Hz. FĂ‚tıma validemiz (r.a.) hayatı
Hz Fatıma Kimdir
Hz Fatıma Annemiz Kimdir,Hayatı

Hz. Hatice (r.a) Validemiz

Buyuk İslĂ‚m kadını, mu'minlerin anası, Allah Resulu'nun (s.a.a) değerli zevcesi Hz. Hatice (r.a) hicretten 68 yıl once, asil bir Ă‚ilede dunyaya geldi. Babası Huveylid, Kureyş'in buyuklerinden ve servet sahibi birisiydi. Annesi FĂ‚tıma ise Mekke'nin tanınmış ve iffetli kadınlarından sayılırdı.

Cahiliyet zamanında yaşamalarına rağmen boyle değerli Ă‚ilede yetişen Hz. Hatice, oylesine şeref, haysiyet, iffet ve temizlik dolu bir hayat yaşıyordu ki toplum icerisinde "TĂ‚hira" (temiz) diye meşhur olmuştu. Halbuki nefsĂ‚nî heveslerini ve şeytanî arzularını gercekleştirmesi icin her turlu maddî imkana sahip idi.

O, hatta Musluman olmadan once dahi, insanın değer ve ustunluğunu paraya-pula, dunya malına, ırka, makama değil, onda bulunan guzel sıfatlara, insanî ve ahlakî değerlere bağlıyordu. O gun Mekke'nin en zengin, en ileri gelen şahsiyetlerinin (Ebu Sufyan, Ebu Cehil, Akabe b. Ebi Muayt gibi) evlenme tekliflerini reddetmiş ve gozu surekli fazilet, insanlık, durustluk, sadĂ‚kat vb. sıfatlara suslenmiş birisini aramış ve Allah Resulu'nu tanıyıncaya kadar başka birisiyle evlenmeye gonlu rıza gostermemişti. Fakat Resulu Ekrem'le tanıştıktan sonra, Hazret'in fakirlik ve oksuzluğune bakmamış, bizzat kendisi evlilik teklifinde bulunmuştu.

Hz. Hatice'nin bir başka ozelliği ise o değerli insanın nedenli akıllı, basiret ve dirayet sahibi oluşudur. Oyle ki babasını cahiliyet zamanında meydana gelen "Ficar" harbinde kaybetmesinin ardından, babasından kalan serveti buyuk bir dirayet ve basiretle ticarete atmış ve gun gectikce servetini artırmış ve Mekke'nin en onde gelen zenginleri arasına girmişti.

Tarih Hz. Hatice'nin serveti hakkında şoyle diyor: "Onun sadece ticaret yaptığı mallarını 80 bin deve taşıyordu. Dort yuz hizmetci onun ticaret ve sair işlerini yurutmekle gorevliydi."

Bu servete sahip olan Hz. Hatice fakirlere, duşkunlere yardım etmeği de ihmal etmemiş ve bu adetini Resulullah'la evlendikten sonra da devam ettirmişti."
Evet, kucuk bir malını kaybetmekle dunyaları yıkılan veya başkalarına en ufak bir şey verirken canları cıkan, coğu insanların tam aksine Hz. Hatice butun servetini Hz. Resulullah'ın ayağına dokmuş ve onun yuce hedefi icin sadece kendi servetini değil, canını dahi adamıştı ve o yuce hedef uğruna butun cilelere severek katlanmıştı.
Burada Hz. Hatice'nin Hz. Resulullah'la evlenme olayına gecmeden once şunu hatırlatmamız gerekir ki bir cok muhakkik Ă‚lim ve tarihcinin de dediği ve ceşitli delillerle ispatlamaya calıştığı gibi, Hz. Hatice Resul-i Ekrem'den (s.a.a) once kimseyle evlenmemiş ve bĂ‚kire olarak Allah Resulu ile ilk evliliğini gercekleştirmiştir. Biz makalemizin sonunda bu iddiayı delilleriyle birlikte sizlere ispatlamaya calışacağız inşallah.

Evet dediğimiz gibi Hz. Hatice uzun yıllar beklemiş ve butun Kureyş kabilelerinin buyuklerini reddederek Resulullah gibi manevi değerlerle donatılmış birisini aramış ve karşılaşınca da bizzat kendisi evlenme teklifinde bulunmuştur. Ote yandan Allah Resulu de Hz. Hatice kendisinden bir hayli yaşlı olmasına rağmen, onda gorduğu fazilet, iffet ve insanî değerlerden dolayı onun evlilik teklifine seve-seve olumlu cevap vermiş ve evlenmişti.

