Hz. İbrahim Sozleri
Hz. İbrahimin Sozleri
Hz. İbrahim ve Sozleri
Hz. İbrahim'den Sekizinci Soz'e
İNSAN HAYATI, insanın umitlerine, hayallerine, emellerine ve beklentilerine gore gercekten cok kısadır. Ancak bu kadar kısa olmasına rağmen yine de gunluk hayatın dağdağasından, bin bir turlu meşgalesinden bu kısa hayatı dahi anlamak, idrak etmek ve maksada uygun şekilde kontrolumuz altında tutmakta zorlanırız.
Gercekte hemen hemen her şeyi hakkıyla anlamak ve kavramak icin butunundeki mÂnÂyı kacırmamak, en azından kısa bir ozetini mutlaka bilmek ve akılda tutmak gerekiyor. Bu sebeple hayatın da kısa bir ozeti hatırımızdan hic cıkmamalı. Bu bakımdan Sozler’in baş kısmındaki hikayeler ve temsiller hayatın mÂn ve ehemmiyetini kavramak ve gunluk hayatımıza maksada uygun olarak yon vermek ve sıkıntı ve dertleri esastan cozmek acısından vazgecilmez prensipleri ihtiva eder.
Mesel Sekizinci Soz'u ele alacak olursak; dunya hayatının, gonderiliş gayesinin, etrafımızdaki eşya ve hadiselerin, karşılaştığımız sıkıntı ve zorlukların acıklama ve cozumunun velhasıl dunya ve Âhiret saadetinin bir anahtarıdır bir fihristidir. Tum RisÂle-i Nur eserlerinde olduğu gibi Sekizinci Soz’un de bir fihristesi vardır ve oğrenme tekniği bakımından da ozetleri okumak onemli bir metottur. Şahsım adına fihristler genelde ihmal ettiğimiz bolumlerdir. Mesel bu bolumde “Suhuf-u İbrahim’de aslı bulunan guzel ve parlak bir temsil” ifadesini yıllar sonra fark etmiştim.
Hikaye, sahrada yolculuğa cıkan ve bir aslanın saldırısıyla her biri ayrı kuyuya duşen iki kardeşin hikayesi. Hikayenin aslı “Suhuf-u İbrahim”de olunca dunyanın her tarafına ulaşmış. Bilindiği gibi hikayeden meşhur Rus romancı ve mutefekkir Tolstoy da “İtiraflarım” adlı eserinde bahseder. Kendi hayatını “eski bir Şark hikayesi” diye ifade ettiği bu hikaye ile ozetler, itiraf eder. Ancak hem Şarkın hem de Garbın filozoflarında olduğu gibi derin bir kuyunun ortasındaki siyah ve beyaz iki farenin kemirdiği zayıf bir hayat ağacına tutunmuş haline karşı cozumsuzdur, caresizdir. RisÂle-i Nur ise hikayeye enfes yorumlar getirir. Care: Sekizinci Soz’un başındaki ayetlerdeki gibi; Gercek hayat sahibi Allah’tır, kayyum olan yani her şeyi ayakta tutan da O'dur. Allah indinde din İslam’dır. Evet Hz. İbrahim gibi diğer butun peygamberlerin de tebliğ ettiği hakikatın ozu İslam’dır ve iki cihan saadetine giden yol budur, başka yol yoktur.
Tolstoy’un eserleri dikkatle incelenecek olursa, Şark kulturune ozellikle İslam kulturune yabancı olmadığı fark edilir. Bir hikayesinde dunya hayatının geciciliğine, hayattaki saadetin sadeliğinde olduğuna dair Kur'Ân’dan yorumlar getiren Tatar din adamlarından takdirle bahseder.
Hz. İbrahim’e (a.s.) indirilen suhuflarda gecen bir hikayenin bir Şark hikayesi halini alması ilginctir. Şuphesiz bu shufun da diğer suhuf ve kitaplar gibi orijinalı yok. Yuzyıllardır talan edilen kutuphaneler, tasnif bekleyen arşivler ve kendi harflerine yabancı kalan nesiller eski eserlerin kalıntılarına dahi ulaşmayı zorlaştırmış. Hikaye, hikayelerin cok sevildiği ve en cok hikaye uretilen ulke olan kadim Hindistan’a kadar ulaşmış. İslam’ın Hindistan’daki uzun suren hakimiyeti kultur ve edebiyatına da guclu etkiler yapmıştır. Bazı hikayelerinde “Ortadoğu’dan gelen Âlim kişi” tabiri rastlanan ifadelerdir.
İslam oncesi etkiler de mumkun. Hz. İbrahim’den (a.s.) ders alan Zulkarneyn’in Şarkın en uzak koşelerine ulaşan doğu seferlerinde Hindistan’dan Orta Asya ve Uzak Doğuya ahlakî, insanî ve kulturel pek cok esasın cekirdeklerini atmış olması mumkun.
Bilindiği gibi Kur'Ân-ı Kerim’de suhuflardan birkac yerde bahsedilir. A’la suresinin son ayetlerinde “Şuphesiz bu, onceki sahifelerde vardır; İbrahim ve MusÂ'nın suhuflarında” ifadesi gecer. Aslında sûre biraz dikkatlice okunduğunda; Allah'tan korkarak nasihattan istifade edenle; şÃ‚ki ve bedbaht olan şeklindeki hayatın ozetini ve hikayenin hakikatını hissetmek mumkundur.
Tolstoy'un kendi hayatı olarak gorup itiraf edebildiği, aynı sûrenin on ucuncu Âyetinde ve Sekizinci Soz'de gecen “Ne oluyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor” ifadesi gercekte butun insanlığın ortak ve en dehşetli problemi. Hadisenin esas ehemmiyeti ise takib eden ayetlerde de ifade edildiği gibi bÂki olan Âhiret hayatıdır ve “Ne oluyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor” ifadesinin nihai mekanı ise gÂfil insanın tek tutunduğu dalın kırılması ile duşeceği sonsuz cehennem cukurudur.
Cenab-ı Hak bizleri dunya hayatının hakikatını kavrayarak ona gore amel edenlerden eylesin. Amin!