Bir cocuğun ilkokulu evi, ilk oğretmenleri anne ve babasıdır. Cocuk hayatı onlarla birlikte, onların gosterdiği şekilde tanır. Bilincli bir anne-babaya sahipse kişiliğindeki erdem tohumları onlarla hayat bulur, yeşerir. Eğer anne-babası cocuk eğitimi konusunda yetersizse bu sefer de yeterince inkişaf edemez ve anne-babasının yanlış tutumları sonucu hayatını etkileyebilecek bazı olumsuz ozellikler edinebilir.
Cocuk eğitimindeki en buyuk sorunlardan biri ebeveynlerin aynı dili konuşmuyor oluşudur. Cocuk ruh sağlığı kliniklerine davranış problemleri nedeniyle yapılan başvurularda oncelikle anne-baba tutumuna bakılır. Anne-babaların yanlış tutumları, bilincli ebeveyn olamamakla ilgili hataları duzeltilir. Bunlar duzeltildiğinde de cocuktaki problemler coğunlukla kendiliğinden duzelir.
Cocuğun nasıl eğitileceği hususunda anne-babanın oncelikle konuyu kendi aralarında konuşmaları gerekir. Bu konuşmada ortak bir dil, bir cozum yontemi belirlemeli; sonrasında bunu birlikte uygulamaya koymalıdırlar. Ebeveynler her konuda tam bir fikir birliğine yaramayabilirler; ama cocuğun hayat başarısını, ekonomik başarısını temin edebilmek icin yuzde 70-80 oranında anlaşmaları gerekir.
Cocuk eğitiminde anne-babanın ortak hareket edememesi cocuğun eğitimini hem akademik başarı, hem de sosyal başarı yonunden etkiler. Anne-baba cocuğa farklı mesajlar verirse, annenin evet dediğine baba hayır derse, veya anne bir gun evet dediği şeye ertesi gun hayır derse cocuk neyin iyi neyin kotu, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayamaz, kafasında sınırlar geliştiremez. Bencilce davranarak kendi hoşuna gideni, cıkarına en uygun olanı secip ona yonelir. Mesela anne cocuğa “Matematik calış” derken baba da “Boş ver, calışmana gerek yok” derse cocuk kolay olanı, babasının dediğini tercih eder. Annesine savunma olarak da babasının sozunu aktarır. Bu sefer anne-baba arasında tartışma cıkar. Cocukta sağlıklı kişilik gelişimi gercekleşmez, karakterli bir cocuk yetişmez. Yetişkinliğinde coğul kişilik belirtileri gosterme ihtimali artar; bir gun A kişilik gibi yaşarken bir başka gun B kişisinin kimliğine burunebilir,
Ebeveynlerin Birbirlerine Karşı Tutumları Cocuğu Etkiler
Birbirinin eksiğini tamamlama karı-koca ilişkisinde de onemlidir. Ancak bazı ciftler bu yonde gayret gostermezler,
ustelik birbirlerine karşı verdikleri mucadelede bazen cocuğu kendini kanıtlama alanı olarak gorme hatasına duşebilirler. Boyle bir durum cocuğun mutluluğunu golgeler.
Ebeveynlerinin surekli tartışıyor olmaları cocuğun okul başarısını da etkiler. Okula giden cocuğun aklında hep evdeki catışma, gerilim; gozunun onunde ise annesinin veya babasının gulmeyen yuzu vardır. Evdeki bu huzursuz ortam mutlu ve sıcak bir atmosfere kavuşursa cocuk kendisini okuluna, derslerine daha rahat verebilir; oyunlarını bile daha rahat oynamaya başlar.
Buyuk ya da kucuk bir sorundan dolayı tartışıp aynı ev icerisinde uzun sure kus yaşayan ciftler de vardır. Ama boyle bir ortamın bedelini de yine cocuk oder. Bu yuzden evlilikte anne-babanın oncelikle doğru insan, eskilerin deyimiyle insan-ı kÂmil olmaya gayret etmeleri gerekir.
