umutsuz ev kadınları disizi umutsuz ev kadınları dizi oyuncuları umutsuz ev kadınları bennu yıldırımlar roportajı fotoları haberleri burada arkadaşlar. Kanal D'nin sevilen dizilerinden Umutsuz Ev Kadınları dizisi, gun gectikce başarıya ulaşıyor ve zengin bir seyirci kitlesine sahip oluyor Melek'lerim. Bizde bu denli sevilen ve izlenilen Umutsuz Ev Kadınları Bennu Yıldırımlar haberine yer veriyoruz bu yazımızda. Başarılı ve guzel oyuncu Bennu Yıldırımlar yıllarca bir televizyon fenomeni olan Yaprak Dokumu dizisinde ki Fikret kareteri ve Umutsuz Ev Kadınları dizisi Nermin karekteri ile yine beğeni topladı. Başarılı ve guzel oyuncu Bennu Yıldırımlar roportajı bilgileri sizleri bekler (Lafı cok uzatmak istemiyoruz)







Yıllarca “Yaprak Dokumu”nun Fikret’i olarak ekrana geldi. Sonra “Umutsuz Ev Kadınları”nın kadrosuna katıldı; temizlik, yemek ve duzen saplantılı Nermin olarak ışık hızıyla Fikret’i unutturdu! Aylardır dizi seti ile tiyatro salonu arasında mekik dokuyan Bennu Yıldırımlar’la bu kaosa rağmen bir araya gelebildik, oturup kadın kadına biraz sohbet ettik.

“Umutsuz Ev Kadınları” başta cok eleştirildi. Ciddi onyargılar vardı. “Orijinali dururken neden yerli versiyonu izlensin” deniyordu. Gerci felaket tellalları yanıldı, dizi buyuk ilgi gordu ama ben merak ediyorum; bu onyargılara rağmen neden “umutsuz ev kadını” olmak istediniz?

- Beş kadının hikÂyesini anlatması, Amerikan ortaklığıyla cekilmesi, senaryonun cok onceden belli olması, adaptasyonda bir sorun yaşanmaması... Ve tabii bir de guzel insanlarla calışacak olmak... Bu sebeplerle teklifi kabul ettim.

Başlarda bu diziye “taklit” gozuyle bakıldı. Ama ekibiniz bu onyargıyı kırmakta pek zorlanmadı...

- Doğal olarak onyargılar oldu. Ama bir işi hic gormeden, izlemeden eleştirmeye başlamak da farklı bir duygu olsa gerek! Zaten bizim dizi taklit değil, oradaki hikÂyenin toplumumuza uyarlaması... Ve goruldu ki bu uyarlama hic başarısız değil...

Peki bu kadar ilgi bekliyor muydunuz gercekten?

- Yeni bir işe başlarken bir şeyler hissediyorsunuz ama kesin olarak sonucu ve topluma yansımasını ongoremiyorsunuz. Tabii ki izleyicinin beğenmesi bizim acımızdan cok guzel bir duygu. Sonucta her dizide olduğu gibi bunda da cok buyuk emek var, karşılığını almak guzel.

NERMİN GİBİ TEMİZLİK TAKINTILI DEĞİLİM

Siz dizinin orijinal versiyonunu, yani “Desperate Housewives”ı izliyor muydunuz?

- Benim televizyonla cok yakın bir ilişkim yok. Bu tip dizilere de uyumaya yakın bakarım. Ama dikkatimi ceken bir işti. ıyi hazırlanmış, başarısını kanıtlamış, denk geldiğimde zevkle izlediğim bir diziydi yani...

Gelelim sizin canlandırdığınız Nermin karakterine... Nermin gercek olamayacak kadar obsesif gibi...

- Kabul edilsin ya da edilmesin, bizim toplumumuzda pek cok kadın bu şekilde yetiştiriliyor. Nermin’in boyle olmasının nedenleri de yavaş yavaş ortaya cıkmaya başladı. Hayat zaten nedenlerden ve sonuclardan oluşur. Nermin hayatta her şeye titizlenildiğinde var olunabildiğini sanıyor belki de...

