[B][I][FONT="Comic Sans MS"][COLOR="Navy"]ÝZMÝR ETNOGRAFYA MÜZESÝ
Müze Binasýnýn Tarihi
Bina, 19. yüzyýlda Neoklasik tarzda, meyilli bir teras üzerine inþa edilmiþtir. Bunun 1831 yýlýnda ilkin hastane olarak (St Roch Hastanesi) kullanýldýðý; 1845 yýlýnda Fransýzlar tarafýndan onarýlarak fakir Hýristiyan aileleri için bir bakýmevine dönüþtürüldüðü bilinmektedir. Ayný bina daha sonra hýfzýsýhha müessesesi ve saðlýk müdürlüðü hizmet binasý olarak kullanýlmýþtýr. 2 Aralýk 1984 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlýðý'na etnografya müzesi olarak düzenlenmek üzere devredilmiþtir.
Müzenin Tarihsel Geçmiþi ve Kuruluþu
Ýzmir'de etnografik eserler 29 Ekim 1978 tarihinden itibaren Ýzmir Atatürk ve Etnografya Müzesi'nin alt katýnda teþhir edilmekte idi. Daha sonra 1985-1987 yýllarýnda restore edilen eski saðlýk müdürlüðü binasý etnografya müzesi olarak hizmete sunulmuþtur.
Sergileme Düzeni
Etnografik eserler, depolarda teþhire sunulmayan diðer eserler ve çevre müze müdürlüklerinden devrolunan etnografik eserlerle birlikte teþhir ve tanzim edilmiþtir.
Müze binasý zemin kat üzerine üç katlý olarak inþa edilmiþtir. 1. ve 2. katlarý teþhir salonlarý 3. kat depo, laboratuvar, fotoðraf stüdyosu ve büro olarak hizmete sunulmuþtur.
Teþhirinde Ýzmir ve yöresinin 19. Yüzyýl'daki sosyal yaþamýndan kesitler verilmesi amaçlanmýþtýr. Bu nedenle, endüstrileþme ile birlikte bugün artýk yok olmaya yüz tutmuþ, tenekecilik, nalýncýlýk, çömlekçilik, gözboncukçuluðu, tahta baskýcýlýk, halý dokumacýlýðý, urgancýlýk, keçecilik ve seraciye gibi el sanatlarýmýz sergilenerek tanýtýlmaktadýr.
1. Kat Teþhiri: Saðda 1. bölümde: 19. Yüzyýl misafir odasý, el iþlemeleri, hamam takýmlarý ile 2. bölümde: Gözboncuðu fýrýný ve örnekleri, Ýzmir Ýli'nin ilk Türk eczanesi (Ýttihat Eczanesi), keçecilik, nalýncýk ve tenekecilik sergilenmiþtir. Ýzmir'in meþhur þerbetçisi (Demirhindi) bu bölümde yaþadýðý yüzyýldan ziyaretçilere teþhir edilmektedir. 3. bölümde: Menemen çömlek çarký ve mamülleri, saraciye, deve ve deve güreþleri, halk oyunlarý, efe ve efe giysileri tanýtýlmýþtýr. Salonlarýn iç kýsýmlarýnda yer alan koridordaki gömme vitrinlerde para keseleri, sedef kakmalý eþyalar, cam ve el iþlemeleri teþhir edilmiþtir.
2. Kat Teþhiri: 1. bölümde: 19. yüzyýl gelin odasý, gelinliklerin vitrini, oturma odasý, sünnet odasý ve mutfak malzemeleri, 2. bölümde: Ege Bölgesi gelin baþlarý, kadýn süs eþyalarý, Osmanlý Devri sikkeleri, el yazmasý kitaplar ve yazý takýmlarý teþhir edilmiþtir.
ÝZMÝR ÖDEMÝÞž MÜZESÝ
ÖDEMÝÞž MÜZESÝ
Kuzeyde Bozdaðlar ile, güneyde Aydýn Daðlarý arasýnda uzanan Küçük Menderes Nehri'nin suladýðý verimli bir ovada yer alan Ödemiþ'te bir müze kurulmasý fikri 1974 yýlýnda oluþmaya baþlamýþtýr. Eski eser koleksiyoneri olan Mutahhar Baþoðlu'nun biri 1816 m² diðeri de 956 m² olmak üzere toplam 2772 m² lik arsasýný, 1975-1976 yýllarýnda müze binasý yapýlmak üzere hazineye baðýþlamýþ ve müzenin kuruluþuyla ilgili ilk teþebbüs böyle gerçekleþmiþtir.
Müze binasýnýn inþaatýna 1977 yýlýnda baþlanmýþ, 1983 yýlýnda da tamamlanmýþtýr. Ödemiþ Müzesi'nin yapýmýndan önce yöreye ait eserler Ýzmir Arkeoloji Müzesi ve Tire Müzesi'nde korunmaya alýnmýþ bulunuyordu. Müzenin yapýmýný müteakip bu eserler her iki müzeden devir alýnmýþtýr. Diðer taraftan kronolojik bütünlüðü saðlamak amacýyla ihtiyaç duyulan arkeolojik ve etnografik eserler ile sikke örnekleri çeþitli müzelerden seçilmiþ ve Ödemiþ Müzesi'ne intikal etmiþtir.
Bodrum kat üzerine bir zemin kattan ibaret olan ve çadýr formu verilerek yapýlan müze tek bir salondan oluþmaktadýr. Etnografya Müzesi olarak yapýlan binada mevcut etnografik malzemelerin yaný sýra bölgeye ait arkeolojik eserler de teþhir edilmektedir. Arkeolojik seksiyonda; çoðunluðu Eski Tunç Çaðý'na (M.Ö. 3000), Arkaik (M.Ö. 700-480) Klasik (M.Ö. 30-M.S. 395) ve Bizans (M.S. 395-1453) çaðlarýna ait eserler teþhir edilmektedir. Bu eserler seramikler, idoller, keski ve baltalar, aðýrþaklar, kandiller, bronz eserler, cam eserler, süs eþyalarý, piþmiþ toprak heykelcikler, mermer heykel ve heykelciklerdir. Arkeolojik seksiyonda ayrýca Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlý Dönemlerine ait 2545 adet sikke bulunmaktadýr. Etnografik seksiyonda; çoðunluðu Osmanlý dönemine ait çeþitli silahlar, bakýr ve gümüþ eþyalar, cam eserler, süs eþyalarý, el iþlemeleri, giysi örnekleri sergilenmektedir. Müzede Türkiye Cumhuriyeti Dönemine ait el sanatlarýna iliþkin örnekler de mevcuttur.
Ödemiþ Müzesi'nde kolleksiyoner Mutahhar Baþoðlu tarafýndan hibe edilen bir grup arkeolojik ve etnografik eser ile birlikte satýn alma yoluyla elde edilenler toplam 4458'e ulaþmýþtýr.
ÝZMÝR TÝRE MÜZESÝ
Müzede taþýnýr kültür varlýklarý iki salonda teþhir edilmektedir. Arkeoloji salonunda M.Ö. 3500 ile M.S. 1100 yýllarýna ait heykeller, mezar stelleri, mermer masa ayaklarý, mermer ve piþmiþ toprak lahitler, cam eserler, piþmiþ toprak yað kandilleri, kronolojik sýra ile sikkeler, bronz yað kandilleri, elektron ve gümüþ sikkeler ile piþmiþ toprak heykelcik parçalarý ile çocuk heykelleri sergilenmektedir. Etnografya salonunda ise el yazmasý Kur'an-ý Kerim'ler, yazý takýmlarý, erkek ve kadýn ceketleri, karyola örtüleri (iplik ve sim iþli), çeyiz sandýklarý, nalýnlar, hamam ve þifa taslarý, gümüþ kadýn ziynet eþyalarý, Avrupa kökenli olup Osmanlý Döneminde kullanýlan seramikler, çeþitli dönem savaþ aletleri, derviþ ve zaviye eþyalarý, Çanakkale seramikleri, tablolar, halýlar, kilimler ve vitray pencereler sergilenmektedir.
KAHRAMANMARAÞ MÜZESÝ
Müzenin Tarihçesi
Kahramanmaraþ'ta ilk müze 1947 yýlýnda il merkezinde Ekmekçi Mahallesi, Belediye Caddesi üzerinde yer alan 16. yüzyýldan kalma Taþ Medrese diye bilinen binada kurulmuþtur. Müzenin kurulma fikrini ilk kez ortaya atan ve gerçekleþmesinde mühim rol oynayan Albay H. Nuri Yurdakul olmuþtur. Müze, önceleri Atatürk ve 12 Þubat kurtuluþ kahramanlarýna ait resimler ve diðer bazý eserleri kapsýyordu.
1957 yýlýndan sonra arkeolojik ve etnografik eserleri de kapsamý içine alarak geniþlemiþtir. 1961 yýlýna kadar Taþ Medrese'de hizmet veren müze ihtiyaca cevap veremediðinden dolayý 1961 yýlýnda Kahramanmaraþ'ýn merkezindeki kalede bulunan binaya taþýnmýþtýr. 29 Kasým 1975 yýlýnda ise Merkez Ýlçe Yeniþehir Mahallesi Azerbaycan Bulvarý üzerindeki yeni modern binasýna geçmiþ olup hala ayný yerde hizmet vermektedir.
Kahramanmaraþ Müzesi'nde dört teþhir bölümü bulunmaktadýr:
1- Arkeoloji Salonu
2- Taþ Eserler Salonu
3- Etnografya Salonu
4- Bahçe ve Revak
1- Arkeoloji Salonu
Kapýnýn giriþindeki iki vitrinde Kahramanmaraþ Ýli, Pazarcýk Ýlçesi, Kelibiþler Köyü Domuztepe ören yeri kazýsý eserleri ve Kahramanmaraþ Ýli, Merkez Ýlçesi, Hopaz Höyüðü kazýsý eserleri sergilenmektedir. Bu iki vitrinin arkasýnda ve 1 No.lu vitrinde, Kahramanmaraþ Ýli Türkoðlu Ýlçesi Gavurgölü'nde bulunan iki adet antik fil (mamut) iskeleti bulunmaktadýr.
II No.lu vitrinde, il merkezine baðlý Döngel Maðarasý'nda yapýlan kazýda bulunan ve deðiþik prehistorik eserler;
III No.lu vitrinde, Geç Hitit Dönemine ait bronz taþ eserler,
IV No.lu vitrinde, Demir Çaðýndan Hellenistik Döneme kadar çeþitli keramik, Urartulara ait bronz kemer, Fenikelilere ait camlar, bronz kaplar;
V No.lu vitrinde, Hellenistik Döneme ait cam, bronz, keramik eserler;
VI No.lu vitrinde, Roma Dönemine ait ayný tipteki, cam, bronz ve keramik eserler;
VII No.lu vitrinde, Roma Dönemine ait bronz ve taþ eserler;
VIII No.lu vitrinde, Bizans Dönemine ait çeþitli eserler;
Ýki duvar vitrininde Roma Dönemi altýn takýlar; bir duvar vitrininde altýn Venedik sikkeleri iki masa vitrininde, Hellenistik, Roma, Bizans Dönemine ait, bronz, gümüþ ve altýn sikkeler; üç masa vitrininde ise, mühürler, kolyeler, yüzükler ve yüzük kaþlarý sergilenmektedir.
