Ferdinand de Saussure, dilbilime getirdiği yeniliklerle pek cok bilim insanının duşuncelerini değiştirdi ama en onemlisi dilbilime bakış acısını değiştirdi

İsvicreli bilim adamı Ferdinand de Saussure,
20.yuzyılın babası olarak bilinir. Bildikleri diller ve daha kucuk yaşta ortaya attığı kuramlar ile bilim dunyasını şaşkına cevirmiştir. Zaten, bilim insanı olan anne ve babası ile buyuyen Ferdinand de Saussure ’un hayat hikayesi oldukca ilginctir..
Daha 15 yaşına gelmeden dort dil biliyordu ..
Ferdinand de Saussure, 26 Kasım 1857 yılında İsvicre ’de doğa bilimleri araştırmacısı Henri de Saussure ’un oğlu olarak dunyaya geldi.
Cenevre ’de dunyaya gelen Ferdinand de Saussure zaten guclu ve soylu bir aileden geliyordu. Once Hofwyl Kolejine gitti. On beş yaşına girmeden evvel
FRANSIZCA, ALMANCA, İNGİLİZCE, LATİNCE VE
YUNANCA biliyor, bilmekle kalmıyor ana dili gibi konuşuyordu.
16 yaşındaki keşfettiği sesleri..
Ferdinand de Saussure, 16 yaşında, Herodotos ’u aslından, Yunanca okurken, dil sezgisi sayesinde bir şey fark etti. Eski Yunanca ’dan okurken Herodotos ’u, bir tur nazal unlu sesinin varlığını sezinledi. Nazal ya da geniz sesleri yazıda cok zor fark edilen seslerdir ama Ferdinand de Saussure bunu başarmıştı. Bu başarısından 3 yıl sonra unlu Alman dilbilimci Karl Brugmann,
Greek Grammar adlı eseriyle bu sezgiyi kanıtlar..
1872 yılında ilk varsayımını ortaya atar..
Aile dostları
A. Pictet ile dilbilim uzerlerine calışmaları vardı. O, dile ve dilbilime; ozellikle diller arasındaki ilişki ve bağlantıları bulmaya cok meraklı idi. Daha 20 yaşındayken Pictet ’e sunmak uzere bir kuram hazırlamıştı. Genc, Ferdinand de Saussure ’e gore her dilin iki ya da uc sessiz harften oluşan koku vardır. Bu indirgemeci anlayışa ufak bir gulumseme ile cevap veren ama genc bilginin cesaretini de kırmak istemeyen Pictet, onu tebrik eder ama henuz evrensel bir kıyaslama icin cok erken olduğun soyler.
Kimya ve fizik eğitimi gorurken Sanskritce ’ye merak sardı..
Ferdinand de Saussure, 1875 yılında universite eğitimine artık hazırdı. Aile geleneğini devam ettirmek icin Cenevre Universitesinde fizik ve kimya dersleri almaya başladı lakin aklı hala dildeydi. 1 yıl fizik ve kimya dersi alırken bir yandan da Sanskritce oğrenmeye başladı. Bu dili oğrenirken ayrıca Hint – Avrupa dil ailesi sorunlarına da cozum aramaktaydı.. Ayrıca ailesinin geleneğini devam ettirmek fizik ve kimya okuduysa da kendi hayallerinin peşinden gitmek icin de Latince ve Yunanca derslerini takip etti. Korelmeye asla izin vermedi. Zaten bu bir yılın sonunda, kendisini bu yazının konusu yapacak hamlesini yaptı ve ailesini onu Leipzig Universitesine gondermeye razı etti. Orada, Hint- Avrupa dil ailesi uzerine incelemeler yapmak, bu konuda uzman olmak istiyordu. Burada araya girmek gerekir; bugun liselerde ve hatta universitelerde okutulan dil ailelerinin tespiti cok erken bir donemde değildir. 19 ila 20. yuzyılda bu dil aileleri keşfedildi. Bu keşiflere katkı sağlayan bu yuzden de tarihe adını yazdıran kişilerden birisi de Ferdinand de Saussure ’un ta kendisidir.
