Okuyacağınız yazı, 2005 yılının Turkiyesi'nde sıradan bir Turk insanının yaşadığı bir gunun hikÂyesidir. Kişinin adına Mehmet diyelim.

Bir kamu kuruşunda calışan Mehmet sabah 07.00 sularında yatağından kalktı. Elini yuzunu yıkadı, ustunu giyindi, kahvaltısını etmek uzere salona gecti. Eşi televizyonu acmıştı, gozu ister istemez sabah haberlerine takıldı. Gune yeni başlayan Mehmet'in duyduğu ilk haberler sırasıyla şoyleydi:

- “Hakkari'nin Şemdinli İlcesi'nde teror orgutu PKK militanlarının bombalı saldırısı sonucu şehit olan Uzman Jandarma Cavuş Evren Ayyarkın'ın Ankara'daki cenazesinde ofke vardı.”

-"Organize sanayi bolgesinin temel atma torenine katılan Diyarbakır Buyukşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, konuşmasının bir bolumunu kurtce yaptı. Kurt halkı icin daha fazla demokratik hak ve ozgurluk talebinde bulunan Baydemir, devleti bu konuda hassas olmaya davet etti."

- "Guneydoğu bolgesinde inceleme gezilerini surduren Avrupa Birliği Parlamenterler Komisyonu uyesi Hans, yaptığı konuşma sırasında bolgeden 'kurdistan' diye bahsetti. Danışmanları Hans'ın yanlışlıkla dilinin surctuğunu, herhangi bir kastı olmadığını soylediler."

- "Dun Suleymaniye kentinde CNN muhabirine konuşan Irak Kurdistan Demokratik Partisi Lideri Mesut Barzani, 'Kerkuk bir kurt şehridir. Turkiye buraya karışamaz.' dedi. Bağımsız kurt devletinin kurulacağını da ifade eden Barzani'nin konuşması sonrasında Van il merkezinde 'biji kurdistan' sloganları atarak gosteri yuruyuşu yapan bir grup vatandaş, guvenlik guclerinin mudahalesi sonucu dağıldı."

- "Uyuşturucu cetesine operasyon!... Bir ihbarı değerlendiren polis, İstanbul'un Dolapdere semtindeki bir eve duzenlediği operasyon sunucu dort kilogram eroin ele gecirdi. Eroinin uluslararası uyuşturucu kacakcısı Mardinli Bekir'e ait olduğu anlaşıldı."

- "İstanbul'un Nişantaşı semtinde alışveriş yapan 23 yaşındaki universite oğrencisi Zeynep kapkaccıların saldırısına uğradı. Cantasını vermemek icin direnen Zeynep ceşitli yerlerinden yaralandı. Olaydan sonra geniş caplı bir soruşturma başlatan Emniyet birimleri, olayın failini tespit etti. Failin verdiği ifadeden yola cıkan polis, Diyarbakır'dan gelmiş cocuk yaştaki kişilerden oluşan kapkac cetesini yakaladı. Cete lideri Suslu Rıfat'ın evinde yapılan aramada cok sayıda silah, delici-kesici alet ve bol miktarda para bulundu. Suslu Rıfat'ın luks icinde yaşadığı kaydedildi."

- "Tinerci dehşeti!... Gece gec saatlerde Taksim'de yuruyen Mustafa adlı vatandaş, kendisinden para isteyen tinerciler tarafından bıcaklanarak olduruldu. Konuyla ilgili yorum yapan Psikolog Şaziye, coğu evinden kacarak İstanbul'a gelen guneydoğu kokenli cocuklardan oluşan tinercileri topluma kazandırmak icin uğraşılması gerektiğini soyledi."

- "17 yaşındaki lise oğrencisi Ayşe, kendisini uzun suredir rahatsız eden unlu bir kurt aşireti mensubu Haydar tarafından kacırıldı. Genc kızdan uc gundur haber alınamıyor. Ailesi perişan durumda."

- "Hulya Avşar Şov'un bu haftaki konuğu Keko Kırooğlu, cektiği kurtce klibin reyting rekorlarını altust edeceğini soyledi. Konuğuyla sıcak bir sohbete giren Hulya, "Benim babam da kurttur. Avşar aşiretindeniz' dedi.

