Kure-i arz, senevî mevsimler cihetinde bir ağactır.
İsm-i Evvel cilvesiyle, guz mevsiminde hafîziyete emanet edilen butun tohumlar ve cekirdekler, bahar carşafını giyen zemin yuzunun milyarlar dal, budak, meyve veren ve cicek acan ağacının teşkilÂtına dair İlÂhî emirlerin mecmuacıkları ve kaderden gelen dusturların listeleri ve gecen yazın işlediği vazifelerin kucucuk sahife-i amelleri ve defter-i hidematıdır ki, bilbedahe bir Hafîz-i ZulcelÂli ve’l-İkram’ın hadsiz kudret, adalet, hikmet, rahmet ile iş gorduğunu gosteriyor.
Ve senevî zemin ağacının Âhiri ise, ikinci guzde o ağacın gorduğu butun vazifelerini ve esma-i İlÂhiyeye karşı ettiği butun fıtrî tesbihatlarını ve gelecek bahar haşrinde neşir olabilen butun sahaif-i a’mÂllerini zerrecik ve kucucuk kutucukların icine koyup Hafîz-i ZulcelÂl’in dest-i hikmetine teslim eder, “Huve’l-Âhir” ismini hadsiz dillerle kÂinat yuzunde okur.
Ve bu ağacın zÂhiri ise, haşrin uc yuz bin misallerini ve emarelerini gosteren uc yuz bin kullî ve ceşit ceşit cicekler acıp, hadsiz rahmaniyet ve rezzakıyet ve rahîmiyet ve kerîmiyet sofralarını sererek zîhayatlara ziyafetler vermekle, “Huve’z-ZÂhir” ismini meyveleri, cicekleri, taamları sayısınca lisanlarıyla zikredip medh u sena eder, gunduz gibi “Ve ize’s-suhufu nuşirat” [Amel defterleri acıldığında (Tekvir Sûresi: 10.)] hakikatini gosterir.
Bu haşmetli ağacın bÂtını ise, hadsiz ve hesaba gelmez muntazam makineleri ve mizanlı fabrikaları kemal-i dikkat ve intizamla işlettiren oyle bir kazan ve tezgÂhtır ki, bir dirhemden bin batman taamları pişirir, aclara yetiştirir ve oyle bir mizan ve dikkatle işler ki, zerre kadar tesadufun karışmasına bir yer bırakmıyor, “Huve’l-BÂtın” ismini zeminin ic yuzuyle, yuz bin dil ile tesbih eden bazı melÂike gibi, yuz bin tarzlarda ilÂn edip ispat eder.
ŞuÂlar, On Birinci ŞuÂ, s. 240
LÛ*GAT*CE:
defter-i hidemat: Hizmetler defteri.
hafîziyet: Allah’ın saklama, kaydetme, muhafaza etme kanunu.
kure-i arz: Dunya.
***
__________________