“Hizmetcilik, ondokuzuncu yuzyılda Avrupa’da etkin ve yaygın bir şekilde uygulanan bir ucretli kadın mesleğiydi. Ancak, ev-ici ve ev-işi ağırlıklı yonuyle, hizmetcilik Osmanlı İmparatorluğu’nun şehirli yaşam koşullarına da oldukca uygun gorunuyordu. 1870’lerden başlayarak kalburustu Osmanlı evlerinde de hizmetciler, aşcılar, muallimeler ve murebbiyeler sıklıkla gorulmeye başlandı. Avrupaî bir yaşam tarzı surmek isteyen Osmanlı aydınlarının ve seckinlerinin evleri artık eskiden olduğu gibi koleler değil, ucretli hizmetliler tarafından cekip cevriliyordu. Hizmetli işci kullanımı, modernleşen ve Batılı’laşan Osmanlı’nın yeni ve Avrupaî ihtiyaclarına da cevap veriyordu. Zamanla, “ev işlerinde hizmetci kullanmak,” “yemekleri aşcıya yaptırmak” ve “cocukların eğitimini bir murebbiyeye teslim etmek” gibi fikirler orta sınıf Osmanlı ailelerine bile yabancı gelmemeye başladı.
İkinci Meşrutiyet (1908-1918) donemine gelindiğinde, İstanbul’da hizmetcisi, aşcısı, camaşırcısı, sut-annesi, muallimesi, murebbiyesi, bohcacısı olmayan kalburustu ev pek kalmamış gibiydi. Mutareke İstanbul’unda (1918-1923) esaret koşulları altında yaşanan Avrupa etkisi ve onun yarattığı gecici Avrupaî modalar, “hizmetli sahibi olmak” fikrinin bir toplumsal prestij kaynağı haline gelmesiyle sonuclanmıştı. Dahası, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Turkiye Cumhuriyeti’ne gecilirken, hizmetci sahibi olmak kalburustu ve elit yaşam bir surmenin de en onemli olcutlerinden birisi haline gelmişti...”

Akıl Fikir, 2014

ALINTIDIR

Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.