Dun Bugun Yarın
Bugun yarın buyuk şeyhulislÂmlar

Semerkand dergisi yazı dizisi Sadık ILGAZ kaleme aldı,
Kanundan Onemlisi Onu Uygulayandır

Osmanlı tarihinin azamet devrine tesaduf eden ilk uc yuzyıldaki buyuk şeyhulislÂmlar umumiyetle hak ve adalet kahramanları şeklinde sıralanır. Padişahların mutlakıyetini kanun zihniyetiyle tahdid eden (sınırlayan) bu nuranî silsile icinde Şemseddin Fenarî gibi mahkemede Yıldırım Bayezıdın şahitliğini bazı sebeplerle yuzune karşı reddeden; Molla Fahreddin gibi İkinci Muradın yapmak istediği tahsisat (odenek) zammını “israf diye kabul etmeyen; Molla Guranî gibi Fatihin bir fermanını kanuna aykırı bularak yırtıp attıktan başka, getiren cavuşu sopa ile kovan; Zenbilli Ali Efendi gibi İkinci Bayezıdın bir mulÂkat isteğini reddettikten sonra Yavuz Sultan Selimle cok şiddetli bir vazife ve selahiyet munakaşasından sonra selam bile vermeyerek cıkıp giden ve o padişahın aşırı icraatına şiddetli itirazlarıyla mani olan hak ve kanun mudafileri vardır.

Bunlardan Molla Guranînin Fatih Sultan Mehmedi saltanat ihtişamından dolayı tenkit ederek: “LibÂsın (giysin) haram, taamın (yediğin) haram! diye yuzune karşı cıkıştığından bahsedilir. Bugun bu sozu kucuk bir memura bile soylemek kabil değildir. İngiliz adliyesinin ıslahında, eski Osmanlı adliyesinin ornek tutulması işte bundandır.
Herhalde milletlerin saadet ve azameti kağıt ustundeki kanunlara değil, o kanunları tatbik edecek insanların seviyeleriyle zihniyetlerine tabidir.

İsmail Hami Danişmend, Tarihî Hakikatler, Timaş, İstanbul, 2007 Kasım, s. 219.

Halet Efendinin Bizans Oyunları

Sultan İkinci Mahmud devrinde “Devlet Kethudası adıyla buyuk bir şohret kazanan Halet Efendi, Abdulhak Şinasi Hisarın ifadesiyle, akıllı, iktidarlı, cerbezeli, gururlu, hırslı, ikiyuzlu, insafsız, garazkÂr bir adamdı. Af nedir bilmiyor, hic kimseye acımıyor, herkesi menfaatine feda ediyordu. Diğer devlet adamları, donemin padişahı İkinci Mahmuddan ziyade bu zorbadan cekiniyorlardı. Halet Efendi, idam edeceği adamları kurtarmak icin araya girenlere kızıyor; “Genc oldu mu acırsınız, ihtiyar oldu mu yazık, gunah dersiniz. İdam etmek icin orta yaşlı adamları ben her zaman nerede bulayım? demekten bile cekinmiyordu.

Bu adamın ne kadar gaddar biri olduğunu, etrafına nasıl korku ve dehşet sactığını tarih kitapları anlata anlata bitiremiyorlar. Konuyla ilgili turlu turlu fıkralar, ceşit ceşit anekdotlar naklediyorlar. İşte ornekler:

Uyandırmayın fitneyi!

Bir gun bu Halet Efendi oturduğu yerde uyukluyormuş. Unlu şair Abdulhak Hamidin buyuk amcası Kazasker Mustafa Behcet Efendi de oradan geciyormuş. Hemen konuyla ilgili hadis-i şerifi hatırlamış, eliyle Halet Efendiyi gostererek, “Aman, fitneyi uyandırmayın! demiş.

ŞeyhulislÂm Halil Efendi ve eşinin cektiği

Devrin şeyhulislÂmı el-hac Halil Efendi, Halet Efendinin bazı icraatlarını eleştirmekten kendini alamaz. Tabii ki Halet Efendi de kendisine kancayı takar. Bir sure sonra ikisinin de hanımları işin icine karışırlar. ŞeyhulislÂmın karısı Ziba Hanım, Halet Efendinin aleyhinde ulu orta konuşmaya, ileri geri laflar soylemeye başlar.

Bir gun Ziba Hanım, Beylerbeyinde bir havuzun başında Halet Efendinin karısı Lebibe Hanımla karşılaşır. Ziba Hanım cariyeleriyle birlikte Lebibe Hanımın uzerine hucum eder ve bu arada ağzına geleni soyler. Durumu oğrenen Halet Efendi, allem edip kalem edip şeyhulislÂmı azlettirir. Bununla da yetinmeyip karısıyla birlikte Bursaya surdurur. Aradan bir muddet gectikten sonra, Halet Efendi bu sefer de turlu hilelere başvurarak Halil Efendiyi Bursadan da Afyona surgune gondermeyi başarır. Ziba Hanım ise tek başına Bursada kalır. Kini bir turlu sona ermeyen “Devlet Kethudası, asıl korkunc planını işte bundan sonra uygulamaya koyar. Halil Efendinin İstanbuldaki konağının ahırına, ağzı dikilmiş siyah bir kuzu gomdurur. Ziba Hanımı bu işlerle uğraşan sihirbaz bir kadın gibi gostererek, guya tesadufen buldurduğu bir kuzu olusunu saraya gonderir. Son derece ofkelenen Padişah, Ziba Hanımın idamını emreder.

Eyup Sultan Camiinde imsaktan şafak vaktine Kuran okunması, diğer hayırseverlerle birlikte karısının ve kendisinin de isimlerinin anılması icin ayırdığı nakit para ile vakıf kuran ŞeyhulislÂm Halil Efendi, eşinin başına gelen bu felaketi duyunca hemen oracıkta ruhunu teslim eder.

İşte Halet Efendi, boyle bir halet-i ruhiyeye sahipti.

Dursun Gurlek, Maziye Bir Bakıver, Timaş, İstanbul, 2005 Mayıs, s. 148-149.

Dunyanın En Kısa Mektubu

Eski Yunanistandaki Spartalılar savaşcılıkları kadar az soz soylemek adetleriyle de un yapmışlardır. İran [Pers] – Yunan catışmaları devrinde bu hal tarihin kaydettiği en kısa mektubun yazılmasına sebep olmuştur: Bu mektubun icinde yalnız bir tek edat vardır! Mesele şoyledir: İran serdarlarından biri, Sparta ordusunun komutanı Lysandrosa bir mektup yazarak:

“Eğer Yunanistana girecek olursam, ortalığı kan ve ateş icinde bırakacağım! demiştir. Spartanın verdiği unlu cevap da işte şu edattan ibarettir:

“Eğer!