Bu noktada Yuce Yaratıcının onerdiği yaşam stili insanı mutluluğa goturecek en doğru, en onemli bilgileri ihtiva eder. “Nasıl yaşarsam mutlu olurum,” “Nasıl iyi anne/baba olurum,” “Nasıl iyi bir insan olurum” sorularının cevabı hep bu yaşam stilinin icinde saklıdır. Bu cevaplar bulunduğu zaman ailede ortak bir kulturel zemin oluşur ve sorunlar daha kolay cozulur. Ama ailede maddiyat hakim değerse, anne-baba hep zengin, hep varlıklı, hep guzel olmak icin calışıyorsa buna ulaşamadıkları zaman mutsuzluk kapılarını calacaktır.
Ebeveynler Ortak Karara Varamazsa..
Evin her zaman sutliman olması, kimsenin sesinin yukselmemesi elbette hoş bir durumdur, ama bunu beklemek gercekci değildir. Evde eşler arasında ceşidi tartışmalar, problemler olacaktır. Cocuk bunlara bazen şahit olabilir, ama arkasından anne-babasının konuyu uzatmadan cozum uretebildiğini, barışa bildiğim de gormelidir.
Cocukla ilgili bir konuda anne-babanın ortak bir karar alamadıkları, birbirleriyle celiştikleri zaman mesela baba cocuğuna “Annenin soylediğini yapman gerekiyor. Aslında benim bu konuda endişelerim var. Bence bunu şu şekilde yapman gerekir ama şimdi acil bir durum soz konusu olduğu icin annenin dediğini yapmalısın” diyerek annenin otoritesini zayıflat mamalıdır. Bu duşuncenin değiştirilebileceği ile ilgili bir kapı acık bırakılmalıdır. Boyle bir durumda cocuk o an icin kurala uyar ama daha sonra bu durumun değiştirilebileceğini bilir. “Hayat boyu matematik calışmak zorundayım. Hic televizyon izleyemeyeceğim. Bilgisayarda oyun da oynayamayacağım” duygusuna kapılmaz. Eğer bu duyguya kapılmasına sebep olacak bir tutumla karşılaşırsa kuralları delmeye başlar, bu sefer de cocuğu eğitmek zorlaşır.
Eğitmek İsterken Soğut mamalı
Askerlikte “Uygulanamayacak emirler verilmez” şeklinde bir anlayış vardır. Ailede de bu anlayışa gore hareket edilmelidir. Uygulanamayacak bir şeyin cocuğa soylenmemesi gerekir. Mesela cocuk yemek yerken veya oyun oynarken annesinin ders calışması yonundeki ikazı o an ders calışmaya hazır olmayan cocuk icin ters tepki yapabilir; cocuk ders Calışmaktan soğuyabilir.
Din eğitiminde de aynı durum gecerlidir. Cocuğun ruh halini duşunmeden baskı ve tehditle verilmeye calışılan dinî eğitim ters tepebilir. Bazen ebeveynler cocuğa bir şey yaptıra madıklarında “Allah yakar” gibi tehditler savurur ve Allah ’ı sadece cezalandırıcı bir varlık, bir tehdit unsuru olarak sunarlar. Bu sefer cocuğun zihninde Allah şefkatli bir yaratıcı olarak değil, cezalandırıcı bir yaratıcı olarak yerleşir; cocuk sağlıklı bir dinî terbiye alamaz.
Cocuk icin soylenen her soz onun icin onemli bir bilgidir. Cocuk bir kamera gibi her soyleneni duygusal belleğine yazar. Bu yuzden ebeveynlerin sorumlu hareket etmeleri gerekir. Rastgele savurdukları tehditler veya yaptırımlar cocuğun kişiliğinin yanlış şekillenmesine neden olur.
Cocuğun eğitiminde zaman zaman hatalar yapılabilir. Bu hatalar fark edildiğinde cocuğa buyuk insanmış gibi hata yapıldığı anlatılmalı, doğrusunun ne olduğu, aslında ne yapılması gerektiği ifade edilmeli, ama ondan buyuk insan davranışı beklenmemelidir. Nihayetinde cocuktur, o da hatalar yapacaktır. Onemli olan anne-babanın duruşu, ortak tavrıdır.