Henning Mankell // Olumun Karanlık Yuzu // Tıpkıcekim gibi duzenlenmiş PDF


Daha once paylaştığım Riga'nın Kopekleri aslında serinin ikinci kitabıydı. Zurnada peşrev ve Zamangezgininin sağı, solu belli olmaz diye boşuna dememişler... Şimdi ise birinci kitap (Ozgun Adı: MORDARE UTAN ANSIKTE) Olumun Karanlık Yuzu'nu "Tıpkıcekim gibi duzenlenmiş" PDF olarak paylaşıyorum. Ozgun sayfa sayısını tutturamadım ama olsun, en azından literature yeni bir kavram kazandırmış oldum!... Yeni kapak resmi ve yer imleri oluşturdum. Ayrıca Normal beyaz, kitap gorunumlu ve eski sayfalı olmak uzere 3 ayrı link indirilmeyi bekliyor... Keyif alacak mısınız bilmem ama yine de keyifli okumalar dilerim.
Bayhun Onturk _ Zamangezgini





Henning Mankell // Olumun Karanlık Yuzu // Eski Sayfalı PDF 2 Mb:
Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.



Henning Mankell // Olumun Karanlık Yuzu // Normal Beyaz Sayfalı PDF 2Mb:
Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.





Mankell // Olumun Karanlık Yuzu // Kitap Gorunumlu PDF 2 Mb:
Gizli İçerik:
Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.
[/B]