2- Taþ Eserler Salonu
Genellikle Geç Hitit Dönemine ait taþ steller ve Roma Dönemi heykeltraþlýðý ve mezar stelleri bulunmaktadýr.
3- Etnografya Salonu
18.-19. yüzyýl erkek ve kadýn giysileri, bindallýlar, þalvarlar, edikler, çarýklar, hapaplar (takunya), kadýn süs eþyalarý, erkek aksesuarlarý, kilimler, savaþ aletleri, ahþap oymanýn nadir örnekleri, Kurtuluþ Savaþý kahramanlarýna ait eþyalar, zengin Ýslâmi ve Osmanlý sikke koleksiyonu burada sergilenmektedir.
4- Bahçe ve Revak
Bahçede Roma Dönemine ait lahitler, sunaklar, mezar taþlarý, sütunlar, sütun baþlýklarý, mimari elemanlar, pithoslar ve Hitit Dönemine ait taþ aslan heykeli, yine Hititlere ait hiyeroglif yazýtlý boða heykeli, muhtelif dönemlere ait deðirmen taþlarý sergilenmektedir. Revakta ise Geç Hitit Dönemine ait taþ stellerin zengin örnekleri yer almaktadýr.
Müzede toplam; 24470 adet taþýnýr kültür varlýðý envanterlere kayýtlýdýr. Bunlarýn 15965 adeti sikkedir. Eserler ise; 5744 adeti arkeolojik, 2248 adeti etnografik, 477 adeti mühür olmak üzere toplam 8469 adettir.
KARAMAN MÜZESÝ
KARAMAN MÜZESÝ
Müze, Karaman'ýn merkezinde, Turgut Özal Caddesi üzerinde ve Karamanoðullarý Beyliði Devrinin en güzel mimari örneklerinden birisi olan Hatuniye Medresesi'nin arkasýnda yer almaktadýr.
Karaman ve çevresinde tarih öncesi ve tarihi devirlere ait birçok uygarlýðýn izlerine rastlanmaktadýr. Bugün Karaman çevresinde pek çok höyük ve örenyeri bulunmaktadýr. Ancak Karaman'da müzecilik faaliyetlerinin geç baþlamasý sonucu buralarda bulunan taþýnabilir eserlerden birçoðu baþka müzelere götürülmüþtür.
Bu zengin arkeolojik ve etnografik eserlerin yerinde korunmasý gerektiði görüþünden yola çýkýlarak bazý yerel yöneticilerin ve ileri gelen Karamanlýlarýn desteði ile ilk müze 1961 yýlýnda Turizm Derneði ve kütüphanede kurulmuþtur. Eserler 1963 yýlýnda çarþý içinde bir binada, 1966 yýlýnda Ýbrahim Bey Ýmareti'nde, 1968 yýlýnda kiralýk bir evde, 1971 yýlýnda ise þimdiki hizmet verdiði binada teþhir edilmiþtir.
Müze binasý iki katlý olup, her katta 550 m² kullaným alaný bulunmaktadýr. Alt katta ileride ziyarete açýlabilecek ikinci bir teþhir salonu, depo, fotoðrafhane, iþlik ve kitaplýk yer almaktadýr.
Üst katta yer alan teþhir salonu iki seksiyondan oluþmaktadýr; eserler 32 vitrinde teþhir edilmektedir. Arkeolojik seksiyonda Neolitik Çaðdan Geç Bizans Çaðýna kadar birçok uygarlýða ait eser bulunmaktadýr. Etnografik seksiyonda da Selçuklu, Anadolu Beylikleri, Osmanlý ve Cumhuriyet dönemlerine ait eserler bulunmaktadýr.
Müze bahçesinde çoðunluðu Roma Dönemine ait mezar stelleri olmak üzere Bizans ve Türk-Ýslâm Dönemine ait taþ eserler yeþil saha üzerinde düzenlenmiþtir.
Teþhirdeki eserlerden özellikle Canhasan Höyüðü kazýlarýndan elde edilen Neolitik-Kalkolitik Çað buluntularý dikkat çekicidir. 1, 2, 3, 14 ve 17 numaralý vitrinlerde sergilenen Canhasan Kalkolitik Çað buluntularý arasýnda; piþmiþ topraktan yapýlmýþ çanak çömlekler insan ve hayvan figürinleri, taþ baltalar, obsidiyenden ok uçlarý, kemikten yapýlmýþ kazýyýcýlar, kolye ve bilezikler, midye kabuðundan süs eþyalarý, mavi apatit taþýndan kolyeler ve bazalttan yapýlmýþ öðütme taþlarý da vardýr.
Bronz Çaðýna ait eserlerin sergilendiði 4 numaralý vitrinde Sýsanýn Höyüðü ve Gökçe Köyü'nden çýkmýþ çanak çömlek eserlerin yanýnda Batý Anadolu Yortan kültürüne ait siyah, koyu gri renkte parlatýlmýþ çanak çömlek eserler yer almaktadýr.
Hellenistik Döneme ait eserlerin sergilendiði 5 numaralý vitrinde Mersin-Gelindere, Muðla Ýasos, Adýyaman ve Karaman çevresinden derlenmiþ olan eserler bulunmaktadýr. Bunlarýn çoðunu lekitos ve tabaklar oluþturmaktadýr.
6 numaralý vitrinde yer alan Roma Dönemine ait eserlerin çoðu Karaman-Taþkale, Bayýr, Karacaören ve Kâzýmkarabekir'den derlenmiþtir. Piþmiþ topraktan yapýlmýþ insan ve hayvan figürinleri, kandiller, testicikler, tabaklar bulunmaktadýr.
7 numaralý vitrinde Roma ve Bizans dönemlerine ait gözyaþý ve parfüm þiþeleri sergilenmektedir. Bunlarýn içerisinde düz ve desensiz olanlar olduðu gibi çok renkli ve bezemeli olanlarý da vardýr.
8 ve 9 numaralý vitrinlerde Bizans Dönemine ait ahþap kapaklar, kutu parçalarý, makyaj kutularý, bronzdan haçlar, altýn takýlar, bronz kandiller ve Bizans seramiðinden örnekler sergilenmektedir.
12, 13, 18 ve 19 numaralý vitrinlerde sýrasýyla Yunan, Venedik, Roma, Bizans, Beylik, Karamanoðlu, Osmanlý ve Cumhuriyet sikke ve paralarý sergilenmektedir.
15 numaralý vitrinde Urartulara ait bronz bilezik, figürin ve adak levhalarý sergilenmektedir. Bu eserler genellikle satýn alma yoluyla müzeye kazandýrýlmýþtýr.
16 numaralý vitrinde erken ve geç Hitit dönemlerine ait taþtan damga ve silindir mühürler ile vitrin içerisinde bulunan mühürlerin baský fotoðraflarý sergilenmektedir.
Etnografik seksiyonda 20 numaralý vitrinde Selçuklu ve Osmanlý devirlerine ait çini, mozaik, lüster, sýraaltý ve sýraüstü çiniler, alçý kabartmalar, Çanakkale ve Kütahya çinileri sergilenmektedir.
21 ve 22 numaralý vitrinlerde Karaman çevresinden derlenmiþ olan 14. ve 19. yüzyýl Selçuklu ve Osmanlý devirlerine ait üzerleri geometrik ve bitkisel süslemeli kazan, tepsi, sini, tabak, þifa taslarý, havan, sefer tasý ve ibrik sergilenmektedir.
24 ve 25 numaralý vitrinlerde ahþap eserlerden sedef kakma ile iþlenmiþ çekmece, nalýn, çýkrýk, kahve deðirmeni, kahve soðutacaðý, ayna kabý, kaþýk muhafazasý, ölçek kabý, dibek, müzik aletleri v.b. eserler sergilenmektedir.
26 ve 27 numaralý vitrinlerde genellikle Toroslar'da yaþamýþ Türkmenlerin kullandýðý kumaþ çadýr süsleri, beþik, hayvan koþum takýmlarý, giysi örnekleri, deri çizme sergilenmektedir.
28 ve 29 numaralý vitrinlerde Karamanoðullarý Beyliði ve Osmanlý dönemlerine ait tezhipli Kur'anlar, fermanlar, þeriat mahkemelerine ait kararlar ve Ahi Evran Fütüvvetnamesi sergilenmektedir.
30 numaralý vitrinde deðiþik formlarda gaz lambasý örnekleri sergilenmektedir.
31 numaralý vitrinde gümüþ takýlar, tepelikler, zülüflükler, kýstý, þildir, sikkeli fes ve cep saatleri sergilenmektedir.
32 numaralý vitrinde bölgede halen kullanýlan el örgüsü çorap ve eldivenlerden örnekler sergilenmektedir.
33 numaralý vitrinde deðiþik hayvanlar için kullanýlan farklý türden çan ve zil örnekleri sergilenmektedir.
Ayrýca iki adet masa vitrinde silahlar, barutluklar, vezne, mum makasý, kaþýk, kapý tokmaðý, kýrbaç, mühür, aðýzlýk, tespih gibi eserler sergilenmektedir.
Sergide vitrinler arasýna pano þeklinde asýlmýþ halý ve kilim örneklerine de yer verilmiþtir. Arkeolojik salonda ise Asklepios heykeli, Sidemara tipi lahtin bir yüzü ve Bizans Devrine ait bir kadýn cesedi gibi buluntular sergilenmektedir.
Müze alt katýnda yapýmýna geçmiþ yýllarda baþlanmýþ olan bölümde, eski Karaman evlerinden sökülmüþ olan dolap, kapý, raf ve ocak duvarlara monte edilmiþ haldedir. Bu bölümde bazý ziraat aletleri de bulunmaktadýr. Ancak burasý henüz teþhire açýlamamýþtýr.
Üst katta ayrýca idari bölümün yanýnda müzenin, halkýn ve öðrencilerin sanatsal çalýþmalarýnýn dönemler halinde sergilendiði bir sergi salonu bulunmaktadýr.