Sizin temizlik gibi bir takıntınız var mı?

- Temizlik takıntım yok ama pislik icinde de yaşamıyorum. Duzenli olmaya gayret ederim. Evde ayaklarını uzatıp saatlerce oturan biri hic olmadım. Hep yapılması gerekenleri yaptım, ama bu yaptıklarımı kimsenin gozune sokmadım.

SIRBİSTAN’DA AYAKTA ALKIŞLANDIK

Dizi cekimlerinizle birlikte “ıntiharın Genel Provası” adlı tiyatro oyununuz da devam ediyor. Peki, ufukta yeni oyun var mı?

- Evet, bu yılın sonlarında “Dar Ayakkabıyla Yaşamak” adlı oyununun provalarına başlayacağız.

Nasıl bir oyun bu?

- Medya uzerinden insanların hak ararken ne durumlara duştuğunu anlatan bir oyun. Dunya nereye gidiyor, hayatlar medya ile nasıl ilişkilendiriliyor, onu anlatmaya calışacağız. Bu oyun Sırbistan’dan sonra ilk kez Turkiye’de oynanmış olacak. Biz de gecen yıl “ıntiharın Genel Provası”yla Sırbistan’a gitmiştik.

Farklı bir seyirciye oynamak nasıldı?

- İlginc... Alt yazılı oynuyorsunuz... Ama her şey yolunda gidiyorsa sorun yok. ınsan her yerde insan... Alışkın olduğumuz reaksiyonları seyirciden aldığınız zaman her şeyi doğru yaptığınızdan emin oluyorsunuz.

Ya reaksiyon?

- Bize “Alkışlarken ayağa kalkmazlar” demişlerdi, fakat her iki oyunda da ayakta alkışlandık. O zaman daha da gururlandık.

KIZIM DA SAHNEDE OLMAYI SEVİYOR

Sahne ve set arasında mekik dokumanın dışında neler yapıyorsunuz?

- Mesela sizden sonra spora gideceğim. Elimden geldiğince cocuğumla ilgileniyorum. Benim boyutlarımda bir cocuğum var. Ada 12 yaşında, artık ortak giyiniyoruz neredeyse.

Ada’nın tiyatroya ilgisi var mı?

- Var, o da cok guzel bir topluluk icerisinde calışmalarını surduruyor. Yaprak Sandalcı’nın “Koroporte” diye bir grubu var. Birlikte guzel oyunlar sahneliyorlar. Benim gibi sahnede olmaktan keyif alıyor.

Bir gun onunla aynı projede yer almak ister misiniz?

- Olursa olur tabii ama bunun icin ozel bir cabamız yok. “Yaprak Dokumu”nun kucuk bir sahnesinde benim cocukluğumu oynadı gerci. Ve sanırım o da bu durumdan keyif aldı.

BEN DE UC COCUK İSTİYORUM AMA UCU DE KIZ OLSUN

Yeni oyununuzda dunyanın gidişatını sorgulamaya başlamadan once, bu konuda sizin fikirleriniz oğrensek...

- Bir toplumda kadının konumu değişmedikce, toplumun da değişemeyeceğini duşunuyorum. Kadın aslında buyuk bir guc ama bastırılmış ve gizli... Yerini bulursa herkes gibi ben de memnun olacağım. Sonucta kız cocuk sahibiyim, onun icin eşit bir ortam istiyorum. Bu konuda hic ilerleme kaydedilmemesi, yerimizde saymamız haliyle hoşuma gitmiyor. Kadına verilen, ongorulen gorev sadece evinin kadını olma ve cocuk yetiştirme olmamalı. Kadın o rolden cıkıp uretime sokulmadıkca zaten haklarından mahrum kalacak. Bir de hani uc cocuk olayı var ya, ben de uc cocuk istiyorum ama ucu de kız olsun. Ancak boyle duzelir bu duzen!