Bu yazımızda herhangi bir kıymetli evrakın calınması veya mutlak olarak yok olması durumunda ne yapılması gerektiğinden bahsedeceğiz.

Kıymetli evrakta hak ve senet birbirine bağlanmış durumdadır. Maddi unsur olarak somut bir senet vardır ve hak senetle birlikte cisim olma ozelliğini kazanır. Kıymetli evrakta hak senetten ayrı olarak ileri surulemez ve devredilemez. Hak senetten ayrı olarak talep de edilemez. Hak isteniyorsa senedin borcluya ibrazı gereklidir. Borclu senedi almadan odeme yapmayacaktır.
Hak senede bağlıdır ama bazı koşullarda bu durumun biraz gevşetilmesi gerekmektedir. Senedin iptalinde senet ile hak arasındaki bağ bir olcude cozulecektir. İptal davası veya senedin iptali bu anlama gelmektedir.
Borcluya odeme yapması icin senedi ibraz etmek gerekir. Senedi elinde tutan hak sahibi, senedi borcluya ibraz eder ve gerekli koşullar sağlanmışsa odeme gercekleşir. Bu noktada iptal davası senedi elinde tutan hak sahibidir kuralını ortadan kaldırır.
Cironun uc fonksiyonu vardır;
1- Temlik fonksiyonu
2- Garanti fonksiyonu
3- Hak sahibini teşhis fonksiyonu
İptal davası ile birlikte hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkar ama temlik fonksiyonu tam anlamıyla ortadan kalkmaz. Durumun ozunde senet bir şekilde kaybolur ve hak sahibi o senedi borcluya ibraz etmek suretiyle hakkını talep edemez hale gelir. Bu durumda hak sahibine lazım olan bir diğer belge ise iptal kararıdır.
Karşımıza senedi eline geciren iyi niyetli kişi o senede dayanarak hak talep edebilecek mi sorusu cıkar. Hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalktığı icin senedi elinde olan iyi niyetli kişi gecerli bir şekilde borcluya bu senedi ibraz edip borcludan senedin odenmesini talep edemeyecektir. Cunku hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkmıştır. Fakat bu kişi iyi niyetli olduğu icin onun hakkının korunması gerekli ve ona karşı defi ileri surulememesi gerekir. O yuzden bu iyi niyetli kişinin hakkı maddi hukuka gore devam edecektir. O halde iptal davasıyla senet ile hak arasındaki bağ bir olcude cozulur, hakkın iyi niyetli ucuncu kişiye gecmesi noktasında bu durum ortadan kalkmaz.
İptal kararının verdiği tek imkan senet olmadan hakkın talep edilebilmesidir. Senedi kaybetmek hakkı kaybetmek değildir ve acılan iptal davası da hak sahibi olunduğunu kanıtlamaz, sadece senet olmadan borcluya gitme imkanı verir.
[h=4]
Senedin Kaybı [/h]Senetteki hak sona erdiğinde iptal davası acmaya gerek kalmaz. İlgilendiğimiz konu senetteki hakkın sona ermesi değildir, senetteki hak durmaya devam ederken hakkı bağladığımız kağıdın kaybolması durumu konumuzun ilgi noktasıdır. Bu durum karşısında iptal davası acma ihtiyacı duyulur.
Senedin kaybı demek, senedin calınması ya da senedin yok olması anlamına gelmektedir. İki durum benzer gibi gozukse de farklıdır. Senet yok olursa mutlak bir kayıp vardır ve başka birinin eline gecmesi soz konusu olamaz. Fakat senedin calınması durumunda mutlak bir kayıp soz konusu değildir ve senedin iyi niyetli ucuncu kişilerin eline gecmesi mevzu bahis olabilir.
[h=4]
İptal Davası Acmanın Şartları [/h]Birincisi senedin kaybı objektif bir kayıp olmalıdır ve ikincisi ise senet kaybolduğunda senetteki hakkın devam ediyor olması gerekir. Zaman aşımına uğramış bir senet varsa iptal davası acılması soz konusu olabilir. Cunku zaman aşımına uğramış senette hak tamamıyla sona ermiş olmaz. Zaman aşımına uğramış senet eksi borc durumunu oluşturur, o yuzden hak halen var olduğu icin iptal davası acılabilir. Fakat borc odenmiş olsaydı iptal davası acılması mumkun olmayacaktı. Bir diğer şart ise senet kaybolduğu sırada iptal davasını acacak olan kişinin hak sahibi olması gerekir.