KARS MÜZESÝ
KARS MÜZESÝ VE TARÝHÇESÝ
Kars geniþ bir çevreye sahip olmanýn yanýnda M.Ö. 25 bin yýlýndan bu yana çeþitli millet ve medeniyetlerin kurulup yaþamasýna ve geliþmesine sahip olmuþ bir yer olmasý bakýmýndan bir müzeye olan ihtiyacý gün geçtikçe daha da artmýþ bulunduðundan Cumhuriyet Dönemi ile birlikte bazý taþ eserler bir kýsým yerlerden toplanmaya baþlanmýþ ve bunun neticesi olarak ilk defa bir müze Karsýn eski vilayet konaðýnýn bir odasýnda zamanýn halkevi Baþkaný Dr. Budak Demiral ve Halk Eðitim Müdürü Hasan Kartari tarafýndan Eski Eserleri Koruma ve Müze Memurluðu adý altýnda 1959 yýlýnda Kars Müzesi'nin çekirdeði oluþturularak kurulmuþtur. Bu oldukça anlamlý teþebbüsle eski eser toplama çalýþmalarý giderek artmýþ ve toplanan eserler baþlangýç olarak eldeki imkanlar dahilinde kayýtlarý yapýlmaya baþlanmýþtýr.
1959 yýlýnda kurulan müzeye gerek toplama gerekse satýn alma yoluyla birçok eser kazandýrýlmýþ olup, bu iþin sonucunda birçok eserler ortaya konulunca 20 Aralýk 1964 tarihinde Kümbet Camii (Havariler Kilisesi) olarak bilinen yerde gerekli çalýþmalar yapýldýktan sonra nihayet teþhir tanzim yapýlarak sergileme yapan bir müze hüviyetine kavuþmuþtur.
Kars Müzesi yüklendiði bu görevi 24 Haziran 1969 yýlýndan itibaren Müze Müdürlüðüne dönüþtürülerek faaliyetlerini artýrarak devam etmiþtir.
Karsýn turizm potansiyeli müzemize baðlý Ani ören yerinin turizm potansiyeli ile baþbaþa ve hatta kendisidir. Bunlarýn yanýnda müzenin inkiþafi 1965-1971 yýllarýnda Kaðýzman Camuþlu Yazýlýkaya ve Kurban Aða Maðarasý'nda kazý ve araþtýrmayý yapan Prof. Dr. Ý. Kýlýç KÖKTENi müzemize kazandýrmýþ olduðu eserlerle kendini tamamlamýþtýr. Gerek kazýlar ve gerekse diðer yollar müzeye eser kazandýrýlmasý sonucunda Kümbet Cami'de faaliyetini sürdüren müzenin yeri kendisine yetmemeye baþlamýþtýr.
Bu dar imkanlarýyla kazýlardan ve diðer yollardan müzeye gelen eserlerini halkýmýzýn hizmetine sunan müzemiz, çevresine bir okul kadar her kademeden topluma hitap eden bir eðitimle kültür kuruluþu olmuþtur.
Müze binasý olarak kullanýlan ve Abbasi halifelerine tabi Baðaratlý Kralý 1. Abbas Takvar tarafýndan M.S 932-937 yýllarýnda 12 Havari adýna yaptýrýlan ve zamanýmýzda Kümbet Camii olarak bilinen dört yapraklý yonca planýnda uzun kasnaklý ve külah biçiminde sona eren kubbe ile örtülü mekan, zamanla müzeye yetmediðinden bugünkü modern binanýn yapýlmasý planlanmýþtýr. 1971 yýlýnda Ýstasyon Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, Taþlý Harman Mevkii ve gaz ambarýnýn caddeye göre önde bulunan yerde, asýl imar planýnda Kaleiçi Mahallesi Müstakem Mevki'de Kars Çayý'nýn kenarýna kendine tahsis edilen 3200 m2 lik yerle takas edilen 4500 m2lik bu yerin mevcut iþgal ettiði alan ancak 3100 m2 kadarlýk bir alana temele atýlarak 1978 yýlýnda tamamlanmýþtýr. Bu zaman aralýðýnda müze görevini, büro olarak 1877-78 Osmanlý Rus Harbinin (93 Harbi) Komutaný Gazi Ahmet Muhtar Paþanýn karargah binasý olarak kullanýldýðý binada, teþhir olarak da yine Kümbet Camideki yerde devam ettirmiþtir.
1978 yýlýnda yeni Müze Binasýna taþýnma iþlemleri baþlanmýþ olup, 1979 yýlýndan itibaren teþhir ve tanzim çalýþmalarýna da baþlanarak 22 Nisan 1981 tarihinde yeni müze ziyaretçilerin hizmetine sunulmuþtur.
Bodrum katla beraber 3 (üç) kat ve 7 (yedi) ana bölümden meydana gelen Müze binasýnýn hizmette kullanma açýsýndan;
Bodrum katta:
a) Kalorifer Dairesi
b) Depolar
Zemin katta:
a) Eski Eser Deposu
b) Bürolar
c) Arkeolojik Eser Salonu
I. katta:
a) Etnografik Sergi Salonu
b) Lojman bölümlerinden oluþmaktadýr
Bunlarýn dýþýnda ana caddeye bakan tarafta bahçe teþhir ve tanzimi ile giriþ bölümleri, kuzey tarafta bina duvarýna bitiþik vaziyette kendine ayrýlmýþ özel ray sisteminin üzerinde; Doðunun Kurtarýcýsý Büyük Asker Kazým Karabekir Paþaya 1921 Kars Antlaþmasý sýrasýnda bir iyi niyet jesti olarak Ruslar tarafýndan hediye edilen tarihi "Beyaz Vagon" bulunmaktadýr.
Kars Müzesin'nde arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki grup eser sergilenmektedir.
Bölgemizde bol olan tarihi zenginliklerin ürünlerini sergilemiþ olduðumuz arkeolojik eser salonunda 12 adeti büyük olmak kaydýyla duvar vitrinleri, 4 adeti orta vitrinleri ve 2 adeti de masa tipi vitrin diye adlandýrdýðýmýz toplam 18 adet vitrin bulunmaktadýr.
Arkeoloji bölümünde bulunan eserlerde genellikle Prehistorik Çaðdan sýrasýyla Kalkolitik, Eski Tunç, Urartular, Roma Çaðý, Bizans Çaðý, Selçuklular ve Osmanlýlara aittir. Bunlar arasýnda; taþtan tahýl öðütme deðirmenleri, Opsidien kesici aletler, piþmiþ toprak kap-kacaklar, kemik-cam, boncuk ve bronz olmak üzere çeþitli süs takýlarý, cam gözyaþý þiþeleri, dinsel aletler, baltalar, mýzraklar, ok uçlarý, mühürler, yün eðirme aletleri, kandiller, bronz iðneler, bronz makyaj aletleri ve geçmiþten günümüze deðin çeþitli cins ve devirlere ait para ve madalyonlar bulunmaktadýr. Vitrinlerin dýþýnda iki adet dört kanatlý ve kemer altý bölümünü meydana getiren yarým dairevi kýsým mevcut olan Geç Hristiyanlýk örneði ahþap kapý, Selçuklu ve Osmanlý dönemlerine ait çoðunluðu mimari yapýlarý olduðu sanýlan yazýlý kitabeler ile iki aslaný kollarýnýn arasýna almýþ vaziyette canlandýrýlmýþ Selçuklu Devrine ait taþtan mitolojik tasvir bulunmaktadýr.
Arkeoloji salonu içerisinden bir merdivenle çýkýlan Etnoðrafik eser salonunda 8 adeti büyük olmak üzere 16 adet duvar vitrini ve 2 adeti de masa vitrini olmak üzere 18 adet vitrin bulunmaktadýr.
Etnoðrafya bölümünde bulunan eserler genellikle; Kars ve çevresinden derlenmiþ olan dokuma örneklerinden halý, kilim, heybe, at çulu, farma halý ve kilim yastýk yüzleri, seccadeler ile bakýr ve tunçtan mamül kazanlar, siniler, tepsiler, taslar, ibrikler, yamaklar, (küçük kazan veya yardýmcý kap) debbeler (kavurma kabý), kevgir leðen, sahan, havan ve kaþýklar gibi mutfak eþyalarý, altýn ve gümüþ iþlemeli hançer, kama ve kýlýç filintalar, çakmaklý ve toplu tabancalar, demir ve tunç baltalar ile barutluklar gibi silahlar, el ve matbu baskýlý eski kitap fermanlar (vesika) gazeteler, çanta ve yazý takýmý gibi yazýlý basýlý eserler, çadýrlarýn içinde bölmeler oluþturmak için çubuklar üzerine deðiþik renklerde iplikler sarýlarak kilim gibi desenlendirilmiþ çadýr çýtý, yöreye ait kaftan, cepken, üç etek, bel kuþaðý, baþ örtüsü, göðüslük (tor) duluk ipi, saç baðý, þal kuþak ve çoraplar gibi günlük giysiler sanat tekniðinde gümüþ iþlemeli eyer takýmý, deve çaklarý, ahþap baston, sopa ve gümüþ kýrbaç, fayton fenerleri, gümüþ iþlemeli saatler ve gümüþ köstekleri, gümüþ muskalýklar, gümüþ tabakalar, gümüþ kehrubar, oltu taþý, koka mercan, sedef olmak üzere tesbih ve aðýzlýklar, nargile, þamdanlar, lambalar, semaverler, süt takýmý, þekerlik, maþa, gümüþ kemerler, gümüþ bilezikler, tepelikler gerdanlýklar ve baþlýklardan (Kofik) oluþmaktadýr.
Ayrýca vitrinlerin dýþýnda üç yastýk ve divan halýsý ile hazýrlanmýþ bir divan üzerinde dokuma aletlerinden terþi, kirman, ve çýkrýk ile yarým dokunulmuþ bir yöresel halý tezgahta takýlý vaziyette ve halý dokumada kullanýlan aletleri ile beraberinde etnografya salonumuzu süslemektedir.
Bunlarýn dýþýnda müze bahçesindeki teþhirde çeþitli Türk boylarýnýn Kars ve çevresinde kullanmýþ olduklarý koç, koyun, kuzu ve at mezar taþlarý, ile Selçuklu ve Osmanlýlara ait yazýlý kitabeler ve mimari parçalar bulunmaktadýr.
KARS MÜZESÝ
KARS MÜZESÝ VE TARÝHÇESÝ
Kars geniþ bir çevreye sahip olmanýn yanýnda M.Ö. 25 bin yýlýndan bu yana çeþitli millet ve medeniyetlerin kurulup yaþamasýna ve geliþmesine sahip olmuþ bir yer olmasý bakýmýndan bir müzeye olan ihtiyacý gün geçtikçe daha da artmýþ bulunduðundan Cumhuriyet Dönemi ile birlikte bazý taþ eserler bir kýsým yerlerden toplanmaya baþlanmýþ ve bunun neticesi olarak ilk defa bir müze Karsýn eski vilayet konaðýnýn bir odasýnda zamanýn halkevi Baþkaný Dr. Budak Demiral ve Halk Eðitim Müdürü Hasan Kartari tarafýndan Eski Eserleri Koruma ve Müze Memurluðu adý altýnda 1959 yýlýnda Kars Müzesi'nin çekirdeði oluþturularak kurulmuþtur. Bu oldukça anlamlý teþebbüsle eski eser toplama çalýþmalarý giderek artmýþ ve toplanan eserler baþlangýç olarak eldeki imkanlar dahilinde kayýtlarý yapýlmaya baþlanmýþtýr.
