CETAD (Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği) 2006 araştırma sonuclarına gore; tum bolgelerimizde her yaşta şiddetle karşılaşabilen kadınlar, en sık yakınları olan erkeklerden şiddet goruyorlar. Eşleri, eski eşleri, sevgilileri veya eski sevgilileri gibi.
Şiddet gorme konusunda muhafazakar veya liberal olmak, eğitimli ya da eğitimsiz olmak fark gostermiyor.Kocasının fiziksel şiddetine maruz kalan her beş kadından biri aynı zamanda eşinin tecavuzunu de yaşıyor.Cinselliği bir işkence olarak yaşayan bu kadınlar, cinsel şiddeti sıkı sıkıya saklamakta ve kendilerini yaşadıklarından dolayı suclu hissetmekte, sorumlu tutabilmekte.
Evlilik ici tecavuz ve ensest en ağır ve en yaygın yaşanan cinsel şiddetin iki turu.Şiddet ve şiddet tehdidini sınırlamak ve kendini korumak ancak guvenli seks koşullarının varlığı ile mumkun. Ancak, şiddeti yaşayan kadınlar, eşleriyle kondom kullanımını tartışamıyorlar, isteseler de bunu başaramıyorlar.
CİNSEL TACİZ: Taraflardan birinin rızası dışında uygulanan her ceşit cinsel davranış.Cocuklar soz konusu olduğunda rızaya bakılmadan, 18 yaştan kucuklere uygulanan cinsel davranış taciz olarak değerlendiriliyor. Hareketlerin tek sorumlusu bu hareketleri uygulayanlar.
TECAVUZ: Fiziksel zorlama ile zarar verme, yaralama, oldurme tehdidi ile veya ruhsal hastalık, zihinsel gerilik ve ilac, madde etkisi ile yargılama yetisinin olmadığı durumda bir cocuğa, ergene veya yetişkine cinsel girişim.Bu tanım vajinal, anal, oral giriş ve giriş girişimlerini kapsıyor. Tecavuz temel insan hakları acısından, kişinin kendi bedenini kontrol etme hakkının ihlali, kişinin yaşam hakkı, elde edilebilen ust standartta sağlıklı yaşam hakkını ihlal eder.
ENSEST: Ana-baba otoritesine sahip bir erişkin ile bir cocuk veya ergen arasındaki her ceşit cinsel ilişki. Onemli olan aradaki kan bağı değil, erişkinin anne-baba hakimiyeti, gucu ve cocuğun bağımlılığıdır. Cinsel ilişkiden kast edilen de gizli tutulmaya calışılan butun cinsel icerikli temaslardır. Psikolojik olarak temasın gercek doğasından cok,cinsel motivasyonu ve saklı tutulması onemli.
RANDEVU TECAVUZU(DATE RAPE): Eski sevgilinin, boşanmakta olan eşin zorlayıcı ilişkisi veya birliktelikte olan taraflardan birinin zorlaması ile gercekleşen ilişkiler. Universite kampuslerinde gorulen tecavuzlerin %80'i tanıdık biri veya randevulaşanlar tarafından yapılmakta. Bu tur yakınlıkların olduğu tecavuzler cok daha az bildiriliyor. Yarattığı ruhsal sorunlar onemlidir.
İŞYERLERİNDE CİNSEL TACİZ: İşyerinde cinsel taciz işverenin veya amir konumundakilerin yonelttiği taciz, yetkinin kotuye kullanılması ve guvenin ihlalini oluşturduğundan, işyeri dışında gercekleşen cinsel tacizlere benzerlik gosteriyor. Ancak aynı zamanda bir calışma koşulu haline gelerek, mağdurun calışma hak ve ozgurluğunu ihlal ettiği ve dolayısıyla ekonomik ozgurluğunu ve ozerkliğini tehdit ettiği icin işyeri dışında gercekleşen cinsel tacizden ayrılıyor. Bu nedenle buna EKONOMİK TECAVUZ diyen yazarlar da vardır.
İRİLİ UFAKLI ORNEKLERLE CİNSEL TACİZ: Cinsel tacizin istenmeyen her ceşit cinsel temas veya tehdit, tecavuz, tecavuz girişimi gibi bircok şekli vardır:
Bir kişinin diğeri istemediği halde parmağını, ağızını, dilini, penisini veya başka bir nesneyi onun vajinasına, penisine veya anusune koyması, Bir kişinin diğeri istemediği halde ona dokunması, sarılması, opmesi, veya bedeninin herhangi bir bolgesine istemediği şekilde dokunması, Bir kişinin diğeri istemediği halde onu oral seks yapmaya veya yaptırmaya zorlaması, Bir kişinin diğeri istemediği halde onu kendisine masturbasyon yapması veya kendi kendine masturbasyon yapması veya sarılma dokunma icin zorlaması, Bir kişinin diğeri istemediği halde onu cinsel materyallere bakması veya cinsel pozlar vermesi icin zorlaması, Sağlık profesyonelinin gerekli olmadığı halde kişinin cinsel organlarını(goğus, vajina, penis, anus) muayene etmesi veya cinsel organlarına profesyonel olmayan uygunsuz şekilde dokunması karşılaşılabilecek bazı cinsel taciz şekilleri olarak orneklenebilir. Farklı travma turleri icinde en az bildirileni cinsel saldırılar olmasına karşın tecavuzun bir ruhsal hastalık oluşturma riski yuksektir. Cinsel travmatik deneyimler adli cevreden ve kişinin yakınlarından gizlendiği gibi cok kez doktora da acıklanmaz.
