ŞU KÂİNATIN tılsım-ı muğlĂ‚kını acan “Âmentu billĂ‚hi ve bi’l-yevmi’l-Ă‚hir” 1 ruh-u beşer icin saadet kapısını fetheden ne kadar kıymettar iki tılsım-ı muşkulkuşĂ‚ olduğunu; ve sabır ile HĂ‚lıkına tevekkul ve iltica ve şukur ile RezzĂ‚kından sual ve dua ne kadar nĂ‚fi ve tiryak gibi iki ilĂ‚c olduğunu; ve Kur’Ă‚n’ı dinlemek, hukmune inkıyad etmek, namazı kılmak, kebĂ‚iri terk etmek ebedu’l-Ă‚bĂ‚d yolculuğunda ne kadar muhim, değerli, revnaktar bir bilet, bir zĂ‚d-ı Ă‚hiret, bir nur-u kabir olduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikĂ‚yeciğe bak, dinle:

Bir zaman, bir asker, meydan-ı harp ve imtihanda, kĂ‚r ve zarar deveranında pek muthiş bir vaziyete duşer. Şoyle ki: Sağ ve sol iki tarafından dehşetli, derin iki yara ile yaralı; ve arkasında cesîm bir arslan, ona saldırmak icin bekliyor gibi duruyor. Ve gozu onunde bir darağacı dikilmiş, butun sevdiklerini asıp mahvediyor, onu da bekliyor. Hem bu hali ile beraber uzun bir yolculuğu var; nefyediliyor.

O bicare, şu dehşet icinde meyusane duşunurken, sağ cihetinde Hızır gibi bir hayırhah, nuranî bir zĂ‚t peyda olur, ona der: “Meyus olma. Sana iki tılsım verip oğreteceğim. Guzelce istimal etsen, o arslan, sana musahhar bir at olur. Hem o darağacı, sana keyif ve tenezzuh icin hoş bir salıncağa doner. Hem sana iki ilĂ‚c vereceğim. Guzelce istimal etsen, o iki muteaffin yaraların, iki guzel kokulu gul-u Muhammedî (a.s.m.) denilen latîf ciceğe inkılĂ‚b ederler. Hem sana bir bilet vereceğim. Onunla, ucar gibi, bir senelik bir yolu bir gunde kesersin. İşte, eğer inanmıyorsan, bir parca tecrube et; ta doğru olduğunu anlayasın.”

__________________