Tevekkul ve kanaatte oyle bir mukĂ‚fat var ki…

(Dunden devam)

MeselĂ‚, hurmete lĂ‚yık zatlara hurmet ve merhamete lĂ‚yık olanlara merhamet ve hizmet, bir hasenedir, bir iyiliktir. Bu iyilikte sevab-ı uhrevîyi ihsas eder derecede oyle bir zevk, lezzet vardır ki, hayatını feda etmek derecesine o hurmeti, o merhameti ileri getirir. Validenin cocuğa merhametindeki şefkat vasıtasıyla kazandığı zevk ve mukĂ‚fat icin hayatını o merhamet yolunda feda eder dereceye gider. Yavrusunu kurtarmak icin aslana saldıran bir tavuk, hayvanat milletinde bu hakikate bir misaldir. Demek, merhamet ve hurmette muaccel bir mukĂ‚fat var; Ă‚lihimmet ve Ă‚licenap insanlar onları hisseder ki, kahramanĂ‚ne bir vaziyet alıyorlar.

Hem, meselĂ‚, hırs ve israfta oyle bir ceza var ki, şekvalı, meraklı, manevî ve kalbî bir ceza insanı sersem eder. Ve hased ve kıskanclıkta oyle bir muaccel ceza var ki, o hased, hased edeni yakar. Hem tevekkul ve kanaatte oyle bir mukĂ‚fat var ki, o lezzetli muaccel sevap, fakr ve hĂ‚cĂ‚tın belĂ‚sını ve elemini izale eder.

Hem, meselĂ‚, gurur ve kibirde oyle bir ağır yuk var ki, mağrur adam herkesten hurmet ister; ve istemek sebebiyle istiskal gorduğunden, daima azap ceker. Evet, hurmet verilir, istenilmez.

Hem, meselĂ‚, tevazuda ve terk-i enaniyette oyle lezzetli bir mukĂ‚fat var ki, ağır bir yukten ve kendini soğuk beğendirmekten kurtarır.

Hem, meselĂ‚, sû-i zan ve sû-i tevilde, bu dunyada muaccel bir ceza var. “Men dakka dukka” kaidesiyle, sû-i zan eden, sû-i zanna maruz olur. Mu’min kardeşinin harekĂ‚tını sû-i tevil edenlerin harekĂ‚tı, yakın bir zamanda sû-i tevile uğrar, cezasını ceker.

Ve hakeza, butun ahlĂ‚k-ı hasene ve seyyie bu mikyasa gore olculmeli. Ben rahmet-i İlĂ‚hiyeden umit ederim ki, Risale-i Nur’dan bu zamanda tezahur eden manevî i’caz-ı Kur’Ă‚nîyi zevk eden zatlar, bu manevî ezvakı hissederler; sû-i ahlĂ‚ka muptelĂ‚ olmayacaklar, inşaallah.

Lem’alar, Yirmi Sekizinci Lem’a, s. 449-450

LÛ*GAT*CE:

ahlĂ‚k-ı hasene ve seyyie: Guzel ve kotu ahlĂ‚k.

hased: Kıskanclık.

i’caz-ı Kur’Ă‚nî: Kur’Ă‚n’a ait mu’cizelik.

men dakka dukka: Eden bulur.

muaccel: Peşin, acele olarak gelen.

sû-i tevil: Kotu yorumlama, kotuye yorma.

şekvalı: ŞikĂ‚yetli.
__________________