Birbirlerini karşılıksız ve arka plansız seven karı kocanın yeri geldiğinde cok sevdikleri şeylerden nasıl fedakarlık edeceklerini anlatan bu anekdot, hayatın icinden kucuk bir demet gibi...
Dar gelirli bir aileydi Suna-Kenan cifti...Sınırlı butcelerine rağmen mutluydular ve hemen her konuda cok iyi anlaşıyorlardı, evlilikleri yaşlandıkca onlar gencleşiyordu. Cunku, hesapsız ve riyasız bir sevgiyle birbirlerine bağlıydılar.

Evlilik yıldonumlerinde yahut yaş gunlerinde birbirlerine oyle pahalı hediyeler alamıyorlardı belki fakat kucuk armağanlarla birbirlerine yureklerindeki coşkuyu, guveni ve geleceğe dair umutlarını transfer ediyorlardı. Suna, uzun sacları ve ışık sacan ela gozleriyle guzeller guzeli bir hanımdı. Kocası Kenan da yakışıklı bir adamdı.

Kenan bir gun bol parası olursa, iyi bir dolma kalem almayı hayal ediyor hatta bunu karısıyla da paylaşıyordu. Suna ise, guzel bir yaka iğnesi istiyordu. Ne var ki bu her ikisi icin de gercekleşmesi cok kolay bir hayal değildi. Cunku, gelirleri son derece sınırlıydı. Aradan gunler gecip gitti, yine bir evlilik yıldonumu arefesine gelmişlerdi. Karı koca birbirinden habersiz yıldonumu icin hediye aldılar. Akşam yıldonumunu kutlayıp hediyelerini actıklarında ikisi de son derece şaşkındı. Kenan, baba yadigari kilimi satarak, karısına yaka iğnasi almış, Suna da dillere destan guzellikteki saclarını bir kuafore satarak, eşine dolma kalem hediye etmişti.

Birisinin o ipek sacları, otekisinin de ata yadigari kilimi yoktu; ama mutluydular ve birbirlerine daha cok bağlanmışlardı. Cunku ikisi de aşkın fedakarlık istediğini biliyordu.
__________________