Z
ZAR: Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da cok farklılaşmış ya da karmaşık yapıda, geniş ve yassı katman bicimli oluşumların genel adıdır.
ZATURREE (PNOMONİ): Akciğer dokusunun iltihabı. Ceşitli etkenlere bağlı olarak gelişmekle birlikte, genellikle birincil ya da ikincil mikrobik etkenlerin yol actığı akut ya da subakut hastalık tablolarını belirten bir terimdir.
ZAYIFLIK: Kişinin vucut ağırlığının yaşına, cinsiyetine ve boyuna gore hesaplanmış normal değerlerden daha duşuk olması.
ZEHİR: Hucrelere ve yaşayan dokulara kimyasal ya da biyokimyasal nitelikte zararlar veren her turlu madde. Zehrin en tipik ozelliği bu zararlı etkisini en kucukdozlarda bile gostermesidir.
ZEHİRLENME: Bir zehrin vucutta emilmesiyle ortaya cıkan belirtileri anlatan genel terim. Gorece kucuk miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gosteren zehir, suresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalıkhaline ya da olume yol acar.
ZEKA: Yeni sorunları karşılayarak uygun cozumler bulmak amacıyla, zihnin tum ogelerini amaca uygun kullanabilme yeteneği ya da gucu.
ZEKA GERİLİĞİ: Zihinsel gelişmenin yavaşlığı. Doğuştan gelen ya da bebeklik cağında ortaya cıkan zihinsel yetersizliğe bağlı olarak ruhsal gelişimi duraklayan kişilerde gorulur.
ZEKA YAŞI: Psikolojide, zeka testleriyle saptanan ve takvim yaşından farklı olarak belirli bir yaş grubuna ozgu becerilerle zihinsel yetkinliği ifade eden olcu.
ZİGOMA: Gozlerin alt ve yan kısımlarında, elmacık kemiklerine karşılık duşen yuz bolgesi.
ZİGOT: Dollenme sırasında spermatozoitin yumurtayla birleşmesi sonucu oluşan hucre.
ZONA: Etkeni su ciceğine de yol acan virus hastalığı. Herpesvirus.
ZOOFİLİ: Hayvanlara karşı aşırı duşkunlukle belirlenen hafif bir duygulanım bozukluğu. Genellikle aşırı duygusal, destek konusunda saplantılı ve normal yoldan bu desteği sağlayamamış kişilerde (bekarlar, cocuksuz ciftler vb.) gorulur.