(Bir yandan kahvaltısını ederken, diğer yandan dalgın gozlerle televizyona bakan Mehmet, bu sozleri duyunca birden şaşırdı. Vakti zamanında bir sohbet sırasında arkadaşı Hakan, Avşarların Oğuz'un 24 boyundan biri olduğunu soylemişti. Vay namussuz Hakan vay. Kafasından uydurmuş demek ki. Koskoca Hulya Avşar'dan daha iyi bilecek değil ya.)

- "Sahne calışmalarına ara veren sanatcı Gulben Ergen, eşi Mustafa Erdoğan ile cıktıkları tatil donuşu yaptığı acıklamada 'eşinin gercekleştireceği muzikal şovda kendisinin de rol almayı duşunduğunu, bu yuzden kurtce şarkı ezberlediğini' soyledi."

- "İstanbul gece hayatının genc playboylarından Baran, sevgilisi manken Arzu Şıngırdak'a doğumgununde 200.000 euro değerinde bir Porsche Cayenne cip hediye etti.

(Mehmet birden şaşırır. Baran'ın babası iki tane bankayı birden hortumlayan Liceli unlu işadamı Halis değil miydi? PKK finansorleri listesinde de adı geciyordu ama demek ki kimse kılına dokunamıyor.)

Kahvaltısını bitiren Mehmet evden cıkmak uzere hazırlanmaya başlar. Ayakkabılarını, paltosunu giyer ve İbrahim Tatlıses'in bir duğunde kurtce şarkı soylemesiyle ilgili haberi buyuk bir huşû icerisinde seyretmekte olan eşine hoşcakal dedikten sonra cıkar.

Yazarın Notu: Şoyle bir duşunun. Hepimiz hergun bu tur haberlerle yatıp kalkıyoruz, oyle değil mi? Peki bu haberlerdeki ortak nokta dikkatinizi cekiyor mu? Turkiye'de yaşanan tum sorunların ana kaynağı işte bu ortak noktadır, yani "Kurtler".

36 ay vadeli banka kredisiyle aldığı yerli bir arabası vardır Mehmet'in. Akşam evin onunde park edecek yer bulamadığı icin mecburen ust sokağa bırakmak zorunda kalmıştır. Arabanın yanına geldiğinde bir de ne gorsun? Kaputun uzerinde kocaman bir cizik. Belli ki tornavidayla kazınmış. "Ulan keşke dun akşam bana 'vara vara' yapan değnekci velede uc-beş kuruş verseydim. Gıcıklık olsun diye arabayı cizmiş itoğlu" diye soylenerek yola koyulur.

Mehmet trafik canavarı değildir, kurallara saygılı bir vatandaş olduğu icin ana caddedeki kırmızı ışıkta durur. Keşke durmaz olsaydı. Nerden cıktığını anlamadığı 8-10 yaşlarında kara-kuru pis bir kız cocuğu "abeeey nooolur bi harclıhh vir" diye cama birden yapışıverir. "Yahu eskiden boyle cocuk dilenciler yoktu, son yıllarda turediler" diye duşunen Mehmet, arabası kaşla goz arasında bir kere daha cizilmesin diye mecburen camı acıp cocuğa bozuk para verir.

Yazarın Notu: Hepimiz hergun boyle değnekcilerle, dilencilerle karşılaşıyoruz. Bunlar şehirlerimizi kirletiyor, sinirimizi bozuyor. Tumu kurttur.

Saat tam 8.30'da işyerine vardı Memur Mehmet. Masasının başına gecip oturdu. Eskiden olsaydı en az yarım saat arkadaşlarıyla muhabbet etmeden masaya oturmazdı ama o gunler artık gecmiş; dairedeki personel kadrosu buyuk bir oranda değişmiş, eski arkadaşları işten cıkarılmış, yeni birtakım elemanlar gelmiştir. Hicbiriyle samimiyeti yoktu Mehmet'in; aralarında "hemşericilik" adı altında bir etnik dayanışma olduğunu farkettiği bu kişiler, eski memurlarla pek fazla diyalog kurmuyorlardı. Gecen hafta duzenledikleri ciğkofte partisine bile cağırmamışlardı ya...

