I. Turlerine gore

1. Adi kefalet

MADDE 585-
Adi kefalette alacaklı, borcluya başvurmadıkca, kefili takip edemez; ancak, aşağıdaki hÂllerde doğrudan doğruya kefile başvurabilir:

1. Borclu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması.

2. Borclu aleyhine Turkiye ’de takibatın imkÂnsız hÂle gelmesi veya onemli olcude gucleşmesi.

3. Borclunun iflasına karar verilmesi.

4. Borcluya konkordato mehli verilmiş olması.

Alacak, kefaletten once veya kefalet sırasında rehinle de guvence altına alınmışsa, adi kefalette kefil, alacağın oncelikle rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Ancak, borclunun iflasına veya kendisine konkordato mehli verilmesine karar verilmişse, bu hukum uygulanmaz.

Sadece acığın kapatılması icin kefil olunmuşsa, borclu aleyhine yapılan takibin kesin aciz belgesi alınmasıyla sonuclanması veya borclu aleyhine Turkiye ’de takibatın imkÂnsız hÂle gelmesi ya da konkordatonun kesinleşmesi durumlarında, doğrudan doğruya kefile başvurulabilir. Sozleşmede, bu durumlarda alacaklının, once asıl borcluya başvurmak zorunda olduğu kararlaştırılabilir.

2. Muteselsil kefalet

MADDE 586-
Kefil, muteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yukumluluk altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borcluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya cevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun icin borclunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonucsuz kalması veya acıkca odeme gucsuzluğu icinde olması gerekir.

Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile guvenceye alınmışsa, rehnin paraya cevrilmesinden once kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya cevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının onceden hÂkim tarafından belirlenmesi veya borclunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi hÂllerinde, rehnin paraya cevrilmesinden once de kefile başvurulabilir.

3. Birlikte kefalet

MADDE 587-
Birden cok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı icin adi kefil gibi, diğerlerinin payı icin de kefile kefil gibi sorumlu olur.

Borcluyla birlikte veya kendi aralarında muteselsil kefil olarak yukumluluk altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur. Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte daha once veya aynı zamanda muteselsilen yukumlu bulunan ve Turkiye ’de takip edilebilen butun kefillere karşı takibe girişilmiş olmadıkca, kendi payından fazlasını odemekten kacınabilir. Bir kefil, bu hakkı, diğer kefillerin kendi paylarını odemiş veya ayni guvence sağlamış olmaları durumunda da kullanabilir. Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu odeyen kefil, kendi paylarını daha once odememiş olmaları olcusunde, diğer kefillere karşı rucu hakkına sahiptir. Bu hak, borcluya rucudan once de kullanılabilir.

Alacaklı, kefilin aynı alacak icin başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gercekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hukumsuz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.

Birbirlerinden bağımsız olarak aynı borc icin kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun tamamından sorumlu olur. Ancak, borcu odeyen kefil aksine anlaşma olmadıkca, diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rucu hakkına sahiptir.

4. Kefile kefil ve rucua kefil

MADDE 588-
Alacaklıya, kefilin borcu icin guvence veren kefile kefil, kefil ile birlikte, adi kefil gibi sorumludur.

Rucua kefil, kefilin borcludan rucu alacağı icin guvence veren kefildir.

II. Ortak hukumler

1. Kefil ile alacaklı arasındaki ilişki

a. Sorumluluğun kapsamı

MADDE 589- Kefil, her durumda kefalet sozleşmesinde belirtilen azamî miktara kadar sorumludur.

Aksi sozleşmede kararlaştırılmamışsa kefil, belirtilen azamî miktarla sınırlı olmak uzere, aşağıdakilerden sorumludur:

1. Asıl borc ile borclunun kusur veya temerrudunun yasal sonucları.

2. Alacaklının, kefile, onun borcu odeyerek yapılmalarını onleyebileceği uygun bir zaman once bildirmesi koşuluyla, borcluya karşı yonelttiği takip ve davaların masrafları ile gerektiğinde rehinlerin kefile tesliminin ve rehin haklarının devrinin sebep olduğu masraflar.

3. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait akdî faizler ile gerektiğinde tahvil karşılığında odunc verilen anaparanın işlemiş bir yıllık ve işlemekte olan yıla ait faizleri.

