Klasik Alfa Romeo denince bir coğumuzun aklına yarış otomobilleri gelir ki bu konuda yerden goğe kadar haklısınız. Otomobil sanayisinin yeni yeni geliştiği o yıllarda yarış pistleri markaların ruştunu ispatladığı en onemli mecralardan biriydi. Tum markalar teknolojik gelişmelerini ve muhendislik dehalarını bu alanda ispatlayabiliyordu.

1935 Alfa Romeo 16C Bimotore modeli de pistlerde suren rekabetten doğan ve sadece iki adet uretilmiş ozel bir otomobildir. 1935 yılında Mercedes-Benzve Auto Union (Gunumuzde Audi) ile pistlerde rekabet edebebilmek icin Alfa Romeo ’nun Yarış takımı yoneticisi olan Enzo Ferrari ve tasarımcı Luigi Bazzi, iki adet 8 silindirli Alfa Romeo 3.2L. 3.1L. motorunu araca monte ettiler. 6.3L. hacmine ulaşan arac 16 silindirli ve 540 Hp. gucunde bir canavara donuştu.


Tabii ki bu eşsiz araca baktığınızda ilk akla gelen bu iki motorun aktarma organlarına nasıl adapte olduğu olabilir. İşte burada İtalyanların muthiş muhendislik bilgisi devreye girmiş, iki motor ayrı tahrik mili ile iki giriş miline ve iki acılı cıkış miline sahip bir dişli kutusuna bağlanmış, boylece arka tekerleklerin her birinin kendi tahrik mili var. Alfa Romeo ’bu yaramaz cocuğu maalesef yarışlarda kendinden bekleneni veremeyerek Rudolf Carracciola ’nın kullandığı Mercedes W25 B‘sine karşı bir başarı elde edememiştir.


Alfa Romeo 1935 yılında Floransa ’dan Livorno ’ya giden yolda, ozel hazırlanmış bir Bimotere ile ( Ustteki arac ) 324 Km/h. nin uzerinde 364 Km/h hıza ulaşarak yeni bir hız rekoru kırdı. Bu yazıdan da anladığımız gibi İtalyanların otomotiv dunyasının bugunku konumuna gelmesinde katkıları buyuktur…