1959 yýlýnda kurulan müzeye gerek toplama gerekse satýn alma yoluyla birçok eser kazandýrýlmýþ olup, bu iþin sonucunda birçok eserler ortaya konulunca 20 Aralýk 1964 tarihinde Kümbet Camii (Havariler Kilisesi) olarak bilinen yerde gerekli çalýþmalar yapýldýktan sonra nihayet teþhir tanzim yapýlarak sergileme yapan bir müze hüviyetine kavuþmuþtur.
Kars Müzesi yüklendiði bu görevi 24 Haziran 1969 yýlýndan itibaren Müze Müdürlüðüne dönüþtürülerek faaliyetlerini artýrarak devam etmiþtir.
Karsýn turizm potansiyeli müzemize baðlý Ani ören yerinin turizm potansiyeli ile baþbaþa ve hatta kendisidir. Bunlarýn yanýnda müzenin inkiþafi 1965-1971 yýllarýnda Kaðýzman Camuþlu Yazýlýkaya ve Kurban Aða Maðarasý'nda kazý ve araþtýrmayý yapan Prof. Dr. Ý. Kýlýç KÖKTENi müzemize kazandýrmýþ olduðu eserlerle kendini tamamlamýþtýr. Gerek kazýlar ve gerekse diðer yollar müzeye eser kazandýrýlmasý sonucunda Kümbet Cami'de faaliyetini sürdüren müzenin yeri kendisine yetmemeye baþlamýþtýr.
Bu dar imkanlarýyla kazýlardan ve diðer yollardan müzeye gelen eserlerini halkýmýzýn hizmetine sunan müzemiz, çevresine bir okul kadar her kademeden topluma hitap eden bir eðitimle kültür kuruluþu olmuþtur.
Müze binasý olarak kullanýlan ve Abbasi halifelerine tabi Baðaratlý Kralý 1. Abbas Takvar tarafýndan M.S 932-937 yýllarýnda 12 Havari adýna yaptýrýlan ve zamanýmýzda Kümbet Camii olarak bilinen dört yapraklý yonca planýnda uzun kasnaklý ve külah biçiminde sona eren kubbe ile örtülü mekan, zamanla müzeye yetmediðinden bugünkü modern binanýn yapýlmasý planlanmýþtýr. 1971 yýlýnda Ýstasyon Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, Taþlý Harman Mevkii ve gaz ambarýnýn caddeye göre önde bulunan yerde, asýl imar planýnda Kaleiçi Mahallesi Müstakem Mevki'de Kars Çayý'nýn kenarýna kendine tahsis edilen 3200 m2 lik yerle takas edilen 4500 m2lik bu yerin mevcut iþgal ettiði alan ancak 3100 m2 kadarlýk bir alana temele atýlarak 1978 yýlýnda tamamlanmýþtýr. Bu zaman aralýðýnda müze görevini, büro olarak 1877-78 Osmanlý Rus Harbinin (93 Harbi) Komutaný Gazi Ahmet Muhtar Paþanýn karargah binasý olarak kullanýldýðý binada, teþhir olarak da yine Kümbet Camideki yerde devam ettirmiþtir.
1978 yýlýnda yeni Müze Binasýna taþýnma iþlemleri baþlanmýþ olup, 1979 yýlýndan itibaren teþhir ve tanzim çalýþmalarýna da baþlanarak 22 Nisan 1981 tarihinde yeni müze ziyaretçilerin hizmetine sunulmuþtur.
Bodrum katla beraber 3 (üç) kat ve 7 (yedi) ana bölümden meydana gelen Müze binasýnýn hizmette kullanma açýsýndan;
Bodrum katta:
a) Kalorifer Dairesi
b) Depolar
Zemin katta:
a) Eski Eser Deposu
b) Bürolar
c) Arkeolojik Eser Salonu
I. katta:
a) Etnografik Sergi Salonu
b) Lojman bölümlerinden oluþmaktadýr
Bunlarýn dýþýnda ana caddeye bakan tarafta bahçe teþhir ve tanzimi ile giriþ bölümleri, kuzey tarafta bina duvarýna bitiþik vaziyette kendine ayrýlmýþ özel ray sisteminin üzerinde; Doðunun Kurtarýcýsý Büyük Asker Kazým Karabekir Paþaya 1921 Kars Antlaþmasý sýrasýnda bir iyi niyet jesti olarak Ruslar tarafýndan hediye edilen tarihi "Beyaz Vagon" bulunmaktadýr.
Kars Müzesin'nde arkeolojik ve etnografik olmak üzere iki grup eser sergilenmektedir.
Bölgemizde bol olan tarihi zenginliklerin ürünlerini sergilemiþ olduðumuz arkeolojik eser salonunda 12 adeti büyük olmak kaydýyla duvar vitrinleri, 4 adeti orta vitrinleri ve 2 adeti de masa tipi vitrin diye adlandýrdýðýmýz toplam 18 adet vitrin bulunmaktadýr.
Arkeoloji bölümünde bulunan eserlerde genellikle Prehistorik Çaðdan sýrasýyla Kalkolitik, Eski Tunç, Urartular, Roma Çaðý, Bizans Çaðý, Selçuklular ve Osmanlýlara aittir. Bunlar arasýnda; taþtan tahýl öðütme deðirmenleri, Opsidien kesici aletler, piþmiþ toprak kap-kacaklar, kemik-cam, boncuk ve bronz olmak üzere çeþitli süs takýlarý, cam gözyaþý þiþeleri, dinsel aletler, baltalar, mýzraklar, ok uçlarý, mühürler, yün eðirme aletleri, kandiller, bronz iðneler, bronz makyaj aletleri ve geçmiþten günümüze deðin çeþitli cins ve devirlere ait para ve madalyonlar bulunmaktadýr. Vitrinlerin dýþýnda iki adet dört kanatlý ve kemer altý bölümünü meydana getiren yarým dairevi kýsým mevcut olan Geç Hristiyanlýk örneði ahþap kapý, Selçuklu ve Osmanlý dönemlerine ait çoðunluðu mimari yapýlarý olduðu sanýlan yazýlý kitabeler ile iki aslaný kollarýnýn arasýna almýþ vaziyette canlandýrýlmýþ Selçuklu Devrine ait taþtan mitolojik tasvir bulunmaktadýr.
Arkeoloji salonu içerisinden bir merdivenle çýkýlan Etnoðrafik eser salonunda 8 adeti büyük olmak üzere 16 adet duvar vitrini ve 2 adeti de masa vitrini olmak üzere 18 adet vitrin bulunmaktadýr.
Etnoðrafya bölümünde bulunan eserler genellikle; Kars ve çevresinden derlenmiþ olan dokuma örneklerinden halý, kilim, heybe, at çulu, farma halý ve kilim yastýk yüzleri, seccadeler ile bakýr ve tunçtan mamül kazanlar, siniler, tepsiler, taslar, ibrikler, yamaklar, (küçük kazan veya yardýmcý kap) debbeler (kavurma kabý), kevgir leðen, sahan, havan ve kaþýklar gibi mutfak eþyalarý, altýn ve gümüþ iþlemeli hançer, kama ve kýlýç filintalar, çakmaklý ve toplu tabancalar, demir ve tunç baltalar ile barutluklar gibi silahlar, el ve matbu baskýlý eski kitap fermanlar (vesika) gazeteler, çanta ve yazý takýmý gibi yazýlý basýlý eserler, çadýrlarýn içinde bölmeler oluþturmak için çubuklar üzerine deðiþik renklerde iplikler sarýlarak kilim gibi desenlendirilmiþ çadýr çýtý, yöreye ait kaftan, cepken, üç etek, bel kuþaðý, baþ örtüsü, göðüslük (tor) duluk ipi, saç baðý, þal kuþak ve çoraplar gibi günlük giysiler sanat tekniðinde gümüþ iþlemeli eyer takýmý, deve çaklarý, ahþap baston, sopa ve gümüþ kýrbaç, fayton fenerleri, gümüþ iþlemeli saatler ve gümüþ köstekleri, gümüþ muskalýklar, gümüþ tabakalar, gümüþ kehrubar, oltu taþý, koka mercan, sedef olmak üzere tesbih ve aðýzlýklar, nargile, þamdanlar, lambalar, semaverler, süt takýmý, þekerlik, maþa, gümüþ kemerler, gümüþ bilezikler, tepelikler gerdanlýklar ve baþlýklardan (Kofik) oluþmaktadýr.
Ayrýca vitrinlerin dýþýnda üç yastýk ve divan halýsý ile hazýrlanmýþ bir divan üzerinde dokuma aletlerinden terþi, kirman, ve çýkrýk ile yarým dokunulmuþ bir yöresel halý tezgahta takýlý vaziyette ve halý dokumada kullanýlan aletleri ile beraberinde etnografya salonumuzu süslemektedir.
Bunlarýn dýþýnda müze bahçesindeki teþhirde çeþitli Türk boylarýnýn Kars ve çevresinde kullanmýþ olduklarý koç, koyun, kuzu ve at mezar taþlarý, ile Selçuklu ve Osmanlýlara ait yazýlý kitabeler ve mimari parçalar bulunmaktadýr.
KASTAMONU MÜZELERÝ
KASTAMONU MÜZELERÝ
Kastamonu Arkeoloji Müzesi
Planý Mimar Kemalettin Bey tarafýndan çizilen müze binasý ilkin 1910 yýlýnda Ýttihad ve Terakki Klübü olarak kullanýlmýþ, daha sonra 1921'de Ýstiklal Mahkemesi'nin hizmetine verilmiþtir.
1940'lý yýllara kadar Türk Ocaðý, Halk Fýrkasý, Kastamonu Gençlik Teþkilatý gibi çeþitli kurum ve derneklerce de kullanýlan bina, 1945 yýlýnda Milli Eðitim Müdürlüðü tarafýndan alýnýp müzeye dönüþtürülmüþtür.
Bina 1952 yýlýnda müze müdürlüðü haline getirilmiþtir. Müzede Kastamonu ve civarýndan bulunan Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait çeþitli cam, piþmiþ toprak eserler, heykeller, mezar stelleri sergilenmektedir. Ayrýca teþhirin bir bölümü Atatürk Salonu olarak düzenlenmiþ olup, Atatürk'ün 1925 yýlýnda Kastamonu gezisinde kullandýðý çeþitli eþyalar ve fotoðraflar sergilenmektedir.