Henning Mankell?in dunyaya tanıttığı Mufettiş Wallander serisinin onuncu kitabı Huzursuz Adam bir final niteliği taşıyor. Ege Gorgun
Suc oranının yuksek sayılamayacağı bir ulkenin polisiye ve suc romanları konusunda bu kadar başarılı olması oldukca ilginc. Zaten bu turde yazılan kitaplar sayesinde ? tabi kurgu romanlar soz konusu olduğunda ? İsvecce dunyanın en cok tercume edilen 10 dilinden biri. 2006 ve 2010 yılları arasında İsvecli yazarların imzasını taşıyan tam 3300 eser başka dillere tercume edilmiş.Rağbet goren İsvec polisiyelerinin boylesine başarılı olma nedenlerinin başında bana gore İsvecli yazarların eserlerine entelektuel ve sosyolojik bir perspektif katması geliyor. Bu perspektif turu zenginleştirmenin yanı sıra edebi yonden de guclendiriyor. İsvecliler sağolsun, polisiye artık ne ?pulp-fiction?, ne de beyaz dizi tarzı bir formul-yazın urunu.Modern İsvec polisiyesinin boyut kazanmış ilk eserleri 1965-1975 yılları arasında Maj Sjowall vePer Wahloo?nun beraber yazdıkları Martin Beckkitaplarıydı. Polisiye okuru ilk kez onların eserlerinde yer alan gelişen toplumun hızına yetişemeyen karakterler sayesine o ?perspektifi gorduler. Devamında gelen İsvec polisiyeleri de bu konuda oncullerinin https://forumla.net/yolundan yuruyeceklerdi.Sjowall ve Wahloo?nun başlattığı gelenek Henning Mankell imzalıWallender polisiyelerinde kolaylıkla gozlenebilir. İşlenen sucların nedenlerini ve faillerini araştırırken devamlı sorular sormak zorunda kalan Wallander aslında şu soruları sormaktadır: ?Bu topluma ne oldu? Bu toplum nereye gidiyor? Bu toplumsal cokuşun sebebi ne??İsvec?in en onemli kultur ihraclarından biri haline gelen, Mufettiş Kurt Wallander?in maceralarını kaleme alan Henning Mankell?den daha azı beklenemezdi zaten. Sol aktivist geleneğinden gelen 1948 doğumlu yazar 2010 yılında İsrail?in Gazze ambargosunu kırmayı amaclayan 6 gemiden biri olan MSSofia?nın yolcularındandı. İsrail askerleri gemiye cıkarak bu eylemi engellediler ve İsvecli yazarı sınırdışı ettiler.Mankell yalnızca polisiye yazmıyor. Cocuklara, genclere yonelik yazdığı kitaplar, tiyatro oyunları, dizi/film senaryoları ve cok sayıda başka roman da var uretmiş olduğu. Tabi hicbiri Wallander?in şohretine ulaşabilmiş değil şimdilik. sayfalarının yanı sıra televizyonda ve sinemada da boy gostermesi hem Wallander?in hem Mankell?in dunya genelinde tanınmasına ivme kazandırdı. İsvec?te 1994 ve 2007 arasında Wallander?in dokuz kitabından uyarlanan filmler cekildi. Ardından İsvec televizyonları iki farklı donemde Wallander dizileri cekti. 2005 ve 2006?da cekilen 13 bolumden 12?si Mankell romanlarından bağımsızdı ve bir tanesi sinemalarda da gosterildi. 2008?de yine bir tanesi sinema vizyonuna da cıkacak 13 bolum daha cekildi. Bu dizilerde Wallander?i Krister Henriksson canlandırmıştı. Ama dunyaya asıl acılma devreye BBC?nin girmesiye gercekleşti. Wallander?i Kenneth Branagh?ın canlandırdığı, yuksek butceyle cekilen film uzunluğundaki bu diziler oyunculuğundan gorselliğine, kurgusundan surukleyiciliğine sinema duygusu ve kalitesi taşıyan dort dortluk işler oluyordu. harika bicimde bedenleştirdiği polis mufettişi Kurt Wallander?i yakından tanıyalım şimdi: Mesleği yuzunden devamlı insanların karanlık yuzunu gormek, onları icine alan ? ya da halihazırda onların icinde olan ? o abise bakmak zorunda kalmak onun ruhunu zaten orselemekteyken, Wallander bir de sonu gelmek bilmeyen kişisel sorunlarla dolu bir hayatı surdurmeye calışmaktadır. Karısı onu terk etmiştir; isyankar, sorunlu, ilgi bekleyen bir kızı vardır; zor bir babaya sahiptir ama Alzheimer onun oğlu olmayı artık daha da zor kılmaktadır. Wallander babasına her baktığında, bir gun onun durumuna duşme ihtimalini gormektedir. Bunlara onun silahından cıkan bir kurşunla olen bir adam yuzunden cektiği vicdan azabı da eklenince, Wallander?ın icdunyası iyiden iyiye catırdamaktadır. İcki, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, ofke krizleri de ona pek yardım etmemektedir. Bu sıkıntıları aşamamanın yarattığı depresif ruh hali, sosyal becerilerinin cok da gelişmiş olmaması yuzunden mutsuz ve yalnız bir adamdır Wallander. (Ama zaten İsvec?te mutsuz ve yalnız olmak milli spordur.)Tum bu olumsuzluklarına rağmen mesleğinde başarılı olmasını sağlayan bir zekası ve sorumluluk duygusu vardır.
Sorumluluğu mesleğinden cok adalete ve kurbanlara, daha doğrusu vicdanına karşıdır. Bu yuzden amirleriyle ve prosedurlerle başı hoş değildir.En buyuk tutkusu operadır. Arabasında unlu opera sanatcılarını dinler, zaman zaman da Kopenhag?a gecip opera gosterilerine gider. bu yana 10 Wallander polisiyesi yazan Henning Mankell kahramanıın cektiği acılara bir son verme zamanının geldiğini duşunmuş olacak ki serinin 2009?da cıkan sonuncu kitabının son Wallander macerası olacağını acıklamıştı.Huzursuz Adam (Den orolige mannen) adını taşıyan kitap gectiğimiz gunlerde Altın Kitaplar?dan ulkemizde de cıktı.Husursuz Adam seri icin olduğu kadar kahramanı icin de bir final niteliği taşıyor. Faceless Killer ile (bizde de 2000?de Olumun Karanlık Yuzu adıyla yayımlandı) başlayan bu keyifli yolculuğun sonuna gelmiş olmanın, sempatik yonleri fazla olmasa da bir şekilde guvenimizi, sevgimizi, saygımızı kazanan Wallander?den ayrılmanın tum polisiyeseverler icin yurek burkan bir deneyim olacağına şuphe yok.

Polisiye aşığı Sevin Okyay?a sorduk:
İsvec polisiyeleri neden başarılı?