Borclu hak sahibi olmadığı icin iptal davası acamaz. Borclu bedelsizlik nedeniyle iptal davası acabilir (bu durum Turk Ticaret Kanunu ’nda duzenlenmemiştir).iptal davası borcun odenmesi icin borcluya ibraz edilecek bir belge olmadığı icin acılır.
Dorduncu şart olarak senedin zilyetliğinin geri alınma imkanının olmaması gerekir. Kısacası senedin kimde olduğunun bilinmemesi gerekir. Eğer senedin kimde olduğu biliniyorsa acılacak dava iptal davası değil, iade davası ya da istirdat davası olacaktır. Son şart olarak da senedin iptal edilmesinin kanunen yasaklanmamış olması gerekir. Ornek olarak milli piyango biletleri icin iptal davası acılamaz.
[h=4]
Senet kaybolduğu zaman ilk once neler yapılması gerekir?[/h]Senedin emre, nama veya hamiline yazılı olması fark etmeksizin ilk once mahkemeden odeme yasağı kararı alınması gerekir. Bu odeme yasağı kararı alındıktan sonra borcluya tebliğ edilmesi gerekir. Tebliğ tarihinden once borclu odeme yapmışsa onun sorumluluğuna gidilemez. Bu odeme yasağının tebliği bir anlamda elinde senet ile borcluya gelen kişinin iyi niyetini anlamsız kılmaktır. Odeme yasağı gecici bir sure icin verilir. Bundan sonra yapılması gereken iki ihtimal vardır. Eğer senedin kimde olduğu biliniyorsa dava acılır ve iadesi istenir. Bu dava artık iptal davası olmayacaktır. İade (istirdat) davası artık soz konusu olacaktır. İkinci ihtimal olarak senedin kim elinde olduğu bilinmiyorsa iptal davası acılacaktır. Butun senet turlerinde ortak yontem bu şekildedir.
İptal davası cekişmesiz yargı işidir, yani bir karşı taraf soz konusu değildir.
Uygulamada farklı bir iptal davası daha vardır. Normal koşullarda borclu hak sahibi olmadığı icin iptal davası acamıyordu ama bahsedeceğimiz iptal davası borclu tarafından acılabilir. Bu iptal davasında odemezlik defi değil de bedelsizlik defi soz konusudur. Borcluya borcu odemesi icin gelindiğinde ve senet ibraz edildiğinde borclu senedin karşılığını almadığı gerekcesiyle bedelsizlik defini one surebilir. Ancak bunu sadece asıl borc ilişkisinin tarafına karşı ileri surebilir. Eğer bu senet ucuncu kişilere ciro edilmişse, evrak borctan bağımsız ve mucerret olduğu icin bu kişilere karşı borclu bedelsizlik defini ileri suremez. Borclu bu defiyi sadece asıl borc ilişkisi icerisinde bulunanlara karşı surebilecektir. Bu kişide muhtemelen lehtar olacaktır. Bu duruma karşı borclu bedelsizlik iptal davası acabilecektir. Bu durum Turk Ticaret Kanunu ’nda duzenlenmiş değildir, uygulamada vardır.
[h=4]
İptal Davasının Hukum ve Sonucları [/h]İptal davasının temel olarak iki sonucu vardır. Yarattığı en temel sonuc iptal kararını alan hamile senet elinde olmadan bu iptal kararı ile borcluya borcun odenmesi icin gitme imkanı yaratır. Yani senedi elinde tutan hak sahibidir kuralı ortadan kalkmış olur. Kararı elinde tutan hak sahibi olmaz ama borcludan borcun odenmesine yonelik talep hakkı verir. Bu durum o yuzden hamil acısından olumlu sonuc meydana cıkarır.
