Aysel Bozan Yılmaz - Kimi öğrencilerini mutlu etmek için yaptığı şakaya yer veriyor kimi dedaha iyi bir eğitim ortamı sunmak için düzenledikleri kampanyalara. Sosyal medyada öğretmenlerin öğrencileriyle ilgili paylaşımları son dönemde çok arttı.Bu örneklerin çoğalması tartışmaları da beraberinde getirdi. Paylaşımları izleyip takdir edenler de var; çocukların sosyal medyada malzeme yapıldığı görüşünde olanlar da. Önceki yıllarda da bupaylaşımlar çoğalınca Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)7 Mart 2017’de yayımladığı Okullarda Sosyal Medyanın Kullanımına Yönelik Genelge ile konuyla ilgilihukuki bir çerçeve çizmişti.

Peki, sosyal medyada yapılan paylaşımlar çocuklar için hangi riskleri barındırmakta? Konunun hukuki yönüyle ilgili,Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Aysun Altunkaş ile Medeni Hukuk Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Ayar, şu bilgileri verdi:

‘SANAL AYAK İZİ BIRAKIYOR’

Sosyal medyada öğretmenlerin öğrencileriyle ilgili paylaşım yapmaları, hukuka uygun mu?

Sosyal medyada öğretmenlerin, öğrenci ve velisinin iznini almaksızın paylaşım yapmaları, ceza hukuku açısından kişisel verilerin gizliliğini ihlal ya da özel hayatın gizliliğini ihlal gibi farklı suç tipleri kapsamında değerlendirilebileceği gibi özel hukuk açısından da çocuğun kişilik haklarının ihlaline sebebiyet verebilir. Paylaşımlar, çocukların okulları, katıldıkları faaliyetler gibi farklı konularda bilgiler içerdiğinden, kötü niyetli kişilerin çocukların yaşamları ve rutinleri hakkında bilgi sahibi olmasına imkân sağlayarak onları çok çeşitli tehlikelere de açık hale getirmektedir. Ayrıca her paylaşımla çocukla ilgili bir sanal ayak izi bırakıldığından, paylaşımların sayısı arttıkça çocuğun görsellerinin “deepfake” ya da “photoshop” gibi yöntemler kullanılarak başka görsellerle birleştirilmesi suretiyle müstehcen ya da cinsel içerikli materyallerin oluşturulmasında kullanılması riski de bulunmaktadır.

Paylaşım içinvelidenizin almak, hukuki açıdan yeterli mi?

Bu konuda kural olarak çocuğun yasal temsilcisinin izninin alınması gerekmekle birlikte,görselinin paylaşılmasının anlam ve sonuçlarını anlayabilecek durumda olması kaydıyla çocuğun da bu izin sürecine dahil edilmesi gerekmekte. Yasal temsilcisinin izni olmasına rağmençocuğun kendisi görselinin kullanılmasına izin vermiyorsagörüntüsü kişilik hakkı kapsamında yer alıp çocuğun izninin esas alınması; onun izninin olmadığı hallerdebu görselin paylaşılmaması gerekmekte.

Ayrıca, MEB tarafından 7 Mart 2017’de yayınlanan genelgede, “İl, ilçe, okul ve kurum yöneticileri tarafından, okul veya kurumlarında görev yapan tüm personel ile öğrenim gören öğrencilerin, kişilerle ilgili her türlü ses, yazı, görüntü ve video kayıtlarının internette veya farklı dijital ya da basılı ortamda hukuka aykırı şekilde paylaşılmasının Anayasaya, uluslararası sözleşmelere ve 1739 sayılı Kanun’a aykırı olduğu; bu fiillerin Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiş olduğu hususunda bilgilendirilmesi sağlanacak ve durumların önüne geçilmesi için önlemler alınacaktır” denilmiştir.

“Unutulma hakkı” nedir? Bu hakta zaman aşımı var mı?

İnternet yaygınlaşmadan öncekişiler hakkındaki yayınlarbasılı eserler aracılığıyla yapılmakta ve bunlar zaman içerisinde güncelliğini yitirerek unutulmaktaydı. Bu sayede kişiler, geçmişte yaptıkları hatalardan bağımsız olarak hayatlarını sürdürme imkanına sahiplerdi. Bunlara ilişkin kayıtlar tutulsa bile sadece ilgili kişilerin erişimine açık olduğundan, geçmiş hataların geleceğe etkisi sınırlı düzeydeydi. Oysa bugün internet arşivlerinin sağladığı kolaylık sayesinde, kişilerin hatırlanmasını istemedikleri olaylar, aradan uzun yıllar geçse de tekrar gündeme gelebilmekte. Unutulma hakkı, internetin neden olduğu bu artırılmış erişimden korunmak amacıyla kabul edilen hak olarak tanımlanabilir. Bu hakkın kullanılması bakımından bir süre sınırı bulunmamakta.

Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’ndan(TOÇEV) PsikologBurcu Gökbulut

Sosyal medya paylaşımlarının çocuklar açısından riskleri neler?

Bilişim teknolojilerinin hızlı büyümesiyle çocuğa yönelik ihmal ve istismar vakaları da arttı. Sosyal medyada pek çok platform var ve her saniye çocukların içinde bulunduğu paylaşımlar yapılmakta. Görüntü ya da ses, kişisel veridir, bunları rızaya dayanmaksızın paylaşmak doğru değil. Çocuğun görüntülerinin paylaşılması hem dijital ve psikolojik bir zorbalığa maruz kalmasına hem de çocuğun kişisel alanlarına dair algısının bozulmasına yol açmakta.Sosyal medya hesapları herkese açık olan kişilerin paylaşımlarıhızla yayılmaktave sanal dünyada sonsuza dek kalmakta. Bu da üçüncü kişilerin çocuğa ulaşımını kolaylaştırmakta; ihmal ve istismara açık hale getirmekte.TOÇEV olarak çocuk görüntülerinin paylaşılmasını doğru bulmuyor, her zaman çocukların yüksek yararını gözetiyoruz. Kendi paylaşımlarımızda dadestek verdiğimiz çocukların yüzlerini paylaşmıyoruz.