?İsvec ile başladı ama aslında şimdi butun İskandinav polisiyeleri icin gecerli. Kendileriyle de psikolojik sorunları olan, namuslu, adalete kendini adamış kahramanları var. Bence iklim iclerini karartıyor biraz. İyi yaratılmış, cok-boyutlu kahramanlar? Sosyal sorunları ceşitli derecelerde ele alıyorlar, sucu kişisel noktada bırakmayıp bunlara bağlıyorlar. Bir de, herkesi bilmem ama bana genelde melankolik, hatta egzotik geliyor. Duşunsene, yirmi dort saat karanlık ya da yirmi dort saat aydınlık. Bambaşka bir zaman yaşıyorlar sanki. Bu farklılık de insanları etkiliyordur belki. Bence yazarları da etkiliyor. Ama bir bolge olarak bunca iyi kitaplar cıkarmaları gene de şaşırtıcı. Bazılarında boyle bir gelenek bile yok??


Soğuktan gelen polisiyeler


ELİF TANRIYAR

Kuzey polisiyeleri trendi, polisiye okuma alışkanlıklarımızı yerle bir etmekle kalmadı, aynı zamanda adeta hipnotize edici bir etkiyle ustumuzde bir tur bağımlılık oluşturmaya başladı.


Dunyanın neresinde olursanız olun, ortalama bir okura, ozellikle de heyecan etmeninin on planda tutulduğu polisiye okuruna, kasvetli mekanlarda gecen ve depresif karakterlerin hikÂyelerinden bahseden bir kitabı onermek kuşkusuz dunyanın en sacma eylemlerinden biri olur. Daha doğrusu ?olurdu? demek lazım. Cunku dunyada ozellikle son on yılda başlayan ve giderek bizi de etkisi altına alan Kuzey polisiyeleri trendi, polisiye okuma alışkanlıklarımızı yerle bir etmekle kalmadı, aynı zamanda Âdeta hipnotize edici bir etkiyle ustumuzde bir tur bağımlılık oluşturmaya başladı.

Gunumuzde Kuzey polisiyeleri ve bu polisiyelerin beyaz cama yansımasından doğan televizyon dizileri tum dunyada oylesine ilgi goruyor ki bolge ulkeleri de hem turizm hem de kultur sanat urunleri anlamında yepyeni ve buyuk bir gelir madenini keşfetmiş gorunuyor. Artık uluslararası yayın ajanslarında en rağbet goren tur Kuzey Avrupa polisiyeleri olduğu icin dunyanın en şanslı yazarlarını da gunumuzde hem bu turun duayenleri hem de yazarlığa taze başlangıc yapan yeni isimler oluşturuyor kuşkusuz. Ve belli ki bu ruzgÂr surduğu surece, yani gorunen o ki uzun bir sure boyunca, sayıları her gun artan bu yazarlar ve eserleri de dunyanın ilgi alanına girecek.

Oncelikle turun adını acmakta fayda var. Kuzey Avrupa polisiyeleri ya da Kuzey polisiyeleri kimi zaman İskandinav polisiyeleri olarak da tanımlansa, bu aslında sağlıklı bir isimlendirme sayılmaz. Turun onde gelen ornekleri genelde İskandinav ulkelerinden cıksa da, İzlanda gibi ulkelerde de aynı turun altında değerlendirilecek başarılı ornekler gorulduğu icin en doğru tanımlama kuşkusuz Kuzey polisiyeleri olacaktır.

