Pars Tuğlacı Osmanlı mimarisinde Balyan Ailesinin Rolu



Kıymetli Halil Edhem Bey'in himmetleriyle bu guzide eseri istifadeye sunma curetinde bulundum,hayırlı olması temennisiyle

19. yuzyıl Osmanlı mimarisinde cok onemli bir yere sahip olan aile.O donem ozellikle İstanbul'daki bircok yapıtın mimarı olan ve hassa mimarlarından oluşan ermeni aile, beş kuşak boyunca Osmanlı devleti'ne hizmet vermiştir. balyan ailesinin bahsi gecen beş kuşağı şoyledir: ilk kuşak Meremetci (onarımcı) Bali kalfa, ikinci kuşak oğulları Krikor (1764-1831) ve Senekerim balyan (1768-1833), ucuncu kuşak Krikor Balyan'ın oğlu Garabet Amira balyan (1800-1866), dorduncu kuşak onun oğulları Nigoğos (1826-1858), Sarkis (1835-1899), Agop (1838-1875) ve Simon Balyan (1846-1894), beşinci kuşak Nigoğos Balyan'ın oğlu Levon bey balyan. Babadan oğula gecen sistemin getirdiği tecrubeden faydalanmışlardır. Gerci mimarlık eğitiminde de bir yenilik ortaya koymuştur bu aile, ilk uc kuşak bu şekilde klasik yontemle, babadan oğula ve hassa mimarı şeklinde yetişmiştir ancak Garabet balyan cağın yeni gereksinimleri olduğunu fark ederek oğullarını bu eğitimi almaları icin yurt dışına gondermiştir. bu okullar da Fransa'daki sainte-barbe ve ecole des beaux arts sanat okullarıdır. bu batılı yaklaşımın, o donemde Osmanlı devleti'nde hukum suren batı oykunmesi hesaba katıldığında, Balyanlar'ın başarısında etkili olduğu soylenebilir. gercekten de bu devirde batı sanatı ve yaşam bicimine olan eğilim artmıştır.Ote yandan Balyanlar gayrimuslim olduklarından, bu kulture yakınlıklarından, batı'yla ilgili gelişmelere rahatlıkla uyum sağlayıp bu konuda daha esnek olabilmişlerdir. balyan ailesinin uyeleri ele alınırken, eğitim aldıkları iki okul ortaya cıkmıştır. Ecole des beaux arts ve sainte-barbe koleji. belirtilmelidir ki, Ecole des beaux arts okulundan gelen 4 mayıs 1999 tarihli mektup, bu okulda hicbir Balyan'ın eğitim almadığını ortaya koymaktadır.Yalnızca arşivlerde Sarkis Balyan'ın kimlik bilgilerini iceren bir belge bulunmuş, bu da belki aileden yalnızca onun burada eğitim aldığını duşundurmuştur. Sainte-Barbe koleji'ne gelince, burası bir mesleğe yonelik eğitim vermeyen bir ortaoğretim kurumudur ve 1860 oncesi belgelere ulaşılamadığından sadece Levon Balyan'ın burada eğitim aldığına ilişkin belgelere ulaşılabilmiştir. Ailenin diğer fertleriyle ilgili bilgi bulunmamaktadır. gorulduğu gibi Balyanlar'ın bu okullara girişiyle ilgili kaynaklarda gecen bazı bilgiler sorgulanabilecek niteliktedir. Balyan ailesi, batı'ya yonelme surecinde, mimari acıdan yumuşak bir geciş yapılmasını sağlamıştır denebilir. onların eserlerinde hassa mimarlığından ileri gelen bir yerellik, Osmanlı kulturunu benimsemişlik gozlenirken, aynı zamanda gayrimuslim oluşlarından ve bir kısmının yurt dışında eğitim almış olmasından kaynaklanan bir batı'ya yakınlık sezilmektedir. bu iki kulture yakınlıklarından faydalanarak ozgun eserler ortaya koymuşlardır, taklitcilikten uzak kalmışlardır. Batı'nın mimarlık anlayışını doğrudan kullanmamış, buna kendi yorumlarını katmışlardır. balyanlar'ın eserleriyle ilgili vurgulanması gereken başka bir nokta da, bu eserlerin cevrelerindeki kentsel dokuyu değiştirecek nitelikle olmasıdır. ailenin batı'ya yakınlığının en onemli kanıtı, bireylerinin 16. yuzyılın cok onemli sanatcılarından biri olan mimar Andrea Palladio'dan etkilenmiş olmasıdır. bu onemli sanatcının adını taşıyan bir uslup da vardır. Palladio uslubu. Buna gore mimarlığa once aklın, daha sonra da klasik mimarlık oğelerinin hakim olması gerekmektedir. bu uslup akılcılığını duzenli, simetrik bicimlerle, klasikliğini de antik cağ mimarlığından faydalanması ve bezeme sanatını kullanmasıyla belirtir.Bir Avrupa ulkesi olan İtalya'da oluşan Palladio uslubunun Avrupa'da yayılması anlaşılabilirdir. gercekten de boyle olmuş, ozellikle İngiltere'de uzunca bir sure kabul gormuştur. Buna karşın acaba Osmanlı devleti'ne nasıl yansıyabilmiştir? Burada Balyanlar'ın etkisi buyuk olcude ortaya cıkmaktadır. Eğitim almak icin yurt dışına gonderilen aile bireylerinin, buralarda koruyucu ailelerin yanında kaldıkları bilinmektedir. ozellikle bu yolla, Balyanlar'ın Fransız asillerle dostlukları olduğu anlaşılmaktadır, bu dostluk da kulturel alışverişi beraberinde getirmiştir. Palladio'nun ı quattro libri dell'architettura (1570, mimarlığın dort kitabı) kitabına da balyan ailesinin bu dostları aracılığıyla ulaştığı duşunulmektedir. bu kitabın ozelliği hem tasarımlarda faydalanılabilecek bir başvuru kitabı, hem de uygulamalar konusunda bilgilendirici nitelikte olmasıdır. Balyanlar, daha once de belirtildiği gibi Palladio uslubu konusunda sadece uygulayıcı olmamışlardır. Bazı oğeleri kullanmış, Osmanlı mimarisiyle harmanlamışlardır. Palladyen pencere, dort sutunlu giriş, ucgen alınlık, yuksek giriş gibi “palladyen” oğelere eserlerinde rastlanır. orneğin palladyen pencere, uc bolumlu, yarım daire şeklinde bir penceredir. Palladio, bu pencereyi, hristiyanlık'taki ucleme inancına ithafen genellikle kiliselerde kullanmıştır. Balyanlar'ın eserlerinden Surp asdvadzaddin kilisesi'nde de bu pencerelere rastlanmaktadır. Palladyen uslubun kullanılmasında sadece estetik kaygının değil, donemin batılılaşma eğilimi hesaba katıldığında siyasal gerekcelerin de bulunduğu duşunulmektedir.


Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.