[h=4]
Borclu acısından durum ne olacaktır? [/h]En temel kurala bakılırsa borclunun borcundan kurtulması icin senedi geri alması, ağır kusurlu olmaması ve hilesi olmamalıdır. Hamil borcluya ilamı gosterdiğinde, borclu artık kime odeme yapması gerektiğini biliyor olacaktır. İptal kararı yetkili hamilin işine yaramaktadır. İşin başka bir boyutu ise olaya iyi niyetli ucuncu kişilerin girmesidir. İptal kararı hak ile senet arasındaki durumu bir noktaya kadar cozer fakat senedin calınması durumunda elinde hem iptal kararı olan hamil ile eline senet gecmiş iyi niyetli ucuncu kişinin birlikte olduğu zaman durumun ne olacaktır sorunu vardır. Bahsetmek istediğimiz temelde iptal kararı şekli bir sonuc yaratır. Senet iyi niyetli ucuncu kişinin eline gectiğinde bu kişi de maddi hukuka gore hak sahibi olur. Bu durumda karşımıza iki kişi cıkar;
1- Elinde iptal kararı olan şeklen hak sahibi hamil
2- Maddi hukuka gore hak sahibi iyi niyetli ucuncu kişi
İptal kararı hamil icin olumlu bir sonuctur. Borclu icin de olumlu bir sonuctur, kime odeme yapması gerektiğini bilir. Senedi elinde tutan iyi niyetli ucuncu kişi icin ise durum aynı değildir, onun icin olumsuz bir sonuctur. İptal kararı ile elindeki senedin ozelliklerinden hak sahibini teşhis fonksiyonu kaldırılmış olduğu icin, iyi niyetli ucuncu kişi borcun odenmesini talep edemeyecektir. Borcluya iptal kararı tebliğ edilmişse veya odeme yasağı kararı alınıp tebliğ edilmişse borclu iyi niyetli ucuncu kişiye karşı odeme yapmayacaktır. Borclunun iptal kararı veya odeme yasağına istinaden odememesinden dolayı iyi niyetli elinde senet olan kişi artık protesto cekip muracaat borclularına da gidemez.
Yargıtay ’a gore elinde senedi bulunduran iyi niyetli hamil iptal kararı senedi kaybeden hamil lehine cıkmışsa, mahkemeye başvurup iptal kararının iptalini isteyebilir. Durumdan anlaşılacak olan, iptal kararının maddi hukuka gore elinde senet bulunan iyi niyetli hamilin hak sahibi olmasına engel teşkil etmediğidir. İptal kararı sadece hak sahibini teşhis fonksiyonunu ortadan kaldırdığı icin protesto cekmek, muracaat borclularına gitmek gibi normal prosedurdeki yollarını ortadan kaldırır. Yargıtay ’ın kararına gore iyi niyetli senedi elinde bulunduran hamilin iptal kararı veren mahkemede, iptal kararını alan hamile karşı dava acması gerekir.
Tabloya gore, lehtarın senedi calındığı icin iptal davası acar ve dava sonucundan aldığı iptal kararını borcluya tebliğ eder. Borclu iyi niyetli ucuncu kişinin varlığından habersiz ise senedi oder ve borcundan kurtulur. Ancak borclu iyi niyetli ucuncu kişiden haberdar olur ve buna rağmen odeme yaparsa ağır kusurlu sayılır ve borcundan kurtulamaz. Karşımıza iyi niyetli hamil ile lehtarın aynı anda odeme isteme durumu ortaya cıkarsa, borclunun mahkemeden
tevdi mahalli belirlemesini istemesi gerekir. Tevdi mahallinin belirlenmesi durumunda mahkeme borclunun nereye odeme yapması gerektiğini belirleyecektir.
Unutmamak gerekir ki, senedin iptal edilebilmesi icin bu senedin şeklen gecerli bir senet olması gerekir, aksi takdirde gecersiz bir senet ise iptal davası acmanın manası yoktur. Cunku gecersiz senette hak ortaya cıkmamıştır.
Kanunda her bir senet turune gore iptal şekli duzenlenmiştir. Emre yazılı senetlerle ilgili olarak butun senetler emre yazılı policeler gibi iptal edilirler. En temel hukumler policeye ilişkin hukumlerdir ve tum ticari senetlerin iptalinde police baz alınır.
Tum Emre Yazılı Senetler + Tum Ticari Senetler = policeye ilişkin hukumlere gore iptal edilir