Gectiğimiz gunlerde İsvec Buyukelciliği ve Norvec Konsolosluğu işbirliğiyle ?Hayatınıza Heyecan Katın, Nordik Polisiyeleri Okuyun? başlığı altında İsvecli yazar Kristina Ohlsson ile Norvecli yazar Torkil Damhaug?un katılımıyla bir edebiyat etkinliği duzenlendi. Ohlsson ile Damhaug, kendi yazarlık seruvenlerinin dışında ?Nordic Crime? (Kuzey Polisiyeleri) kavramına dair de acıklamalarda bulundular. Etkinlik oncesi ve sonrasında da aklımıza takılan kimi noktaları aydınlattılar.
Turun ozellikle son on yılda dunya capında gosterdiği dikkat cekici yukselişin nedenlerini sorduğumuzda; ?Bana sıklıkla sorulan zor bir soru bu, ancak doğrusu buna iyi bir cevabım olduğunu da sanmıyorum,? diyor Kristina Ohlsson ve acıklamaya calışıyor ?ama bence bu genel başarıyı neyin mumkun kıldığını anlayabilmek icin cok sayıdaki faktoru birlikte değerlendirmek gerekiyor. Orneğin, İsvec?in onyıllardır İsvec polisiyesini dunya capında tanınır kılmış olan Sjowall/Wahloo, Henning Mankell, Leif GW Persson, Liza Marklund ve sonradan tabii ki Stieg Larsson gibi cok sayıda olağanustu başarılı yazarları zaten vardı. Ve işte bu yazarların başarısı sayesinde benim gibi yazarlar uluslararası pazara girip, cok sayıda dile cevrilme imkanına sahip oldu.?

Polisiyenin ve ozellikle de İsvec polisiyelerinin tum dunyada yukselen son trendi oluşturmasının arkasında kuşkusuz Larsson?un Millennium serisinin buyuk payı var. Ancak İsvec polisiyelerinin dunya capında ilk gorucuye cıkışı ve kucumsenmeyecek başarılara sahip olması aslında 1960?lar ve ?70lere dek dayanıyor. İlk populer İsvec polisiye serisi olan Martin Beck?le bu yeni trendi başlatan ise bir İsvecli karı koca olan Maj Sjowall ve Per Wahloo oluyor. Onları bir başka başarılı yazar olan Henning Mankell?in ?ki kendisi unlu İsvecli yonetmen Ingmar Bergman?ın kızlarından biriyle evlidir- Wallender serisi izliyor (seri bizde de Altın Kitaplar tarafından yayımlanıyor). Danimarkalı yazar Peter Høeg?in 1992 tarihli Miss Smilla?s Feeling?i (Bayan Smilla ve Karlar) ise o yılın cok satanları arasında yer alıyor. Bugun bu yazarlara başarılarıyla tum dunyada geniş bir hayran kitlesine sahip olan Jo Nesbø, Camilla Läckberg, Arnaldur Indridason, Arne Dahl, Jussi Adler Olsen, Karin Fossum, Karin Alvtegen ve Lars Kepler gibi isimler de eklenmiş durumda?

Karlı puslu gunler
Peki, Kuzey Avrupa polisiyelerinin cekiciliğinin sırrının altında ne var? Bunu anlamak icin gozunuzun onune bolgenin tipik manzaralarından birini getirmeniz yeterli gibi aslında? Ucsuz bucaksızmış gibi gorunen yarı yabanıl doğa alanları, ormanlık bolgeler, neredeyse donmak uzere gibi duran goller ya da hırcın dalgalı deniz kenarları, son derece zorlu hava şartları ve keskin bir soğuğun sonucları olan karlı puslu gunler? Boyle bir manzarayı gozunuzun onune getirdiğinizde kendinizi iki duygunun ele gecirdiğini hissediyorsunuz; tekinsizliğe varan şiirsel bir guzellik karşısında duyulan hipnotize olma hissi ile yine aynı tekinsizlik ve ıssızlık hissinden kaynaklanan beklenmedik bir tehlikeye karşı duyulan dehşetle karışık korku hissi? İşte bu iki duygunun birleşimi ise polisiye oykuler icin mukemmel bir atmosfer oluşturuyor doğal olarak. Bir tur ters-egzotizm yaratıyor bu kasvetli, soğuk ve ıssız coğrafya.
Torkil Damhaug da coğrafi etmenlerin etkisinden bahsederek ?Doğa şartları ile mevsimler arasında yaşanan dramatik değişiklikler; guneşin kaybolmadığı uzun, parlak yaz geceleri ile gunduz ışığının neredeyse hic gorulmediği karanlık kış geceleri, belki her tur kurgu ama ozellikle de polisiye oykuler icin muthiş bir doku oluşturup, ayrı bir tat katıyor. Anlatıma da ozel bir melankoli duygusu ekliyor,? diyor. Ve boylece buyuk şehirlerin kalabalığında yaşamaya alışmış gunumuz okuyucularına tam da bir polisiyeden beklenecek uzaklık, yabanilik ve bilinmediklik hissi veriyor.

