Turkiye medyası, 2001 krizi ile birlikte onemli bir kabuk değişimi yaşadı, yaşıyor. Medya sektorune egemen olan gruplar saflaştılar, daha doğrusu cehpeleştiler. Birbirlerine, "medyayı silah, gazetecileri de tetikci" olarak kullanmakla kıyasıya eleştirdiler. Medya dunyası ve daha bircok gozlemci bu medya sektorunde bir cepheleşme gibi anladı, yorumladı. Oysa, yaşanan daha boyutlu, daha kapsamlı ve daha derin bir catışmaydı... Son yıllarda bircok sermaye grubunun, ozellikle kolay birikim sağlayan finans sektorune yatırım yapanların hemen kendilerine bir medya şirketi kurup bir gazete, bir TV edinmek istemeleri, "medya ile silahlanmak" refleksinden başka birşey değildi. Finansta 2001'de yaşanan yaprak dokumu, medya mevzilerinin duşmesi ile paralel yaşandı. Bu mevzileri kaybetmek istemeyenlerin direnirken medya silahına sarılmaları, cephanelerini birleştirip ittifaklarını medyadan başlatmaları da boşuna değil. Bu kitap, bu nedenle filler savaşında medya ile finansta olanları icice surecler olarak algılıyor ve analiz ediyor. Hikayemizin baş kahramanı Aydın Doğan. O, hem cephelerden birinin onemli bir aktoru, hem de sozcusu, taşıyıcısı. Bu nedenle iktidar meydan muharebelerinin yapıldığı yer medya olunca cephe komutanlarından biri de o oluyor. Catıştığı kesimler de kah medya patronu, kah başkaları... Bu kitapta Doğan'ın (ya da Doğan Grubu'nun), Halis Toprak ile, Dinc Bilgin ile, M. Emin Karamehmet ile, Cem Uzan ile nihayet İlhan Selcuk ile catışmalarını, polemiklerini izleyecek, catışmaların arka planlarını okuyacaksınız.
Filler, tabii ki, birer okuyucu, tuketici olan ve daha onemlisi calışan ya da iş bekleyen "cimenler"in uzerinde tepişiyorlar. Onlar kaynakları hortumladıkca, birbirinin pazarına goz diktikce, birikim carkları anarşik işleyişle tekledikce, ceremesini, işsiz kalarak, ucreti duşulerek, birbirine duşman edilip insanlıktan cıkarılarak, cimenler cekiyor. Filler tepiştikce cimenler eziliyor...
Bu haksızlığa karşı cimenlerin birşeyler yapması lazım. Ama ne, nasıl?