Belde kireclenmenin hareketsizlik, ağır iş yapma, cok kilo alma veya verme, kemik erimesi, yetersiz beslenme gibi nedenlerden oluşuyor.
Butun vucudun yukunu ceken omurgamızda, farklı nedenlerle sorunlar oluşabiliyor. Bunların başında gelen yaşlanma, bedeni iyi kullanamama, ağır işlerde calışma, gun icinde cok fazla oturma, aşırı kilo alma ya da cok kilo verme, kemik erimesi, yetersiz beslenme gibi nedenler omurga şekil bozuklukları ve omurilik siniri uzerine baskı yapan darlıklara yol acabiliyor. Bu nedenlerin omurgada oluşturduğu 'kireclenme', halk arasında yaygın bir deyişle 'Vitrin Hastalığı' olarak biliniyor.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doc. Dr. Bulent Onal, vitrin hastalığı isminin hastaların kendi hareketlerini gozlemlemesi sonucunda ortaya cıkan bir isim olduğunu belirterek, "Vitrin hastalığı, tıbbi bir tanımlama değil. Bu hastalığın en onemli belirtisi, yuruyuş sonrasında hissedilen bel ağrıları ve her iki bacakta uyuşmadır. Omurgasında kireclenme olan kişiler yuruyuşe ara verip dinlenme ihtiyacı duyarlar. İşte bu durum, alışveriş merkezinde dinlenmek icin vitrinlere bakma ihtiyacı duymaya benzetilmiş ve 'vitrin' hastalığı olarak isim verilmiş" dedi.
Bel ve boynu vuruyor
Spinalstenoz en sık boyun ve bel bolgesinde goruluyor. Doc. Dr. Onal, omurgada kireclenme; yani spinalstenozun omurgadaki sinirlerin gectiği boşluklarda daralma anlamına geldiğini, bunun sonucunda da omurilik (spinalkord) uzerinde ve omurilik kanalında bulunan spinal sinirler uzerinde bir baskının ortaya cıktığını soyleyerek, hastaların yaşadığı durumu şoyle acıklıyor:
"Bir odaya girdiğinizde, lambanın duğmesine basarsınız, duvardan tavana ilerleyen bir elektrik kablosu tavandaki ampulun yanması icin gerekli olan elektriği ulaştırır. Omurilik siniri de beyinden aldığı emirler doğrultusunda gelen aktiviteyi doğruca ilgili kas gruplarına iletiyor. Elinizi sıkmanız gerekiyorsa doğruca el sıkma kaslarına giden sinir koku buraya elektrik taşıyor ve boylece elimizi sıkıyoruz. Ama kireclenme, bu iletinin aksamasına oluyor"
"Bir odaya girdiğinizde, lambanın duğmesine basarsınız, duvardan tavana ilerleyen bir elektrik kablosu tavandaki ampulun yanması icin gerekli olan elektriği ulaştırır. Omurilik siniri de beyinden aldığı emirler doğrultusunda gelen aktiviteyi doğruca ilgili kas gruplarına iletiyor. Elinizi sıkmanız gerekiyorsa doğruca el sıkma kaslarına giden sinir koku buraya elektrik taşıyor ve boylece elimizi sıkıyoruz. Ama kireclenme, bu iletinin aksamasına oluyor"
Hastalığınızın derecesi tedaviyi belirler
Tedavide hastalığın derecesinin cok onemli olduğunu soyleyen Doc. Dr. Bulent Onal, hastanın oncelikle bir beyin ve sinir cerrahisi uzmanına başvurması gerektiğini belirtiyor. Eğer hastada dar kanal tanısı tespit edilirse, hastalığın ilerleme durumu goz onune alınarak fizik tedavi ve ilac tedavisi gibi konservatif yontemlerden cerrahi gibi invazif işlemlere kadar farklı tedavi secenekleri uygulanabiliyor.
Belde kireclenmenin belirtileri
Genellikle dar kanal hastalarının fizik muayeneleri normale yakın olduğunu belirten Doc. Dr. Onal, buna rağmen hastaların uzun mesafe yuruyememekten, yokuş cıkamamaktan, yolda surekli dinlenmekten, sabah yorgun ve bel ağrısı ile uyanmaktan ve uzun sure oturduktan sonra kalkmakta gucluk cekmekten yakındıklarını vurguluyor.
Bu şikayetleri olan hastaların şikayetlerinin değerlendirilmesi ve MR tetkiki sonuclarına gore ameliyat kararı verildiğini soyleyen Dr. Onal, "Orneğin, bir hastam 2 yıl once evinden camiye kadar rahatlıkla yuruduğunu ancak 1.5 yıl once yolda 2-3 kez dinlenmeye başladığını, 1 yıl once baston kullanmaya başladığını 6 aydır da camiye oğlunun arabası ile gittiğini, yuruyemediğini, artık son zamanlarda evinden pek dışarı cıkamadığını soylemişti. Lomberdar kanal ilerleyici bir hastalıktır. Ameliyat bu hızda ilerleyen bir hastalıkta hastanın yurume becerisinin devam etmesi amacı ile yapılmaktadır. Bu tip ameliyatlar sonrasında hastalar hem yurume mesafesinin uzadığını hem de radikuler ağrı dediğimiz bacak ağrılarının gectiğini gorurler" diyor.
'Yeniden kireclenme' korkusuna kapılmayın
Doc. Dr. Onal, bu ameliyatların, yapılacak ameliyat kapsamına gore değişmekle birlikte, genellikle ortalama 2 saat surduğunu belirtiyor. Genellikle ameliyatlarda omurga arkasında omuriliğe baskı yapan kemikler tamamen alındığını ve on tarafta kireclenmiş eklem ve fıtıklar mikroskop altında mikrocerrahi ile tamamen temizlenerek yerlerine protez konulduğunu belirten Doc. Dr. Onal "Daha sonra da omurgayı stabilize etmek amacıyla halk arasında platin denilen titanium alaşımlı sistemler bu bolgeye rontgen yardımı ile yerleştiriliyor. Platin ve protez takılan hastalarda ameliyat uygun şekilde yapılmış ve mesafeler mikroskop altında temizlenmiş, vidaların kaynaması icin gerekli cerrahi koşullar sağlandığında ameliyat bolgesinde tekrar kireclenme oluşmuyor" diyor.
Kısa zamanda normal hayata donun
Bu ameliyat sonrasında, iyileşme suresinin cok uzun olduğunu sanan bircok hasta korkuya kapılıp ameliyat olmaktan cekindiklerini vurgulayan Doc. Dr.Onal, ameliyat korkusu ile ilgili şunları soyluyor:
"Sanılanın aksine hastalar ameliyatın sonrasındaki sabah yurutulup ertesi gun taburcu ediliyor. Hastalar platin sozcuğunden cok korktuklarından yatalak, hatta sakat kalacaklarını duşunuyor. Fakat bu hastalıkta ameliyat duşunulenin aksine daha iyi olmak, daha uzun sure yuruyebilmek ve bunu idame ettirebilmek icin yapılıyor. Genellikle 10. gunde acık havada yuruyuşlere başlayan hastalar, 3 hafta icerisinde ameliyata bağlı ağrılarından kurtulabiliyor."
Kaynak:İHA