Yaşamımızın surebilmesi icin vucudumuzdaki her bir hucrenin oksijene ihtiyacı vardır. Hucrelerimize oksijeni kanımız taşır. Kanımız oksijeni havadan aldığımız nefesin sonucunda akciğerlerimizden alır ve vucudumuzun her bir noktasına ulaştırır. Bu noktalarda oksijeni hucrelere devreden kanımız, kalp tarafından emilerek tekrar oksijen depolayabilmesi icin akciğerlerimize pompalanır ve cevrim boyle devam eder.

Kanımızın icinde oksijen molekullerini tutup, damarlarda taşıyarak, hedefe ulaşıldığında bırakan ozel bir molekul vardır. Kırmızı kan hucrelerini, yani alyuvarları cevreleyen ve aslında demir iceren bir protein olan hemoglobin, oksijenle birleşerek bilinen parlak kan rengini oluşturur.

Kanımız hucrelerde oksijeni terk edip, karbondioksiti alıp geri donerken yani toplardamarlarımızda iken rengi koyu kırmızı hatta biraz mora yakındır. Damarlarımızın ceperleri ve kan hucreleri renksiz olduklarından, kanın rengini veya renginin tonunu icinde oksijen olup olmaması tayin eder.

Damarlarımızın mavi renkte gorunmesi, vucudumuza gelen ışığın bir kısmının derimizde emilmesi, bir kısmının da yansıtılması ile ilgilidir. Derimizde mavi renk gibi yuksek enerjiye sahip dalga boyundaki ışıklar daha cok yansıtılıp gozumuze geldiği icin damarlarımız mavi renkte gorulur.

Vucudumuzda gorduğumuz damarların hemen hemen tumune yakını daha koyu renkli kanı taşıyan toplardamarlardır. Atardamarlarda kalp tarafından pompalanan kanın vucudun her yerine suratle ulaşabilmesi icin basınc yuksektir. Toplardamarlarda ise kanın basıncı duşuk, hızı da daha yavaştır.

Herhangi bir atardamar kesildiğinde kan daha hızlı dışarı cıkar, kan kaybı suratli ve cok olur. Hayati tehlike yaratır. Bu tehlikeye karşı atardamarlarımız daha kalın ceperli yapılmış ve derimizin altında daha derinlere yerleştirilmişlerdir. Bir kaza veya ameliyat olmadıkca atardamarlarımızı pek goremezsiniz.

Bu nedenle derimizde gorduğumuz damarların coğu, et kalınlığı az olduğu icin icindeki kanın rengini daha cok yansıtan ve deriye daha yakın olan toplardamarlardır. Tabii ki bu durum toplardamarlar kesildiğinde kanın koyu kırmızı veya mor renkte akacağı anlamına gelmez. Kesilme yerinden akan kan derhal hava ile temas edip, ondaki zengin oksijeni alır ve rengi yine bilinen kan rengine donuşur.