SİNEM KOBAL VE MEHMET ASLAN; TURK SİNEMASI'NIN UNUTULMAZ İKİLİLERİNİN İZİNDE. SON FİLMLERİ 'AYAKTA KAL'DA LİSELİ AŞIKLARI CANLANDIRAN CİFT BU KONUDA HAYLİ İDDİALI!..

Sinem Kobal ve Mehmet Aslan; Turk Sineması'nın unutulmaz ikilileri Hulya Kocyiğit-Ediz Hun, Turkan Şoray-Kadir İnanır, Gulşen Bubikoğlu-Tarık Akan, Ayhan Işık-Belgin Doruk'un izinde...

Sinem Kobal
Oyunculuk, tamamen kamera karşısında 'alaylı' olarak oğrenilecek bir meslek. Bu işe cocuk işci konumunda, 13 yaşında başladığım icin magazine alıştım. Amacım unlu olmak değil, başarılı olmak. Fakat Turkiye'de pazar dar, kaliteli işler harcanıyor. Mehmet'le birbirimizi tamamlıyoruz. Canlı yayında sunuculuk yaparken, ben mulayim davranıyorum. Mehmet erkek olduğu icin yeri geldiğinde daha keskin ve sert olabiliyor...

Mehmet Aslan
Sinema kalıcı bir sanat. Yaptığınız işin afişini duvarınıza asabilirsiniz. Yakında dorduncu filmimi cekeceğim. Demek ki eğitimini almadan da başarabiliyorsunuz. Sinemada sınır yok, her rolu oynayabilirsiniz. Fatih Sultan Mehmet'i, Metin Oktay'ı ya da babamı oynamayı cok istiyorum. Turkiye'de 10 milyon seyirci var. Bu da, gosterime girecek 30 filmden 27'sinin batacağı anlamına gelir

Sinemanın yeni 'ruya cifti' olarak nitelenen Sinem Kobal ve Mehmet Aslan, Marie Claire dergisinin anahtar kelimelerinden yola cıkarak; hayata, aşka ve kariyerlerine dair konuştu.

* Son filminiz 'Ayakta Kal'
Mehmet Aslan: Fakir gencle zengin kızın aşkı anlatılıyor gibi gozukse de, asıl vurgulanmak istenen Anadolu lisesi ile kolej arasındaki catışma. Biz de 'Ayakta Kal'da bu catışmaların ortasında yaşanan bir aşkı anlatıyoruz. Sinem Kobal: Bu film Turk Sineması'nın ilk genclik draması. Sınıf catışmasını en guzel şekilde yansıtmaya calıştık. Filmde, bir aşk hikayesi uzerinden ders veriliyor.

* Sinema mı, dizi mi?
S.K.: Bir filmde rol almak daha zevkli. En guzeli kendinizi o dev ekranda izleyebilmeniz.
M.A.: Sinema bir sanat dalı. Her şeyden once kalıcı... Yaptığınız işin afişini duvarınıza asabiliyorsunuz. Diziler populer kulture hizmet ediyorlar. Yaparsınız, unutulur. Sinemada sınır yok. Her rolu oynayabilirsiniz. Ben biyografileri seviyorum. Fatih Sultan Mehmet'i, Metin Oktay'ı ya da babamı oynamayı cok istiyorum.

* Turkiye'de oyuncu olmak...
M.A.: Turkiye'de her şey cok hızlı gelişiyor. Diğer ulkelerden geride başladık ve herkese yetişmeye calışıyoruz. Bu yuzden de şişerek gelişiyoruz. Butce sorunu var. Mesela 'Ayakta Kal'ı dort haftada cektik. Amerika'da bu surede sadece kostumler hazırlanıyor. Kısıtlı zamanlarda cıkardığımız işi gorseler cok şaşırırlardı.
S.K.: Cok fazla iş var ama kaliteli işler de harcanıyor. Turkiye'de pazar dar. Almanya'ya acılabildik sadece.
M.A.: Şimdi bir de rayting kaygısı var. Kaliteli işler yapılıyor ama halk o kaliteyi anlamadığından reytingler duşuk oluyor ve proje sonlandırılıyor. Bazen de sacma sapan diziler tutuyor.
S.K.: Eskiden gosterime giren film sayısı belliydi. Şimdi cok film var. Yeni sezonda yaklaşık 30 Turk filmi gosterime girecek.

KAMERA KARŞISINDA OĞRENİLİR

M.A.: Hepsini bir milyon kişi izlese 30 milyon eder ama bir kişi yılda iki kere Turk filmine gidiyor. Toplam seyirci sayısı ise 10 milyon. Demek ki 30 filmin 27'si batacak.

* Oyunculuk eğitimi...
S.K.: Ben Dormenler'de eğitim aldım ama bunun cok onemli olduğunu duşunmuyorum. Oyunculuk bence tamamen kamera karşısında, 'alaylı' olarak oğrenilecek bir meslek. Kendinizi ortaya koyabileceğiniz rollerle başarılı olabiliyorsunuz ve o rollerin doğru olduğunu anlamak icin de cok deneyimli olmanız lazım.
M.A.: Ben de Sinem gibi oyunculuğun en iyi kamera karşısında oğrenildiğine inanıyorum. 'Ayakta Kal' ucuncu filmim. Yakında dorduncu filmime de başlayacağım. Demek ki bir şekilde eğitimini almadan da başarabiliyorsunuz.

BİR CUMLE İCİN KAVGA CIKAR

* Canlı yayın sunuculuğu...
M.A.: Birbirine ısınamayan iki insan, canlı yayında beraber sunuculuk yapamaz. Birbirinizi sevmiyorsanız, biri bir cumle daha fazla etse kavga cıkabilir. Yarışmacı baskın olduğu zaman Sinem mulayim davranıyor, ben demir yumruk yapıp konuşmayı bitiriyorum.
S.K.:Birbirimizi tamamlıyoruz. Mehmet, erkek olduğu icin, yeri geldiğinde daha sert ve keskin tavırlar sergileyebiliyor.

SONRADAN GORME DEĞİLİZ

* Goz onunde yaşamak...
S.K.: Bu işe 13 yaşında, cocuk işci konumunda başladığım icin, magazine ve goz onunde yaşamaya alıştım. Amacım unlu olmak değil, başarılı olmak. Yolun başında unlu olmak amaclanırsa, başarılı olmak cok zorlaşır.
M.A.: Sinem genc yaşta başladı, ben babam sayesinde bu ortamın icinde yetiştim. Sonradan gorme değiliz, burnumuz kalkık değil.

Kimse rolumuzu yargılayamaz

S.K.: Gazetelere yansıyan ve konuşulan tek konu bu oldu. Oysa Turkiye'de opuşme sahnesi olmayan bir dizi yok. Hic de abartılacak bir durum değil. Ayrıca biz oyuncuyuz, rolumuzu yargılamak onlara duşmez.
M.A.: Belki eskiden opuşmek abartılı geliyordu izleyiciye. Halk bunu yadırgayabiliyordu. Artık cok doğal bu. Bence kesinlikle magazinin abarttığı bir sahne oldu. Magazinciler kendini yenilemeli.
S.K.: İzleyicilerin, bu sahneye bakıp, 'Sinem ve Mehmet aşk yaşıyor' diye duşuneceklerini hic sanmıyorum. Birbirine aşık iki karakter var ve inandırıcı olmak icin o doğallık gerekiyor.