Paris Dilbilim Kurumu ’nun en genc uyesi..
1876 yılında henuz 24 yaşında Paris Dilbilim Kurumu ’na davet edilir ve bu kurumdaki en genc bilim insanı olur. Burada Latince uzerine yaptığı araştırmalar, Latince ’nin birtakım yanlış anlaşılan konularını cozumleyerek buyuk bir une kavuşur. Yalnız, seveni olduğu kadar sevmeyeni de vardı. Bilim dunyasında farklı cephelerin oluşmasındaki merkez yine kendisi idi. Cevresindeki genc dilbilimciler ile cok kez anlaşmazlığa duşmuştur.
Ferdinand de Saussure ’un Paris ’e gitmesi, Leipzig Universitesinde eğitim gormesi onun icin pek cok yonden onemlidir. Oncelikle kendisi gibi dile ve dilbilime yonelen, bunu meslek olarak goren “
GENC DİL BİLGİCİLERİN” arasında idi.
Almanya yılları onun icin cok parlak yıllardı..
Bir donem Berlin ’e giden Ferdinand de Saussure, Berlin ’de Sanskritce ve Keltce okur. Ayrıca Alman dil tarihi ile eski Almanca ile ilgili pek cok bilgiye ulaşır. Ayrıca Hint – Avrupa dil ailesi uzerine calışan Alman dilbilimci G. Curtius ’un derslerini takip etme şansı da yakalar. Ustelik, kendisinin daha birkac yıl once bulduğu eski Yunancadaki nazal unlu harfleri, o zaman oğretmenlerinden birisi olan Karl Brugmann ’ın ispatlaması, ona dilbilim yolunda ilerlemesi icin buyuk bir umut verdi. 18 ay Berlin ’de kalıp dort yıl da yine Almanya ’da ama bu sefer de Leipzig şehrinde kaldı..
Temele indi ve en yekin karşılaştırmayı yaptı..
Ferdinand de Saussure daha 21 yaşında idi e tarihler 1878 yılının Aralık ayını gosteriyordu. Bir calışma hazırladı. Bu calışmasında “Hint – Avrupa Dillerindeki Unlulerin İlk Dizgesi Ustune İnceleme” adını koydu. Bu calışması, o zamana kadar yazılmış en yetkin karşılaştırmalı dilbilim makalesi oldu. Ferdinand de Saussure bu durumu makalesinin on sozunde de acıklar. Ona gore tek sorun temele inmemek. Temel yoksa, incelediğimiz şey değersiz, başıboş hale gelir. O zaman temele inmeliyiz. Ve o da temele inmiştir.
Tabii bunları yazan kişi, henuz doktora tezini bile yazmamıştı. İncelemesi, pek cok cevrede cok iyi karşılandı ama bilim cevresi, bu kadar genc birinden boyle bir inceleme beklemiyordu. Hatta bir gun, kendisinin İscviceli Saussure ’e cok benzediği soylenmişti. Bu durum onun icin cok can sıkıcı idi. Bu yuzden midir bilinmez ama Ferdinand de Saussure, Sanskritce ’de Tamlayan Durumu adlı doktorasını savunup Paris ’e donme kararı aldı.. Ama oncesinde ufak bir kacamak yaptı..
Litvanya gezisi..
Doktorasını verdikten sonra Berlin ’de kalmak istemedi. Altı ay surece Litvanya gezisi plandı ve gitti. Geri donduğunde, doneceği yer Berlin değil Paris oldu. Paris ’te 11 yıl kaldı. Bu esnada M.Breal, J. Darmesteter gibi cok onemli dilbilimcilerin derslerine katılma şansı yakaladı. 1881 yılın, derslerini takip ettiği Breal, ona derslerini devreder. Bu işi seve seve kabul eden Ferdinand de Saussure, dersleri verirken boynuz kulağı gecer misali, hocasını aratmaz. 11 yıllık Paris macerasını boşa gecirmez, Yunanca, Latince ve Litvanca okur. Oğretmenliğini burada geliştirir. Zaten o zamanlar Paris bilim merkezidir. Pek cok makale yazar.