Lahit - Roma lahtinin ön cephesinde iki çelenk, ortasýnda boða baþý, üstünde savaþçý Dioscur bulunmaktadýr. Arka cephesinde iki çelenk Medusa baþý, çelenk üstünde aslan ve kartal kabartmalarý yer almaktadýr.
Satyr - Roma Devrine ait mermerden çýplak erkek heykeli olup, kaide üzerinde durmakta, sol omzundan, sað omzuna doðru sarýlý daðarcýðý eliyle tutmaktadýr.
Kadýn Heykelciði- Helenistik Döneme ait, piþmiþ toprak heykelcik tahtýna oturmuþ vaziyette sað eliyle saçýný tutmaktadýr. Baþýnda tacý vardýr; sað elinin altýnda aslan durmaktadýr. Elbise kývrýmlarý son derece doðal þekillendirilmiþtir.
Lahit - Sert beyaz mermerden, Roma Dönemine aittir, saðlam durumdadýr. Kapak ve kutu demir bir mengene ile bir arada tutuluyor. Kapak yüksek bir çatý görünümünde, köþelerinde akroterler vardýr. Ön cephede yarým çelenk, çelengin üzerinde bir çiçek, saðda bir yarým çelenk, üzerinde bir baþ (Eros olabilir), ortada kitabe bulunmaktadýr.
Dikili Taþ- (Mezar Taþý) Ortadan delinmiþtir. Soluk kireç taþýndandýr: Yukarýda kitabe; dikili taþýn yüzünde, kitabenin altýnda objeler ve aletler, yukarý kýsýmda (soldan saða) býçak, tarak, sepet, ayaklý bir kap bulunmaktadýr; aþaðý kýsýmda vazo, asma ve üzümler, keser, kanca; en aþaðýda ise pýrazvana veya kesme aleti yer almaktadýr.
ivapaþa Konaðý Etnografya Müzesi
Sivil mimarlýk örneði olan Livapaþa Konaðý, 1870 yýllarýnda Mir Liva Sadýk Paþa tarafýndan özel olarak yaptýrýlmýþtýr. Konak 1979 yýlýnda Kültür Bakanlýðý'nca kamulaþtýrýlmýþtýr.
Onarým ve restorasyon çalýþmalarýna 1985 yýlýnda baþlanmýþ, 1997 yýlýnda Livapaþa Konaðý Etnografya Müzesi olarak hizmete açýlmýþtýr.
Düzenleme
Orta Katta: Kastamonu el sanatlarýný yansýtan; ahþap eserler, dokumacýlýk, giysi ve silah, baskýcýlýk, kunduracýlýk, semer-koþum, urgancýlýk, bakýrcýlýk, sanatlarýnýn icrasý, odalarda seksiyonlar halinde yansýtýlmýþtýr.
Üst Kat: Müze ev olarak, gelin yatak odasý, oturma odasý, baþ oda, günlük oda (erkek), misafir odasý, günlük oda (kadýn) olarak düzenlenmiþtir.
Üst kat salonlarýnda etnografik eserler sergilenmiþtir
KAYSERÝ MÜZESÝ
KAYSERÝ MÜZESÝ
1930 yýlýnda Hunat Hatun Medresesi'nde kurulmuþ, 1969 yýlýnda Gültepe Mahallesi, Kýþla Caddesi'nde yeni yapýlan bugünkü binasýna taþýnmýþtýr. Eserler kronolojik bir düzen içerisinde iki büyük salon ve bahçede sergilenmektedir.
Birinci salonda; ilkin Eski Tunç Çaðý'nýn boyalý ve boyasýz seramikleri ile su mermeri (alabastron) idollerinden örnekler, sonra da Kültepe kazýlarýnda elde edilen Assur Ticaret Kolonileri Çaðýna ait eserler tipolojik olarak sergilenmektedir.
Bunlarýn arasýnda çivi yazýlý tabletler, piþmiþ topraktan yapýlmýþ yuvarlak, gaga ve yonca aðýzlý testiler, çömlekler, vazolar, meyvelikler, kantharoslar, hayvan biçimli içki kaplarý (rython), kalýplar, madeni eþyalar, damga-silindir mühür ve mühür baskýlarý sayýlabilir. Ayný salonun güney bölümünde Geç Hitit Çaðýnýn taþ heykelleri ve hiyeroglifli stelleri bulunmaktadýr.
Ýkinci salonda; geçiþ koridorunda Frig Çaðýnýn boyalý ve boyasýz seramiklerinden sonra Hellenistik, Roma ve Bizans çaðlarýnýn Kayseri çevresinden derlenmiþ eserleri, Beþtepeler ve Garipler tümülüslerinden ele geçen mezar hediyeleri sergilenmektedir. Bahçede; Hellenistik, Roma ve Bizans çaðlarýnýn mermer heykelleri, mezar stelleri, lahitler ve piþmiþ toprak iri küpler açýkta sunulmaktadýr.
Kayseri Arkeoloji Müzesi
Kayseri Ýli, Merkez Melikgazi Ýlçesi, Gültepe Mahallesi Kýþla Caddesi No: 2'de yer alýr. Müze inþaatýna 1965 yýlýnda baþlanmýþ olup 26 Haziran 1969 yýlýnda teþhir ve tanzim çalýþmalarý bitirilerek hizmete açýlmýþtýr.
Müze, 8704 m²lik bahçesi içerisinde 580 m²lik iki katlý bir kullaným alaný üzerine oturmaktadýr. Bina iki büyük salon, bir koridor ve çalýþma odalarý ve depodan oluþmaktadýr.
Günümüzde tamamý arkeolojik eserlerden oluþan müzedeki eserlerin teþhir ve tanziminde, eldeki imkanlar ölçüsünde kronolojik bir düzen gözetilmiþtir; eserler iki büyük salon ve bahçede sergilenmektedir. Buna göre 1. salonun giriþinde Eski Tunç Çaðýnýn boyalý ve boyasýz seramikleri ile mermer (alabastron) idollerden örnekler verilmektedir. Salonun devam eden bölümünde Kültepe'de açýða çýkarýlan Asur Ticaret Kolonileri devrine ait eserler, tipolojik olarak sergilenmektedir. Bunlar arasýnda çivi yazýlý tabletler, piþmiþ topraktan yapýlmýþ yuvarlak gaga ve yonca aðýzlý testiler, çömlekler, vazolar, meyvelikler, silindir ve damga mühürler, hayvan biçimli içki kaplarý (ryton), madeni eþyalar ve kalýplar önemli bir yer tutar. Ayný salonun güney bölümünde Geç-Hitit Devrine ait taþ heykelleri ve hiyeroglifli steller bulunmaktadýr.
II. salona geçiþ koridorunda Firig Çaðýnýn boyalý ve boyasýz seramikleri teþhir edilmektedir.
II. salonda ise; Hellenistik-Roma ve Bizans çaðlarýnýn Kayseri çevresinde bulunmuþ eserleri, Beþtepeler-Garipler Tümülüsü'nden çýkarýlan mezar hediyeleri ile Herakles-lahti ve urnalar sergilenmektedir.
Bahçede; Hellenistik, Roma ve Bizans çaðlarýnýn mermer heykelleri mezar stelleri, lahitler ve piþmiþ topraktan iri küpler açýkta sergilenmektedir.
Gültepe Mahallesi, Kýþla Caddesi No:2
Tel : (0352) 222 21 49
Faks : (0352) 232 48 12
Pazartesi dýþýnda her gün 08.00-12.00/13.00/13.00-17.00 saatlerinde ziyarete açýktýr.
Kayseri Etnografya Müzesi
Güpgüpoðlu Konaðýnýn selâmlýk bölümünde yer almakta olup doðuda dýþ kale duvarlarýna yaslanmaktadýr. Ýki katlý yoðun bir kütleye sahiptir. Hayvanlara ait olan alt katý, bugün sergi salonu olarak düzenlenmiþtir.
Üst kata dýþardan bir merdivenle çýkýlýr. Odalar orta hol çevresinde düzenlenmiþtir.
Müzede Kayseri yöresinin özelliklerini yansýtan Türk Ýslâm kültürünün çini, silah, ahþap, maden, el yazma, halý, kilim, erkek ve kadýn giysileri ile taký ve süs eþyalarý sergilenmektedir. Ayrýca Türk-Ýslâm çaðlarýnýn, altýn, gümüþ ve bronzdan yapýlmýþ sikkeleri kronolojik bir düzen içerisinde sunulmaktadýr.
Holün doðusundaki büyük odada Selçuklu ve Osmanlý imparatorluklarý dönemine ait cam, çini ve ahþap-madeni eserler, ikinci odaya giriþ koridorunda, ateþli-kesici silahlar ile erkek kýyafetleri, küçük odada ise, kadýn kýyafetleri ve süs eþyalarý sergilenmektedir.
Holün güneyindeki iki odanýn büyük olanýnda Türk-Ýslâm devletlerine ait sikkeler diðer odada ise yazma eserler, batýdaki büyük odada, bakýr ev eþyalarý, halý ve kilimler sergilenmektedir.
Kuzeydeki yarý açýk köþkte topak Türkmen çadýrý, bahçede ise Ýslâmi döneme ait mezar taþlarý teþhir edilerek ziyaretçilerin hizmetine sunulmuþtur.
Adres: Gavremoðlu Mah. Huant Hatun Medresesi/ Kayseri
Tel: (0 352) 222 21 48
Atatürk Müzesi
Kayseri merkez, Cumhuriyet Mahallesi, Tennuri Sokaðý'nda bulunan bina; 19. yüzyýl sonunda Raþit Aða tarafýndan ev olarak yaptýrýlmýþtýr.
Bina kesme taþlardan inþa edilmiþ, iki katlýdýr. Atatürk Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 20.12.1919' da Kayseri'ye geldiðinde bu evde kalmýþtýr. Bunun anýsýna restore edilen binanýn üst kattaki bir odasýnda, Kayseri'yi ziyaretleri ile ilgili belge ve fotoðraflar sergilenmektedir.
Güpgüpoðlu Konaðý
Kayseri Ýli, Melikgazi Ýlçesi, Cumhuriyet Mahallesi, Tennuri Caddesi üzerinde bulunmaktadýr. 1417-1419 tarihleri arasýnda yapýlmýþtýr. Haremlik ve selamlýk olmak üzere iki bölümden oluþmaktadýr.
Selamlýk bölümü, konaða daha sonra eklenmiþ olup, bugün Etnografya Müzesi olarak kullanýlmaktadýr.
Haremlik bölümü, harem odasý, sofa, gelin odasý, mutfak, hizmetli odasý, misafir odasý, günlük oda ve gelin-damat odasý olarak yapýlmýþtýr.