Yeni amirine de bir turlu ısınamamıştı ama sesini cıkarmaya cesaret edemiyordu. Rivayete gore, amirin torpili buyuk yerdendi. Şeyh Said'in torunu olduğu soylenen AKP genel başkan yardımcısı ile samimi olduğu ve bir duğunde beraber halay cekip zılgıt bile attıkları dedikodusu ortalıkta dolaşıyordu. Boyle bir adama bulaşmaya gelmezdi, nemelazım. Fakat yeni gelen personel butun gun bomboş otururken, kendisine uc kişinin anca altından kalkabileceği işlerin yuklenmesine de icerlemiyor değildi Mehmet. Birden gozu kapının sağ tarafındaki duvara takıldı. "Eskiden orada bir Ataturk tablosu yok muydu, nereye gitti acaba?" diye duşunerek onundeki dosyaları tasnif etmeye koyuldu.

Yazarın Notu: Kadrolaşma doğrultusunda kamu kurumlarındaki Turklerin buyuk bir kısmı işten cıkartılarak yerlerine kurtler doldurulmuştur.

Oğlen paydosu vakti gelince, Mehmet yemek icin dışarı cıktı. Aslında oğlen yemeğini genellikle evden getirirdi ama dun akşam "Gurbet Kadını" dizisini seyretmeye dalan eşi yemeğini hazırlamayı ihmal etmişti. Anlayamıyordu bir turlu Mehmet, bu kadının eskiden boyle huyları yoktu. Televizyonla pek ilgilenmez, ev işlerini muntazaman yapardı. Ama son birkac yıldır Berivan, Keje falan derken tam bir televizyonkolik olmuştu. Duşunceleri de hayli değişmişti; oyle ki, arada sırada amirinden ve yeni personelden yakındığında "Yok canım, kurtler iyi insanlardır, bence sen abartıyorsun" diye karşılık veriyordu.

"Hey gidi gunler hey, eskiden şurada Yoruk Sofrası lokantası vardı, ne guzel yemekler yapardı; yerine acılan Urfa kebapcısı ulserimi iyice azdırdı" diye duşundu Mehmet. Caddede ne kadar lokanta varsa el değiştirmiş, yerine lahmacun-kebap salonları acılmış, dukkanlardan taşan kurtce muzikler sokağı sarmış, insan manzaraları da farklılaşmıştı.

Ama gene de aklına takılmıştı. Birşeyler oluyordu bu ulkede. Genclik yıllarının Turkiyesi ile 2000'li yılların Turkiyesi arasında sanki bir fark vardı. Sanki birşeyler değişmişti. Lisede okuduğu gunler aklına geliverdi birden. Akşamustleri evinin yukarısındaki caddede tertemiz yuzlu hanımlar ile beğler yuruyuş yaparlardı. Hani mahallede yaşca kendisinden biraz daha buyuk bir genc vardı. Cocuklar onu pek severlerdi. Neydi adı? Ha tamam, Gokturk ağabey... Gazoz kapağı celik jantları, 205'lik ince yanak yokohoma lastikleri olan pek havalı bir Doğan'ı vardı hani... Barış Manco'nun kasetini sonunda kadar acıp nasıl da tur atardı caddede; bir aşağı, bir yukarı.... Bugun ise o caddede suratından melÂnet akan kara-kuru bir kalabalık dolaşıyor. Barış Manco susmuş, arabaların icinden Keko Kırooğlu'nun sesi geliyor. Eskiden o caddede gece gec saatlerde rahatlıkla yurunebilirdi. Sıkıysa şimdi hava karadıktan sonra gez bakalım. Tinercisi, kapkaccısı insanın boğazına coker.

Yoksa, "Dağdan gelen ilkel yaratıklar şehirlerimizi istila ettiler" diyenler doğru mu soyluyordu?...