Paris ’te de kalmak istemedi..
Ferdinand de Saussure, artı tanınmış bir dilbilimci idi. 1887 yılında Eski Aristokrat Almanca, Sanskrit, Gotik oğretip bu ucluyu Hint – Avrupa dil ailesi teorisinde kullanacak kadar geliştirdi. Cok iyi işler yaptı . Hatta ona bu sayede profesorluk dahi teklif edildi ama bir soylentiye gore bu unvan karşılığından ondan Fransız vatandaşlığına gecmesi şartı koşulduğu icin Fransa ’dan ayrıldı. Hatta ona bir nişan dahi sunulacaktı ama o, bu nişanı dahi beklemeden İsvicre Cenevre ’ye, doğduğu yere geri dondu..
Cenevre bir durgunluk evresi idi..
O zamanlar, bilimin kalbi Berlin idi, Paris idi. Oraları bırakıp Cenevre ’ye donmesinin bedeli az sayıda ve kapasitesi daha dar olan bir oğrenci kitlesi oldu. Cenevre ’de sınırlı sayıdaki oğrencisine dil tarihi ve Sanskritce dersleri verdi. Akademik hayattan elini eteğini cekti. Yayıncısına gonderdiği bir nottan anlaşılacağı uzere bir kitap yazma niyetinde idi ama yazmadı. Evlendi, iki oğlu oldu. Ustelik icmeyi de severdi. Kimi soylentilere gore icmeye cok alıştığından kim dedikodulara gore de eşinin akademik hayata pek sıcak bakmamasından elini eteğini cekti.
Genel dilbilim derslerine kadar..
Geri kalan hayatını Cenevre Universitesinde karşılaştırmalı Hint – Avrupa dilbilimi ve Sanskritce dersleri vererek gecirdi ama onu asıl unlu yapan bu okulda verdiği dilbilim derslerinin oğrencileri tarafından kitaplaştırılması oldu..
1907 yılında , 50 yaşında, genclik ateşiyle değil, akademik olgunlukla genel dilbilim dersleri vermeye başladı. Cok yer gezmenin, pek cok farklı insana ders vermenin olgunluğu, keskin zekası ve geliştirdiği oğreticilik yetenekleri ile derslerinin namı yayıldı. Anlattıkca kendine yeni şeyler kattı. Ne yazık ki kendi ellerinden alamadık bu derslerinin yazılı halini. Kendisi 1913 yılında Vaud ’da bulunan Vufflens Şatosunda gırtlak kanserinden oturu hayat gozlerini yumdu
.
Sadece dilbilim ile ilgili değildi..
Sadece kendi alanıyla ilgili değildi; zaten olsaydı bu kadar uretemezdi.. Dilbilim yanında ailesinden gelen alışkanlıkla doğa bilimlerine; edebiyata, resme, guzel sanatlara ilgisi vardı. Şiir yazmışlığı ve resim yapmışlığı da vardı. Hayata, tek bir alana saplanmamış, ender bilim insanlarındandı.
Ayrıca adaletli olduğu da soylenir oğrenciler tarafından. Oğrencilerine karşı kibirli davranmadığı onlara her zaman samimiyetle yaklaştığı bilinir..
Genel dilbilim yazılarının yaratıcıları..
Ferdinand de Saussure ’un oğrenciler
Charles Bally ve
Albert Sechehaye. Onun olumunun arkasından, dilbilim hakkındaki goruşlerini kitap haline getiren ve olumsuzleştirenler. İki yıl boyunca, Ferdinand de Saussure ’un oğrencilerinden topladıkları ders notlarını duzenlemiş ve nihayet 1915 yılında ozgun bir halde Genel Dilbilim Dersleri adıyla yayımlamışlardır.
Ferdinand de Saussure ’un goruşu, başka bir yazıda işlenecektir.