Cinsel travmaların 9/10'u erkeklerden kadınlara yonelik olur. Cinsel saldırılar veya istenmeden zorunlu olarak tekrarlayan cinsel ilişkiler cinsel sorunlara neden olur. Cinsel travma oykusu olan kadınlar travma oykulerini gizler acıklayamaz hatta, travmasını acılamadan veya hatırlamadan, cinsel sorunu icin destek isteyebilir. Cinsel terapi talebi olan kişilerde cinsel travma oykusu araştırmalı ve ona gore devam edilmelidir.
CİNSEL SALDIRILARIN SIKLIĞI
Turkiye'de cinsel sucların cok zor bildirilmesi yanısıra toplumsal taramalarda da genelleştirici calışmalar bulmak oldukca zordur. Turkiye'de Ağustos 2003'te cezaevlerindeki hukumlu, hukmen tutuklu ve tutukluların 4266'sını cinsel sucların oluşturduğu bildirilmektedir. Musluman toplumlarda kadın ve cinsellik konulu raporda Turkiye'de kadınların %35,6'sı bazen, %16,3'u sık aile ici tecavuze uğradığını bildirmiştir.
İstanbul'da bir psikiyatri kliniğine farklı ruh sağlığı sorunları ile başvuran eş şiddeti yaşayan veya yaşamış olan 50 evli kadınla yapılan bir calışmada kadınların %22' sinin eşinin cinsel şiddetine de maruz kaldığı bildirilmiştir. Kısaca, kocasının fiziksel şiddetine maruz kalan beş kadından biri aynı zamanda eşinin tecavuzunu de yaşamaktadır. Kadınların cinsel yaşamı her yonu ile sorunlu olup cinselliği bir işkence olarak yaşamakla birlikte yaşadıkları cinsel şiddeti sıkı sıkı saklamakta ve kendilerini yaşadıklarından suclu - sorumlu tutabilmektedirler.
CİNSEL TACİZİN ETKİLERİ
Aile ici şiddet onemli bir sağlık sorunu olup bireyin fiziksel sağlığını tehdit eder ve yaşam kalitesini bozar. Kacınılmaz olarak yaşanan şiddette farklı ruh sağlığı sorunları gelişir. Travmalara maruz kalan herkes etkilenebilir, kimse travmaya bağışıklık kazanmış olamaz. Ama etkilenme dereceleri - dozları farklı olabilir.
Şiddet bazılarında ruh sağlığı sorunlarına neden olabilir. Şiddet yaşayan kadınlar mutlaka bir ruhsal hastalık tanısı almayabilir. Bir hastalık tanısı almasa bile aynı zamanda duşunme, karar verme kapasiteleri bozulur,kendilerine guvenleri azalır. Salt şiddet uygulayan eş - partnerleri ile değil, arkadaş, aile uyeleri ve cocuklarıyla ilişkileri bozulur.
Uzun sure kapalı bir devre halinde yalıtılmış olan eş şiddeti mağduru kadınlarda, caresizlik icinde yaşam riski de vardır.
Kadın intihar edebileceği gibi ofke ile şiddet uygulayanı da oldurmeye girişebilir.
Bazı cinsel şiddet mağdurları diğerlerine gore olayın etkileriyle cok daha cabuk baş edebilirken bazı mağdurlar uğradıkları travmatik olayın etkilerini yaşamları boyunca taşırlar. Cinsel taciz sonrasında mağdurun yaşı, gelişimsel olgunluğu, mağdurun ulaşabileceği sosyal destek sisteminin varlığı / yokluğu, saldırganla yakınlığı - ilişkisi, olayın sıklığı, şiddeti, suresi, olayın gercekleştiği yer, şiddetin duzeyi, yaralanmanın olması, mağdurun olayla ilgili değerlendirmenin yapılması icin gittiği karakolda polisin taciz olayına ve mağdura yaklaşımı etkiler.
