Fransa'nın İslamofobiyi koruklemekle aslında Erdoğan nefretlerini perdelemeye calıştığını ifade eden Dr. Behlul Aliyev, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bolgede defalarca Fransa'nın oyunlarını bozması ve Turkiye'nin rolunu dunya capında kabul ettirmesi bazı batılı somurgeci liderlerde Erdoğan'ın şahsına nefret yarattı" dedi. "ERDOĞAN NEFRETİNİ PERDELEMEKTE"
Charlie Hebdo'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almasını, son donemde Fransa'yla yaşanan stratejik krizin uzerine Erdoğan nefretini perdelemeye yonelik bir adım olduğuna vurgu yapan Dr. Aliyev, "Erdoğan'ın bolgede defalarca oyunlarını bozması, Turkiye'nin rolunu dunya capında kabul ettirmesi bazı batılı somurgeci liderlerde Erdoğan'ın şahsına nefret yarattı. Alacakları her kararda Erdoğan'ı karşılarında bulmaları da bu nefreti her gun daha fazla korukluyor. Son karikatur krizinde de ilk tepki veren Erdoğan'ın olması ve akabinde farklı ulke liderlerinin cesaret bularak tepkilerini ortaya koyması, Erdoğan'ın şahsına karşı saldırıları da artırmış oldu. Karikaturlerin hedefinde tepki veren diğer ulke liderlerinin değil de sadece Erdoğan'ın olması bunu kanıtlar nitelikte. Fransa'nın başını cektiği bazı ulkeler İslamofobiyi koruklemekle aslında Erdoğan nefretini perdelemeye calışıyorlar" ifadelerini kullandı.

"MACRON FRANSA'DA MEDENİYETLER CATIŞMASI GORUYOR"
Fransa'da yaşanan ve uluslararası boyuta taşınan karikatur krizinin aslında daha onceden hazırlanan provokasyon olduğunu ifade eden İstanbul Gelişim Universitesi'nden Dr. Behlul Aliyev "Fransa'da cıkan karikatur krizinin fitili aslında 2 Eylul'de Charlie Hebdo dergisinin asla pes etmeyeceklerini, faaliyetlerine devam edeceklerini beyan eden acıklama yapması ateşledi. 2015'te dergiye yapılan silahlı saldırıdan sonra ilk kez boyle radikal acıklama yapan dergi politikası aslında onceden hesaplanmış bir olaydı. Okulda kustah karikaturlerin gosterilmesi ve akabinde işlenen cinayetten sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un olayı ifade ozgurluğu kapsamında değerlendirmesinden ziyade yaptığı ikinci vurgu daha manidar. Macron bunu Fransa'nın varoluşsal bir savaşı olarak adlandırdı ve savaşı kazanana kadar pes etmeyeceği belirtti. Fransa'da giderek artan Musluman nufusu ve bazı gettolarda devletin kontrolunu kaybetmesini Macron hukumeti, kritik bir durum ve Fransa'nın geleceği icin tehdit olarak gormekte. O yuzden, bu medeniyetler savaşında daha onceden belirlenen hem sol hem radikal sağın talep ettiği değişiklikleri uygulamak icin meşru zemin arayışında. Oğretmen Paty'nin katlinin ardından aynı karikaturlerin kamu binalarına yansıtılması ve bazı protesto gosterilerinin ardından ulkede "radikal İslam ile mucadele" adı altında yeni yasa tartışmaları da başlamış oldu" diye konuştu.
"FRANSIZ LAİKLİĞİ KENDİNE HAS MODEL"
Fransa modeli laikliğin diğer Avrupa ulkelerinden farklı ve cok daha katı olduğunu belirten Sosyolog ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Behlul Aliyev, "Laikliğin hem teorik hem uygulama bazında her ulkeye has ayrı modelinin olduğunu biliyoruz. Fransa bunların arasında en katı uygulama yapan ulkelerden. Orneğin, Fransa AB ulkeleri arasında devlet okullarında din derslerinin verilmediği tek ulkedir diyebiliriz. Ayrıca devlet okullarında dikkat cekici her turu dini semboller yasaktır. Diğer AB ulkelerinde farklı olarak kamuya acık yerlerde kadınların carşaf ve pece giymeleri, plajlarda haşema giyimi yasaklanmış, bu yasaklara uymayanlar icin para cezaları uygulanmaktadır" dedi.

- İstanbulKaynak: Demiroren Haber Ajansı