Konu
:
Bağlamanın Tarihcesi...
16-09-2019, 18:51:11
#0
Cengiz
Açık Profil bilgileri
Özel Mesaj Gönder
Cengiz tarafından gönderilen tüm mesajları bul
Cengiz'ı arkadaş olarak ekle
BAĞLAMA'NIN ANADOLU KAYNAKLARI
Uluslararası calgı sınıflandırma sistemine (Sachs-Horbostel) gore bağlama, “uzun lutlar” (long-luthes) sınıfına girmektedir. Yapı olarak, sap boyuna gore daha kucuk bir govdeden oluşan bu tip calgıların, oldukca uzun bir gecmişi bulunmaktadır. Bu gecmiş icinde başlıca Anadolu, Orta doğu ve Asya kaynakları one cıkmaktadır.
İngilizce “luth” adı, Arapca "el-ud"dan gelmektedir. Endulus kulturu aracılığıyla bu isim Avrupa kulturune gecmiş ve luth, lauta, lauda gibi adlara donuşmuştur.
Uzun saplı lutların tarihsel olarak goruldukleri ilk kaynak, MO. 3. bine ait, Akad devri silindir muhurleridir.
Ozellikle MO. 2. binden başlayarak, daha kucuk yapıdaki uzun saplı lutlar, Doğu Akdeniz, Mezopotamya ve Doğu Asya'da bulunmuştur.
Bu turlerin bilinen en eski ornekleri, MO. 1730-1580 tarihlerinde Mısır' da gorulmektedir. Bunlar sapın uc kısmına doğru sivrilerek uzayan orneklerdir. Ayrıntılı resimler uzerinde acıkca gorulebilmektedir ki, calgı, uzerine bağlanmış bir mızrap veya calanın bileğine bağlanmış bir tel aracılığıyla calınmaktadır.
Bağlama benzeri calgıların Anadolu'da bulunan en eski ornekleri ise, MO. 1680-1375 tarihlerinde, Eski Hitit Donemi'ne aittir. Ayrıca, Zincirli ve Kargamış'ta (G. Antep) da, Gec Hitit Donemi'ne ait ceşitli kabartma taş levhalar uzerinde de bu tip calgılara rastlanmıştır.Bu tur calgıların Frigler, Lidyalılar ve Urartularda da kullanıldığı bilinmektedir.
Bizans doneminde, 5. yya ait mozaikler uzerinde, "pandura" adı verilen, uc telli ve perdesiz orneklere raslanmaktadır. Bu mozaik Selcukluların Anadolu'ya gelişinden once de, bu tur calgıların Anadolu'da kullanılmakta olduğunun bir gostergesidir. L. Picken'a gore, uzun saplı lutların asıl kaynak yeri, Suriye ve cevresidir. Bu tip calgılar, olasılıkla 2500 yıl once Asya'ya gecmişti. Cunku 2. ve 3. yylarda, benzer calgılara Cin'de de rastlanmaktaydı.
Bağlama benzeri calgıların batıya yeniden getirilişlerinde, Turkler’in aracılığı etkili olmuştur.Asya Turkleri arasında, bağlamaya benzeyen ilk ornekler, eski Kırgız Turklerinin yerleşim alanı olan Hakas bolgesinde bulunmuştur. İki telli olan bu orneklerin perdeleri yoktur. Bu calgının perdeli orneklerine gunumuzde "dutar (ikitelli)" denilmektedir. Genel olarak Asya Turkleri, bağlama tipli telli calgılara "kopuz" yada "komıs" adını vermektedir. Asya kopuzlarında, tel sayısı ikiden fazla olanlara da (tanbura anlamında) "dambra" yada "dombra" denilmektedir. Gurculer, bu tip calgılara "pandur" demektedirler. Bu ilişki ve benzerlikler, "pandura" ile "tanbura" arasındaki yakınlık ve yaygınlığa da dikkatimizi cekmektedir.
Gunumuzde ozellikle Balkanlardan başlayarak, Anadolu, Suriye Irak, Gurcistan, Ermenistan Azerbaycan ve Asya'ya uzanan bolgede karşımıza cıkan bu tur calgıların yayılmasında, Osmanlı Turkleri'nin de etkili olduğu anlaşılmaktadır. Gunumuzde Balkanlar’daki uzun saplı calgı kulturunun yaygınlaşmasında ve genel anlamda “batıya doğru olan yayılma”da, Osmanlıların iskan politikalarının etkili olduğu anlaşılıyor.