Turun dikkat cekici ozelliklerinden bir diğeri ise Amerikan polisiyelerinden aşina olduğumuz her daim ?cool?, uyumsuz olsa bile kendisini davasına ve mesleğine adamış, idealist dedektif karakterlerle neredeyse taban tabana zıtlık oluşturan ?kahramanlara? sahip olması? Bu turun dedektifleri birbirinden ic kapayıcı, melankolik, genelde alkol bağımlısı, işinden ve hayatından bezmiş yani seksi Amerikan dedektiflerine oranla cok daha hayattan ve gercek karakterlerden oluşuyor. Ustelik yontemleri de uberteknolojik Amerikan meslektaşlarına oranla hÂl babadan kalma elle yapılan pratik dokuman araştırmalarından, sonsuz sıkıcı prosedurden oluşuyor. Butun bunlar da karakterlere bir gerceklik duygusu katıp okuru hikÂyenin icine kolayca cekmeyi başarıyor.

Refah var, huzur mu yok!
Yine de, yukarıda yazarların da belirttiği gibi, bu turun butun yazarlarının aynı tipte yazdığından soz etmek doğru olmaz elbette. Orneğin dedektif Kurt Wallander tiplemesinin yaratıcısı olan Henning Mankell, tiplemesini oluştururken soz ettiğimiz bu ?anti-cool? ancak son derece gercek duran dedektif ozelliklerini sergilerken; Stieg Larsson uclemesinde kahramanlarını toplumun en kenarında yetişen ancak bir tur bilgisayar dehası olan sıradışı bir genc kadın ile meraklı bir gazeteci tiplemeleri uzerinden yaratarak ture hem yeni bir yorum hem de pek gorulmeyen bir aksiyon duygusu katıyor. Yine de her iki yazarı da bu turun şemsiyesi altında buluşturan ortak bir etmen var. O da, Kuzey polisiyelerinin en onemli ozelliklerinden biri olan gorunurdeki refah ve huzur ortamının altında yatan toplumsal sorunları ve bozulmaları işlemek?
Kuzey Avrupalı polisiye yazarlarına en sık yoneltilen sorulardan biri dunyanın refah ve barış seviyesi en yuksek toplumlarında yaşamalarına rağmen nasıl olup da polisiye konusunda bu derece uretken ve başarılı olabildikleri? Oysa her iki yazarın cevabı da ortak; gorunurde cok zengin ve barış dolu bir tablo ciziyor olabiliriz ancak bu dingin yuzeyin altında pek cok sorun kaynıyor. Bizim de ekonomik yonden sorunlu kesimlerimiz olduğu kadar katiller, hırsızlardan oluşan bir suc dunyamız var mealinde konuşuyorlar. Yine de yıllık suc ortalamaları dunyanın diğer kesimlerine gore sıfıra yakın seyrediyor diyebiliriz.

Kuzey Avrupa polisiyeleri arka planda ele aldıkları toplumsal sorunlarla aslında gecmişi uzaklara giden koklerden besleniyorlar. İsvec ozelinde soyleyecek olursak bunların en onemlilerinden biri olarak cok uzun yıllar boyunca gercek bir huzur ortamında yaşarken, Başbakan Olof Palme?nin beklenmedik bir suikastle oldurulmesi ve ustelik suclunun kim olduğunun uzun yıllar boyunca yakalanamamasından doğan ani şok ve o gune dek bilinmeyen bir ?otoritelere karşı duyulan guvensizlik hissi? sayılabilir. Kuzey Avrupalı polisiye yazarlarının coğu kimi doğrudan Palme cinayetinden soz edip kimi sadece atıfta bulunarak olsun aslında bir anlamda yıllardır bu ?niye oldu, kim yaptı?? sorusunu sorarak, toplumsal belleklerinden yitmeyen guvensizlik duygusunun ustesinden gelmeye calışıyorlar. İkinci olarak ozellikle Larsson?un da işlediği gibi İkinci Dunya Savaşı sırasında yaşanan Nazi olaylarının siyasi, toplumsal ve ekonomik etkilerinin bugune uzanan yansımaları gibi gecmişte saklı kalmış ancak bugunun toplumunu etkileyen durumları ortaya cıkarmak da ayrı bir temayı oluşturuyor. Politik ve ekonomik guc sahiplerinin yarattığı yolsuzluklar ile cok uzun yıllardır ozellikle politik gocmen kabul eden bolge ulkelerinin bu konuda yaşadıkları sorunlar ve bunların sonucunda toplumda yaşanan gizli cokmeler de yine bu romanların arka planını oluşturan ana motifleri oluşturuyor. Kuzey Avrupa polisiyeleri gorunurde bireysel sucları cozuyor olsa da mutlaka geri plandaki sucu yaratan bu toplumsal sorunlardan biri ya da birkacından bahsediyor.