Bazı batılı yazarlar, İslam'a ve Resulullah'a olan duşmanlıklarından dolayı, Allah Resulu'nun Hz. Hatice'nin servetinden dolayı onunla evlendiği ortaya surmuşlerdir. Halbuki Resulullah'ın hayatını az da olsa araştıranlar biliyorlar ki Resulullah'ın asla değer vermediği şeylerden birisi de dunya malı idi. Kaldı ki evlenme teklifinde bulunan, bizzat Hz. Hatice'nin kendisi idi, Resulullah (s.a.a) değil. Sonra Resul-i Ekrem'in evlendikten sonra Hz. Hatice'ye gosterdiği sevgi muhabbet ve saygı (ki bu Hz. Hatice'nin olumunden sonra bile butun sıcaklığıyla devam etmiş ve hatta bu durum bazı diğer hanımlarının kıskanclık duygularını kabartmış ve Resulullah'a itirazda bulunmuşlardı) en acık şekilde Allah Resulu'nun Hz. Hatice'nin serveti değil, fazilet ve insanî değerlerinden dolayı onunla evlendiğini gosteriyor. Evlendikten sonra dahi Hz. Hatice, gonullu olarak servetini İslĂ‚m yoluna harcamış ve hicbir zaman Resulullah bu konuda bir teklifte bulunmamıştı. Nitekim bu servetin hepsi İslĂ‚mî hedefler uğruna harcanmış ve kendilerine hicbir şeyi biriktirmemişlerdi.
Şimdi tekrar Hz. Hatice'yle Resul-i Ekrem'in (s.a.a) evlenme olayına donelim. Once de dediğimiz gibi, bu iki buyuk şahsiyeti birbirine yakınlaştıran ve hayatlarını birleştirmelerine vesile olan şey, asla maddî değil, tamamıyla manevî ve İlahî sĂ‚iklerden ibaretti. Şimdi bu iddiamızı kanıtlayan delillerden sadece bir kacını sizlere aktarmakla yetineceğiz:

1-Hz. Hatice'nin kolesi olan ve Hz. Muhammed'le (s.a.a) ticaret seferine cıkan Meysere isimli zat, yolculuk esnasında Kureyş Emini'nde gorduğu kerametleri ve Şam rahibinden onun hakkında duyduğu sozleri Hatice'ye anlatırken Hz. Muhammed'e karşı icinde aşırı bir sevgi duyarak şoyle diyordu: "Yeter artık Meysere! Muhammed'e karşı sevgimi iki kat artırdın; git seni azĂ‚d ettim; karın da senin olsun; ayrıca iki yuz dirhem, iki at ve bir kıymetli elbiseyi sana bağışladım." Ondan sonra Meysere'den duyduklarını Arap bilgini Varaka b. Nevfel'e anlatıyor; Nevfel de: "Bu kerametlerin sahibi Arabî Peygamber'dir" diyordu.

2-Bir gun Hz. Hatice evinde oturmuş, cariye ve koleleri etrafını sarmıştı. Bir Yahudi Ă‚limi de o mecliste bulunuyordu. Bu sırada Kureyş genci (Hz. Muhammed (s.a.a) ) Hatice'nin evinin yanından geciyordu. Yahudî Ă‚liminin gozu Peygamber'e ilişti. Peygamber'den birkac dakikalığına meclise katılmasını istedi. Resul-i Ekrem (s.a.a) Yahudî Ă‚liminin ricası uzerine meclise katıldı. Hz. Hatice Yahudî Ă‚limine donerek şoyle dedi: "Eğer onun amcaları senin bu soruşturma ve teftişlerinden haberdar olurlarsa, kuşkulanır ve kotu bir tepki gosterirler; cunku onlar yeğenleri hususunda Yahudîlerden korkuyorlar." Yahudî Ă‚limi bu sozleri duyunca "Sen ne diyorsun? Muhammed'e kim zarar verebilir? Oysa Allah onu, nubuvvetin hatmi ve halkın hidĂ‚yeti icin secmiştir" dedi. Hatice, "Onun boyle bir makama erişeceğinin delili nedir?" diye sorunca, o şu cevabı verdi: "Ben ahir-uz zaman peygamberinin alametlerini Tevrat'ta okumuşum. Onun alametlerinden bazıları şoyledir: Onun babası ve annesi olur; ceddi ve amcası onu himayeleri altına alırlar. O Kureyş'ten bir kadınla evlenir." Sonra Hatice'ye donerek şoyle dedi: "Ne mutlu onun eşi olma iftiharını elde eden kadına!"