Tıbbi değerlendirmenin yapıldığı yerdeki tıbbi personelin yaklaşımı - tutumu, goruştuğu savcının tutumu,cıktığı mahkemedeki hakimlerin tutumu, sevdiklerinin tutumu, adalet sisteminin tepkisi, toplumun değer yargıları - tutumu ve travmatik olayın cinsel taciz mağduru icin anlamına gore tacizin etkileriyle ve baş etme şekilleri farklılaşır.
Fiziksel etkiler;Acı, ağrı, yaralanma, bulantı, kusma başağrısı, kanama, duşuk,
Psikolojik etkiler; Şaşkınlık, inkar, kızgınlık, tedirginlik, depresyon - sosyal geri cekilme donukluk, duyarsızlık, kabuslar, saldırıyı tekrar yaşıyor gibi hissetme (flashback) - unutkanlık, dikkatini yoğunlaştırma zorluğu,
Cinsel sorunlar;Cinsellikten kacınma, iğrenme ve cinsel isteğin ve ilginin azalması,
Uyum bozuklukları;Guven kaybı, sucluluk, utanc, intihar ve olum duşunceleri, alkol - madde kotu kullanımı, kendine zarar verme davranışı (kesme, yakma ve benzer şekillerde canını acıtma),
Bedensel etkiler; Aşırı uyanıklık, tedirginlik, uykusuzluk, abartılı korkma refleksi (sıcrama), yeme bozukluğu.
Tecavuz ve cinsel istismar sonrası en sık gorulen ruhsal hastalıklar olarak TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU, DEPRESYON, AŞIRI KAYGI, PANİK, ORGANİK BİR TEMELİ OLMAYAN DİRENCLİ AĞRILAR, BAYILMA VE MADDE-ALKOL KOTUYE KULLANIMI sayılabilir.
Cinsel şiddet kişinin rızası ve kontrolu dışında yaşanır, daha doğrusu cok kere kişiye rağmen onun bedenine uygulanır. Kontrol edilemeyen bir cinsel yakınlık CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR ozellikle HIV icin riskli olup kişinin enfeksiyonlarının bulaşmasına karşı bir onlem alması mumkun olamaz. Fizik şiddet iceren veya zorla yaşatılan cinsel ilişkilerde HIV'nin bulaşma olasılığı artar. Bu tur deneyimleri olan kadınlarda zorla uygulanan vaginal ilişkide oluşan yırtık ve zedelenmeler virusun gecmesini kolaylaştırır. Yapısı itibariyle zedelenmeye daha acık olduğu icin tum anal ilişkiler virusun gecişi icin riskli olmakla birlikte kadın ve erkeklerde zorlayarak uygulanan anal ilişkiler de risklidir.
CİNSEL SALDIRI ARDINDAN KADINLAR YENİDEN NASIL KUVVETLENDİRİLİR?
Kadınlara yonelik şiddetle mucadele cok yonlu olarak yurutulmelidir. Kadına yonelik şiddetin engellenmesi ve şiddete toleransın kaldırılması bir kamu gorevidir. Konunun devlet politikaları icine girmesi ve surekli olarak gundemde tutulması gereklidir.
Devletler şiddete karşı duyarlılık geliştirmek icin o toplumun ozelliklerine ve dinamiklerine gore stratejiler geliştirmeli ve şiddeti normalize eden tutum, davranış ve anlayışla mucadeleyi hayata gecirmelidirler. Bu mucadelede sağlık ve ruh sağlığı calışanlarının rolleri onemlidir. Kitle iletişim araclarında ve okullarda cinsiyetcilikten haberdarlık geliştirme eğitimleri yapılmalıdır.
Ozellikle şiddete maruz kalan kişilerle ilk karşılaşacak ve onları yonlendirecek meslek gruplarının, sağlık ve yasal sistemde calışanların, cinsiyete ve şiddete duyarlı eğitimden gecmeleri zorunlu olmalıdır. Devlet, ozel alanlardan, aile ici şiddetin kontrolunden de sorumludur. Devlet tarafından kadınlara hakları oğretilmeli ve bu hakları kullanabilmeleri icin uygun koşullar sağlanmalıdır.
Ekonomik gercekleri de yok sayamayız, Turkiye de kadınların işgucune katılma oranları 2004 rakamlarıyla %24 olmakla birlikte, bu calışan kadınların %68'i ucretsiz aile işcisi olarak calışmakta ve %71'i herhangi bir sosyal guvenlik kurumuna bağlı olmaksızın calışmaktadırlar. Kısaca Turkiye'deki kadınların sadece %8'i ucretli bir işte calışmakta ve bir sosyal guvenlik kurumuna bağlıdır bulunmaktadırlar. Acıkca, sadece kadınların %8'i kendi gelirine guvenip, şiddete ve kotu giden evliliklere yeter diyebilmenin maddi koşullarına sahiptir.
Uzm.Dr. Sevilay ZORLU
Psikiyatrist & Psikoterapist
[h=2]Antalya Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]