Peki, son on yıldır devam eden bir akımın alt turleri de oluştu mu ya da icinde değişimler, yenilikler yaşanıyor mu? İki yazarın da bu soruya cevabı yine aynı? Turde son yıllarda şiddet kullanımının aşırı bir şekilde arttığından biraz da memnuniyetsizlikle bahsediyorlar: ?Katiller cok daha sofistikeleşip acımasızlaşıyor ve cok daha fazla kan ve ızdırap goruyoruz.?

Kuzey Avrupa polisiyeleri sade dilleri, gereksiz suslemelerden arınmış tasvirleri ve en onemlisi genelde Amerikan polisiyelerinde gorulen, zorlama esprilerin havada ucuştuğu diyaloglar ve sozde nuktedan dedektiflerden uzak bicimleriyle, ?iklime? uygun ozellikte bir yapıya sahip olsa da zaman zaman ince bir mizah duygusuna da rastlanabiliyor. Tıpkı bu tur yeni bir trendin varlığından soz eden Ohlsson?un da soylediği gibi; ?Klasik polis araştırmalarını cok daha mizahi bir oykuyle işleyen yeni bir trendden bahsedebiliriz. Danimarkalı yazar Jussi Adler Olsen bunu ilk deneyen yazardı ve buyuk bir başarı elde etti. Sonucta insanlar okurken gulmeyi sever!?

Turkiye?de Kuzeyli polisiyeler
Arnaldur Indridason, Sesler, Doğan Kitap
Arnaldur Indridason, Sırlar Şehri, Sinemis Yayınları
Arnaldur Indridason, Sular Cekildiğinde, Doğan Kitap
Arne Dahl, Olumun Sesi, Doğan Kitap
Camilla Läckberg, Buz Prenses, Doğan Kitap
Camilla Läckberg, Vaiz, Doğan Kitap
Henning Mankell, Huzursuz Adam, Altın Kitaplar
Henning Mankell, Pekin?den Gelen Adam, Altın Kitaplar
Henning Mankell, Beşinci Kadın, Altın Kitaplar
Henning Mankell, Bir adım Geriden, Altın Kitaplar
Henning Mankell, Beyaz Aslan, Altın Kitaplar
Henning Mankell, Riga?nın Kopekleri, Altın Kitaplar
Henning Mankell, Olumun Karanlık Yuzu, Altın Kitaplar
Jo Nesbø, Nemesis, Doğan Kitap
Jussi Adler Olsen, Kafesteki Kadın, Epsilon Yayınları
Jussi Adler Olsen, Kara Leke, Epsilon Yayınları
Karin Alvtegen, İhanet, Can Yayınları
Karin Alvtegen, Yitirilen, Can Yayınları
Karin Fossum, Gol, Pegasus Yayınları
Karin Fossum, Pus, Pegasus Yayınları
Karin Fossum, Sana Sesleniyorum, Dharma Yayınları
Lars Kepler, Hipnozcu, Pegasus Yayınları
Peter Hoeg, Smilla ve Karlar, Yerdeniz Yayınları
Stieg Larsson, Millenium Uclemesi (Ejderha Dovmeli Kız, Ateşle Oynayan Kız, Arı Kovanına Comak Sokan Kız), Pegasus Yayınları.







ZamanGezgini