Memur Mehmet bu duşunceler icerisinde kebabını yedi, işyerine dondu, mesai bitimine kadar calıştı; sonra da işten cıkıp evine geldi. Herkes gibi o da akşamlarını televizyon seyrederek geciriyordu. Actı televizyonu, son yılların moda deyimiyle zapping yapmaya başladı. Hangi kanalı acsa, kurtce isimli karakterlerin başrolde olduğu bir dizi cıkıyordu karşısına. "Hey gidi gunler hey" diye duşundu Mehmet, "eskiden ne guzel diziler cekerlerdi; şunların hepsini toplasan bir Calıkuşu'nun yerini tutabilir mi?"

Ve biraz daha ekrana baktıktan sonra yatıp uyudu Mehmet.
***

Turkiye'de milyonlarca Mehmet var... Ve Turk Milleti, tarih boyunca gormediği buyuklukte bir tehlike ile karşı karşıya kalmış durumdadır...

Bu tehlikeyi yaratanlar uzerimize once topla-tufekle gelmeye kalkıştılar. Yirmi yıl boyunca mucadele ettik. Altı bin şehit verdik, toplam olu sayısı otuz bine ulaştı. Tamamen yok edemediysek de, buyuk olcude zayıflattık.

Baktılar ki olmuyor, taktik değiştirdiler. Sıcak catışma yoluyla asla ulaşamayacakları hedeflerine, toplum uzerinde psikolojik yonlendirme yaparak erişmenin daha kolay olduğunu bildikleri icin beyaz, gri ve kara propaganda unsurlarını sonuna kadar kullanmaya başladılar.

Bazı kesimler onların "bolucu" olduklarını zannetse de; hayır, onlar bolunmeyi asla istemiyorlar. Gercek amaclarını, birkac yıl once Diyarbakır'da infaz edilen Musa Anter adlı ideologları şu sozleriyle acıkca ifade etmişti:

"Kurt salak mı ki bolunmek istesin? Turk batıdaki en iyi yerleri alacak, kurde ise guneydoğudaki bereketsiz topraklar kalacak. Yok oyle yağma. İstanbul da bizim, Ankara da, İzmir de. Gunu geldiğinde hepsini alacağız."

İşte bu amac doğrultusunda kaleyi icten fethetme uğraşına giriştiler. Bir ahtapot misali Turk toplumunu sekiz koldan sardılar; bir yandan kendi ilkel kulturlerini televizyon dizileri ve unlu şarkıcılar-oyuncular aracılığıyla Turklere şırıngalayıp kurt hayranı Turk nesilleri yaratırken, diğer yandan da satılmış yazar-cizer-siyasetci takımına propaganda yaptırarak kendilerini Turklere masum, zararsız, sempatik ve kardeş olarak gosterdiler ki, Turkler uyanmasın, amaclarını farketmesin, savunmaya gecmesin, Turkiye'yi fiilen ele gecirecekleri gune kadar olu gibi uyusun.

Kurt hayranı Turk nesilleri yetişecek olursa, kurtler gunun birinde Turkiye'yi fiilen kurdistan'a donuşturmek icin duğmeye bastıklarında bu Turk nesilleri en ufak bir tepki bile vermez. Kurtler işte bunu amaclıyor.

Madalyonun bir diğer yuzu de var. Kurtler sadece dağda değil, şehirlerimizde de bir tur teror yaratıyorlar. Her ceşit sucu bunlar işliyor. Mafyavari oluşumlar, organize suc ceteleri, tinerciler, kapkaccılık, uyuşturucu ticareti, vs. hepsi bunların marifeti. Guzelim şehirlerimizi yaşanmaz hÂle getiriyorlar ve bize zarar veriyorlar.

Cok hızlı urediklerini ve bilincli bir şekilde yurt geneline yayıldıklarını da duşunecek olursak, 20 yıl sonra durum ne olur acaba?

Ey Turk evladı uyan! 30 kupona alınmadı bu vatan!



Eğer sizde,ben ulkemi seviyorum ve ulkem icin bende bir şey yapmak istiyorum diyorsanız ;yorum,oneri ve şikayetlerinizi bize yazın..


TGT BAŞKANI
Sn.EMRE ACAR

İletişim:[email protected]
__________________