sorunun yoneltildiği kadınların yarısından fazlasının bu soruya evet şeklinde cevap verdikleri gorulmuş. Bu da demek oluyor ki kadınlar evliliklerinde sorun olmasa bile zaman zaman bir başka erkeğe ilgi duyabiliyorlar.
Peki, bu durumun gerekcesi ne diye bakıldığında verilen cevaplar da ilginc, evliliklerin sıradan hale gelmesi ve ozellikle evlilikteki ilişkinin karı koca durumundan arkadaş durumuna doğru değişmesi. Dolayısıyla bu durum evliliği ayakta tutan seksin de sıradan ve heyecansız bir hal alması nedeniyle ozellikle bu acıdan yeni bir heyecan aramak anlamına geliyor. Kısacası konu eşlerin birbirini sevmemesi değil heyecansız ve monoton bir hayatın varlığı sorunsuz evlilikler de bile aldatmaya yol acabiliyor.
Aldatma olayını ozellikle kadın acısından tehlikeli hale getiren sebepler aslında cok basit ve insanın en doğal icgudusuyle doğrudan ilintili: Cinsellik.
Bir aldatma olayında aldatılan eşi ozellikle yaralayan olay da işin bu cinsel tarafı. Cunku biliyoruz ki aldatma dediğimiz eylem sadece romantik bir bakışma ya da platonik bir aşk değil. El ele tutuşarak bir kafede oturmaktan bahsetmiyoruz ve aldatanlar da bu kadar basit bir eylemin peşinde değiller.
Olayın asıl tahammulu zor tarafı bu cinsellik kısmı. O nedenle aldatmak affedilir bir eylem değil. Ozellikle erkeklerin aldatılması durumunda aldatan kadın icin cok ağır cezalar uygun gorulebiliyor ve işin uzucu yanı aynı cezaların erkek icin o kadar ağır olmayışı. Cunku erkek acısından maalesef hala ‘elinin kiri’ olarak gorulen aldatma eylemi kadın icin ağır bir namussuzluk meselesi oluyor. HÂlbuki eğer eylem namussuzluksa iki taraf icin de namussuzluk olmalıdır. İşte bu durum cifte standartların en iyi orneğidir.
Aldatma eyleminde kadının aldatmasının insanı dehşete duşurecek ya da cok buyuk şaşkınlığa duşurecek kadar farklılık taşıyan bir ozelliği yok. Bildik gerekceler var ve aslında bu gerekceler aynen erkekler acısından da gecerli sebepler. Sadece oncelik sıralamaları yer değiştirebilir kadın ve erkek aldatması acısından değerlendirdiğimizde.
Ama goruyoruz ki sebepler hep aynı. Sadece kadınların aldatmasında cok farklı bir durum var ki işin o kısmı cok şaşırtıcı.
Genellikle cok sıkıntı cekmeyen, cok baskı gormeyen kadınların ya da daha acık bir tanımla toplumda serbest hareket edebilen kadınların daha rahat aldatabildiğini duşunulurken aslında goruyoruz ki baskı altında kalan kadınlar da bunca baskıya ve kısıtlanmaya rağmen bir başka erkekle birlikte olabiliyorlar. Ustelik bu durumdaki kadınların şiddete uğrama ve canlarına kast edilme oranları cok yuksekken kadınlar tuhaf bir bicimde butun bu tehlikeleri goze alabiliyorlar. Hatta coluk cocuklarını bırakıp cekip gidebiliyorlar.
Her şeyin otesinde aldatmak aslında pek cok kulturde ayıplanan ve hoş karşılanmayan bir davranış. Buna rağmen son yıllarda ulkemiz gibi daha ice donuk kapalı toplumlarda bile aldatma olaylarında gorulen bu ciddi artış pek cok acıdan incelenmelidir.
Ozellikle olayın sosyal ve psikolojik boyutu mutlaka cok iyi değerlendirilmelidir. İletişim araclarının ve gelişen teknolojinin hayatımıza getirdiği pek cok yenilik ve kolaylığın yanında ilişkilerimiz uzerindeki yozlaştırıcı etkisini goz ardı etmemek gerekiyor.
Kadınlar artık kendilerine sunulan evliliği, eş figurunu, toplumsal rol modelini bu şekilde reddederek cok da sağlıklı olmayan aldatma eylemiyle tepki gosteriyor olabilir.
Zamanların eski zamanlar olmadığını hepimiz biliyoruz. Kadınlar da eski zamanların kadınları değil. Artık ozellikle iş hayatı ve toplumsal yaşamın icinde olan kadınlar ekranlarda izlediği filmlerden ve oyunculardan gorduğunu kabulleniyor, doğru olarak algılayıp, ozeniyor ve orada sunulan yaşamları gercek hayatında gormek istiyor.
Populer kulturun de sunduğu tam olarak budur işte. İnsanların hayatlarına yon vermek ve onların duşuncelerini yeniden oluşturmak.
