Dunyayı bir oyun olarak yorumlar coğu duşunur. Ve onlar icin dunya-oyununun derinliği "dipsiz" bir satranca benzer. Bir oyunun kurallarını biliyorken, nasıl bir oyun oynandığı ise tam olarak anlaşılamaz. Cunku bir amacı ve sonu olmayan kusursuz bir oyun asla kendini ele vermez. Oyunun kendiliği ve doğallığı yalnızca hareketinde gizlidir. Bir oyun sonsuz temsilleri sergiler ve sınırsız olanakları icerir. Bu yuzden kişi oyun oynarken her turlu ihtimale ve tehlikeye hazırlıklı olmalıdır.
Oyun kavramı, gunumuz duşunce dunyasında, sanatta, siyasette ve felsefede anlaşılmayı talep eden bir kavram olarak belirmektedir. Oyun kavramının merkezi hale gelmesi, sadece insanın yaşamını oynayan bir varlık olarak surdurduğunun gundelik yaşamda bilincine gittikce daha cok varmasıyla ilgili değildir. Bunun otesinde, felsefede de ceşitli bicimlerde konu edilen dunyevi olan ile dunyevi olanı aşan arasındaki bağlantıyı kurmaya cabalarken gelinen yeni aşamayla da ilgilidir. O nedenle insanın kacınılmaz olarak icinde olduğu oyun uzerine, farklı bilim disiplinlerinde de daha sistemli olarak duşunuluyor, yazılıyor.
Bu kitapta Herakleitos'tan Nietszche'ye, Heidegger'den Gadamer'e, Derrida'dan Huizinga'ya kadar uzanan felsefi bir izlekte, oyun kavramı incelenmektedir. Oyunun Ontolojisi'nde, oyunun neliği cevresindeki temel sorulara yanıt aranmaktadır: Oyun ile oyun olmayanın farkı, oyun ile ciddiyet ve oyun ile amac arasındaki ilişki, oyun ve realite karşılaştırması, oyun alanı ve oyun cemberinin ne olduğu, oyun-yapı ve oyun-zaman bağlantısı kitap boyunca incelenmektedir.
Oyunun Ontolojisi, duşuncenin ve insanlığın geleceğine yon vereceği kuşku goturmez olan buyuk bir kavramla, yeni yuzyılın insanını felsefi duzlemde buluşturmaktadır. Bu buluşmayla birlikte oyuna dair carpıcı soruların yanısıra, yeni ve kapsamlı yanıtlar da okurun payına duşecektir.
Baskı Yılı : 2014
Sayfa Sayısı : 184
Alternatif
[/B]