
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Uzay Teknolojileri ve Konumsal Analiz Laboratuvarı üyeleri, geçen 23 Kasım günü Düzce'de meydana gelen 6 büyüklüğündeki deprem sonrası SAR uydu görüntüleri aracılığıyla yüzeydeki hareketlenmeleri inceledi. Yapılan değerlendirmeler sonucu Düzce merkezi ile Gölyaka'nın kuzey ve güney yönlü 10 santimetre kadar birbirinden uzaklaştığı tespit edildi.
Uzaktan algılama tekniğiyle yapılan çalışmada yatay ve düşey hareketlerin net bir şekilde ortaya çıkartıldığını anlatan ZBEÜ Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağlar Bayık, depremi meydana getiren fayın Kuzey Anadolu Fay Hattı'ndan bağımsız bir fay olduğunu tespit etti. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın sağ yanal atımlı bir fay olmasına karşılık Düzce'deki depremi meydana getiren fayın ise sola yanal atımlı bir fay olarak etkisini gösterdiğinin altını çizen Bayık, Düzce merkez ile Gölyaka arasındaki bölümlerde de 4-6 santimetreye kadar yükselme olduğuna dikkat çekti.
Bayık, şöyle devam etti:
Alıntı Metni
"BU FAY KUZEY ANADOLU FAYI'NDAN BAĞIMSIZ"
ZBEÜ Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kutoğlu ise yapılan analizlerde fayın hem düşey hem de yatay hareket yapan oblik bir fay olduğuna dikkat çekti. Düzce'nin doğusuyla batısının 20 santimetre kadar birbirine göre kuzeye ve güneye doğru hareket ettiğine vurgu yapan Kutoğlu, "Bu bize şunu gösteriyor. Bu fay Kuzey Anadolu Fayı'ndan bağımsız bir fay. Çünkü Kuzey Anadolu Fay'nın karakteristiği sağa yatay hareket yapar. Bu yapılan değerlendirmeler bu fayın yaklaşık 10 kilometre boyunda sol yatay hareketli yaptığını gösteriyor. Yer bilimlerindeki tabirle sol doğrultu atımlı bir fay olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla Kuzey Anadolu Fayı'ndan bağımsız bir fay" diye konuştu.
"BİR TARAFI KUZEYE DİĞER TARAFI GÜNEYE DOĞRU 20 SANTİMETRE HAREKET ETMİŞ"
Kutoğlu, yeryüzünde meydana gelen hareketlerin yatayda 19 ila 20 santimetre büyüklüğünde olduğunu hatırlatarak bir miktar da düşey hareketlenme olduğunun altını çizdi. Düzce merkezin 3 santimetre, Gölyaka bölgesinin 6 santimetre yükseldiğini belirten Kutoğlu, şöyle devam etti:
Alıntı Metni
"MARMARA'DA 2100 YILINA KADAR YÜZDE 80 SEVİYELERİNDE DEPREMİN MEYDANA GELMESİ BEKLENİYOR"
Kamuoyunda Kuzey Anadolu Fay Hattı gündeme gelirken başka bir fayın deprem meydana getirdiğinin altını çizen Kutoğlu, "Tabi bu fayın etrafında bölgede başka irili ufaklı faylar var. Dolayısıyla bu faylara bu depremin mutlaka bir tetiklemesi, etkilemesi olabilir. Dolayısıyla bu kolda değil ama başka kollarda orta boyutta depremler ileriki dönemlerde enerjisini diğer faylara aktarmış durumda. Beklenen Marmara Depremi'ne etkisi Kuzey Anadolu Fayı'ndan ayrı bir mekanizmada meydana geldiğinde oraya doğrudan bir etkisi olmayacaktır. Ama bu şu anlama gelmiyor. Orada zaten birikmiş bir stres var. Sadece kuzeydeki kollarda değil güneydeki kollarda da ileriki vadede buralarda deprem olmayacağı anlamına gelmiyor. Bunun için tarih vermemiz mümkün değil. Ama ihtimaller konuşulabiliyor. 2100 yılına kadar yüzde 80-90 seviyelerinde depremin meydana gelmesi bekleniyor. Bunu ihtimal olarak bahsediyoruz. Teknolojinin bizi getirdiği yer burası. Bu yarın da olabilir 5 sene sonra da olabilir. Ama 2100 yılına kadar yüzde 80-90 ihtimalle olması bekleniyor. Bu depremlerden sonra hep Marmara Depremi konuşuluyor. Diğer yerlerde meydana gelen depremlerde hayatını kaybeden insanlara haksızlık gibi geliyor. Çünkü biz hep meydana gelen depremden sonra büyük Marmara Depremi'ni konuşuyoruz. Ama Van, İzmir ve başka depremlerde canlarımızı kaybettik. Sadece Marmara'ya odaklanmak doğru değil. Türkiye faylar cenneti. Dolayısıyla Marmara'yı beklerken önümüzdeki günlerde yıllarda başka bir bölgemizde 6 ila 7 büyüklüğünde depremlerle karşılaşabiliriz. Herkesin farkında olması gerekir. Bazen de çok korkutucu açıklamalar oluyor. 'Terk edin, gidin' gibi. Esasında baktığınız zaman üzerinde yaşadığınız zemini bildiğiniz ve ona uygun büyüklükte bir tasarlanmış binada yaşadığınız takdirde 7 büyüklüğündeki deprem size zarar vermeyecektir. Önemli olan yapı ve zemin ilişkisinin kurulmuş ve mühendislik hizmeti almış binalarda yaşayabilmek. Her gün bu korkuyla yaşanmaz. Dolayısıyla yaşadığımız zemin ve binayı bilmeliyiz" ifadelerine yer verdi.