Sozleşmede acıkca kararlaştırılmamışsa kefil, borclunun sadece kefalet sozleşmesinin kurulmasından sonraki borclarından sorumludur.

Kefilin, asıl borc ilişkisinin hukumsuz hÂle gelmesinin sebep olduğu zarardan ve ceza koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak hukumsuzdur.

b. Kefilin takibi

MADDE 590-
Borclunun iflası sebebiyle asıl borc daha once muaccel olsa bile, belirlenen vadeden once kefile karşı takibat yapılamaz.

Butun kefalet turlerinde kefil, ayni guvence karşılığında hÂkimden, mevcut rehinler paraya cevrilinceye ve borclu aleyhine yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alınıncaya veya konkordato kararına kadar kendisine karşı yoneltilen takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir.

Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borclunun onceden sure iceren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu icin bu sure, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar.

Yerleşim yeri yabancı bir ulkede olan borclunun borcunu odemesi, doviz işlemleri veya havale ile ilgili yasaklar gibi sebeplerle, o yabancı ulkenin yasal duzenlemeleri gereği imkÂnsız hÂle gelmiş veya sınırlandırılmışsa, yerleşim yeri Turkiye ’de olan kefil, takibe bu sebeple itiraz edebilir.

c. Def ’iler

MADDE 591-
Kefil, asıl borcluya veya mirascılarına ait olan ve asıl borclunun odeme gucsuzluğunden doğmayan butun def ’ileri alacaklıya karşı ileri surme hakkına sahip olduğu gibi, bunları ileri surmek zorundadır. Yanılma veya sozleşme yapma ehliyetsizliği ya da zamanaşımına uğramış bir borc sebebiyle borclunun yukumlu olmadığı bir borca bilerek kefalet hÂli bu hukmun dışındadır.

Asıl borclu kendisine ait olan bir def ’iden vazgecmiş olsa bile kefil, yine de bu def ’iî alacaklıya karşı ileri surebilir.

Kefil, asıl borcluya ait def ’ilerin varlığını bilmeksizin odemede bulunursa, rucu hakkına sahip olur. Buna karşılık asıl borclu, kefilin bu def ’ileri bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse kefil, bunlar ileri surulmuş olsaydı odemeden kurtulacağı olcude rucu hakkını kaybeder.

Kumar veya bahisten doğan bir borca kefalette kefil, borcun bu niteliğini bilmiş olsa bile, asıl borclunun sahip olduğu def ’ileri ileri surebilir.

d. Ozen gosterme, rehin ve borc senetlerinin teslimi

MADDE 592-
Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya daha sonra asıl borcludan alacağın ozel guvencesi olmak uzere elde ettiği rehin haklarını, guvenceyi ve ruchan haklarını kefilin zararına olarak azaltırsa, zararın daha az olduğu alacaklı tarafından ispat edilmedikce, kefilin sorumluluğu da buna uygun duşen bir miktarda azalır. Kefilin fazladan odediği miktarın geri verilmesini isteme hakkı saklıdır.

Calışanlara kefalet hÂlinde alacaklı, calışanlar uzerinde yukumlu olduğu gozetimi ihmal eder veya kendisinden beklenebilen ozeni gostermezse ve borc da bu sebeple doğmuş ya da bu ozeni gostermesi hÂlinde ulaşamayacağı olcude artmış olursa, bu borcu veya borcun artan kısmını kefilden isteyemez.

Alacaklı, borcu odeyen kefile haklarını kullanmasına yarayabilecek borc senetlerini teslim etmek ve gerekli bilgileri vermekle yukumludur. Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya asıl borclu tarafından alacak icin sonradan sağlanan rehinleri ve diğer guvenceleri de kefile teslim etmek veya bunların devri icin gerekli işlemleri yapmak zorundadır. Alacaklının, diğer alacakları sebebiyle sahip olduğu rehin ve hapis hakları, kefilin haklarından sıraca once geldikleri olcude saklıdır.

Alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın yukumluluklerini yerine getirmez, ağır kusuruyla mevcut belgeleri veya rehinleri ya da sorumlu olduğu diğer guvenceleri elinden cıkarırsa, kefil borcundan kurtulur. Bu durumda kefil, odediğinin geri verilmesini ve varsa ek zararının giderilmesini isteyebilir.

e. Odemenin kabulunu isteme

MADDE 593-
Borclunun iflası sebebiyle olsa bile, borc muaccel olduğu takdirde kefil, alacaklıdan yapacağı odemeyi kabul etmesini her zaman isteyebilir. Bir borca birden cok kişinin kefil olması durumunda alacaklı, kefillerden biri tarafından yapılacak kısmi odemeyi, bunu oneren kefile duşen paydan az olmamak koşuluyla, kabul etmek zorundadır.

Alacaklı haklı bir sebep olmaksızın odemeyi kabul etmekten kacınırsa, kefil borcundan kurtulur; birlikte muteselsil kefalette ise, kefillerin sorumluluğu kendilerine duşen pay miktarınca azalır.

Alacaklının rızası varsa kefil, asıl borcu muaccel olmasından once de odeyebilir. Ancak, bu durumda kefil, asıl borcluya karşı rucu hakkını borcun muaccel olmasından once kullanamaz.

f. Bildirim, iflasta ve konkordatoda kayıt

MADDE 594-
Asıl borclu, anaparanın veya yarım yıllık doneme ait faizin odenmesinde ya da yıldan yıla yapılması ongorulen anapara odemelerinde altı ay gecikirse, alacaklının durumu kefile bildirmesi gerekir. İstek hÂlinde alacaklı, her zaman asıl borcun kapsamı hakkında kefile bilgi vermek zorundadır.

Asıl borclunun iflasına karar verilmiş veya borclu konkordato istemişse alacaklı, alacağını kaydettirmek ve haklarının korunması icin gerekeni yapmak zorundadır. Alacaklının, borclunun iflas ettiğini veya borcluya konkordato mehli verildiğini oğrendiği anda, durumu kefile bildirmesi gerekir.

Alacaklı, yukarıdaki fıkralarda ongorulen gereklerden birini yerine getirmezse, bundan dolayı kefilin uğradığı zarar miktarınca ona karşı haklarını kaybeder.

2. Kefil ile borclu arasındaki ilişki

a. Guvence verilmesini ve borctan kurtarılmasını isteme hakkı

MADDE 595-
Kefil, aşağıdaki durumlarda asıl borcludan guvence verilmesini ve borc muaccel olmuşsa, borctan kurtarılmasını isteyebilir:

1. Asıl borclu, kefile karşı ustlendiği yukumluluklere, ozellikle belli bir sure icinde kendisini borctan kurtarma vaadine aykırı davranmışsa.

2. Asıl borclu temerrude duşmuşse veya yerleşim yerini diğer bir ulkeye nakletmesi yuzunden takibat onemli olcude gucleşmişse.

3. Asıl borclunun mali durumunun kotuleşmesi, guvencelerin değer kaybetmesi veya borclunun kusuru sonucunda kefil icin mevcut tehlike, kefaletin yapıldığı tarihe gore onemli olcude artmışsa.

b. Kefilin rucu hakkı

MADDE 596-
Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu olcude, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borc muaccel olunca kullanabilir.

Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak icin sağlanmış diğer guvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borclu tarafından, sonradan ozellikle bu alacak icin verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu uzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından on sırada gelir.

Kefil ile asıl borclu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def ’iler saklıdır.

Bir alacağın guvencesini oluşturan rehin paraya cevrildiği veya borc rehin veren malik tarafından odendiği takdirde malik, kefile karşı rucu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında boyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir ucuncu kişi tarafından verilmişse kullanabilir.

Kefilin rucu hakkına ilişkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlar.

Kefil, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borcluyu bağlamayan bir borc icin odemede bulunduğu takdirde, asıl borcluya karşı rucu hakkına sahip değildir. Ancak, kefil zamanaşımına uğramış bir asıl borctan sorumlu olmayı borclunun vekili sıfatıyla ustlenmişse asıl borclu, ona karşı vekÂlet sozleşmesi hukumleri uyarınca sorumlu olur.

c. Kefilin bildirim yuku

MADDE 597-
Borcu tamamen veya kısmen odeyen kefil, durumu borcluya bildirmek zorundadır.

Kefil, bu bildirimde bulunmazsa ve odemeyi bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen borclu da alacaklıya ifada bulunursa, rucu hakkını kaybeder.

Kefilin, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşmeden doğan dava hakkı saklıdır.