? Radka'yı da oldurduler!
"Oldurduler!"
Savaşta bundan daha korkunc soz yoktur. Sen de oldurulebilirsin, diye
uğursuz, kotu bir hatırlatma yapar bu soz. Ya şu "oldurduler" sozcuğunden
sonraki "da, de" edatı! Bu, bir olum dizisi, uzun ve korkunc bir dizi, sana da yer
ayrılmıştır bu dizide!
*
Boğuk bir inilti yeniden cızlattı yureğimi. Baktım, benden on adım otede Yanka
al kanlar icinde yere serilmişti. Henuz onyedisindeydi Yanka.
Yorgunluk ustelemiş, dayanamamış Yanka, sırt ustu donup uyuklamış. Bir
mitralyoz ateşi de ufalamış ayaklarını diz kapaklarından aşağı.
Korkunc bir gorunumdu kızın bu durumu. Mermiler kaslarını koparmış, un ufak
etmişti kemiklerini.
Ayakkabıları kan dolmuş, yer, al kana boyanmıştı. Yaralarını sarıp kanı
dindirmeye uğraştım. Sonra belli etmemeye calışarak, tabancasını topladım.
Ama tam o sırada gozlerimiz karşılaştı.
? Nicin? diye sordu catlamış dudaklarıyla Yanka.
Ne diyebilirdim? Kendisini vurmasın diye mi alıyorum? Yoksa sağ kalanlara lazım
olacak, şimdi her kurşun hayat demek, kurtuluş imkanı demektir mi, diyecektim?
Ve başladım konuşmaya. Omrumde başka hicbir zaman, boyle yalancı guzel
sozlerle gerceği gizlediğimi hatırlamıyorum:
? Hic korkma kızım! Akşama az kaldı. Karanlık basınca cemberi yarıp ormana
gececeğiz. Sonra seni yataklarımızdan birine goturup bırakacağız. Orada
yeniden yaralarını saracaklar ve iki hafta sonra tekrar başlayacaksın dağlarda
koşmaya...
Ben konuşuyordum ama, kendim de inanmıyordum soylediklerime. Fakat ne
diyebilirdim başka? Omrunun son saatlerini yaşadığını, kurtulamayacağını,
karanlığa eremeyeceğini, guneş batınca ebedi olarak gozlerini yumacağını mı?
Kızcağızın, beni dinlerken hafif bir gulumseme oldu yuzunde. Hayır, budala
değildi bizim Yanka. Zeki bir kızdı. Ama insan boyledir. Kendisine yaşama,
savaşma umudu verilince, daima sevinir.
*
Buluşmalar ve ayrılmalar, benim sevincli ve kederli buluşmalarım ve ayrılmalarım.
Hicbir şeye değişmem onları, cunku onlarsız hayatım, yoksul kalır, hatta
masallardaki kralların sonsuz servetlerine bile sahip olsam, yine yoksul kalır!
*
Erkekler ağlarken bakmak cok guc. Sessiz sedasız. Sadece gozlerinden,
yuzunde derin izler bırakarak iri iri yaşlar akıyor...
*
İnecek onlar ve butun halkın yuzu gulecek o zaman, siz de kan ağlayacaksınız,
cunku adalet ve intikam getirecek onlar.
*
O yıllarda bir kimse ile ilişkilerinin yakın olması, dostca olması, resmiyetin,
sıkılganlığın ortadan kalkması icin, o kimsenin bir sosyalist olduğunu oğrenmek
yeterdi.
*
İşcileri devrimci sloganlardan ayrı tutmak icin hukumet daha 1936 yılında,
Hitlerciler gibi 1 Mayıs gununu resmi bayram olarak kabul etmeyi
kararlaştırmıştı, boylece bu gunun devrimci niteliğini yok edecek, kendi sarı
sendikalarıyla gosteri duzenleyecekti.
*
Esirliği, zamanını yaşamış, coktan tarihe karışmış olarak biliriz. Ama bu fabrikada
"ic işcilerin" durumunu en iyi, en doğru bicimde dile getirebilen soz "esir"
sozudur. Esirdi bu kızlar. Ancak ne var ki, bu esirlik ulkenin yasalarınca
onaylanmıştı, hatta insancıl sayılıyordu.
***
Nazi Ordusunun zulmunun doruğa ulaştığı 1940'lı yıllar. Halk, gunluk gereksinimlerini
bile karşılayamaz durumda. Buyuk bir acı ve onlenemez bir yoksulluk yaşanıyor.
Tum kotu koşullara ve olanaksızlıklara karşın, halk, kadını erkeği, genci yaşlısıyla direniyor.
Faşizme karşı direnenler Vatan Cephesi'nde birleşerek, faşizmin en karanlık
gunlerinde ozgurluk icin umut ışığı oluşturuyorlar.
Bu roman o unutulmaz isimsiz kahramanların direnişinin unutulmaz oykusudur.
YAR YAYINLARI
Ceviren: N. Sel - Bulent Habora
Eylul, 1997-İstanbul
Format: Pdf 1.9 MB, Epub 460 KB
Duzenleme: rhazman