Bu populer kulture ek olarak toplumda idol olmuş ve belli sanat dallarıyla uğraşan insanların yaşadıkları uygunsuz ilişkileri doğrudan doğruya toplumun onunde yaşamaları ve bunun adına da aşk ve sevgi demeleri insanların ozellikle de genclerin duşuncelerindeki ilişkilerin yonunu ve yapısını da değiştirmiş durumda.
Oysa toplumsal yapıya ters duşen ilişkilerin sanki masum sevgilermiş gibi gosterilmeleri daha başından yanlış olan olay. Hicbir ilişki bir ihaneti hak etmez. Anlaşamayan, ilişkiyi surdurmek istemeyen taraf durumu acıkca ortaya koyan taraf olmalıdır. Devreye bir başka erkeği ya da kadını sokmadan. Ancak son yıllarda gorduğumuz o ki ilişkilerdeki en onemli şeyi, durustluğu kaybediyoruz.
Bir de olayın bir başka yonunu iyi irdelemek gerekiyor. Sebebi her ne olursa olsun kadınlar da en az erkekler kadar aldatıyorlar. Bu aldatmanın sebebi ise sadece ne doğrudan kadınların doyumsuzluğuna bağlanabilir, ne de erkeklerin ilgisizliğine. Tek bir sebeple değil, bircok sebebin bir araya gelmesiyle ilişkilerdeki sadakatsizlik eğilimi artıyor.
Her şeyin otesinde ilişkilere gereken ozeni gostermeye cok dikkat etmek oncelikli olmalı. Evlendikten sonra eşine ‘karımdır, tapulu malımdır’ zihniyetiyle yaklaşan bir erkeğin kredisi kısa surede tukenecektir. Ev hali duşuncesiyle eve gelir gelmez kıyafetlerini bir kenara fırlatıp atan, kendisine ve temizliğine ozen gostermeyen bir erkeğin de eşinin gozunde sevimli bir tarafı olmayacaktır.
Aynı şey diğer eş icin de gecerlidir. Bakımsız bir kadın bir erkek icin cekilir şey değildir. Mutsuz, yuzu gulmeyen, her konuda konuşan hatta sorun yaratan bir kadınla aynı evde olmak son derece iticidir ve doğal olarak erkek de başka ilişkilere doğru yonelecektir.
Kadınlar hayatlarını gecirmeye karar verdikleri erkekleri her ne kadar basit gerekceler gosterseler de kolay kolay aldatmazlar. Kadının doğasında ve yetiştiriliş tarzında oncelikle bağlılık hatta bağımlılık vardır. Bu değerlerin artık kırılmış olması ciddi anlamda olumsuz bir yonelişi gostermektedir ve konunun asıl bu tarafı konuşulmalıdır.
Bir kadın eşini ustelik de bircok topluma gore daha ağır olabilecek pek cok tehlikeye karşın aldatma cesaretini gosterebiliyorsa orada başka şeyler aramak lazım. Son olarak kısa bir ozet olması acısından toparlamak gerekirse kadın eşini aldatır, cunku;
- Şiddet gormektedir.
- İlgisizlik, duyarsızlık vardır.
- Aşağılanıyor, ihmal ediliyordur.
- Erkek evine ve cocuklarına yeteri kadar zaman ayırmıyordur.
- Ortak olarak yapılan faaliyetler ya da paylaşılan anlar azalmıştır.
- Eşi tarafından ihanete once kadın uğramıştır.
- Bir şeylerin bedelini odetip, intikam almaktadır.
- Cinsel sorunlar ya da uyumsuzluk vardır.
- Eskisi kadar genc olduğunu, hala ilgi goruyor olduğunu ispat etmeye calışıyordur.
- Erkeğin kaba davranışları vardır.
- Onemli gunlerin unutmaktadır.
Bu şekilde daha bircok sebep sayılabilir ancak her şeyden once bilinmelidir ki kadınlar da erkekler kadar eşlerini aldatabilmekte ve ilginc bir bicimde sadece cok yakın arkadaşlarıyla paylaşmaktadırlar.
Oysa bir erkek eşini aldattığı zaman genellikle bu durumu yakın arkadaşlarıyla paylaşır. Hatta bunu bir performans olarak, bir ustunluk olarak sunar. Kadınların aldatıyor olmalarının kolay kolay anlaşılmamasının sebeplerinden biri de budur. Kadınlar kolaylıkla paylaşmazlar ve dolayısıyla toplumda kadınların daha az aldattıkları duşunulur.
Sonuc olarak sebep ve gerekcelerin ardında yatan her ne olursa olsun, aldatma ve aldatılma varsa bir şeylerin sağlıklı gitmediğini ve evliliğin gorunduğu kadar sağlam temellere oturmadığını gostermektedir.
Kadınların aldatıyor olmaları kadar nasıl bu noktalara gelindiği uzerine de duşunmek daha yapıcı bir yol olacaktır.
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]