Yahudi ve Hıristiyanlara karşı tavrımız nasıl olmalı?
Yahudi ve Hıristiyan olan kimselere karşı nasıl davranmalıyız?


Peygamber Efendimiz (asm) hadis-i şeriflerinde şoyle buyurmuşlardır:
"Kişi arkadaşının dini uzeredir. O halde herkes kiminle arkadaşlık yaptığına baksın." (Ebu Davud, Tirmizi )

Cenab-ı Hak ayet-i kerimede “Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. buyurmuştur
“Ey îmĂ‚n edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dostlar edinmeyin! Onlar birbirinin yĂ‚rĂ‚nıdırlar. Buna rağmen icinizden kim onları dost edinirse, artık şubhesiz o, onlardandır. Muhakkak ki Allah, zĂ‚limler topluluğunu (inkĂ‚rlarındaki ısrarları sebebiyle) hidĂ‚yete erdirmez. (Maide, 51)
“ZamĂ‚n-ı saĂ‚dette (Peygamber Efendimiz AleyhissalĂ‚tu VesselĂ‚m devrinde), bir inkılĂ‚b-ı azîm-i dînî vucûda geldi (buyuk bir dînî inkılĂ‚b oldu). Butun ezhĂ‚nı (zihinleri) nokta-i dîne cevirdiğinden, butun muhabbet ve adĂ‚veti (duşmanlığı) o noktada toplayıp, muhabbet ve adĂ‚vet ederlerdi. Onun icin, gayr-ı muslimlere olan muhabbetten nifak (munĂ‚fıklık) kokusu geliyordu. (MektûbĂ‚t, MunĂ‚zarĂ‚t)
Ayetteki yasak onların butun sıfatlarını değil, Yahudilik ve Hristiyanlık sıfatlarını sevmeyin manasındadır
"Herbir muslumanın herbir sıfatı musluman olması lĂ‚zım olmadığı gibi, herbir kĂ‚firin dahi butun sıfat ve san'atları kĂ‚fir olmak lĂ‚zım gelmez. Binaenaleyh musluman olan bir sıfatı veya bir san'atı, istihsan etmekle iktibas etmek (beğenmek ve almak) neden caiz olmasın? Ehl-i kitabdan bir haremin (hanımın) olsa elbette seveceksin." (Munazarat)
Bu ifadeden anlaşılan, bazı kafirler taşıdıkları bazı sıfatları dolayısıyla ve yalnız o sıfatları icin sevilebilirler.
Buna ters gibi gorunen "Yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin" ayetinin izahı icin de Bediuzzaman Hazretleri, ayetteki yasağın onların butun sıfatlarını değil, yahudilik ve hristiyanlık sıfatlarını sevmeyin manasında olduğunu soyler ve delil olarak da ehl-i kitaptan hanım alma cevazını ileri surer.
Kafirlere duşmanlık beslemek caiz olsa da kalbe duşmanlık sokmamak daha evladır
“Husûmet ve adĂ‚vetin (duşmanlığın) vakti bitti. İki harb-i umûmî (dunya savaşı) adĂ‚vetin ne kadar fenĂ‚ ve tahrîb edici ve dehşetli zulum olduğunu gosterdi. İcinde hicbir fayda olmadığı tezĂ‚hur etti. Oyle ise, duşmanlarımızın seyyiĂ‚tı (gunahları), -tecĂ‚vuz olmamak (Muslumanların haklarını ciğnememeleri) şartıyla- adĂ‚vetinizi celb etmesin (cekmesin)! Cehennem ve azĂ‚b-ı İlĂ‚hî kĂ‚fîdir onlara! (MektûbĂ‚t, Hutbe-i ŞĂ‚miye)
Demek ki, kafirlere adavet etmek caiz olsa da kalbe duşmanlık sokmamak daha evladır. Yalnız bunun da istisnası mutecaviz kafir olması durumudur. Eğer saldırı ve tecavuz halindeki kafirler ise soz konusu olanlar, bunlara duşmanlık beslemek imanın ve mazlumun yanında olmanın bir gereğidir. Zira hadis-i şerifte, "Allah namına sevmek Allah namına duşmanlık beslemek" imanın en sağlam kulpu olarak nitelendirilmiştir.
Dinimiz munakaşa etmeyi yasaklamıştır
Ebû MusĂ‚ (ra) anlatıyor:
"Resulullah (asm), beni ve Muazı (ra) Yemen'e gonderdi ve şu tenbihte bulundu: "İnsanların dine (tatlılıkla) davet edin. Mujdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Uyumlu olun gecimsiz olmayın.. (BuhĂ‚r&#238
İslami ilimleri bilmeden tebliğ yapmak mumkun değildir. Ama yalnızca İslami ilimleri bilmekte sağlıklı bir tebliğ icin yeterli değildir. Aynı zamanda kime, neyi, nicin, nasıl anlatılacağının da bilinmesi gerekir. Bazen yanlış hareketler, kazanılacak insanların kaybedilmesine veya bir kısım insanların Muslumanlardan ve İslamdan soğumalarına sebep olabilir. Bu yuzden tebliğde başarılı olmak icin tebliğ usulunu bilmenin buyuk ehemmiyeti vardır.
Son olarak unutulmamalıdır ki kişi, dunyada olduğu gibi ahirette de sevdikleri ile beraber olur. Onun icin ahlak yonunden iyi olan insanlarla arkadaşlık etmek, kişinin hem dunya, hem de ahiret hayatında meyve verecek bir amele donuşecektir.