Sofa (salon) yalnýz kapý ve kapýnýn üzerindeki pencerelerle aydýnlatýlýr. Dýþarýya açýlan baþka penceresi olmadýðý için loþ, dramatik ve gizemli bir karakter taþýr. Sofa'nýn boyu 10 m., eni 5 m., yüksekliði ise 7 m. dir. Kapýdan "seki altý" denilen kýsma girilir. Ortada "çað taþý" denilen bir taþ yer alýr. Seki altýndan iki basamakla tahtalý olan üst kýsýma çýkýlýr. Buranýn üç tarafý 30 cm. yüksekliðinde, 70 cm. geniþliðinde bir divanla çevrilmiþtir. Sofa'nýn yan duvarlarýnda gömülü ahþap dolap ve niþler yer almaktadýr. "Yüklük" denilen bu büyük dolaplar yataklarý koymak içindir. Sofa'da mankenlerle evin sahibi ve misafirleri canlandýrýlmýþtýr.
Sofa'nýn doðusunda gelin odasý yer almaktadýr. Konaðýn yabancýlarýn girmesinin istenmediði mahrem bölümüdür. Sedirleri, gömme dolaplarý ile çok amaçlý olarak kullanýlmaktadýr.
Sofa'nýn batýsýnda bir kapý ile ön mutfaða, oradan da asýl büyük mutfaða (tokana) geçilir. Yemek piþirmek için yapýlmýþ ocak, tokana'nýn en belirgin özelliðidir. Burada mankenlerle mutfaktan günlük iþleri yapan ev kadýnlarý canlandýrýlmýþtýr.
Tokana'nýn kuzeyinde eve sonradan eklenmiþ bir kabul (misafir) odasý vardýr. Misafir odasýnýn karþýsýnda da konaðýn iþlerini gören hizmetçilere tahsis edilmiþ, küçük bir oda yer almaktadýr.
Hizmetçi odasýnýn üzerinden ahþap merdivenle ikinci kata çýkýlýr. Ýkinci katta gelin-damat odasý ve günlük oda yer almaktadýr.
Yazlýk köþk kýsmý, konaðýn batýsýndadýr. Ahþap kolonlar üzerinde yükselir ve binaya sonradan ilave edilmiþtir. Tavaný iþlemeli olan köþkün önünü dekoratif taþlarla yapýlmýþ bir havuz süsler.
Evin Tarihi
Kayseri'nin tarihinde de yazýldýðý gibi 1419'da Mýsýr Kralý El Müeyeddin'in yardýmý ile burada Zülkadiroðullarý devleti kurulmuþtur. Mýsýr'da o zamanlar Memlûkler saltanat sürüyordu. Memlûkler zamanýnda Kahire'de yapýlan camilere bakarsak sofa'nýn içinde, pencere kenarlarýnda kullanýlan sütunlarýn, onlarýn zamanýnda yapýlanlarla ayný olduðunu görürüz; ayrýca kapý üzerindeki siyah-beyaz taþlarla örülen kemerde ve kapý yanlarýndaki taþa oyulan niþciklerdende bir Arap havasý sezmek mümkündür.
Fatih Sultan Mehmet 1468 de burayý bir Osmanlý eyaleti haline getirmiþti. Kayseri bedesteninin kuzey tarafýndaki eski Pamukçular Çarþýsý'na açýlan kapýnýn üzerindeki mermer kitabeden banisinin Kayseri Emiri Mustafa Bin Abdullah Bey olduðu ve binanýn 1497 yýlýnda yapýlmýþ olduðu anlaþýlmaktadýr. Mahkeme sicillerindeki kayýtlarla, vakfiyesinde yazýlý bilgilerden bu zatýn Bursalý olduðu yazýlmaktadýr. Buradan da Bursalý ustalarýn Kayseri'de çalýþtýklarýný anlýyoruz.
Evin yapýlýþ tarihi: 1419-1497 yýllarý arasýdýr.
Çifte Medrese, Kayseri
(Gevher Nesibe Týp Tarihi Müzesi)
Kayseri'de Çifte Medrese adýyla tanýnan bina birbirine bitiþik, açýk avlulu iki yapýdan teþekkül eder. Birinin diðerinden daha enli olmasý dýþýnda her iki bina da tipik medrese þemasýna sahiptir. Ancak form bakýmýndan görülen benzerlik fonksiyon bakýmýndan görülmez; çünkü batýdaki bina bir þifahane, doðudaki týp medresesidir. Diðer bir deyiþle biri saðlýk, öbürü eðitim kurumudur.
Gerek þifahane gerekse medrese bir açýk avlu etrafýnda tertiplenen dört eyvanlý þemaya uygun olarak inþa edilmiþtir. Þifahane, dýþ ölçüleri 41x32.50 m. olan dikdörtgen biçiminde bir yapýdýr. Dört köþe avlusunun bir kenarý 12.50 m. olup üç yaný üç kemerli revaklarla çevrilidir. Ana eyvanýn önüne rastlayan dördüncü revak tek açýklýklý yapýlmýþtýr. Eyvanlar geniþ açýklýklý orta kemerlerin gerisinde bulunur. Kuzeye düþen ana eyvan 10.50 m. derinliðinde ve 9 m. eninde büyük ve yüksek bir mekândýr. Ana eyvanýn iki yanýna odalar konulmuþ bunlardan batýdaki küçük bir oda, doðudaki ise birinden ötekine geçilen iki dikdörtgen oda þeklinde tertiplenmiþtir. Portal yapýnýn uzunlamasýna ekseni üzerinde deðildir; avlunun batýsýndaki revaðýn ekseni üzerinde bulunur. Beþik tonozlu dar bir geçitle þifahane bölümüne içeriden baðlanmýþ olan medrese, þifahaneden bir metre kadar geride yer almýþtýr, bununla giriþ cephesindeki iki yapý vurgulanmak istenmiþtir. Bu küçük fark göz önüne alýnmazsa medresenin derinliði þifahaneninkine eþittir denilebilir. Ancak eni daha dar olup 27.50 metredir. Dolayýsýyla avlusu da 14.00x8.00 m. ölçülerinde bir dikdörtgendir. Þifahanede olduðu gibi burada da bir revak avlunun dört tarafýný çevirir. Dikdörtgen avlunun uzun kenarýnda revak üç kemerlidir ve yan eyvanlar orta açýklýðýn gerisinde bulunur. Avlunun dar kenarý kuzeyde, ana eyvanýn önünde, tek kemerli; güneyde ise iki kemerlidir. Bu durum güneydeki binanýn ekseninden kaydýrýlarak kemerlerden batýdakinin arkasýna konulmasý zorunluluðunu doðurmuþtur. Medresenin ana eyvaný, þifahanenin ana eyvanýndan daha dar ve daha az derindir (9.70x7.50 m.); bu eyvanýn iki yanýnda ise biri büyük diðeri küçük iki oda vardýr.
Doðu eyvanýyla yapýnýn kuzeydoðu köþesindeki oda arasýnda bulunan ve altlý üstlü mezar mahzeni ile mescit kapýlarý avluya bakan türbe, dýþtan sekiz köþeli mescid katý ve sekiz köþeli prizmatik külâhý ile tipik bir Selçuklu türbesidir. Mescidin içi silindir biçimindedir. Karþýlýklý olarak duvarlarýna biri dikdörtgen, öbürü yarýmdaire sekiz niþ açýlmýþtýr. Bunlardan güneydoðudaki yarým-daire niþ mihraptýr. Dýþ görünüþü itibariyle sekizgen olan külâh içte de sekiz köþeli olarak yükselir ki, bu duruma külâhlarýnýn içi daima kubbeli olan Anadolu Selçuklu türbe mimarisinde az rastlanmaktadýr. Medresenin portali yine þifahanede olduðu gibi, batý revaðýnýn ekseni üzerinde, yaný soldadýr.
Ýki binadan meydana gelen iki kapýlý manzumeden yalnýz þifahanenin portali üzerinde bulunan kitabe günümüze kadar gelmiþ bulunuyor. Kitabeden þifahanenin 602 H.(1205) yýlýnda II. Kýlýç Arslan'ýn kýzý ve I. Gýyâseddin Keyhüsrev'in kardeþi Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine inþa edildiðini öðreniyoruz. Þifahaneye bitiþik olan Týp Medresesi ise Gýyâsiye Medresesi adýyla tanýnýr ve Gýyâseddin Keyhüsrev (1192-1196, 1204-1210) tarafýndan yaptýrýldýðý kabul edilir. Ancak Týp Medresesi'nin Gýyâseddin Keyhüsrev tarafýndan yapýldýðýna iliþkin kesin bir bilgi yoktur. Selçuklu Döneminde yan yana, fakat deðiþik fonksiyona sahip iki yapýnýn baþka þahýslarca yaptýrýldýðý vâkidir. Buna örnek olarak Divriði Ulu Camii ve Darüþþifa'sýný gösterebiliriz. Diðer yandan bunun tam tersi durumlar da söz konusu olabilmektedir. Kayseri'de Hacý Kýlýç Camii ve Medresesi veya Mahperi Huand Hatun Külliyesi gibi. Þu halde, Çifte Medrese'nin iki binasýný da ayný þahsýn yaptýrmýþ olmasý imkansýz deðildir.
Medrese ve þifahanelerde bulunan türbelerde genellikle bunlarýn bânilerinin yattýðý bir gerçektir. Meselâ I. Keyhüsrev'in oðlu I. Ýzzeddin Keykâvus (1210-1219) Sivas'ta kendi yaptýrdýðý darüþþifadaki türbede gömülüdür. Gýyâsiye Medresesi diye bilinen medresede de bir türbe var, fakat bu türbenin Gýyâseddin Keyhüsrev'e ait olmadýðýný biliyoruz. Çünkü bu sultan Konya Alâeddin Camii'nin haziresindeki Kümbedhâne'de gömülüdür. Dolayýsýyla türbenin Gevher Nesibe Hatun'a ait olduðunu düþünmek gerekir. Ancak bu takdirde türbenin neden Gevher Nesibe Hatun tarafýndan yaptýrýldýðý kitâbesiyle sâbit olan þifahane kýsmýnda deðil de medrese kýsmýnda bulunduðu sorusu karþýmýza çýkýyor. Bu sorunun cevabý iki þekilde olabilir: Ya þifahane aslýnda türbenin bulunduðu bina idi ve kitabe sonradan bu binanýn portalinden sökülüp bugün þifahane olarak tanýnan binanýn portaline konulmuþtur ya da her iki bina ayný kimse tarafýndan yaptýrýlmýþ ve bâniyesinin türbesi külliyenin uygun bir yerine oturtulmuþtur. Biz bu iki ihtimalden ikincisinin doðru olduðu kanýsýnda bulunuyor ve Çifte Medrese'nin tamamýnýn Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine yaptýrýldýðýný ve türbede de bu sultanýn yattýðýný sanýyoruz.