3-Arap bilginlerinden olan Hatice'nin amcazadesi Varaka'nın Ahdeyn (Tevrat ve İncil) kitapları hakkında cok bilgisi vardı. Varaka defalarca şoyle demişti: "Kureyş'ten bir kişi, Allah tarafından insanları hidayet etmek icin gorevlendirilecek ve Kureyş'in zengin kadınlarından biriyle evlenecektir." Hatice de Kureyş'in zengin kadınlarından olduğu icin Varaka ara sıra ona, "Bir gun gelir ki yeryuzunun en ustun, en şerefli erkeğiyle evlenirsin" diyordu.

4-Bir gece Hz. Hatice ruyasında guneşin Mekke uzerinde donduğunu ve yavaş yavaş aşağı inerek onun evine girdiğini gordu. Ruyasını Varaka'ya anlattı. Varaka onun ruyasını şoyle tabir etti: "Şohreti Ă‚lemi tutacak buyuk birisiyle evleneceksin."
İşte butun bunlar ve Allah Resulu'nun harikulade şahsiyeti ve manevî faziletleri, Hz. Hatice'nin yıllardır duşlediği ve o yaşa kadar beklediği yegĂ‚ne insanı ona tanıtmıştı. Hz. Hatice, bilahare Hz Muhammed (s.a.a) ile evlenmeye karar vererek, bir vasıtayla bu arzusunu ona bildirdi. Resul-i Ekrem de, onda olan değerleri, onun fazilet, iffet ve dirayetini bildiği icin bu isteğine olumlu cevap verdi.

Evlenmenin nasıl gercekleştiği hakkında tarihciler şoyle yazıyorlar: Hz. Hatice'nin bizzat kendisi bu evliliğe meyilli olduğunu acıklayarak şoyle demişti: "Amca oğlu! Ben senin kendi kavmin arasında olan izzet ve azametin, doğruluğun emanettarlığın ve guzel huyun icin seninle evlenmek istiyorum." Kureyş'in Emini de ona şoyle cevap vermişti: Amcalarıma haber verip onlara danışmam gerekir." Bu bazı tarihcilerin yazdığıdır. Fakat tarihcilerin coğu Hz. Hatice'nin mesajını Aliyye kızı Nefise'nin şu şekilde Peygamber'e ulaştırdığını yazıyorlar:

"Ya Muhammed! Nicin hayatını temiz bir eşle aydınlatmıyorsun? Eğer seni guzelliğe servete, şerĂ‚fet ve izzete davet edersem kabul eder misin? Peygamber: "Kimi kastediyorsun?" deyince, "Hatice'yi" diye cevap verdi. Peygamber şoyle buyurdu: "Hatice bu işe razı olur mu? Onunla aramızda cok fark vardır! Nefise, "Ben onu razı ederim; yeter ki sen bir vakit tayin et de Hatice'nin vekili Amr b. Esed ile senin akrabaların bir araya toplansınlar ve nikah merasimini yerine getirsinler" dedi.
Resul-i Ekrem bu hususta değerli amcası Ebu Talib'e danıştıktan sonra, Kureyş buyuklerinin de katıldığı gorkemli bir toplantı duzenlendi. Once Ebu Talip Allah'a hamd u senĂ‚yla başlayan bir hutbe okuyarak yeğenini tanıttı. Ardından Hatice'nin akrabalarından olan Varaka b. Nevfel de bir hutbe okuyarak Hz. Muhammed'in ve kavminin ustunluk ve fazlını itiraf edip bu evliliğe razı olduklarını ilan etti. Nikah akdi okundu ve mihriye olarak dort yuz dinar veya bazı rivîyetlere gore yirmi deve tayin edildi ve boylece izzet, fazilet ve saĂ‚det dolu bir hayatın temeli atılmış oldu.
Bu mubĂ‚rek evlilik takriben 15 yıl surdu ve Hz. Hatice 65 yaşında iken gozlerini dunyaya kapadı ve şeref, izzet ve iftihĂ‚r dolu bir hayatı geride bıraktı. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a), Hz. Hatice hayatta olduğu muddetce başka biriyle evlenmemiş ve ona olan sonsuz saygı ve muhabbetini boylece ortaya koymuştu.