Anadolu'da, bağlama ailesi calgıların, olağanustu bir ceşitlilik sunması ve hemen her yorede kullanılması, calgının "yerli"liği adına onemlidir. Anadolu sazlarında, bu turden calgıların adlandırılmasında, farklı yontemler uygulanmıştır. Sozgelimi tel sayısına gore, boyuta gore, calındığı akorda ve hatta calındığı yere gore yapılan adlandırmalar yaygındır. Onceleri "ikitelli"den "onikitelli"ye kadar değişen ve tel sayılarına gore yapılan adlamanın yerini, giderek calgının boyuna, calındığı akorda yada calındığı yere gore yapılan adlamanın aldığı gorulur. Sozgelimi cura, ırızva, bağlama, bozuk, tanbura, coğur, divan sazı, meydan sazı gibi adlar, bu donuşumun tipik ornekleridir. Bağlama, bozuk gibi adlar, hem ozel bir tur, hem de bir akort bildirmektedir. Divan sazı, meydan sazı gibi ornekler, calgının, mekansal buyukluğune de cağrışım yapan adlamalara ornektir.
Anadolu sazlarındaki bu adlamaların tarihsel gelişimini incelerken, yararlanılan onemli kaynakların başında, halk ozanlarının şiirleri gelmektedir. Yunus Emre (XIII.yy)'den başlayarak, kopuz, ceşte (şeştar-altıtelli), tanbura, cura, saz, bağlama, cogur gibi adların, sıkca bu metinlerde gectiği gorulur. Kaygusuz Abdal (XIV.yy), Pir Sultan Abdal (XVI. yy), Kazak Abdal (XVI.yy), Koroğlu (XVI.yy), Karacaoğlan (XVII.yy), Dadaloğlu (XIX.yy), Dertli (XIX.yy), Aşık Veysel (XX.yy) gibi daha pekcok ozan, hayatlarını paylaşan bu sadık dost icin, şiirler soylemişlerdir.
Ali Ufki (XVII.yy), Kantemiroğlu (XVIII.yy) gibi Osmanlı Saray hizmetinde bulunmuş hristiyan kokenli Avrupalı tutsaklar, o donemin muzik ve calgılarıyla ilgili onemli bilgiler vermektedirler. Ozellikle tanbur, şeştar gibi isimlere onların eserlerinde de rastlanmaktadır.
Onemli bir başka kaynak olarak, yabancı gezgin ve resmi gorevlilere ait seyahatnamelerin kayda değer gozlem ve bilgiler icerdiği gorulmektedir. XV. yydan itibaren gelişmeye başlayan ancak ozellikle XVII. yydan sonra yoğunlaşan bu kaynaklarda da, saz kulturune ilşkin pekcok bilgi elde etmek mumkundur. Nicholay (XVI.yy), Blainville (XVIII.yy), Fonton (XVIII.yy), Toderini (XVIII.yy), Vileatteaou (XIX.yy) gibi yabancı gezginlerin yanısıra, yerli gezginlerin en oenmlisi olan Evliya Celebi (XVII.yy), 'den de telli calgılarımıza ilişkin bilgiler derlenebilmektedir.
Bağlama benzeri calgıların gunumuzde yaygın olduğu bolgelere bakıldığında, bunların antik donemlerdeki dağılımla hemen hemen ortuştuğunu gormekteyiz. Tarihsel gelişmenin etkileriyle yayılmanın yonunun, daha cok doğudan batıya doğru olduğu soylenebilir. Ozellikle lut - lavta turlerinin, Avrupa Ortacağ ve Ronesans muziklerinde onemli bir rol ustlendiği goruluyor. Minnesaenger, meistersinger, troubadour gibi adlar alan, Ortacağ'ın gezgin şair-besteci muzisyenlerinin buyukce bir bolumu, şarkılarını lavta eşliğinde soylemekteydiler. Batıda Barok donemde de gozde olma ozelliğini surduren lut - lavta muziği, Klasik Donem’le birlikte onemini kaybetmeye başlamıştır.
Gunumuzde, bağlama benzeri calgıların hala oldukca geniş bir ulkeler coğrafyası icinde kullanılıyor olduğunu goruyoruz. Uzakdoğudan Asya kulturlerine, ortadoğudan Anadolu'ya, Balkanlardan Akdeniz kulturlerine hatta Latin kulturlerine dek, cok değişik form, olcu ve adlar altında kullanılan bağlama benzeri calgıların, farklı kulturlerden insanlarla olan ilişkisinin daha uzun yıllar, gelişerek devam edeceği gorulmektedir. Halk muzikleri icinde de coğu ulke icin, bu aileden calgılar, vazgecilmez bir değer taşımaktadır.
KAYNAK
__________________