Çifte Medrese bugün Mimar Sinan Parký içinde kalmakta olup Erciyes Üniversitesi'ne baðlý Týp Tarihi Müzesi olarak kullanýlmaktadýr.
KIRÞžEHÝR MÜZESÝ
Kýrþehir'in Tarihçesi
Son yýllarda yapýlan araþtýrmalar ve arkeolojik kazýlar Kýrþehir'de insan yerleþimlerinin M.Ö. 3. binde baþladýðýný göstermektedir. Bu döneme ait çanak-çömlek parçalarý Kýrþehir höyüklerinden elde edilmektedir. 1930'lu yýllarda Türk ve Ýtalyan arkeologlar tarafýndan Kýrþehir Merkez Ýlçesi'ne baðlý Hashöyük'te yapýlan arkeolojik kazýlar M.Ö. 3. bine ait çanak-çömlek kalýntýlarýný ortaya çýkarmýþtýr.
M.Ö. 2. binde Asur Ticaret Kolonileri Dönemi ve Hitit Döneminin baþladýðýný görürüz. Kýzýlýrmak kýyýsýndan, Hirfanlý Baraj iþletmesine getirilen iki öküz baþý protomu Eski Hitit Dönemine ait sunak, Sevdiðin Köyü ile Kale Köy arasýnda yer alan Hitit yol yazýtý olarak bilinen hiyeroglif yazýlý Malkayasý ve yine Kaman Kale Höyük'te ele geçen mühürler, seramik mutfak eþyalarý, resmi yapýlara ait duvar tekniðiyle yapýlmýþ binalar vs. Hitit Döneminin en önemli izleridir.
Eski Hitit ve Geç Hitit dönemlerinden sonra, yine Eski ve Geç Frig Dönemi'nin yoðun yaþandýðýný mevcut arkeolojik kazý ve yüzey araþtýrmalarýndan öðreniyoruz. M.Ö. 550'de Anadolu tümüyle Pers hakimiyetine girmiþtir. Kýrþehir bu dönemle birlikte Kapadokya Bölgesi (Güzel Atlar) olarak ünlenen, Orta Anadolu tarihi içerisinde deðerlendirilir. Perslerin Anadolu'yu sadece askeri iþgal ile yetinmeleri nedeniyle Kýrþehir'de bu döneme ait önemli yerleþim kalýntý ve buluntularýna rastlanmamasýna raðmen Kaman Kale Höyük kazýsýndan Pers Dönemi mühürleri elde edilmiþtir. Pers egemenliði M.Ö. 334 yýlýnda Büyük Ýskender'in ordularýyla Anadolu'ya gelip Persleri yenmesiyle bitmektedir. M.Ö. 333 yýlýnda kurulan Kapadokya Krallýðý döneminde otorite yetersizliði yüzünden Kýrþehir ve yöresi yoðun baský görmüþtür. M.S. 18'de Roma Ýmparatoru Tiberius Kapadokya'yý resmen Roma'ya katmýþ ve eyalet durumuna getirmiþtir.
Roma dönemi hem putperestliðin güçlü olduðu hem de Hristiyanlýðýn hýzla yayýldýðý bir dönemdir. Kýrþehir'de bu döneme ait, Hristiyanlar'ýn ibadet ve sýðýnmaya yönelik inþa ettiði 15 kadar irili ufaklý yeraltý þehri tespit edilmiþtir.
Yapýlan tarih araþtýrmalarýnda Kýrþehir'in Roma Döneminde bir ara önemli bir siyasi merkez olduðu, hatta kýsa bir süre eyalet baþkenti yapýldýðý ortaya çýkmýþtýr.
Kýrþehir'deki Bizans Dönemi konusunda fazla bilgi bulunmamakla birlikte, kalýntý ve buluntular Bizans Döneminin de yaþandýðýný göstermektedir. Merkez Ýlçe'ye baðlý Taburoðlu Köyü'nde Katolik ve Protestan mezhebine ait Hristiyanlar'ýn bir arada ibadet ettiði, 10. yüzyýla ait Anadolu'daki ilk büyük köy kiliselerinden olan Üç Ayak Kilisesi ile Fakýl Köyü ve Temirli'deki kilise kalýntýlarý dikkat çekmektedir.
Selçuklu Dönemi Kýrþehir tarihi, Kýrþehir için olduðu kadar bütün Anadolu Türk tarihi için de oldukça önemli ve araþtýrýlmaya deðerdir.
Kýrþehir'in kentleþmesi, 13. yüzyýlýn baþlarýnda Selçuklu Döneminde baþlamýþtýr. Erzincan'da Selçuklularla yaptýðý savaþta yenilgiye uðrayan Mengücük Hanedanýnýn emirlerinden Melik Muzaffererüddin Muhammed'e savaþ sýrasýnda gösterdiði saðduyu nedeniyle, 1228 yýlýnda Kýrþehir timar olarak verilmiþtir. Melik Muzaffererüddin Muhammed Kýrþehir'deki ikameti sýrasýnda 1230'lu yýllarda Melik Gazi Medresesi'ni inþa ettirmiþtir.
1240 yýlýnda Kösedað yenilgisiyle bütün Anadolu'yu iþgal eden Moðollar Kýrþehir'i yaylak ve kýþlak haline getirmiþlerdir. Kýrþehir'de Moðollarýn uzun süren askeri varlýðý bu kenti önemli bir siyasi ve askeri merkez haline getirmiþtir.
1260'lý yýllarda Kýrþehir emiri olarak atanan Nureddin Cibril Bin Cacabey Moðollarla kurduðu iyi iliþkiler sonucu Kýþehir'de Türk döneminde ilk esaslý imar faaliyetini gerçekleþtirmiþtir. Ýlk astronomi medreselerinden biri olan Cacabey Medresesi'ni, Kýzýlýrmak yanýndaki Cacabey Haný'ný ve bunun yanýnda pek çok irili ufaklý yapýyý inþa ettirmiþtir.
13. yüzyýlda Anadolu Türk birliðini ve özellikle esnaf ve sanatkârýný teþkilatlandýran Ahi Evran, Denizli, Konya ve Kayseri'den sonra Kýrþehir'e gelerek çalýþmalarýný burada sürdürmüþ ve Kýrþehir'i Ahiliðin merkezi durumuna getirmiþtir. Ahi Evran'dan sonra Kýrþehir Ahiliðin merkezi olmaya devam etmiþtir. Kýrþehir'deki zaviyede alýnan kararlar Azerbaycan'dan, Bosna-Hersek'e kadar geniþ bir bölge üzerinde etkili olmuþtur.
1293 yýlýnda Mevlana'nýn oðlu Sultan Veled tarafýndan Anadolu'da belli merkezlere Mevleviliði yaymak amacýyla elçiler gönderilmiþtir. Kýrþehir'e gönderilen elçi Þeyh Süleyman Türkmani'dir. Kýrþehir'de bir tekke kuran Süleyman Türkmani, Mevleviliði burada yaymýþtýr. Cacabey'in Mevlana ile yakýnlýðý, Mevlana'nýn Cacabey'e olan teveccühü mektuplarýndan anlaþýlmaktadýr.
Ayrýca Mevlana'nýn oðlu Alaaddin'in, Konya'da Þemsi Tebrizi'nin öldürülmesi olayýna adýnýn karýþmasý sonucu, Kýrþehir'e ricat ettiði bilinmektedir. Bütün bunlardan Kýrþehir'in Anadolu'nun önemli Mevlevilik merkezlerinden biri olduðu anlaþýlýr.
Kýrþehir'e baðlý bir köy olan Suluca Karahöyük'e gelen Hacý Bektaþ-ý Veli, burada kendisine fikri yakýnlýk duyan pek çok insaný kabul etmiþtir.
Kýrþehir 13. yüzyýldan, 15. yüzyýl ortalarýna kadar Anadolu'nun en önemli siyasi, sosyal ve kültürel merkezlerinden biri olma özelliðini devam ettirmiþtir.
14. yüzyýl baþlarýnda Anadolu'yu aydýnlatanlarýn baþýnda gelen ünlü tasavvufçu Aþýk Paþa 12 bin beyitlik Türkçe "Garibname" sini yazmýþtýr. Türkçeyi 1299 yýlýnda resmi dil haline getirmek isteyen Karaman Oðlu Mehmet Bey'den sonra Aþýk Paþa, Türk kültürüne sahip çýkmýþ, Türkçeyi yazý diline en iyi ve geniþ biçimde sokmuþtur.
Kýrþehir'de yaþamýþ olan Ferideddin Attar'ýn "Mantýk-ut Tayr" adlý eserini Türkçe'ye çevirmiþ olan büyük mutasavvýf Ahmet Gülþehri'nin, Yunus Emre'den sonra gelen en büyük þair olduðu belirtilmektedir.
Bütün bunlarýn yanýnda, Yunus Emre'nin Kýrþehir'de yaþadýðý, öldüðü hatta mezarýnýn Kýrþehir'e baðlý Ulupýnar Kasabasý'nda Ziyaret Tepe'de bulunduðu söylenmektedir.
Kýrþehir Müzesi
Kýrþehir Müzesi'nin ilk kuruluþ çalýþmasýna 1936 yýlýnda baþlanmýþtýr. Yeni müzelerin kurulmaya çalýþýldýðý Cumhuriyet Döneminde tarihi eserler ilkin, Kýrþehir'de halkýn "Kale" olarak adlandýrdýðý Kale Höyük üzerinde yer alan Alaaddin Camii'nde toplanmýþtýr. Ancak sonraki yýllarda bu giriþim unutulmuþ ve devam etmemiþtir. 1975' te Kýrþehir Valiliði'nce eski eserlerin korunmasý ve müze oluþturulmasý için "eski eser komisyonu" kurulmuþ; 1980 yýlýnda ise Kýrþehir Müze Müdürlüðü tesis edilmiþtir. Ýlk eser (sikke) envanter kaydý 1981 yýlýnda yapýlmýþtýr. Bu arada müzeye ait taþýnmaz eserlerin tespiti ve tescili amacýyla arazi çalýþmalarý da baþlatýlmýþtýr.
1985'te þehir merkezindeki Ýl Kültür ve Turizm Müdürlüðü binasýnda 100 m²lik bir mekânda o yýla dek toplanan eserler sergilenmeye baþlanmýþ ve 20 m²lik bir de depo oluþturulmuþtur.
1986 yýlýnda Kaman Kale Höyük arkeolojik kazýsýnýn baþlamasýyla müzenin geliþimi hýzlanmýþ ve ayný yýl ilk arkeolojik eser envanterine baþlanmýþtýr.
1993 yýlýnda müze koleksiyonundaki eserler Kýrþehir Kültür Merkezi'ndeki depolarýna konmuþtur.