Hz. Hatice, Resul-i Ekrem (s.a.a) peygamberliğe secilir secilmez ona iman etmiş ve boylece ilk Musluman kadın olma iftiharını da diğer iftiharlarına eklemişti. O yuce kadın, Allah Resulu'ne (s.a.a) iman ettikten sonra dĂ‚ima Resulullah'ın yanında olmuş ve bu buyuk gorevinde var gucuyle ona yardımcı olmaya calışmıştı. Bu doğrultuda butun kınamalara, butun cilelere, işkencelere katlanmış ve uzun muddet Mekke'de ilk Musluman olan erkek Hz. Ali (a.s) ile birlikte tek başlarına Resulullah'ın yanında yer alarak, onunla birlikte muşriklerin gozu onunde Mescid-ul Haram'da namaza durmuş ve butun bir kufur ve şirk cephesine karşı durmuşlardı.
Hz. Hatice'nin bir başka ozelliği, Allah Resulu'nun mubarek neslinin ondan devam etmesidir. Zira Hz. MĂ‚riye haric (ki onun oğlu İbrĂ‚him kucuk yaşta vefat etmiştir) diğer hanımlarının hicbirisinin cocuğu olmamıştır.

Evet Hz. Hatice, FĂ‚tıma gibi bir evladı dunyaya getirme saadetine nĂ‚il olmuş ve Resulullah'ın mubarek nesli kendisinden devam etmiş ve hepsinden onemlisi on bir masum imamın buyuk annesi olma şerefini kazanmıştır. Hz. Hatice'nin erkek evlatları ise kucuk yaşta dunyadan gitmiş ve yaşamamışlardır. Hz. Hatice'ye isnĂ‚d edilen Zeynep, Umm-u Kulsum ve Rukayye isimli kızlar hakkında ise ihtilaf vardır. Bazıları onların da Hz. Hatice ve Hz. Peygamber'in evlatları olduğunu soylemiş; bazıları ise Hz. Hatice'nin onceden başkalarıyla evlendiğini soyledikleri icin onların Hz. Hatice'nin onceki kocalarından olduklarını ve boylece Hz. Muhammed'in uvey evlatları olduğunu soylemişlerdir. Ancak sonra da ispatlayacağımız uzere Hz. Hatice onceden evlenmediği icin bu goruş yanlıştır.

İnşallah delilleriyle ispatlayacağımız uzere bu kızlar Hz. Hatice'nin kız kardeşi "HĂ‚le"nin kocasının kızlarıdır ki kocasının vefat etmesi uzerine onlarla birlikte bacısı Hz. Hatice'nin himayesi altına girmiş; daha sonra HĂ‚le de vefat edince Hz. Hatice'nin kefaleti altında kalan kızlar, Hz Hatice Resulullah'la evlendikten sonra Allah Resulu'nun kefaleti altına girmiş ve onların saĂ‚det hĂ‚nelerine intikal etmişlerdir. Biz, konunun dağılmaması icin bu bolumu makalenin sonunda ayrıyeten ele alıp delilleriyle birlikte ispatlamaya calışacağız.
Burada Hz. Hatice'nin makam ve faziletinin daha iyi anlaşılması icin Resulullah'ın bazı hadislerini nakletmeği uygun buluyoruz:


Bir hadisinde şoyle buyurmuştur: "Hatice cennetin faziletli kadınlarındandır."
Hz. Ali (a.s) den şoyle nakledilmiştir: "Resulullah (s.a.a) bir gun hanımlarının yanında Hatice'den soz ederek ağladı. Buna kıskanan Âişe: "Beni Esed'in şu kırmızı, ihtiyar kadınının neyine ağlıyorsun? Allah sana daha genc birisini nasip etmemiş mi?" diye itirazda bulundu. Allah Resulu buna cok rahatsız oldu; oyle ki başının tuyleri titremeye başladı ve şoyle buyurdu: "Hayır Allah'a andolsun ki, Hatice'den daha iyisini bana nasip etmemiştir. O, korku ve buhran dolu bir zamanda bana iman etti ve İslĂ‚m yolunda her turlu fedakarlıktan ve bana yardımdan geri durmadı."
Yine şoyle buyurmuştur: "Allah'a andolsun ki, Allah bana Hatice'den daha iyisini nasip etmemiştir; her kes beni inkar ettiği sırada, o bana iman etti. Her kes beni yalanladığı zaman, o beni tasdik etti. İnsanlar beni mallarından mahrum bıraktıkları sırada, o, kendi servetiyle benim yardımıma koştu. Allah, ondan bana evlat nasip etti (başka hanımlarımdan değil)."
Evet Allah Resulu Hz. Hatice'yi vefatından sonra da hicbir zaman unutmaz ve hatta Hatice'nin dostları ve arkadaşlarına dahi fevkalade saygı gosterir ve surekli onlara hediyeler gonderir ve iyilikte bulunurdu.
Hz. Hatice'ye fazilet ve ustunluk olarak bu yeter ki Allah-u TeĂ‚la Cebrail (a.s) vasıtasıyla ona selam gonderiyordu. Bunu son olarak vereceğimiz ziyĂ‚ret metninde gorebilirsiniz.

Evet Allah Resulu'nun gozunde boyle yuce bir makam ve değer sahibi olan ve onun en buyuk yardımcılarından sayılan birisinin, ayrılığı ve vefatı da pek tabiidir ki onun derinden yaralanmasına ve uzulmesine neden olsun. Nitekim de oyle olmuş ve Resulullah (s.a.a) Hz. Hatice ile birlikte, diğer buyuk hĂ‚misi Hz. Ebu Talib'i de aynı yılda kaybedince o yıl "Huzun Yılı" diye adlandırılmıştır.
Artık iki buyuk hamî, Ă‚hiret yurduna gocmuş, ama her biri yerine bir diğer hĂ‚miyi bırakıp gitmişlerdi. Ebu Talip, oğlu Hz. Ali'yi (a.s) ve Hatice, kızı Hz. Fatıma'yı (a.s). Artık bu gorev onların omuzlarına ağırlık etmekteydi.

Allah Resulu hastalanıp olum doşeğine duşen Hz. Hatice'nin başucuna gelip onu şoyle mujdelemişti: "Ey Hatice, sevin ki Allah seni İmran kızı Meryem ve Firavun'un zevcesi Asiye'yle eşit kılmıştır."
Allah'ın selamı rahmet ve bereketi o yuce İslĂ‚m kadınının uzerine olsun ve bizi onun ve kızı FĂ‚tıma'nın, kocasının ve evlatlarının yolundan ayırmasın ve kıyamette şefaatlerine nĂ‚il eylesin.

Evet Hz. Hatice, hayatının butun yonleriyle, iffeti, hayası, takvĂ‚ ve temizliği, ibĂ‚det ve itĂ‚ati, fedakarlık ve dunyaya meyilsizliği, kocasına olan itĂ‚at ve teslimiyeti ve Allah yolunda ona yardımıyla ve bilahare yetiştirdiği evlatlarıyla bizler icin buyuk ornektir.

Burada son olarak hem Hz. Hatice'nin faziletlerini daha iyi anlamak, hem de onu ziyĂ‚ret etmek icin Hz. Hatice icin nakledilen şu ziyĂ‚retnameyi de tercumesiyle birlikte huzurunuza takdim ediyoruz:


"Selam olsun sana, ey mu'minlerin anası. Selam olsun sana, ey Resullerin efendisinin zevcesi. Selam olsun sana, ey dunya kadınlarının efendisi olan FĂ‚tımet-uz ZehrĂ‚'nın anası. Selam olsun sana, ey ilk iman eden kadın. Selam olsun sana, ey malını, servetini Seyyid-ul EnbiyĂ‚'nın yardımında sarfeden, ona elinden gelen hicbir yardımı esirgemeyen ve duşmanlar karşısında onu mudĂ‚faa eden. Ey CebrĂ‚il'in kendisine selam verdiği ve yuce Allah'tan kendisine selam getirdiği kimse. Ne mutlu sana Allah'ın verdiği fazl-u ihsandan dolayı. Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi senin uzerine olsun."