Kýrþehir Müzesi'nin ziyarete açýlmasý çalýþmalarý 1996 yýlýnda hýz kazanmýþtýr. Ziyarete açýlan Kýrþehir Müzesi'nde sikke, etnografik ve arkeolojik eser olmak üzere 3300'ün üzerinde eser mevcuttur.
Kýrþehir Müze Müdürlüðü'nün arazi çalýþmalarýnýn sonucu 136 adet taþýnmaz kültür varlýðý tescil edilerek koruma altýna alýnmýþtýr.
Müze Teþhiri
Kültür Merkezi binasýnýn içerisinde bulunan ve önceleri Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanýlan bölümün alt katý Arkeoloji, üst katýn büyük bölümü Etnografya Müzesi olarak 1997 yýlýnda ziyarete açýlmýþtýr.
Arkeolojik eserlerin büyük bölümü, bölgede yapýlan kazý ve yüzey araþtýrmalarýndan özellikle Kaman-Kale Höyük ve Malkaya'dan getirilen eserlerden meydana gelmiþtir. Arkeoloji bölümünde; Asur Ticaret Kolonileri Döneminden Osmanlý Dönemine kadarki kazý buluntularý sergilenmektedir.
Salonun bir köþesinde Roma Dönemine ait mermer eser grubu bulunmaktadýr. Selçuklu Dönemi çocuk sandukalarý ve mezar taþlarý ile baþlayan Ýslâmi Dönem eserleri, sikke vitrinleri ile Osmanlý Dönemine kadar uzanmaktadýr.
Müzenin üst katýnýn büyük bölümü etnografya bölümü olarak düzenlenmiþtir. Burada Kýrþehir'de ortaya çýkan Ahilik ve Ahi Evran'ýn tanýtýmý ile ilgili çeþitli eserlerin sergilendiði, Ahi Evran'a atfedilen baþlýk, mütteka, ahilik sancaðý, ve Ahi fütüvvetnamesi ile þecerenamelerin yer aldýðý üç vitrin bulunmaktadýr.
Ayrýca Kýrþehir halýcýlýðýnýn temsil edildiði dokuma tezgâhý ve önünde halý dokuyan yöresel giysili kadýn mankenin bulunduðu bir köþe oluþturulmuþtur.
Bir diðer köþede ise, Kýrþehir evindeki günlük yaþamdan bir kesitin görüldüðü sergileme yer almaktadýr.
KIRKLARELÝ MÜZESÝ
20 Aralýk 1930 yýlýnda Büyük Önder Atatürk tarafýndan ziyaret edilen bina 1894 yýlýnda Mutasarrýf Neþet Paþa ve o dönem belediye baþkaný olan Hacý Mestan Efendi zamanýnda yaptýrýlmýþtýr. 1962 yýlýna kadar fiilen belediye binasý olarak kullanýlmýþ, 1970 yýllarýnda ise tamamen boþaltýlarak yýkýma terk edilmiþtir.
1983 yýlýndan itibaren baþlayan ve çeþitli aralýklarla devam eden restorasyon, teþhir-tanzim çalýþmalarý 1993 yýlýnda tamamlanmýþtýr.
Bodrum hariç iki katlý betonarme olan yapýnýn dörtcephesinde yayýlan kemerli pencereler yer almakta olup, giriþte dört sütuna oturan cumba vardýr. Arkeoloji ve etnografya seksiyonlarý üst katta yer almakta, ayrýca giriþ katýnda Kültür ve Tabiat sergi salonu bulunmaktadýr.
Esas amacý çevresinde geç kalmýþ olan tarihi araþtýrmalara merkez olmak, çeþitli bilimsel kuruluþlara yardým ve öncülük etmek olan Kýrklareli Müzesi'nde halen 515 etnografik, 1110 arkeolojik ve 1882 adet de sikke olmak üzere toplam 3507 adet kayýtlý eser mevcuttur. Müzeye eser akýþý ayrýca devam etmektedir. Bu eserler tarihi seyir itibariyle Prehistorik Dönemden Cumhuriyet Dönemine kadar oluþan bir zaman dilimini içermektedir.
Yine müze müdürlüðünün asli görevi olarak yerine getirilen doðal ve kültürel gayrimenkul tescilleri de dikkat çekici çokluktadýr. Bu amaçla ilimizde 98 arkeolojik, 3 kentsel, 13 doðal sit ve 155 adet de tek yapý olmak üzere toplam 269 adet tescilli gayrimenkul yapý ve sit alaný bulunmaktadýr.
Müze müdürlüðünce ilmi kazý çalýþmalarý yapýlmakta, Ýstanbul Üniversitesi ve Trakya Üniversitesi ile de müþterek çalýþmalar yürütülmektedir.
Müze Seksiyonlarýný Tanýtýcý ve Ýstatistiki Bilgiler
Müze seksiyonlarý okullara yönelik eðitim amaçlý planlanmýþtýr.
1- Kültür ve Tabiat Salonu: Müze giriþinde zemin katta yer almaktadýr. Bu bölümde 76 türden 102 adet çeþitli canlý örneði tahnit edilmiþ olarak sergilenmektedir. Bu hayvan türlerinden bir kýsmýnýn nesli tükenmiþ ya da tükenme tehdidi altýndadýr. Müzenin en yoðun ilgi gören bu bölümünün ziyaretçileri, çoðunlukla orta öðretim öðrencileri, üniversitelerin biyoloji bölümü öðrenci ve öðretim elemanlarý ile çeþitli araþtýrmacýlardýr.
Müze binasýnýn son derece yetersiz olmasý nedeniyle 1996 kazý sezonunda ele geçirilen antik tiyatro rölyefleri de bu bölümde sergiye konulmuþtur.
2- Etnografya Seksiyonu: Üst katta, iki bölümden oluþmaktadýr. Birinci bölümde 19.yüzyýl-20.yüzyýl baþlarý köy yaþantýsý tasvir edilmiþtir. Ýkinci bölümde ise yine ayný dönemleri yansýtan "Kýrklareli Þehir Odasý" ünitesi yanýnda, çeþitli dönemlere ait giysi, taký ve çeþitli günlük malzemenin yer aldýðý vitrinler bulunmaktadýr.
3- Arkeoloji Seksiyonu: Tamamen Kýrklareli ve yakýn çevresinde, çeþitli þekillerde elde edilen eserlerden oluþmaktadýr. Sergi Buzul Çaðý sonrasý döneme ait çeþitli deniz, kara canlý türleri ve aðaç fosilleri ile baþlamakta, daha sonra kronolojik sýra itibari ile Roma Dönemi sonlarýna kadar bir seyir takip etmektedir. Vitrinlerde aðýrlýklý olarak Kýrklareli Aþaðýpýnar, Kanlýgeçit ve Tilkiburnu yerleþim birimleri ile Pýnarhisar Ýslâmbey A, Alpullu Höyüktepe ve Dolhan tümülüslerinde yapýlan kazýlar sonucu elde edilen eserler yer almaktadýr. Bu bölümde ayrýca klasik Dönemlerden, Osmanlý dönemine kadar süregelen ve kronolojik seyir takip eden bir sikke vitrini bulunmaktadýr. Eser sayýsýnýn günden güne artmasý ve müze binasýnýn yetersizliði nedeniyle özellikle her Müzeler Haftasý öncesinde arkeoloji vitrinlerinde eser deðiþimi yapýlmakta, ancak arzu edilen seviyede geniþ kapsamlý bir teþhir yapýlamamaktadýr.
Müze Seksiyonlarýnda;
1- Kültür ve Tabiat Salonunda; 76 türden 102 adet tahnit canlý örneði, Vize antik tiyatro kazýlarýndan 4 adet alçak kabartma rölyef, 1 adet sütun kaidesi ve 1 adet heykel (yunus balýðý) parçasý ile salon giriþinde büyük boy bir kadýn heykeli bulunmaktadýr.
2- Etnografya seksiyonunda toplam 188 adet giysi, taký ve çeþitli ev eþyasý;
3- Arkeoloji seksiyonunda ise 72 adet sikke, 236 adet de çeþitli arkeolojik buluntu yer almaktadýr.
KOCAELÝ MÜZELERÝ
Osman Hamdi Bey Müzesi
Ýzmit, Gebze, Eskihisar Köyü istasyona 2200 m. Gebze'ye 5 km. mesafededir.
Osman Hamdi Bey Eskihisar'ý, babasýnýn Gebze' deki konaðýndan tanýmýþtýr. 1884 yýlýnda köyün batý sahiline köþkünü, resimhanesini, kayýkhane ve müþtemilatýný inþa ederek 26 yýl yazlarýný burada geçirmiþtir.
Giriþ katýnýn ahþap kapýlarýnýn tablalarýna 1901-1903 yýllarýnda yaptýðý çok güzel çiçek resimlerinin her biri bugünkü tablolarýnýn deðeri düzeyindedir.
Köþk 1. Cihan Harbinde karargâh komutanýna tahsis edilmiþ, Ýsmet Paþa (Ýnönü) Ýstiklal Harbi'ne giderken birkaç gün burada kalmýþ, 1933 yýlýnda Atatürk, köþkü ve bahçeyi ziyaret etmiþtir.
1945 yýlýnda resimhanede yangýn çýkmýþ, ahþap üst kat yanmýþtýr.
Koru ve binalar 1966 yýlýnda tescil edilmiþ, 1982 yýlýnda müze binasý, müþtemilatý ve arsasý Kültür ve Turizm Bakanlýðý Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüðü'nce kamulaþtýrýlmýþtýr.
Müzelerimizin kurucusuna layýk bir müze yapýlabilmesi için rölöve ve uygulama projeleri Kültür ve Turizm Bakanlýðý Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüðü, Ýstanbul Rölöve ve Anýtlar Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmýþ, esas bina ve resimhane ile diðer binalarýn aslýna uygun olarak restore edilmesi ve bahçe düzenlemesinin yapýlmasý çalýþmalarýna 1985 yýlýnda baþlanmýþtýr.
Ýki yýl süren onarým çalýþmalarýndan sonra binada, büyük müzeci ve ressam olan Osman Hamdi Bey'e ait bize intikal edebilen kullandýðý eþyalar, kendisine ve ailesine ait fotoðraflarý ile yaptýðý çeþitli tablolar sergilenerek Osman Hamdi Bey Evi ve Müzesi olarak düzenlenmiþtir.
Saatçi Ali Efendi Konaðý - Etnografya Müzesi
1774 yýlýnda Ýzmit'in denize hakim eðimli bir yamacý üzerine inþa edilmiþ olan konak; planý ahþap kepenkli ve lokmalý, parmaklýklý pencereleri, dýþ ve iç duvarlarýndaki kalem iþi süslemeleriyle dönemini en iyi yansýtan sivil mimarlýk örneklerimizden biri olarak g